1. 26.
    0
    part 13-flashback

    6 saat önce

    buranın öylesine aşığıydım ki gözümü bile kırpmadan 400bin euro verip bir residansta daire satın almıştım.

    her öğle arasını çin lokantasında acı domates soslu noodle yiyerek, akşamları ise biraz nigiri arkasından da fugu yiyerek geçirirdim. yakitori ise heyecan aramadığım dönemlerde ilk tercihim olurdu.

    burası öyle güzel ki neresini anlatayım bilemiyorum. akinoro, fussa, taçikawa, sinagawa, higaşimurayama burayı sevmemin ayrı ayrı sebepleri gibiydi.

    ama bugün akşam için başka planlarım vardı, lüks daireme geçip mum ışığında yalnız başıma sake içecektim. belki hafif sesle ichirō mizuki dinleyecek, sonra sıkılıp masahura fukuyama dinleyecektim.

    çok iyi hatırlıyorum gökyüzünün delinmesinden tam 1 hafta önceydi, çok büyük paralar verip satın aldığım residans dairemde keyif yapmak üzere yola çıktım.

    yolda bir trafik lambasının rengini usülca kırmızıya çevirmesinden dolayı arabamın frenine istemeye istemeye basmak zorunda kaldım. sonra, sonra o belirdi hemen arabamın penceresinde... pencereyi yavaşça düğmesine basarak aşağı indirmeye başladım. önce ellerini dayadı kapıya, sonra direksiyonuma sağ baş parmağını sürttü... tedirgindim...

    ben: dostum iyi misin? ne istiyorsun?
    adam: gökyüzü delinecek
    ben: yağmur için tedarikliyim teşekkürler dostum

    pencereyi yavaşça kapatmaya başladığım sırada bana bakışları bir yağmurdan fazlasını anlatmaya çalışıyordu sanki... tanrım, o adam çok esrarengizdi ve hareketsiz yaşamıma biraz olsun heyecan katabilirdi! pencereyi tekrar aralayıp cesaretimi topladım...

    ben: atlasana, seni gideceğin yere kadar zütüreyim?

    adam teklifimi nazikçe başıyla onayladı ve arka kapıyı açarak şoför koltuğunun tam arkasına oturdu...
    ···
   tümünü göster