giden bir erkeğin arkasından

işyerinin tuvaletinde mastürbasyon yaparken ya da aynı gün içinde iki farklı adamla, birinin kokusu hala üzerimde kalmışken seviştiğimde, sonrasında duş alırken bacağımdaki yara izine ve göğüslerimdeki morluklara baktığımda inan hep seni düşünüyordum.

Son aşığımın yalayarak beni miyavlattığı koltukta, “senin adını mı söyledim yoksa inlerken az önce?” diye endişe duyarken ya da bir otel odası kadar kimliksiz, terk edildiği an unutulabilecek kadar belirsiz o evi gecenin bir vakti kaçar gibi terk ederken…

Hiç çıkmadın aklımdan bunca zamandır.

Oral ciks yaparken suratıma attığın tokatları unutmadım. “Bu defa yutmak istiyorum” dediğimde, ceza verir gibi zütüme zorla boşalmanı daima özleyeceğim sanırım . Çirkin nevresimlerini, klozetin kenarındaki çişi, telefonun çaldığında cevap verip arkadaşlarınla bitmeyen konuşmalar yapmana ve o esnada elinin sanki kedini seviyormuş gibi otomatik bir halde apış aramda gidip gelmesinin sıkıcılığına, tıraş ettiğin göğüs kıllarının sırtımı haşat etmesine ve zaman zaman kilodundan yayılan ter kokusu yüzünden gibini ağzına almak istemeyişime alışamadığım için duyduğum suçluluktan kurtulamayacağım.

Evet seni düşünüyorum. Çünkü biliyorsun benim işkence aletim zihnim.