1. 13126.
    +7
    http://fizy.com/#s/16jnp3

    Bir an sonra, artık benim başım onun boynuyla omzu arasında, onun nefesi benim kulaklarımda, ensemde, kollarımız tamamen birbirine dolalı bir vaziyetteyken,

    Nereden geldiği belirsiz bir ilham ile, az önce söylediğim, daha önce söylediğim bütün teorileri kafamda yok ederek, tamamen doğaçlama bir şekilde harekete geçtim..

    Önce biraz doğrulup pozisyonumu rahatlattım..dikleşip yeniden yüz yüze geldim nilayla..göz teması sağladım..yalandan şefkatli gözlerle gülümsedi..biraz daha yaklaştım..kollarımdan birini sırtına doladım, divanda yanlamasına hafifçe çevirdim vücudunu, ağırlık verdim üzerine..sırtı yaslanma kısmından kayarken, daha da yaklaştım..

    Az önceki tatlı gülümsemesi, biraz gerildi, gözlerindeki sıcak duyguların yerini yavaş yavaş şaşkınlık alıyor gibiydi..

    Daha da yaklaştım..artık yüzlerimiz arasındaki mesafe, sadece 3-4 santimdi..

    Daha da ağırlık verdim üzerine…sırtı tamamen dayanak yerinden kaydı, direnç noktası kalmayınca, benim sırtındaki kolumun kontrolünde yavaşça uzanmaya başladı divana..

    Nefes alışverişleri, telaşlı, sıklaşmış..kalbinin sesi odayı çınlatmaya başlamıştı ki, sonunda benim bitap düşmüş kolum da ikimizi birden taşıyamadı ve divan zeminiyle nilayın sırtı arasında kalan son santimler biraz hızlıca geçildi…üst üste, hafif bir düşüşle uzandık tamamen…

    Hiçbir şey demiyor..karşı koymuyor…en ufak bir itirazı yok…ama gözleri titreşmekte, kalbinin gümbürtüsünü ise kendi kaburgalarımın içinde hissetmekteyim..

    Zaten neredeyse yüzde yüz temas halindeki sıcak vücutlarımıza ek olarak, dudaklarımız arasındaki mesafeyi de, santimlerden, milimlere indirdim son hamlelerle..soluk alış verişleri iyice şiddetlendi..verdiği sıcak nefes, üst dudağımı dövüyor..hararetle inip kalkan diyaframı, göğüslerini, göğsümde önce daha da sıkıştırıyor, sonra biraz gevşetiyor..her bir hücresini hissediyorum..bacaklarının arasına girdim sakin tavırlarla..

    Yine pek direnç göstermedi, ilk reaksiyonu haricinde..

    Acaba daha önce ona bu kadar fazla yaklaşan oldu mu?... söylesene nilay..bacaklarını arasındaki o ateş gibi yanan uyluk içlerine, başkasının kasıkları değdi mi daha önce? Kıyafetlerinin üzerinden olsa bile..?

    Ben iyice yerleşince, sanki “yükleme tamamlandı” diyen onay kutucuğu mesajı gibi, bir an kastı iki yanımdaki bacaklarını..o hafif sıkıştırmadan sapıkça bir zevk duydum..

    Gel gör ki, tsigalko jr. de hareketin “h” si bile yoktu…

    Yoo…

    Siz ne sanıyordunuz ki?.. bu münasebet, cinsel bir münasebet değil dostlar…bir kurdun, avına yakın olduğu kadar yakınım…aynı mantaliteyle bu yakınlığım…

    Döllemek için değil…avladığımı mideme indirmek için bu yakınlığım…

    ..bir elimle, boynunun bir tarafındaki saçları açıp olay mahallinden uzaklaştırdım..çıplak kalan sıcak tenini parmaklarımla test ettim..

    Dudaklarım, onunkilere artık teğet bir haldeyken, nihayet fısıldadı,

    “tsigalko..”

    Pek çok mana yüklüydü bu tek kelimelik, adımın zikredildiği fısıltıda..

    “ne yapıyorsun?” diyor olabilirdi..

    “yan tarafta tolga var, unuttun mu?” da diyor olabilirdi..

    “ah, ne harikasın” da demek istemiş olabilir..

    “bunu neden bunca zamandır benden esirgedin?” anlamı da çıkar pek ala..

    Diyorum ya..son derece komplike, karmaşık…şaşkın bir fısıltı…

    “dur” ile “devam et” i aynı anda gösteren bir frekans..

    Aah..nilay…yüzüme tokadı elli kere indirmeliydin şimdiye kadar….

    Neden yap(a)madın?...

    Fısıltısına karşılık vermedim önce..

    Ardından yüzümü, yüzünden boynuna doğru kaydırdım..ensesinden gelen şampuan kokusuyla birleşen harika kokusunu içime çektim birkaç saniye…öteden beri çok güzel kokardı nilay..yasak bir meyve gibi…içindeki zehri ve kötülüğü gizlemek için, harika bir modifikasyon daha!

    Kendini, şefkatli mimikler, anlayışlı- dostane gözüken sahte bir karakter, güzel bir yüz, güzel bir vücut ve güzel bir kokunun ardına gizlemiş, özünde iğrenç, korkunç, kokuşmuş bir yaratık….lanetli bir ruh…

    Altımda nefes almaya çalışıp bir yandan da belli belirsiz kendini kasan kızın üzerine biraz daha yüklendim…keşke sırf şu ağırlığımla, ezerek geberte bilsem seni…bir böceği ezer gibi…

    Boynundan, kulağına doğru çıktım…işte, burası, nihayetin ereceği..kıyametin kopacağı yerdi…az önceki fısıltısına benzer tonda, ama çok başka…çok çok başka bir renkte, bu kez ben fısıldadım,

    “yediğin haltları biliyorum….hepsini…”
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster