1. 26.
    0
    toplumsal şiddet üzerinde yoğunlaşan bütün araştırmacı ve düşünürler bir noktanın önemini özellikle vurgularlar: şiddeti canlandırmak kolaydır ama bastırmak çok zordur.

    çünkü şiddet zincirleme reaksiyonlarla işler. kendine sürekli yeni kurbanlar bulur. (kan davası, intikam eylemi vb.)
    bu zincir kınlamaz, misellemeler önlenemezse ortada toplum diye bir şeyin kalmaması bile mümkündür.

    işte insanlık tarihinde tam o noktada sahneye kurban törenleri çıkmıştır.

    dinler, insanlığın içine işlemiş şiddetin önünü kesebilmek için zincirleme reaksiyon oluşturmayacak masum kurban törenleri önerir.
    çünkü masum hayvanı kesen bıçaktan başka bıçaklar doğmaz...
    böylece kurban adeti toplumu ayırmak yerine birleştiren, dayanıştıran belki tek şiddet türüdür.

    o yüzden kutsanmıştır kurban...
    o yüzden tarih boyunca her gelenekte kurban etme adeti kendine çok özel bir yer bulmuştur... "

    hz. ibrahim ve hz. ismail hikâyesini hatırlayalım.
    ibrahim, allah'ın rızasına uyarak oğlu ismail'i zütürmüştü dağa.
    ona orada kurban etmesi için koyun verildi.

    o halde kurban (koç) apaçık bir semboldür.

    peki, neyin sembolüdür? zenginliğin, toplumsal yardımlaşmanın ve benzeri şeylerin sembolü mü?

    insanın en trajik imtihanını dile getiren hikâyeye dikkatle bakarsanız, bu sorunun yanıtının "hayır" olacağını görürsünüz.

    kurban (koç) sevilenlerin, bağlanılanların, "asla onsuz yapamam" denilenlerin simgesidir.

    bu yüzden şu yorumun hiç hafife alınmaması gerektiğini düşünürüm:

    ""kimdir senin ismail in kendin bileceksin sevdiklerin olabilir işin rütben mevkiin vs olabilir eğer allah a yakın olmak istiyorsan kendi ismail ini bulacak onun yerine kurban keseceksin yoksa yalnızca adet olsun diye koyun kurban etmek kasaplıktır "" (ali şeriatı)
    ···
   tümünü göster