0
Hayaletti o. Elim için geçti. Hayaletti o. diye
sayıklıyordu Fatih. Delirmiş gibi davranıyordu.
Oğuzhan ise bembeyazdı. Esma ise ağlıyordu. Rana
da korkmuştu ama kontrolü kaybetmemişti. Grubu
yönetmenin zamanı diye düşündü. Buradan
gitmeliyiz. Bize süre verdi dedi Rana. Kimse onu duymamış gibi davrandı. Sonra Esma ayağa
kalktı. Yürüyerek gidelim buradan dedi. Dışarısı
çok soğuk. Köye varana kadar ölürüz
dedi. Denemek zorundayız dedi Rana. Esma
birden eşyalarını toplayıp, Ben gidiyorum dedi.
Rana onu zar zor durdurdu. Beraber hareket etmeliyiz dedi. Esma ikna olmuştu. Gidelim lütfen
diye ağlamaya başladı. Esma'nın göz yaşları işe
yaramıştı. Grup yaya gitmeye karar verdi. Dağ
çantalarını alıp kulüben uzaklaşmaya başladılar.
Herkes sessizdi. Kimse konuşmuyordu. Temiz hava
Fatih'i az da olsa sakinleştirmişti. Yirmi dakika boyunca yürüdüler. Üşümeye başlamışlardı.
Nihayet bir kulübe görmüşlerdi. içeride bir köylü
varsa kurtulmuş demektiler. Esma dayanamadan
hızla koştu. Kulübeye yaklaşınca çığlık attı. Aynı
kulübe bu! diye ağlıyordu. Gerçekten de aynı
kulübeydi. Fatih ile Oğuzhan söylenmeye başlamışlardı. Sonra içeri girmek zorunda kaldılar.
içeride ısınmaya çalışıyordı. Birbirine sarılmıştı
çiftler. Uzun bir süre sessiz kaldıktan sonra Neydi o
sizce? diye sordu Oğuzhan. Hayalet ya da cin ne
fark eder. diye haykırdı Fatih. Sonra bir ses
duydular. Ses dışarıdan geliyordu. Tak. Tak. Tak. Sanki biri ormanda ağaç kesiyordu. Rana ayağa
kalktı. O ayağa kalkınca hepsi istemsiz olarak ayağa
kalktılar. Korku onları bu hale getirmişti. Rana
yavaşça kapıyı açtı. Dışarıda kimse yoktu ama ses
hala geliyordu. Ormanın daha ilerisinden geliyordu
sanki ses. Rana arkadaşlarına dönerek, Sese doğru gidelim. Belki köyden biridir dedi. Rana'nın
kendinden emin hali onları ikna etmişti. Dikkatli bir
şekilde ormanın içine doğru gittiler. Nihayet sesin
kaynağına gelmişlerdi. Adamın teki onlara sırtı dönük ağaç kesiyordu.
Elinde balta vardı. Yanında ise yine onlara sırtı
dönük bir kadın kesilen parçaları
topluyordu. Bunlar onlar mı? diye korkuyla
sordu Esma. Kaçmak üzereydi. Rana ise Pardon?
diye onlara seslendi. Rana'nın sesini duyunca odunca balta vurmayı kesti. Sonra kadınla beraber
arkalarına döndüler. Esma çığlık attı. Hem adamım
hem de kadının göz yuvaları boştu ve gözleri
yoktu. Rana ile grup hemen arkasını dönüp,
kulübeye doğru kaçacaktı ki oduncuyu diblerinde
buldular. Rana ses çıkaramadan odunca baltasını Rana'nın kafasına geçirmişti. Sonra da hiç vakit
kaybeden baltasını geri çekip, yine Rana'ya
vurmaya başladı. Ağaç keser gibi kızı parçalıyordu.
Ranasız kalan grup kulübeye doğru koşmaya
başladı. Kulübenin kapısı kapalıydı. Açtıklarında
Esma yine çığlık attı. Çünkü Rana'nın kafasını kulübenin ortasında asılı duruyordu. Gözleri
yuvaları boştu. Oduncu gibi gözleri yoktu. Sonra o
kafa konuşmaya başladı: Yuvamdan çıkın gidin.
Size iki saat müddet. Beni rahat bırakın. Size iki saat
müddet. Sonra da kafa yere düşüp una dönüştü.
Dışarı çıkmak için geriye dönmüştü grup ama oduncunun hızla onlara doğru geldiğini görünce
kulübeye girmek zorunda kaldılar. Kapıyı kapatıp,
karanlıkta korkuyla beraber oturdular. Oduncunun
karda çıkardığı ayak seslerini duyuyorlardı. Sonra
birden baltanın sesi duydular. Odunca baltasıyla
kulübeyi kesmeye başlamıştı. Fatih ağlıyordu. Oğuzhan'ın sesi içine kaçmıştı. Esma ise çığlık
atıyordu. Birden ses kesildi. Oduncu gitmişti. Rana öldü. Rana öldü. deyip sayıklıyordu. Hepsi
sizin yüzünüzden. Biz de öleceğiz diye diye
haykırdı Esma. Oğuzhan ses çıkarmaya ceserat
edemiyordu. Nedense birden konuştu: iki saat
verdi. Gitmemiz lazım. Bizi yuvasında istemiyor
dedi. Gitmeyi denedik ama gidemedik. dedi. Fatih ise hala Rana'yı sayıklıyordu. Dışarıda otursak.
Belki kızmaz. dedi Oğuzhan. Sonra da karar verip,
dışarı çıktılar. Etrafı kolaçan ettiler odunca var mı
diye ama iz yoktu onlardan. Kulübeden uzakta
oturuyorlardı. Sabah olunca her şey düzelecek.
dedi Oğuzhan Esma'ya. Bu lafı duyan Fatih sayıklamayı kesti. Bağırarak, Evleneceğim kadın
öldü. Rana öldü diye haykırdı. Sonra da hıçkırarak
ağlamaya başladı. Fatih yardım et. Fatih yardım et.
diye bir ses duydular. Sesin sahibini hemen
tanıdılar. Rana'ydı bu. Sesin hemen ileriden
geliyordu. Koşarak oraya gittiler. Kuyuya benzer derin bir çukur vardı. Çok derindi. Çukur sonunda
ise su vardı. Ay ışığı tüm gücüyle çukurun içindeki
suyu aydınlatıyordu. Su da ışığı güzelce
yansıtıyordu. Çukura baktılar. içinde kimse yoktu.
Birden suyun içinden Rana çıktı. Çıplaktı. Fatih.
Buraya düştüm. Yardım et diyordu. Fatih, Rana? iyi misin? diye haykırdı. Fatih. Rana öldü. Bu cinin
oyunu. dedi Esma. Oğuzhan, Gidelim buradan
dedi. Ama Fatih ağlayarak Rana'ya
bakıyordu. Yaşıyorsun yaşıyorsun diyordu.
Oğuzhan ile Esma, Hayır. Bu o değil. dedi. Neden
kurtarmıyorsunuz beni? Su çok soğuk dedi. Fatih çantasından hemen ip çıkararak ağacın teki
bağladı. Suya inmek üzereydi. Oğuzhan engel
olmaya çalışıyordu. Çekilde şuradan diye
Oğuzhan'a yumruk attı Fatih ve yavaşça kuyuya
inmeye başladı. Esma koşarak sevgilisinin yanına
gitti. Ne yaptın diye bağırmıştı Fatih'e. O ise çoktan inmiş kuyuya. Oğuzhan hemen ayağa
kalkmış, sevgilisiyle birlikte Fatih'i izliyordu. Fatih
elini uzattı Rana'ya. Rana ise onun elini tuttu. Sonra
gülümseyerek onu hızla suyun içine çekti. Fatih
suya düştü. Oğuzhan ile Esma çığlık atıyordu. Su
birden çamura dönüştü. Rana da çamurdan bir kadına dönüştü. Onun da gözleri yuvasında değildi.
