/i/Asosyalizm

    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1
    Merhaba. Ben o arkadaşlarınızla buluştuğunuzda arkadaşınızla birlikte gelip bitün gece telefona gömülen iki soru sorulduğunda konuşmayı unutup bocalayan gözlükleriyle tam bir nerd izlenimi veren bilgili ama bi o kadar da içine kapanık sizden kopuk yakışıklı sarışın arkadaş.

    Bulunduğunuz her 5 ortamdan en az birinde mutlaka böyle biriyle karşılaşıyorsunuzdur değil mi? Sosyolog değilim tamamen bu kişi benim. Size kendimden bahsederek başlamak istiyorum.
    ···
  1. 2.
    +1
    19 yaşında sıradan bir erkeğim. Sarışın renkli gözlü bir ciksen boylarında 80 kilo civarında sokakta her köşede rastlayabileceğiniz tipte biriyim. Kemik gözlük kullanan bir nerdüm. Beni diğerlerinden ayıran ne mi? Yalnızlığım. Yalnızken onlardan ayrıyım evet. Peki nasıl yalnız kaldım ben?.

    Şimdi siz diyosunuz ki ulan biri daha çıktı kafa ütülüyor her gün birileri bi şeylere ağlıyor iki tane meme kepsi atsa da biz de yolumuzu bulsak. Bunları aslında size değil kendime anlatıyorum. Çünlü lise 1.sınıftan beri buradayım ve artık ben buraya aitim. Silinen hesaplarım ya da yediğim çaylaklar beni engelleyemezler.

    Bütün bunları da kendime anlatacağım ki problemin nerede olduğunu tespit edebileyim.
    ···
  2. 3.
    0
    sus lan amcık
    ···
  3. 4.
    +1
    Her şeyin farkına vardığım o gece. 12 kasım 1999 düzce. En eskiye ait anılarımın en eskisi bu sanırım hatırlayabildiğim en eski hatıram. 3. Yaşıma girmeden bir önceki gece. Başlayalım o zaman.

    Kanepe sırtın yaslanması gereken yerde bacaklarım kıçın konulması gereken yerde sırtım ve ayakların sarkması gereken yerden başım sarkmış şekilde televizyona bakıyorum görüntüler tamamen ters dönmüş. Zihnimi açılması ise tavandan sarkan tek sarı lambanın sallanmasıyla oldu hayatımın başladığı zihnimin kayda geçmeye başladığı an. Hiçbir ses hatırlamıyorum sadece halamın Robin diye attığı çığlık ve bana sarılması hatıramda ama dışarıdan gelen yüksek gürültüyü unutmak mümkün değil.
    ···
  4. 5.
    0
    Merdivenlerin oraya koşuyorum. Kapıdaki patates çuvalının kapıya yıkılmış olduğu hatıramda. Birden cama yöneldik ve bir el beni dışarıda güllerin arasında karşıladı. Dikenlerin arasından boş bir yere kadar çıktık annemin ellerinin dikenlerden kanadığı falan hatırlıyorum kollarım çizilmişti. Annemin gözleri korkuyla açılmış üzerimdeydi.
    ···
  5. 6.
    +1
    Bir kaç saat sonra babam geldi. Ayağında sargı falan vardı deprem olduğu sırada sırtında klavye orguyla sokağın başında eve geliyormuş tabi deprem olunca düşüyor ağırlıkla birlikte ayağını burkuyor orgu falan da kırılmıştı. Elinde de küçük bir itfaiye oyuncağı bana almış gelirken o zaman şehir dışında çalışıyordu ve eve arada bir geliyordu.
    ···
  6. 7.
    +1
    Tabi kızılay bize çadır vermedi çünkü ev sahibi değildik ce mahallemiz 3. Planda kalmış bir mahalleydi. Babam kırılan orgunu yok paraya satarak ikinci el bi çadır aldı. Sonra bolu valiliği düzceye yardım yapmak yerine düzceyi il yapıp kendi haline bıraktı. Belediye o zamanlar çadırdan bi kreş açtı. Beni de o kreşe göndermeye başladılar.

