0
zaten yok olmıcaz ki öbür dünya var diyecek olanlar gidebilir ama ekseriyetle sizin okumanızı isterim.
---
bir düşünün bakalım ölünce ne olacak?
öldüğümüzden haberimiz bile olmayacak. çünkü bu haberi alacak bizler olmayacağız. bütün algılarımız kapanmış olacak.
uykumuzda kapanmayan zaman algımız bile kapanacak. her şey bitecek.
şimdi o anı gözünüzde canlandırmanızı istiyorum. öldükten sonrasını. öldükten sonra nasıl hissedeceğimizi, ne durumda olacağımızı, ne düşüneceğimizi.
düşünüyorum. acaba ben ölünce ne olacağım, ne yapacağım? ama gerçek şu ki:
öldükten sonra bir şey olacak veya birşey yapacak bir ben olmayacak. işte tam olarak bunu hayal edebilir miyiz, bunu gözümüzde canlandırabilir miyiz? sadece uyurken ara verdiğimiz düşünme eylemimizi bir daha asla yapamayacağımızı çünkü bunu yapacak 'bizlerin' artık var olmayacağını asla beynimize kabul ettiremeyiz. acı gerçek budur ve böyle olacak diye kabulleniyoruz buna lafım yok. ama bunun nasıl olacağını ve nasıl fiile geçeceğini beynimize asla kabul ettiremeyiz çünkü bu beynimizin doğasına aykırıdır.
beynimizin bunu neden algılayamadığını düşündüm ve bu sonuca vardım:
beynimiz asla ölmemek üzere var olmuştur ve yok olmak doğasına aykırıdır.
---
neden insanoğlu hiç ölmeyecek gibi yaşar?
neden çok zengin, çok güçlü, hakimiyet sahibi vs. olmak için hırs yapar?
hadi bunu gençler için anlamlı bulurum. önünde uzun bir hayat vardır ve bu hayatı en iyi şekilde, hayallerini gerçekleştirebileceği şekilde geçirmek ister. fakat 70 yaşında bir iş addıbının 10-20 yıllık bir süreçte kâr getirecek bir yatırım için gecesini gündüzüne katarak çalışmasına anlam veremem. ya da kendi cebini ve menfaatini düşünen bir devlet addıbının 50-100 yıl gibi bir süreçte etkisini göstermeye başlayacak faaliyetler için çaba sarf etmelerine anlam veremem.
neden insanların büyük çoğunluğu öleceklerine rağmen yok olmayacaklarına, sonsuza kadar yaşayacaklarına bu kadar kolay inanırlar?
•
ben tüm bunların altında bir ölümsüzlük içgüdüsü olduğunu ve bu içgüdünün beynin yaradılış doğasından kaynaklandığını düşünüyorum.
---
peki ama beynin bu ölümsüzlük isteğine vücut nasıl cevap verecek?
vücudun bir ömrü var. ve beyin malesef bu ölümlü vücuttan besleniyor.
vücut git gide yaşlanıyor ve işlevini yerine getirmekte zorlanmaya başlıyor ve sonunda tamamen işlevini yitiriyor. böylece beynin hükmettiği araç ve beslendiği kaynak ortadan kalkmış oluyor ve beyin yaradılışına aykırı olarak ölüyor.
---
bana göre insanlığın ortaya çıkmaya başladığı günden bu yana temel amacı ölmemek olmalıdır.
ama binlerce yıldır insanlar ölmeyeceğine, öbür dünyaya geçiş yapacaklarına inandırılıyorlar.
sizce bu insanlar ölümsüz olmak için çaba sarf ederler mi? ben zaten ölümsüzüm bedenim ölecek ama ruhum başka bir yerde sonsuza kadar devam edecek diye düşünen bir zihniyet ölümsüzlük için kafa yorar mı?
aksine bunun tanrıya saygısızlık olacağını düşünür.
bu yüzden insanlar binlerce yıldır beyinlerini ölümün kucağına terk ederek kendilerine ihanet ediyorlar.
bu saçmalıklar olmasaydı insanlık şimdiye kadar çoktan ölümsüzlüğü bulmuştu bile. zaten dinler olmasaydı şimdiye kadar tüm kainatı bile tanıyor olabilecektik, başka evrenleri ziyaret edebilecektik ve şu an aklımızın hayalimizin almayacağı bir çok şeyi gerçekleştirmiş olacaktık orası da ayrı bir konu tabi.
