0
"konuşabilir miyiz?" dedim yorgun bir sesle
cevap verdi o kadar utanıyordu ki
"konuşalım im900"
im900: "gel istersen dışarı cıkalım burası cok bunaltıcı"
merve: "olur tamam cıkalım dışarı"
arkadaşlar o dakikadan sonra merve ile ayakta tam 63 dakika konuşmuşuz arkadaşlarım öyle söyledi.
konuşmayı harfiyen yazamıcam ama içeriğini açıklıyorum.
merve'nin "namus bekcilerinden" tutun genel hali haraketine kadar tatlı ve elimden geldiğince güler yüzlü bir şekilde eleştirdim. herşeyden önce insana güven vermediğini acıkladım. ama bunları konuşurken inanın acımasızca konuşmadım.
kendisini yanlış tanıdıgımı ve ona vermem gereken bir şansın olmasını istedi..
ben istemedim. o istedi. belkide bazı arkadaşlarımız merveyle sevgili olmamı, aslıya olan hırsımı onda gidermemi beklemişti.
ama öyle olmadı. merve'nin hiç bir suçu yoktu. nasıl bana bu kadar baglanmıştı bilmiyorum ama öylesine hak veriyordum ki
peki ben nasıl aslı'ya bu kadar bağlanmıştım??. o yüzden merve'ye hak veriyordum. sonuna kadar hak veriyordum hemde..
elimden geldiğince onu kırmadan nazikçe reddettim. ve bütün yükü onun üstüne de atmadım
benimde geçmişte yaşadıgım şeylerden dolayı önyargılarımın oldugunu.
kendisinin kusursuz haraketler bile sergilemiş olsa benim önyargılarım yüzünden yinede sevgili olamayacagımızı anlattım.
eminim ki yükü paylaştırınca oda biraz rahatladı.
sonucta onun sucu sevmek miydi?
benim sucum aslıyı "sevmek" miydi ?
istemedim. reddettim. kibarca nazikce kırmadan.
olayları emre'ye anlatarak yürüdük yürüdük. üniversitenin bi yerine gelince cıkışa kadar yaklaşık 200 metre biraz karanlıktır. (akşam vakti dersten cıktıktan sonraki ışıksız sokak)
yolda tadilat vardı. sagda solda camur. telefonun zayıf ışıgında camura basmadan yürümeye calısırken cesur bir adımımla
ayak bileğime kadar camura batmıştım. işte o an
avazım cıktıgı kadar.. daha önce taekwondo idmanlarımda bagırmadıgım kadar. tüm gücümle tüm ruhumla büyükçe bir çığlık attım.
bogazım yanıyordu ama bir daha yapmak istedim. ölümüne bir kez daha.. ve yaptımda.. inanın sanki orada kustum. içimdekileri kusmuşum gibi hissettim. kim geçiyor kim bakıyor bilmiyordum umrumda da değildi bagırmıştım. 2 kere ölürcesine bagırmıştım.
hikayemizin başlığı "işte özgüvenimin kırılma sebebi" idi. öylesine kırılmıştı ki özgüvenim. kimseye bir daha adım dahi atamayacagımı düşünmüştüm.
yaşadığım uzun süreli ilişkimden sonra "önyargılarımı kırabileceğim tek kız" olarak gördüğüm aslı'yı meger gözümde ne cok büyütmüşüm.
sonradan ögrendim ki meger gözüyle herkese "iş atan" bir kızmış.
şimdi ne durumda mıyım??
yollusuna vur geç saf salağından uzak dur modunda. yani genel halk dilinde "vur patlasın cal oynasın" hesabı modundayım.
telefonuma bugün 4 kızdan mesaj geliyor. hepsine de arkadaş olarak bakıyorum. ammavelakin bir tanesi bile bana yavşar kapılarının açık oldugunu söylerse. (sevdiğini söylerse demek istemedim bu daha farklı bişey)
bir an bile düşünmem geçerim o kapılardan. ve arkama bile bakmam.
işte özgüvenimin kırılma sebebi.
Beni okuyan herkese ama herkese binlerce teşekkür ediyorum yine yine..
bu hikayeyi buraya kazıdım. arındım. rahatladım. sizleri çok seviyorum saygılarımla
im900hard
//////////////////////////////son//////////////////////////////
Tümünü Göster