    Kimseyle konuşmuyor sessiz sedasız kendi köşeme çekilip oyun oynuyordum. Oyun hamurundan babama org yapmıştım ve zütürdüm. Babamı ilk defa o zaman ağlarken gördüm. Yanlış bi şey yaptığımı sandım. Sabaha kadar ağladım uyku uyumadan kreşe gittim. Huysuzluğum üzerimde mızmız bir çocuk gibi köşede somurtuyor hiçbir oyuna katılmıyordum. O kreşin fellilerinden benden 2 yaş büyük 5 yaşında bi çocuk oyuna katılmadığım için bana kafa atınca öğrendim hayatın acı olduğunu. Tuvaletim geldi bahanesiyle çadıra döndüm. Tekrar da o kreşe hiç gitmedim.
    ···
  7. 8.
    0
    rez. okuyacağım bir ara.
    ···
  8. 9.
    +1
    Tabi hepinizin tahmin ettiği üzere deprem fakire yani bize dpremdi. Zenginin gayet keyfi yerindeydi. Babam dışarıda çalışarak yine biraz para biriktirdi ve küçük bir baraka yaptı. Tek göz oda tuvalet ve mutfak. Nasıl sevindiğimi anlatamam güriltü yapınca inecek ev sahibi yok işemeye çıkınca laf atacak diğer çadır insanları yok. Tuvaletimiz bile vardı düşünsenize.

    4 yıl kadar o küçücük barakadan bozma yerde yaşadık. Babamın nasıl bir insan olduğunu oradayken tanıdım. Babam annemi hiç sevmiyor aldatıyordu. Barakada yaşıyorduk ama babamın arabası vardı. Nasıl oluyordu bu şeyler böyle aklım almıyordu. Babam düğünlere giderken bazen beni zütürürdü ama çoğu kez sen giyin hazırlan bekle ben gelip seni alacağım der bir daha da gelmek bilmezdi. Gece yarılarına kadar beklerdim çocukluk işte. Babam düğüne değil metresine giderdi ben de evde annemle oturup beklerdim. Annem de bana söylemezdi baban seni almaya gelmeyecek diye üzüleyim istemezdi kadın haklı da.
    ···
  9. 10.
    0
    Reserved
    ···
  10. 11.
    0
    Evde geçimsizlik iyice almış yürümüş durumdaydı. Babam anneme bağırıyor çağırıyor bazen vuruyordu bile. Ben sessiz kalıyordum daima Susuyordum ama çocuk aklı unutmuyor ya hepsini hatırlıyordum.

    Anne tarafım Artvin Hopa ve Rize Ayderlidir. 7 göbekten hemşinlidirler. Sakarya ve civarı köylerde geleneksel hemşinli şenlikleri olurdu. O yıl babam bizi hemşinli şenliğine zütürdü. Dedemin arabasıyla gitmiştik çünkü babam arabamızı satıp parasını hiç etmişti. Sonradan anlayacaktık ki babamın hemnliler şenliği gibinde değil asıl olay dostuna gitmek. Bunun için de araba lazım o da annemin babasında var almak için de adamın kızını yani annemi bahane ediyor. Öyle böyle gittik. Babam annemi hiç tanımadığı arkadaşlarıyla tanıştırdı ve beş dakika bekleyin geliyorum dedi gitti. Annemle biz kaldık babamın arkadaşlarının piknik sofrasındayız. Adamlar rakı içiyor içtikçe de eşlerine halleniyorlar. Annem de ağlıyor niye ağlıyor bu kadın şimdi noldu diyorum. Annem tuttu beni gittik arabanın olması gereken yere araba yok. Annem saatlerce ağladı ağladı. Ben de ağlamaya başladım sarıldık birbirimize ağlıyoruz. O sırada dayım geldi aldı bizi onlar da oradalarmış hiç konuşmadım ama çok dinledim annen hem ağlıyor hem anlatıyordu. Dayım da Sinirleniyor küfürler ediyordu.
    ···
  11. 12.
    0
    Babama küfür etme diye dayıma çıkıitım tabi beş yaşındayım diğer dayım gel oğlum sen benimle dereye inelim dedi yengem kuzenlerim falan indik dereye annem ağlıyordu bırakmak istemiyordum ama ne yapabileceğimi de bilmiyordum. Sonra dedemlere döndük o zamanlar dedemler dayılarımla aynı evde yaşıyorlardı ev hala aynı ama dayımın biri ayrıldı aynı bahçeye yeni bir ev yapıldı o oraya yerleşti. Dedemlerin evi epey büyüktü annemle bana bi oda verdiler bir ay kadar babamı hiç göremedim özlemiyordum da ya allah var merak ediyordum öldü mü bana mı söylemiyorlar diye. Sofrada en son dedeme sordum babam niye gelöiyor öldü de bana mı söylemiyorsunuz diye. Annem yine yüzü dümdüz olmuş şekilde dudakları titrer halde kalktı masadan dayım da gidelim mi bugün babanın yanına diye sordu. Ben de gidelim dedim ama mezarlığa gitmekten öylesine korkuyordum.

