1. 26.
    0
    @1 kadınlardan hoşlanan bir erkek olmak neyse aynısı eşcinsellik için de geçerli. erkeğin kadından hoşlanması içgüdü değil mirastır. (lacan diye bir adam var, şimdi oralara girmiycem). miras da reddedilebilen birşey. cinsel davranışların tamamı ne tercih, ne içgüdü ne de bunlarla ilgili herhangi bir şeydir.

    cinsel temas yöntemi tamamen şartlanmışlıkla, refleksle alakalıdır. aslında sen bırak insanı, hayvanı, uygun olduğu anda kavunu karpuzu, biberi, poşedi, subwoofer'ın bass'la titreyen deliğini bile gibersin.

    çünkü id sana "şunu gib" demez. id sana "gib" der. süperego ise "aaa, ama öyle olmaz, gibemezsin" der. sen de egonu kullanır "madem öyle, şunları gibmiyim ama şunu gibiyim" o zaman gibmeye izin var heralde dersin.

    bu kadar basit. zaten benim homociksüellere gıcık olduğum nokta da o. tamam kardeşim, ben heteroluğun daha iyi ya da üstün ya da onurlu olduğunu iddia etmiyorum. ama siz de muallakliğinizin (!) en az benim biçmlerim kadar, şartlanmışlık ürünü olduğunu kabul edin.

    baudrillard diye bi adam var. şu soruyu soruyor: içinde yaşadığın gerçekliğin bir hiperrealite olduğunu ve sanal olduğunu anladın. peki buna başkaldırdığın zaman, eski gerçekliğinin yerine koyduğun şeyin hakiki real olduğunu nereden biliyorsun? ya o da sanalsa?

    sen şartlanmışlığı kırıp, heterociksüellikten caydın, homociksüel oldun tamam da... o durumun da heterociksüellik kadar fason olmadığını nereden biliyorsun?

    zaten bu tüm konularda böyledir. insan hiçbir şeyden, hiçbir zaman emin olamaz ve yargılarını kesinleyemez. insan ayırt etmez, insan algılamaz ve bilmez.

    insan sadece yapar ve yaşar.
    ···
   tümünü göster