fon müziğimiz:
http://youtu.be/lVVnhxbqFOI?t=6m10s
şayet bu tak çukurundan kurtulmak istiyorsak ilk yapmamız gereken şey gerçekten istemek ve gerekenleri uygulamak. bu illeti doktorun yazdığı ilaçlarla yenemezsiniz, ertelersiniz sadece ilaçları içmediğinizde kendinizi daha kötü hissedersiniz dolayısıyla bir bağımlı olursunuz. en güzeli kendi çabanızla yenmenizdir.
inanın bana sosyalleştiğinizde, insan içine çıktığınızda takıntınız olan ve hayatınızı kötü yönde etkileyen birçok şeyden de kurtulacaksınız. özgüven kazanacaksınız.
ben de sizin gibi 3 aylık yaz tatili boyunca sayılı kez evden çıkardım, eve gelen misafire kimi zaman hoş geldin bile demezdim. bu düzen birkaç sene böyle gitti.
---
ne biçim adamsın lan sen, karı gibi evde mi oturuyorsun bütün gün !? gibi tepkiler alırdım hep çevremden. onların beni anlamasını isterdim. ama sorun bendeymiş bunu sosyalleştikten sonra anladım ve o tepkiler gerçekten de benim iyiliğim içinmiş.
gelelim sosyallikten uzaklaşma ve yavaş yavaş içe kapanma aşamalarına,
her şey masumca başlar. herhangi bir arkadaşınız sizi halısaha maçına davet eder(örneğin). siz _ne işim var orada evde otururum daha iyi_ der ve reddedersiniz. sonra bu
evde oturayım bahanesi, -yeni insanlar vardır kesin yabancılık çekerim, bir hata yaparım rezil olurum- lara döner. özgüveninizi yitirirsiniz, toplumdan uzaklaşırsınız.
kendinizi yalnızken daha iyi hissedersiniz. yanınızda başka birisi varsa daima diken üstündesinizdir.
yeni insanlarla tanışırken daima ilk adımı onlardan beklersiniz, kasılırsınız. bunların yanısıra da -lan acaba ağzım kokuyor mudur-, -dişimde bir şey var mıdır- gibi şeyler geçer aklınızdan, daha da kasılırsınız.
eleştiri almaktan korkarsınız. bunun için örneğin size verilen işi yaparken de içinizde hep bir şüphe vardır - acaba yüzüme gözüme bulaştırır mıyım- bu da özgüven ekgibliğinden kaynaklanır, iş hayatınıza büyük ölçüde etki eder.
bakkala veya avm'ye gittiğinizde kasiyer veya başka görevlilerle diyaloğa girmeyi istemezsiniz. hatta bakkala gitmeyi de istemezsiniz aslında :). kısık sesle konuşursunuz, oradaki diğer kişiler duymasın diye. bundan ötürü de genelde görevliler sesinizi duymaz. özellikle otobüslerde başa gelir -ya bağırırsam sesim çatallaşır da diğerleri bana gülerse- dersiniz.
---
peki kurtulma yolları nelerdir derseniz,
sizin bu tak çukuruna hangi nedenden ötürü düştüğünüzü bulmanız lazım. ve o nedeni öğrendikten sonra içinizdeki bütün korkuların üstüne gidip yenmeniz.
örneğin toplum içinde konuşamama korkusunu yenmenin yolu bu korkunun üzerine gidip toplum içinde konuşmaktan geçer.
bu nedenlerin bazıları çok basittir. örneğin kişi otobüste düşüyor, gülüyolar ve nefret ediyo insanlardan, toplumdan. içine kapanıyo belki biçoğunuz gülüyo bu nedene ancak böyle küçük bir nedenden başlayıp işi büyüten var, senelerce kurtulamayan...
insanlardan asla nefret etmeyin, onlarla bağınızı koparmayın ve hep sosyal olmaya çalışın.
siz bu durumdayken evde oturmak daha güzel geliyor olabilir ancak inanın eğer kurtulursanız evde oturup geçirdiğiniz zamana üzüleceksiniz.
ayrıca daima evde oturamazsınız birkere bunu aklınızdan çıkarın :) ben öyle düşünüyordum çünkü. illa ki çıkacaksınız beyler.
yarın birgün işe başlayacaksınız veya üniversiteye. o zaman yannanlara gelmemek için kurtulun işte.
korkunuz neyse gidin üzerine ve yenin.
eğer
benim arkadaş çevrem yok, nasıl sosyalleşeyim derseniz tek başınıza çıkıp sahile veya başka biyere gitmek bile bir adımdır ki siz oralara bile yalnız başınıza gidemiyosanız unutun bu iletten kurtulmayı. beyler, başkasına değil kendinize güvenin.
yazın baya muhabbeti dönüyor burda kas yapmanın. kası evde yapmaya çalışacağınıza eğer maddi durumunuz yeterliyse bir spor salonuna yazılıp yapın. hem arkadaş çevresi de edinirsiniz ordan. şayet ilgi alanım değil diyorsanız ilgi alanınız olan sporu yapın futbol mudur basket midir artık orası size kalmış.
illa ki bir yolunu bulursunuz yani çevre edinmenin, sosyalleşmenin.
sizden ricam şu bulunduğunuz ortamda diğer kişilerden fiziksel veya maddi bir üstünlüğünüz varsa kibirlenmeyin, kibir kötü şey. başka kimliklere bürünmeyin, olmadığınız gibi görünmeye değil, olduğunuz gibi görünmeye gayret gösterin. ego tatmini yaparak da özgüven kazandığınızı zannetmeyin beyler. siz sadece kendinizi kandırırsınız başkalarını değil.
son olarak ben nasıl kurtuldum onu da yazayım; 2 sene sınıfta kaldım dolayısıyla okuldan atıldım. işte o zaman anladım hayatın ne kadar zor olduğunu, evde oturmakla, bilgisayar başında züt büyütmekle hayatın devamlılığının söz konusu olmadığını. gerekenleri yaptım. şu an huzurluyum, insanlarla iletişim kurarken eskiden yaşadığım sorunları yaşamıyorum. evde oturmadığım zamanlar daha da mutluyum. çok sosyal olduğum söylenemez. haftada 2 gün okulum var haftaiçleri de boş olduğumdan akşam saatleri yürüyüş yapıyorum kimi zaman da kuzenimle birlikte geziyoruz.