1. 1.
    0
    sene 93-94 falan
    peder lada samara almış... sıfır...
    baba arabayı yıkayayım mı derdim.
    o da yıka ama çok uzağa gitme derdi.
    annem kızardı.
    arabanın borcu bile bitmemişti daha.
    arabayı jilet gibi yapardım.
    sonra küçükyalının sokaklarında e-5 e ve minibğs caddesine çıkmadan gezerdim.

    o zamanlar bir kıza aşıktım.
    onun evinin önünde tümsek vardı.
    tümseğe gelince ani fren yapar sonra da patinajla kalkardım.
    kızın beni görmüş olma, görmüş olsa da sevme, sevse de ilişkiyi sürdürebilme ihtimali yok denebilecek kadar düşüktü.

    bordo renkliydi bizim lada.
    bilen bilir, çok hızlı bir arabadır.
    ikinci viteste 100 km/h hız yapar. ( abartma yok aynen öyle )
    süspansiyonları asfalta göredir. ve çok güzel el freni hareketi yapılır.
    hafif tozlu bir sokak sonunda dört başı mamur bir 180 lik spinle bitirirdim turumu genelde.

    sonra tekrar bırakırdım arabayı yerine.
    babama anahtarı uzatırken içimde fırtınalar kopardı.
    teşekkür etmez kimse bizim ailede. yabaniyiz biz... hala da öyle...
    peder, benzinin dıbınakoyuyo bu oğlan derdi. ama neşeli bir çekilde söylerdi bunu.
    oğlunun araba kullanıyor ve bir yere toslamadan geri getirebiliyor olması gururlandırırdı onu... (yani öyledir herhalde.)

    sadece 1 kere bir yere sürttürmüştüm arabayı.
    kızmadı.
    daha da araba yerine babayı alırsın dedi.
    sonra kıyamayıp gene verdi.

    bugün hala her kontağı çevirişimde minnet duyarım ona.
    sırça bıyıklarının altındaki ıslak dudaklarını gülümserken hayal ederim.

    şimdi hasta... ve uzakta...
    ikimizin de arabası var...
    ama onun o osuruklu arabası hala porşeler ferrariler gibi gelir bana.
    ···
   tümünü göster