1. 1.
    0
    kendisinin bilgi dolu entirilerine kanmayınız efendim! sizleri uyarmak için buradayım ben.
    kendisi hakkında yaptığım derin analizler sonucu müthiş bir keşfi paylaşmak isterim..

    gofret beyin, aslında bir reklam yıldızına vurulmuştur ve evden kaçmış,
    gurbet ellere kendisini atmış bir kişidir. nedir o reklam? peki o reklam bize ne anlatmaktadır?
    işte diyoruz ya hep sorular değişken bir ton ve farklı tınılar taşırlar diye.
    evet, uzun süredir ören yeri altından kalmış bir sırrı açıklıyorum.
    gerçi bu her ne kadar bana “çözülmüş bir sırrın üzüntüsü” olarak yansısa da,
    yine de bunu paylaşmaktan gurur duyarım.
    o reklam şöyle idi:

    http://www.youtube.com/watch?v=yg9hr4w2uaa

    o reklamdaki dilberi koynuma almadan mezara girmem dayı diyen gofret beyin ağabeyimiz,
    gözünü kırpmadan evi terk eder,
    bir süre sokaklarda yaşar, kollarına jilet atar, küfreder, “mor külhânî” olmuştur!
    heyhat ki sokaklar çetindir ve elbette ki “modern iktidar büyük gözaltıdır”,
    gofret beyin bunun hemen farkına varır,
    direkt olarak “panoptikon” modelini gözlerinin önüne getirir, gözleri yaşarır,

    hemen ardından kendi toplumu için üzülür ancak gözyaşı dökmeden topluma ışık saçmanın yollarını düşünür.
    o yol, millet kütüphanesi’nden geçmektedir,
    soluğu fatih’te alır ancak heyhat ki kader burada da kendisini yalnız bırakmaz,
    burnuna nefis kokular ilişir ve soluğu kadınlar pazarı mıntıkasında “şirdan” yerken alır.
    o kadar lezzetlidir ki, 14 günde bitirdiği kitaplar serisi olan à la recherche du temps perdu aklına gelir ve marcel proust’un madeleine kurabiyelerinin yerini,
    gofret beyin abimizin şirdan’ı alır, bir anda geçmiştedir,
    1968’li yıllarda alır soluğu,
    yer yine paris’tir.
    bir anda sokaklarda gezerken félix guattari ile karşılaşır.
    o zaman gözlük takmayan guattari,
    kaldırım taşlarını sökmektedir, gofret beyin kendisini çıkaramaz.
    “yardım edeyim herife, terlemiş bir de yazık sevaptır lan” derken,
    bir çatışma içerisinde olduğunu anlar,
    evet bu bir devrimdir!
    gofret beyin slogan atmağa başlar, yedi kat yer ve gök inler, yağmur başlar:

    sois jeune et tais toi !
    sois jeune et tais toi !
    sois jeune et tais toi !
    sois jeune et tais toi !
    sois jeune et tais toi !
    sois jeune et tais toi !

    sua ! jön ! eta ! tua !
    gofret beyin, ayaklarını yere vurur, sol yumruğu havadadır!

    http://upload.wikimedia.org/ ... db/may_68_poster_1.png

    kaldırım taşlarının altında sahil olduğunu anlamadan yolu tunus’a düşer,
    aynen alice’in mağradan düşüşü gibi.
    bir eylem daha vardır orada. önce gözlüklü ve kel bir adam ilerlemekte,
    bir takım fransızca ve arapça sloganlar atılmakta ve pankartlar taşınmaktadır..
    gofret beyin o anda tekrar çocukluğuna döner, evden kaçtığı günlere,
    ancak o geçmişin kendisine ait olmadığını anlar,
    çünkü saçları rastalıdır, goa’da bir küçük kulübededir, haşa huzurdan tütün içmektedir.
    ellerine bakar ve elinde “gründrisse” durmaktadır..
    o güne kadar görme fırsatına erişemediği bu kitabı sevan nişanyan tercüme etmiştir,
    gofret beyin kitabı bitirir ve “negri sen müthişsin be imanım” diyerek,
    ter içinde uyanır!
    hepsi rüyaymış lan,
    kütüphanede uyuyakalmış!

    hepsinden özge; sevdiğimiz, saygığımız ve elbette ki öğrendiğimiz bir abimizdir!
    aslında bütün entry bundan ibaret.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster