1. 1.
    0
    beynimin köşesinde bir yerlerde , barın içine yerleştirilmiş , devasa ses sisteminden , kıyamet
    tangırtıları gibi yükselen korkunç sesi bastırıp, dinleyenleri rahatsız edecek kadar
    ses çıkarabilecek tek aletin ancak "silah" olabileceğine beni ikna etmeye çalışan bilgiler kodlanmış
    gibiydi.
    başka biri tarafından yönetiliyormuş gibi , ağırca kapıya doğru dönmemle ,
    kapıda havada duran sağ elindeki silahın ucundan tükenmeye yüz tutan dumanları gözüme
    çarptı ilk önce.
    bir silah patlatılmıştı.
    gündüz vakti , antalyanın göbeğinde , karakola 300 metre uzak bir barı kim basardı.
    daha doğrusu bu bir baskınmıydı.
    ayrıca dev badyguard neredeydi.
    sorularla yerimden amaçsızca kalkarken , ilk olarak " nee oluyo yaa " diyen tiz bir ses
    duyuldu. arkasına , bu sesi bekliyormuşçasına , onlarca kızlı erkekli genç insanlar
    bağrışarak sağa sola doğru koşuşturmaya başladı.
    kimi kendini barın , altına atıyor , kimi masa altına gizleniyor ,
    kimileri tuvalete doğru koşuyordu.
    bir anda patlak silah sesiyle oluşan hengameye bakılacak olursa
    herkesin bir kan davalısı var gibi görünüyordu.
    kapıda sağ eli havada olan genç , hengameye aldırmaksızın elini indirdi.
    silahı beline taktı.
    barın merdivenlerinden yavaşça aşşağı inmeye başladı.
    o indikçe , bu adamın tek başına barı basan bir korkusuz değil ,
    manyak bir çetenin ele başı olduğu , arkasından inenlere bakılınca
    anlaşılıyordu.
    burnuma çok kötü kokular geldi. barın önünde ayakta duruyor ,
    tepkisizce gelenlere bakıyordum.

    devamı geliyor...
    ···
   tümünü göster