Fatih'i çamurun içinde boğmaya çalışıyordu.
Oğuzhan ile Esma ise ne yapacağını bilmez halde
bağırıyordu. Fatih çoktan boğulmuştu çamurun
içinde. Çift hemen arkasını dönüp kaçacakken
karşılarında Fatih'i gördüler. Gözleri yuvasında değildi. Ağzından çamur akıyordu. Üstü başı
tamamen çamurdu. Yuvamdan çıkın gidin. Size bir
saat müddet. Beni rahat bırakın. Size bir saat
müddet dedi ve sonra çökerek çamur yığınına
dönüştü. Oğuzhan ile Esma bir oraya bir buraya hızlı hızlı
yürüyordu. Öldük biz. Biz de öleceğiz dedi Esma.
Oğuzhan birden Kulübeyi yakalım dedi. Belki
yok olursa kurtuluruz dedi. Esma, Filmde gördün
değil mi bunu? dedi. Oğuzhan sinirlenmişti. Ne
önemi var? diye bağırdı. Esma ise aynı sertlikte, Neyle yakmayı düşünüyorsun? dedi.
Oğuzhan çantaları karıştırmaya başladı. Rana'nın
çantasında gaz lambası bulmuşlardı. Gaz lambası
mı? Karanlıkta kalınca niye söylemedi bize? dedi
Oğuzhan. Korkudan gelmemiştir zavallının aklına
dedi Esma. Gaz lambasının sıvı yakıtını eve döktüler. Tam ateşe vereceklerdi ki evin penceresinde Fatih
ile Rana'yı gördüler. Lütfen yakmayın bizi. diye
yalvarıyorlardı. Oğuzhan ise Bir daha düşmeyiz o
numaraya deyip, evi ateşe verdiler. Ev hızla yandı.
Sanki uzun zamandan beri yanmayı bekliyorlardı.
Evin içindeki Fatih ile Rana ise birbirine sarılıp çığlık atıyordu. Alev evin içine iyice sardı derken aniden
tüm ateş söndü. Kulübe sanki hiç zarar görmemişti.
Oğuzhan ile Esma şaşkındı. Aniden arkalarında bir
hırlama sesi duydular. Hemen arkalarını döndüler.
Gölge karşılarında duruyordu. Yuvamdan çıkıp
gitmediniz. Zamanınız doldu. Beni rahat bırakmadınız. Zamanınız doldu dedi. Çift istemsiz
olarak kulübenin içine kaçtı. Oğuzhan kapıyı
kapattı. Ama gölge zaten kulübenin içindeydi.
Oğuzhan ve Esma'yı boyundan yalayarak havaya
kaldırdı ve onlara boğarak öldürdü. Cesetleri sonra
yere düştü. Gölgenin kan kırmızı dili ortaya çıktı. Bir metreydi neredeyse. Sonra da Oğuzhan ile Esma'nın
gözünü yemeye başladı. Garip bir ses çıkararak
yiyordu gözleri. Birden kulübenin kapısı açıldı.
içeriye giren Rana'ydı. iğrenerek gölgeyi
seyrediyordu. Toplamda on kişi getirdim sana.
Sözünü tut dedi. Gölge hızla ona döndü. Ağzından kan akıyordu gölgenin. Evet, evet, evet. Aferin cici
kız. Sözünü tuttun dedi. Sonra bir el hareketi yaptı
gölge. Kulübenin içinde bir kapı oluştu. Kapı kendi
kendine açıldı. içinde yedi yaşlarında bir çocuk
vardı. Rana koşarak çocuğa sarıldı. Her şey
düzeldi. Bir tanem. Gidiyoruz buradan dedi ağlayarak. Gölge, Çocuğunu da al, git buradan. Bir
daha gelirsen yerim sizi dedi. Rana kafa sallayarak
hızla kulübeden uzaklaştı. Fatih'in kiraladığı cip
kulübenin önün duruyordu. Rana çocuğunu alıp,
arabaya atladı ve oradan hızla uzaklaştı.
Tümünü Göster