---
ölümsüzlük derken zihninde simyacıların hayalindeki ölümsüzlük iksiri canlanan varsa ufku çok dar demektir. yanlış pencereden bakıyor demektir. umarım öyle biri yoktur. ben fenci değilim. tıptan biyolojiden ve bilimsel gelişmelerden çok haberdar sayılmam ve bir çoğunu anlamam. ama kök hücre denen şeyi bilirsiniz. kolunuz kopsa kök hücrelerle yenisi yapılabilir.
belki saçmalayacağım ama siz bilgisizliğime verin. çünkü ben sadece işletme 1. sınıf okuyan bir öğrenciyim.
artık klonlama mümkün öyle değil mi?
mesela 30 yaşındaki birisi kendini klonlatsa ve klon vücut bir yerde büyüse. 15 yaşına kadar gerçek kişi 45 olur ve artık yaşlanmaya başlar. 15 yaşındaki klon vücuda beynini naklettirse ve hayatına taptaze bir vücutta devam etse.
tabi günümüz koşullarında beyin nakli mümkün değil. bu olsa bile o beynin vücuda uyum süreci de ciddi bir zahmet gerektirir.
---
teknolojideki gelişmelerle bunların bir gün mutlaka gerçek olacağına inanıyorum.
yeter ki insanlar bunun için çabalasın.
gün gelir beyin nakli de gerçekleşir. zaten kök hücre teknolojisi ve nano teknolojindeki gelişmelerle ilerde beynin silikon benzeri bir yapıya kopyalanabileceği ve bu beynin bilgisayarları, makinaları kontrol edebileceği söyleniyor.
insan öldüğünde beyninin bir robota takılıp mekanik bir vücutta hayatına devam edilebilmesi için çalışanlar var ve bunların çok uzak olmadığını söylüyorlar. beyin gücüyle protezlerini kullanan insanlar var. adam beyin gücüyle hareket ettirdiği protez bacağıyla duvara tırmanacak yakında haberlerini görürsünüz çalışmalara başlamış adını bilmiyorum.
ilerde neden komple mekanik olan bir vücut kullanamasın?
kuantum kesinlikle her insanın araştırması, bilmesi gereken bir konu. 2025 li yıllarında kuantum ve nanoteknoloji çağı olacağı başlayacağı söyleniyor. bu teknolojiler sayesinde atomların yapısı değişebilecek. atom altı parçacıkları etkileyip taşı kağıda dönüştürebileceğiz. pamuğu ipliğe demiyorum bakın. demiri bakıra, tahtayı altına, oksijeni uranyuma.
çünkü atom altı parçacıklarda koca bir evren var. bunlar olurken hala insanlar ölüyorsa artık ben bilimde art niyet ararım. bilimin de kötü niyetli kişilerin elinde olduğunu düşünmeye başlarım artık. ve buna da hiç şaşırmam. çünkü ölümsüzlüğe sahip olan biri herkesin buna sahip olmasını istemez. ve bunu gizlemek ister. bu yüzden inşallah o günlere yetişiriz, biz ölmeden ölümsüzlüğü bulsunlar demeyin. emin olun bulan kişi gelip bunu ilk sizinle paylaşmayacak.
bu yüzden hepimiz uğraşmalıyız. bunu nasıl başarabileceğimiz üzerine kafa yormalıyız. aksi taktirde kendimizi yok ederiz.
isviçreli bilim adamları ölümsüzlüğü buldu haberini beklemeyelim. biz de bir şeyler yapalım. düşünsenize yaşayabilme imkanın varken ölüyorsun. ve ölümün geri dönüşü yok işte. belki ilerde onun da çözümü bulunur ama beyin toprağa karıştıktan sonra hiç bir teknoloji fayda etmez.
---
yeniden söylüyorum:
bir gün mutlaka ölümsüzlük gerçekleşecek.
düşünsenize 15 yaşındaki birinin bilgi birikimiyle 25 yaşındakinin birikimi arasındaki farkı.
bir de 60 yaşındaki birinin. ve bir de 6000 yaşındakinin. işte o zaman aklımızın hayalimizin alamayacağı şeyler olur.
dünyaya nasıl sığıcaz diyen ufku dar arkadaşlarım öyle bir şey gerçekleştiğinde dünyaya tıkılıp kalmak zorunda olmıcaz işte.
dinler olmasaydı insan nüfusu bu kadar artmadan biz başka galaksilere gidebilmeyi öğrenecektik. oralarda kısa sürede yer bulabilecektik. kısa sürede galaksiler arasında seyahat edilebilecekti. belki de kendimize en uygun gezegeni yapabilecektik.
aklı özgür kişiler iseniz insanlığın yapabileceklerinin sınırı olmadığını bilebilirsiniz.
tıpkı kainatın bir sınırı olmadığı gibi.