1. 26.
    0
    Sual: Almanya’da Mısırlı bazı fellahlarla çalışıyoruz. Bunlar, "Almanya gayrimüslim ülkedir. Bunların mallarını hile ile almak caizdir" diyerek büyük marketlerdeki etiketleri değiştirip hile yapıyorlar. Kâfirlerin hakkı mühim değil midir?
    CEVAP
    Kâfirleri incitmek, kalblerini kırmak haram olduğu gibi, hile yapmak, mallarına zarar vermek de haramdır. (Mülteka)

    Kâfirin hakkı için de, onunla helalleşmek gerekir. Gönlü alınmazsa ahirette affı çok güçtür. Kâfirin hakkından kurtulmak, müslümanın hakkından kurtulmaktan daha zordur. Gayrimüslimlerin mallarına, canlarına saldırmak caiz olmadığı gibi kadınlarına, kızlarına saldırmak da caiz değil, haramdır. (Redd-ül Muhtar)

    Dâr-ül-harpte, kâfirlerin mal, can ve ırzlarına saldırmak haramdır. Kâfir kadınların başlarına, kollarına, bacaklarına bakmak haramdır. Kâfirin malını almak, kalbini kırmak, müslümanın malını almaktan daha büyük günahtır. Kâfirlerin haklarına dokunmamak, kimseyi dolandırmamak, Müslümanlık icabıdır.

    Kâfirlerden de gasp, hırsızlık gibi gayrimeşru yol ile alınan şey, mülk-i habistir, kullanılması haramdır, sahibi bulunmazsa, fakirlere sadaka olarak vermek lazımdır. Hayvan hakkı, insan hakkından, kâfirin hakkı da, hayvan hakkından daha büyük günahtır. Başkasının malını ondan izinsiz alıp, kullanıp, zarar yapmadan yerine bırakmak da haramdır. (Hadika)

    Gayrimüslim vatandaşlara da, dünya işleri için, dargın olmak caiz değildir. Onların da, güler yüzle, tatlı dille gönüllerini almak, incitmemek, haklarını ödemek lazımdır.

    Müslüman olsun, kâfir olsun, nerde olursa olsun, hiçbir insanın malına, canına ve ırzına, namusuna dokunmak caiz değildir. Kâfir turistler, muamelatta, müslümanların hak ve hürriyetlerine maliktir. Kendi dinlerinin icaplarını yapmakta, ibadetlerini yapmakta serbesttirler. islamiyet, kâfirlere de, bu hürriyeti vermiştir.

    Müslüman, yabancıların kanunlarına karşı gelmemeli, suç işlememelidir.

    Fitne çıkmasına sebep olmamalı, hiç kimseye zulüm, işkence yapmamalıdır.

    Müslümanlığın güzel ahlakını, şerefini, her yerde herkese göstermeli, her milletin islam dinine sevgili ve saygılı olmasına sebep olmalıdır. (islam Ahlakı)

    Yabancı bir ilim adamı, islamiyet’i inceleyip müslüman olduktan sonra, Arap ülkelerine gidince, oralardaki müslümanların yanlış hareketlerini görüyor. (iyi ki sizleri görmeden müslüman oldum. Hayatınızı inceleseydim, müslüman olmazdım) diyor. Ne kadar mühim bir teşhis.

    Hiçbir müslümanın, yanlış hareketlerle islam’a gölge düşürmeye hakkı yoktur. Müslüman, islam’ın güzel ahlakı ile süslenmeli, Allahü teâlâya karşı günah, kanunlara karşı suç işlemekten sakınmalıdır.

    Sual: Kâfir hakkını ödemek, müslüman hakkını ödemek gibi mi?
    CEVAP
    Evet.

    Sual: Kitapsız kâfirlerin de hakkı geçer mi?
    CEVAP
    Evet.

    Sual: Almanya’da yaşıyorum. Kâfir komşuyla çocuklar dövüştüğü için sesli tartıştık, karşılıklı kalb kırdık. Ben kendimin haklı olduğuna inanıyorum. Helallik gerekir mi?
    CEVAP
    O da kendisini haklı kabul ediyordur. Helalleşmek her zaman iyidir. Hele kâfirle daha önemlidir.

    Sual: 13-14 yıl önceleri okulda bir Alman arkadaştan bozuk para almıştım ve daha sonra geri vermek nasip olmadı... şimdi ne yapmalıyım?
    CEVAP
    Bulma imkanı yoksa, mirasçılarını da bulamazsan, müslüman bir fakire o kadar sadaka vermelisin. Bulabilirsen parasını vermen gerekir veya vermeden de helalleşmek ve hediye ettim, senin olsun gibi bir söz söylemesi gerekir.

    Sual: Peki, ödünç bir şey alınmışsa (mesela kalem veya kitap) ve geri verilmesi unutulmuşsa, ne yapmalı?
    CEVAP
    Bunlar da aynı, ya bulup vereceksin veya parasını vereceksin veya helalleşeceksin. Yahut hiç birisi mümkün olmazsa, fakire sadaka vereceksin.
    Sual: Şaka olarak, bir arkadaşı herhangi bir şekilde korkutmak veya bir eşyasını alıp saklayarak, arattırmak günah mıdır?
    CEVAP
    Her ne şekilde olursa olsun, üzmek, korkutmak caiz değildir, günahtır. Bıçakla, silahla işaret ederek veya ne şekilde olursa olsun insanları korkutmak doğru değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Müslümanı korkutmak caiz değildir.) [Ebu Davud]

    Birisinin unuttuğu eşyasını saklayıp onu arattırmak da korkutmak hükmüne girdiği bildiriliyor. (Envar-ül-kudsiyye)

    Sual: Bir kimse hakkını bana helal etti. Aradan bir müddet geçtikten sonra, sana hakkımı helal etmiyorum dedi. Hangisi geçerlidir?
    CEVAP
    ikisi de geçerlidir. Helal ettim demekle o zamana kadar olan haklarını helal etmiş olur. Helal etmiyorum dedikten sonra da, helal ettiği günden itibaren olan haklarını helal etmemiş olur. Eski kararından vazgeçemez.