    Babamın çalıştığı yere karasuya gittik babam beni görünce sarıldı öptü ağlar gibi oldu ama yemiyordum tabi. Denize falan girdik akşam babam da bizimle döndü bir sürü şey konuştular beni almıyorşardı salona ben de odada uyumuştum
    ···
  12. 13.
    0
    benim hayatıma benziyor lan
    bundan 1 sene önce bende o sessiz tiplerdendim.

    istersen sende değişebilirsin platin kafalı huur çocuğu
    yardıma ihtiyacın olursa bana ulaş.
    "kendini kısıtlamayı bıraktığın zaman, ortalığın dıbına koyacaksın"
    ···
  13. 14.
    0
    Sonranasıl olduysa annem ve babam barıştılar yine o kulübeye dönmek zorunda kaldık babama kızgındım çünkü annem onun yüzünden ağlıyordu. Babama küstüm uzun süre sonra barışmak için bana bi köpek almıştı. Küçük beyaz tüyleri olan bi finoydu. Şu an sağda solda teyzelerin ellerinde gördüğüniz tiplerden işte. Adını pamuka koyduk sonra babamla barıştık. Köpek de 3 ay sonra öldü zaten. Bi kış günü tutturdum köpeği yıkamak için zorla yıkadım çünkü dışarıda , şüyordu ve küçücük kulübeye bi de köpeği sokmak isteyince yıkamak zprunda kaldım. Kış ayıydı. Pamukayı yıkadım leğenden çıkarıp kurulamaya başladım annem de sofra bezini silkeliyordu. Birden elimden fırladı ve karların arasına atladı pamuka. Oradan oraya koşuyordu zorla yakalayıp sobanın yanına getirdim hapşurur gibi sesler çıkarıyordu. Sabaha kadar ölmesin diye başında bekledim ama öldü.

    Hayatta sevdiğim neredeyse tek canlı olan pamukayı da öyle kaybettim.
    ···
  14. 15.
    0
    Sonra zaman hızlı geçti büyüdüm. Ama ben büyüdükçe annem sinir hastası oldu. Artık yaşadığı baskıya dayanamıyır tüm hırsını beni döverek atıyordu. Pamuk Helva istedim diye falakaya yatırdığı dahi oldu. Tabi küçüklük anlamıyorsun demiyorsun ki kadının sini zaten babamdan dolayı alt üst bana patlıyor varsın olsun diyemiyorsun. Annemi de sevmediğimi düşünmeye başladım ve giderek ailemden de uzaklaşıp iyice içime kapandım. Yaşadığımız mahallesi çingene mahallesiydi belediye ancak orade gecekondulaşma ve barakalaşmaya göz yumuyordu.
    ···
  15. 16.
    0
    Mahalle pislikten ibaretti hemen karşımızda hırsızlıkla geçinen hurdacılar arka tarafımızda köpeklerini sokağa salmış vahşi insanlar vardı. Ne zaman dışarı çıksam mahallenin çocuklarından sağlam bi dayak yiyip eve dönüyordum. Dışarı da çıkmayı bıraktım artık tek eğlencem sabahın köründe uyanıp izlediğim teletubbie'lerdi.
    ···
  16. 17.
    +1
    5 buçuk falan yaşlarımda anasınıfına başladım. Kasım doğumlu olduğum için en küçük olan bendim. Sınıfta da kimseyle konuşamıyordum öğretmenim dövecek sınıftaki çocuklar dövecek diye korkardım. Kızları sevmezdim çünkü çok güzellerdi. Güzel şeylere karşı nefret tutardım içimde. Güzel şeyler üzücü oluyordu pamuka, annem, pamuk helva... hep kendim oynardım yine kreşteki gibi.

    Logoları jip falan yapan çocuklar vardı ben kimseyle konuşmadığım için beni hiç sevmezlerdi. Bu yüzden jip falan yaptığımda gelip dağıtırlar öğretmen legoları dağıttıktan sonra legolarımı alırlardı. Anasınıfına da küstüm artık gitmeyi istemiyordum her sabah yırtınıp ağlıyordum. En son altıma pisledim okulda ve ondan sonra bir hafta göndermediler ama yine gitmeye zorladılar.
    ···
  17. 18.
    0
    Okula baskılar sonucunda tekrar döndüm babam teletubbies falan izlememi yasaklamıştı artık ben de okula gelmeyi kabul ettim. Okula döndüğümde çocuklar benimle dalga geçiyorlardı tabi ki onlardan beklendiği üzere. Altıma yapmamı bahane ederek dalga geçiyordu hepsi. Öğretmen bi oyunda zi gruplara ayırmak istedi ikişer kişilik. Kimse benimle grup olmak istemedi robin pis robini sevmiyorum gibi şeyler söylediler. Ben de kimseyle yapmakstemediğimi tek yapacağımı söyleyip elişi kağotlarını ve diğer şeyleri alıp sınıfın en uzak köşesine oturdum. ilk kez o gün aşık oldum ben. Ayten diye bir kız vardı sınıfta o gelip ben seninle grup olmak istiyorum olalım mı demişti. Hatta bir fotoğrafımız var benim doğum günimde çekilmiş bir fotoğraf anasınfında kızın tam bir pale yüzü var tumblrdan fırlamış gibi. O gün ayten ile grup olduk ilk arkadaşım gibi arkadaşım da oydu.
    ···
  18. 19.
    0
    Okula gidiyordum ama sıkıntıların ardı arkası kesilmiyordu herkes harçlığıyla kantinden çikolata alıyordu ben harçlık almıyordum bir krz istemeye kalkıştım ve dünya kadar fırça yiyip oturdum. Anasıfıyla ilgili pek sağlam hatıralarım yok. Ayteni hatırlıyorum hayal meyal fotoirafların da yardımıyla. Bir de yıl sonunda çayda çıra gösterimiz olduğu gün hasta numarası yaptığımı hatırlıyorum. insanlardan kopuk ve onlara soğuk şekilde yetiştiğim için bugün hala kolay kolay göz kontaktı kurarak konuşamam. Aynı anda 2den fazla kişi bana bakıyorsa gerilir terlerim elim ayağım boşanır ve mideme bir ishal hissiyatı yayılır. O gün de o olmuştu babam bana herkesin beni izleyeciğini söylediğinde elim ayağım boşanmıştı. Ateşim çıktı midem bulanıyor diye ağlamıştım. Zorla da olsa beni çıkarıp oynatmışlardı. Geçenlerde de videolarını izlerken gördüm ki herkes gidiyor bem adımlarım yavaş kalıyor sürekli ayaklarıma ve bakıyorum acaba yanlış yapıyor muyum diye terden su içinde kalıyorum ve en son ağlayarak kaçıyorum sahneden.
    ···
  19. 20.
    0
    Daha sonra birinci sknıfa başladım. Tabi asıl okulun ne olduğunu orada öğrenecektim. Okuduğum okul anasıfının olduğu okuldu fakat anasınıfı gibi olmuyordu hiç. Düzcede çarşı içinde bi okuldu ve mahallenin pislik okulunda okumayacaksam ve servise verecek paramız yoksa mecburen o okulda okuyacaktım ve mahallenin pislik okulunda okumayacaktım servise verecek paramız da yoktu. Okul öğrencileri genelde çarşı halkının çocuklarıydı babaları ticaret adamları, depremle yolunu bulmuş dolandırıcılar ve particilerdi. Anlayacağınız declet okuluydu ama popülasyonu çok zengindi bizim mahalleden o okula giden tek bendim. Tek başıma yürürdüm sabahları sıkılmazdım da. Öyle yürürdüm yağmur çamur kar kış kıyamet. Diğer çocuklar deri botlarıyla şişme montlarıyla hava atardı birbirine ben de ayaklarımı kalorifere koyup ısıtıp kurutmaya çalışırdım. inanın bana küçük çocuklar çok acımasız oluyorlar benimle o sınıfımda da dalga geçilirdi çorabı yırtık, botu yok, pantolonu çamur olmuş diye. Allah var annem bi gün pis kıyafetle yollamazdı ya okula yolda gelirken çamur olurdu.
    Beş yüz bin lira harçlık alırdım. O zamanlar beş yüz bin liranın bir kutu meyve suyu bi de simit alma gücü olduğu zamanlardı tabi.
    ···