    Sual: Bir kimse benim malımı çalsa, kapımın önüne kuyu kazıp benim kuyuya düşmeme bir yerimin incinmesine sebep olsa, gıybet ve iftira etse, ben de bu kimsenin bana böyle kötülüklerini olduğunu hiç bilmesem, bu kişi bana gelip, (Senin bana hakkın geçmiş olabilir, bildiğin bilmediğin bütün haklarını bana helal et) dese, ben de, (Bütün haklarımı helal ettim) desem, haktan kurtulur mu?
    CEVAP
    Evet kurtulur, helal etmiş olursunuz.

    Sual: Kalbini kırdığımız bir insandan defalarca özür dileyip, helallik istesek ama o insan ısrarla affetmese ve bize kötü laflar ve beddualar ediyor olsa ne yapmamız gerekir? (O da bizim kalbimizi kırıyor ama biz helal ediyoruz.)
    CEVAP
    Hak onun helal etmeyebilir. Ahirette terazi kurulacak, sizin ondaki hakkınız alınacak, onun sizdeki hakları alınacak ve helalleştirilecektir. Kabul etmezse, sevaplarınızdan vereceksiniz, sevabınız yoksa, onun günahını yükleneceksiniz. Onun için hiç kimsenin kalbini kırmamalıyız.

    Sual: Bir insan bir diğer insana kötülük ettiği zaman buna karşılık kötülük gören kişi beddua ederse bu kişi hakkını almış olur mu?
    CEVAP
    Daha fazla ederse hakkını alır, hem de daha fazla alırsa bu sefer ötekinin hakkı buna geçer.

    Sual: Ve beddua eden kişi ahirette hak talep edecek mi?
    CEVAP
    Hakkı kadar beddua etmişse hak talebinde bulunamaz. Daha fazla etmişse, bu sefer öteki hak talebinde bulunur.

    Sual: Bir insan diğer bir insana sıkıntı veriyor ve bu sıkıntı gören insan hiç karşılık vermiyor yalnız kalbinde sıkıntı veren kişiye karşı kırıklık hissederse, bu sıkıntı veren kişinin dünyada ve ahirette akıbeti ne olur?
    CEVAP
    Ne kadar alacağı varsa ahirette o kişiye verir. Dünyada başına bela da gelebilir.

    Sual: Yazılarınızı ve cevaplarınızı kaynaklara dayanan sağlam delillerle bildirmenizden, müslümanları bilgilendirmenizden ve aydınlatmanızdan dolayı yaptığınız hizmet için, Allahü teâlâ sizlerden razı olsun. Bir bayan olarak şu hususta bilgi almak istiyorum. Şimdiki zamanda kul haklarına riayet eden veya dikkatli davranan hemen hemen yok gibi bir şey. Kul hakkının ödenmesi gerektiğini anlayan kişiler de her neden ise, helalleşmeye gelince, bu işi o kadar basit ve kolay, genel, yuvarlak bir ifadeyle bu yoldan halletmeye kalkıyorlar ki, buna da şaşmamak elde değil.
    Biz müslümanız elhamdülillah. Buna göre, iki müslüman birbiriyle helalleşirken, ben sana şunu yaptım veya bilmeyerek bana şundan dolayı hakkın geçti veya ihtiyacım olduğu için çaresiz ve çok zaruretten dolayı şöyle bir hak geçmiş oldu gibi mesnedi söylenerek helalleşmenin daha şık ve dürüst, islam’a uygun bir şekilde olması gerektiğini biliyorum.
    Samimi olarak helalleşmek isteyen, gerçekten Allahü teâlâdan korkan bir kimsenin bir başkasını yuvarlak genel bir ifade ile kandırmasına gerek var mı? Helalleşmeye gelince kaçamaklar var. Mesela kardeş hakkını helal et diyorlar ve kısa yoldan sıvışmanın yoluna bakıyorlar. Hele böyle işleri şimdi, o kadar kolay halletmenin yollarını buluyorlar ki, yüz yüze gelmeden, telefon cihazlarının, elektronik haberleşmelerin arkasına sığınarak bu işi gerçekleştirdik zannediyorlar. Bir kurnazlık yolu ile hallettim derken, kendi kendini kandırmak olmuyor mu?
    CEVAP
    Müslüman sizin bildirdiğiniz gibi olmalı. Ancak, islam âlimleri, fitne çıkacaksa, kalb kırılacaksa, darılma olacaksa, o zaman genel helalleşme olmalıdır diyorlar. Konu iyi anlaşılsın diye ağır örnekler vereyim: Mesela bir bayan arkadaşınız size gelip, (Kocanla bir kerecik öpüştük, hakkını helal et dese) ne yaparsınız? Gerçeği söyledi diye belki teşekkür edersiniz ama, içinizi bir kurt yemeye başlar. Belki olaylar büyür de büyür. Yahut kocanız, o bayanın kocasına gidip, (Beyefendi, hanımınızla bir kerecik öpüştüm, hakkını helal et) dese, ne olur? Bir başka şey, (Evinize geldiğimde, siz çay yaparken özel defterlerini karıştırdım, sırlarını hep okudum, hakkını helal et) dese, teşekkür edersiniz ama, kendi kendinize olsun, (Bu da yapılır mıydı?) diyebilirsiniz. Onun için genel bir helalleşme iyi olur. Özelleri söylemek zor olur.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster