/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +40 -1
    Part 1
    Biraz arabesk sizlere

    https://www.youtube.com/watch?v=NyqaZ0PePWY
    Güllü - Nereden Sevdim O Zalimi

    https://www.youtube.com/watch?v=dwYxyNGqzRs
    ibrahim Erkal - De Get Yalan Dünya

    https://www.youtube.com/watch?v=jtC0JXecwVk
    ibrahim Tatlıses - Sarhoş

    https://www.youtube.com/watch?v=J5neE4X9Jvs
    Müslüm Gürses - Sev Yeter

    Part 2 pek tabi kavunpeynire
    Biraz rakılık olsun..

    https://www.youtube.com/watch?v=JO_HaAeDLlY
    Müzeyyen Senar - Fikrimin ince Gülü

    https://www.youtube.com/watch?v=14IeEuw9oUs
    Zeki Müren - Unutmak için Sevmedim

    https://www.youtube.com/watch?v=i7rX9BcL0Ao
    Haluk Bilginer - Böyle Bir Kara Sevda

    https://www.youtube.com/watch?v=PS3N5IhwUbM
    Selma Hünel - Bir ihtimal Daha Var

    https://www.youtube.com/watch?v=ScB_L7IzoEk
    Bülent Ersoy - Ben Küskünüm Feleğe

    https://www.youtube.com/watch?v=5XXECGiWhIA
    Hamiyet Yüceses - Makber

    https://www.youtube.com/watch?v=wLl2nyGRXUg
    Şevval Sam - Ömrümüzün Son Demi

    https://www.youtube.com/watch?v=WuTsbwIvmvE
    Sezen Aksu & Cihan Okan - Yine mi Çiçek

    Part3
    Sözümüzü tutalım..

    kavunla hergün 1 cem adrian

    https://www.youtube.com/watch?v=nd-sTptNhAo
    Cem Adrian - Yağmur

    kavunla hergün 1 cem adrian
    ···
    1. 1.
      +1
      okumadan şukuladım
      ···
    2. 2.
      +3
      Kavun vur demeden öldürdün bee
      ···
    3. 3.
      +2
      eyv panpalarım
      ···
    4. 4.
      +2
      Mission completed *
      ···
    5. diğerleri 2
  2. 27.
    +39
    Gözde abla bırakmıştı işte ve birçok şey de değişmişti onun gitmesi ile.
    Yeni gelen Esra diye birisiydi.
    Vicdanındaki acımasızlık resmen yüzüne yansıyordu.
    Konuşması davranışları kısacası her şeyi ile.
    Bizim odada kalanlar ile o ilgileniyor bize o banyo yaptırıyor yani kısaca her şeyimiz ile o ilgileniyordu. Banyo yapma günüydü o gün, Esra Alpay'ı banyo yaptıracağı zaman sıcak suyu soğutmayı unutmuş. Alpay'ın üzerine direkmen sıcak suyu dökmesi ile Alpay'ın çığlık atarak "yandım anne" diye banyodan dışarı çıkması bir oldu.
    Ve peşinden Esra geldi yanımıza.
    Alpay'ın kolundan tuttu silkeleyerek.
    - Bana bak bana gebertirim seni nereye gidiyorsun, dedi.
    Hala sımsıkı tutuyordu Alpay'ın kolunu, bir anda Alpay girmemek için direnince banyonun kapısına doğru itti Alpay'ı.
    - Sizinle mi uğraşacam, ne sizden çektiğim, diye Alpay'ı yerden kaldırdı vurmaya başladı.
    Oysaki daha geleli kaç gün olmuştu ki ? Daha dün bir bugün iki.
    Kimse dur demedi. Alpay "anne" diye ağlıyordu ama Esra hala vurmaya devam ediyordu.
    Eli ağrımış olacak ki vurmayı bıraktı. Alpay ise onun elinden kurtulduğu için hem ağlayarak hem sevinerek üzerini giymeye gitti.
    Orada suyunuzu kontrol eden bir anneniz yok kardeşlerim, sıcakmış soğukmuş pek umurlarında da değil.
    Ya da karnınız açmış tokmuş.
    Orada size yemek yemeniz için zorlayan bir aileniz yok.
    Hemen hemen her gün aynı yemekleri yiyorduk.
    O gün yemezsen açsındır, aç uyuyacak aç kalacaksındır.
    Kimse sizin sevdiğiniz yada sevmediğiniz yemekleri özen ile pişirmez.
    Kiminin tadı olmaz, kiminin suyu olmaz yani önüne ne konursa onu yemek zorundasındır.
    Oradaki insanların hepsinin kaderi farklıydı ama hepsinin kaderinin ortak noktasıydı o bina.
    Çaresiz yapayalnız kalan o çocuklara birde bu şekilde şiddet uygulanınca zor olan hayat iyice çıkılmaz bir yere giriyordu.
    Bazen durduk yere dayak yediğimiz de oldu.
    Kendi eğlenceleri haline getiriyorlardı bizleri.
    Durduk yere ağır hakaretler de yediğimiz oldu.
    Vicdan yoktu çoğunda bunların arasında en kötüsü ise Esra'ydı.
    ···
    1. 1.
      0
      gözdeye de alıştıydık ya
      ···
  3. 28.
    +39
    Allah'a emanet olun. Yarın görüşmek dileğiyle kardeşlerim.

    iyi geceler.
    ···
    1. 1.
      +3
      iyi geceler
      ···
    2. 2.
      +3
      iyi geceler reis
      ···
    3. 3.
      +3
      Yarın aynı saatte.
      ···
    4. diğerleri 1
  4. 29.
    +39
    Pürdikkat adamın ağzından çıkacak bir söze bakıyordu her şey.
    Cebinden sigarasını çıkardı, yaktı derin bir nefes çekti.
    Havaya doğru üfledi.
    - Tamam, dedi. Tutabilirsiniz evi, her ayın başında kiramı alırım ama, dedi.
    Eve zarar verirseniz anında kapı dışarı atarım bak, dedi.
    Kiramı geciktirirseniz de yine aynı şekilde, diye ekledi.
    Birkaç şey daha söyledi.
    Hepsine "tamam" dedik.
    - Madem tuttunuz evi alayım kiramı, dedi.
    Diğerlerinden aldığımız para ile kiranın ilk taksitini vermiştik.
    Adamdan aldık evin anahtarını, evin içine girdik.
    Evin içinde sadece 1 tane koltuk 1 tane sedir vardı.
    Adam gitmiş bizimkiler de gelmişti yanımıza.
    Ömür kendini kaldırıp attı kanepenin üzerine.
    - Oh be hedeflerimize sonunda yavaş yavaş ilerliyoruz, dedi.
    - Hangi hedeften bahsediyorsun la bin, dedi Alpay.
    - Abi pavyon açacam ona doğru ilerliyorum, ilk önce ev lazımdı tuttuk baksana, dedi.
    - O senin hedefin bin dedi, Eren.
    - Benim hedefim farklı ben o Esra'yı öldürecem, dedi...
    Herkes gülmüştü ama Eren ciddi şekilde tek tek bize baktı.
    - Ne gülüyorsunuz dıbına koyim görürsünüz,
    Ben o defteri daha kapamadım, dedi.
    Herkesin yüzündeki gülücük bir anda işin ciddiyetini anladığımız için değişti.
    Kimse bir şey demedi Eren'e.
    Yanında Sülo vardı sağ elini Eren'in omzuna attı “Abi takma her şey zamanla olur” dedi.
    Eren kafasını iki kere aşağı yukarı salladı. Bitmeye yakın olan sigarasından derin bir fırt çekti ve
    - O defterin kapanacağı zamanı sabırla bekleyeceğim, dedi...
    ···
    1. 1.
      +2
      Eren harbi adam ya çok sevdim bini
      ···
    2. 2.
      +2
      ilk şuku falan yazılmadığına göre sözlükte baya gelişme var demektir
      ···
      1. 1.
        +2
        ya ilk şukuya laf etme onun isim annesi bendim.. sonradan cıvası çıktı o muhabbetin :/ ama evet yapmamak en temizi artık
        ···
      2. 2.
        +1
        ilk şuku falan diye yarışa girmeniz aklıma 1. sınıfta en öne oturma yarışlarını getirdi hüzünlendim amk
        ···
    3. 3.
      +2
      Şu Eren'in napacağını merak ettiğim kadar kendi dava sonuçlarımı merak etmiyorum şuan resmen..
      ···
    4. diğerleri 1
  5. 30.
    +39
    Kayseri Lisesi'nin arka kısımlarında boş kullanılmayan bir ev vardı çatısı yarı yıkık.
    Artık orada kalacaktık... Başımızı sokacak çatısı yıkık da olsa bir ev bulmuştuk.
    ilk akşam gelen giden olmadı.
    Sabah herkes kalktı, çalıştığı yere gitti.
    Cebimiz çok para görmüyordu belki ama o yaşımızda kimseye muhtaç olmadan, dilenmeden pis işlere bulaşmadan günlerimiz geçiyor karnımızı doyuruyorduk.
    Günleri bu şekilde geçiyordu.
    Oraya gelip gitmemiz dikkat çekmiş olacak ki akşam saat 8 gibi 5-6 kişi geldi.
    Selam verdiler ilk önce.
    - Hayırdır arkadaşlar ne ayaksınız eve mi çöktünüz? dedi aralarından birisi.
    - Hayır sadece bir müddet burada kalacağız, dedi Sülo.
    - Siz kimsiniz lan kimden izin aldınız? dedi aynı kişi.
    Biz kavga gürültü çıksın istemiyorduk.
    Çünkü adamların çöplüğünde ötmek hem olmazdı hem de kalacak yer aramak zorunda kalacaktık.
    - Abi uzatma kimseye zarar vermeden oturuyoruz hadi işine bak sen, dedi Eren.
    - Kime atarlanıyorsun lan sen veled, dedi Eren'e.
    Eren'in üzerine doğru yürüyünce hepimiz birden ayaklandık.
    Oğlan geri çekilmedi diğer arkadaşları da geldi yanına.
    Hemen hemen bizimle ya aynı yaştalar yada 1-2 yaş büyüktüler.
    Ortalık karışacak gibi duruyordu.
    - Tamam beyler gidiyoruz hadi toparlanın, dedim.
    - Ben gelmem abi, dedi Eren.
    inat bin onu oradan zütürmeyi hiç denemeyecektim. inatçı birisiydi ve kimse dediğinin aksini yaptıramazdı.
    Karşımdaki çocuğa bakarak "gitmiyormuşuz beyler nolcak" dedim.
    Bize atar yapan çocuk direk Eren'e yumruk salladı.
    Bir anda ortalık altüst oldu. Herkes birbirine girdi, Eren idare ediyordu ama Ömür ve Alpay'ı korumak için Sülo'yla onlara dalanlara da saldırıyorduk.
    O arada 3-5 yumruk yiyorduk. Yıkılmadık.
    "Aaahhh!" diye bir ses ile herkes bir anda durdu.
    Eren ve o atarlanan çocuğa baktı bir anda herkes.
    Oğlan bacağını tutuyordu ve üzerine basamıyordu.
    Eren'in elindeki bıçağı yanan mumdan ve pencereden düşen sokak lambasının ışığından görmemiz zor olmadı.
    Arkadaşlarından bir ikisi elini cebine attı bıçak çıkardı ama bıçaklanan oğlan yere düşünce arkadaşları da çocuğa sarıldı hemen çıkardılar oradan, bizde ayrılmak zorunda kaldık.
    Çünkü geri geleceklerini biliyorduk.
    5 Tepeler'e doğru gittik yine kimse konuşmadı.
    Çünkü konuşacak ne halimiz kalmıştı ne de üzerimizden o şoku atabilmiştik.
    Aramızda sadece birisi daha çok kendi kendine konuşuyor yeri geliyor küfür ediyor yeri geliyor katil oldum ben yandı gençliğim diyordu. Bu Eren'di kimse bir şey diyemedi.
    Eski kaldığımız yere gidene kadar Eren de sakinleşmişti.
    Eren'in yapısında vardı zaten bu genlerinde kanında vardı.
    Belki başkası olsa bu kadar kolay üzerinden atamazdı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      bu Eren fena bişey olcak benden demesi not alın bunu yazın biyerlere
      ···
    2. 2.
      +2
      favorimiz Eren..
      ···
  6. 31.
    +39
    Yeni kurallar geldi yurda.
    Yatakhaneler değişti. Kafasına göre milletin düzenini bozmaya başlamıştı.
    Çocuklara, bize; yeri geldi küfür etti, yeri geldi dövdü. Tuğra'yla ilgili pek bir şey öğrenmedik öğrenmek de istemedik aslında. Oturup sohbet edilecek biri asla olmadı bize, ne bir baba ne de bir abi şefkati görmedik kendisinden. Tek bildiğimiz kendisinin de yetimhane büyümüş olduğuydu onu da bir kere birini döverken kaçırmıştı ağzından. "Bizim zamanımız da böyle değildi buralar çok şımartmışlar sizi, biz büyüğümüze saygıda kusur etmezdik, terbiyesizler" diyerek dalmıştı çocuğa. Renkli koskocaman gözleri vardı. O gözler daha da ürkütücü yapıyordu onu. Her bağırışında daha da büyüyordu sanki o gözler. Açık renkti saçları kumraldı. Bıyıkları vardı, Alpay kadar kıllı olmasa da. Aslında az gülümsese yakışıklı da olurdu ama o gülümseyişe hiç şahit olamadık biz. Hem yakışıklı olsa ne olurdu ki, içi kötü olan biriydi işte. Kendi görmediği sevgiyi bizlere de göstermeye hiç mi hiç niyeti yoktu.

    Bir gün yangın merdivenin orada sigara içerken yakaladı Ömür'ü, Sülo'yu, Eren'i ve beni. Sigarayı aldığı gibi Eren'in eline bastı, bana da sağlam bir tokat patlattı. Bizim çocuklar engel olmak isteyince, Ömür'ü tekme Sülo'yu ise tokatla ödüllendirdi.
    Küfür ederek bizleri biraz daha patakladı ve bir daha gözüm görmesin sizleri şerefsizler diyerek gönderdi.
    Murat abi ve Gözde abla da gittikten sonra iyice dar gelen yurt, bu olaylardan sonra bizi boğmaya başladı. Ve biz, 6 Kafadar o gün yurttan kaçmaya karar verdik.
    Ama aramızda 1 kişi gelmeyecekti. Sonunu ne olacağını bilmediğimiz için onu yanımızda, bilinmeyene zütürmeyecektik.
    O kişi Tarık'tı. Çünkü o okuyordu. Bizden bir gibim olmazdı ama o okuyacak hayatını kurtaracaktı. Düzgün bir hayatı olacaktı.
    Aylardan temmuz günlerden cumartesiydi.
    Tarık ile vedalaştık sıkı sıkı sarıldık. Ne kadar "ben de gelicem" diye diretse de mantıklı şekilde konuştuk ve diğer 5 kişi duvarı aşarak kaçtık.
    ···
    1. 1.
      +3
      vay amk bin Tuğra. Asıl burdan sonra başlıyo kanka galiba hikaye
      ···
    2. 2.
      +3
      Ooo olaylar olaylar..
      ···
  7. 32.
    +39
    Son model bir BMW araç yanaştı, yetimhanenin araç parkına, ilk önce şoför indi.
    Direkt arka kapıya attı elini, gözünde güneş gözlüklü bakımlı, alımlı bir kadın indi.
    Daha sonra şoför aracın arkasından dolaştı diğer arka kapıyı açtı.
    Oradan da göbekli takım elbiseli bir adam indi.
    Şoför daha sonra bagajı açtı. Bagajın içindeki karton poşetlerden, 4-5 tanesini aldı.
    Büyük ihtimal içi oyuncak dolu olan poşetlerdendi.
    Kadın önden adam arkadan en arkadan ise şoför geliyordu binanın girişine doğru.
    Binanın merdivenlerde Murat abi ve bir bakıcı duruyordu.
    Güler yüzle karşıladılar gelenleri, içeri davet ettiler.
    Olan bitenleri pencereden kafamı çıkarıp izliyordum.
    Bu olayları çok kez yaşadım, gördüm, şahit oldum.
    Gelen zenginler pof poflanmak isterler, bir kaç şey bırakıp arkalarına bir daha bakmadan giderler. Bakıcılar 5-10 çocuk toparlamaya başladılar.
    Gelen zengin kişilerin karşısına çıkarmak için.
    Bizim yatakhaneden Tarık ve ismini hatırlayamadığım bir çocuk daha aldılar.
    Aradan 30 dakika kadar geçti. Çocuklar ile gelen zenginler, birkaç bakıcı ve Murat abi dışarı çıktılar. Zenginler vedalaştıktan sonra çocukların birisi ağlayarak bağırmaya başladı.
    "Beni de zütürün, beni de zütürün buradan" diye.
    Zengin kadın bir duraksadı, arkasını döndü ağlayan çocuğa doğru bir iki adım attı.
    Bunu gören çocuk koşarak yanına gitti kadının.
    Kadın çocuğa eğildi, ellerini yüzüne zütürdü önce gözyaşlarını sildi.
    -Senin evin burası ben zütüremem seni, dedi.
    Arkasına bir daha bakmadan bindi arabasına ve uzaklaştılar.
    Çocuk elindeki oyuncağı yere attı. Bakıcı önce dövdü sonra kızdı.
    Tekrardan herkesi odasına gönderdiler. Oraya gelen zenginler 3-5 oyuncak giysi falan dağıtınca kendi egolarını tatmin ediyorlardı.
    Ama unutulan bir şey vardı. Orada biz oyuncağa hasret değildik ya da oyuncak istemiyorduk. Biz sevgi istiyorduk. Biz anne, baba, kardeş sevgisi istiyorduk.
    Murat abi, Gözde abla ya da diğer bakıcılar her biri bizleri birbirinden daha iyi, daha çok sevseler bile bunlar onun karşılığında para alıyorlardı.
    Para ile sevgi ne kadar olursa onlar da işte o kadar bizi seviyordu.
    Yani bir anne baba gibi ya da kardeş gibi çıkarsızca karşılık beklemeden değil. Öyle sevmiyorlardı. Sevemezlerdi de...
    ···
    1. 1.
      +1
      kanka peki bu olayların sonunda bi yüzleşme filan olucak mı onu merak ettim hepsinin dıbına koycak mısınız?
      ···
    2. 2.
      0
      Bu ara direk. Değil direkt
      ···
    3. 3.
      +2 -2
      Kimyacı mısın dil bilimci mi? Karar ver panpa.
      ···
    4. 4.
      +1
      Yoksa bile YAPARIM nick bi trolle bakar :D
      Vardır büyük ihtimal bazı şeylere degindigine gore
      ···
    5. 5.
      +1
      Kimyada sevmem dil bilgisinde sevmem telden konuşurken bikere değiştirdi ordan dedim yoksa nerden bilem amk
      ···
    6. diğerleri 3
  8. 33.
    +39
    Artık herkesin bir işi vardı. Çok şükür karnımız doyacaktı.
    Sanki ilk defa şansımız yaver gitmişti bu iş konusunda.
    Eren o gün işe başladığı için patronu biraz cep harçlığı vermiş.
    Yanlış hatırlamıyorsam 5-10 TL kadardı.
    Belki Eren araklamış da olabilirdi ama bize patronunun verdiğini söyledi.
    Bu parayla gittik birer tane simit aldık. Piknik yapanların arkasında bıraktıklarından kalan şeyler de vardı temiz olanlarından da aldık biraz.
    O gün herkes erken yattı.
    Sabah erkenden yola koyulduk.
    Herkes çalışacağı yere doğru yol aldı.
    Benim gittiğimde bizim dükkan kapalıydı. Önüne oturdum ve beklemeye başladım.
    Ortalama 10 dakika sonra Akın abi geldi.
    O da elemandı sabahları dükkanı o açıyormuş, dükkan açıldıktan sonra biraz muhabbet ettik.
    Dükkan sahibi Ati abi ise 9-10 arası gelirmiş. Atila'ydı ismi Ati diyorlarmış ona da.
    Temizlik çay falan o gelmeden her şey bitermiş anlayacağınız.
    Akın abi elime 5 TL verdi ve biraz ileriyi tarif ederek; açma, simit almamı söyledi.
    "Tamam abi" diyerek kafamı salladım öne doğru.
    - Karnın açsa kendine de al, dedi.
    - Yok abi yedim, dedim çekinerek. Israr etmesi için ise dua ediyordum kardeşlerim o kısa saniyede, içim gidiyordu. "Al lan işte kendine de" diye beklediğim cevabı verdi.
    - Al oğlum işte kendine de beraber yeriz, dedi.
    Bu tavrından dolayı istemsizce Akın abiye kanım ısındı onu sevdim.
    Daha tanımıyordum ama delikanlı birisine benziyordu, hani bazı insanlar dış görünüşünden belli ederlerdi insanlıklarını.
    Ati abi geldi.
    Kafamı okşadı. Kolay gelsin genç, dedi.
    - Sağolasın abi hoş geldin, dedim.
    - Yeni gelen ben değilim asıl sen hoş geldin, dedi.
    Tekrardan sağolasın der gibi başımı öne eğdim.
    Birkaç müşteri geldi, onları karşıladım, fiyatları falan bilmediğim için Akın abi geliyordu yanıma o ilgilenmeye başlıyordu.
    Saatler bu şekilde rutin bir şekilde ilerliyordu.
    Müşterilerin kimisi alıyor, kimisi bakıp geçiyordu.
    Akşam olmuştu.
    Bizimkilerle buluşmak için her zamanki gibi meydanda bulunan Atatürk Heykeli'nin önüne gittim.
    Ömür ordaydı, ben geldim. Benim peşim Sülo falan derken 30 dakika içinde hepimiz orada olduk.
    Kayseri Lisesi'nin oralarda eski bit pazarının yakınlarında yıkık evler falan vardı oralara bakmaya karar verdik.
    Fazla uzun sürmedi aradığımız evi bulmak.
    ···
  9. 34.
    +39
    Elleri güzel kadın kalbi güzel kadın yatakhaneye geldi.
    Bizi etrafına toparladı, sağında Tarık, solunda Ömür, karşısında Sülo, Ömür'ün yanında ben, benim yanımda Alpay, karşımda Eren duruyordu.
    "Çocuklarım" oldu ilk sözü.
    Pürdikkat onu dinliyorduk hepimiz.
    Ortada ciddi bir şeyler dönüyordu çünkü yüzünde belirmişti mutsuzluk.
    -Siz evlatlarıma nasıl diyecem bunu bilmiyorum ama artık zamanı geldi, dedi.
    Anlamsızca bir şekilde boş boş bakıyorduk biz.
    -Artık gidiyorum ben burada çalışmayacağım, dedi.
    -Nasıl yani biz ne yapacaz, dedi Tarık ağlamaklı.
    Ardından Tarık sarıldı. Gözde abla saçını okşadı.
    -Hemen hemen herkes ya gitme dedi yada neden?
    Gözde abla ses çıkarmadı kalktı ve gitti konuşamadı.
    Onun için de kolay değildi bu elinde büyümüştük sonuçta.
    Ve çocuklarına veda ediyordu.
    Yine biz terk edilen, yine biz yetinen, yine biz geride kalanlardık.
    Kimse kızmıyordu gittiğine sadece üzülüyorduk.
    Sanki onun tek hayatı bizmişiz gibi kendimizi düşünüyorduk gitmesin istiyorduk.
    Çünkü bize sahip çıkan bizi kollayan o çatı altında sadece o vardı.
    O bizim her şeyimiz o bizim koruyucu meleğimizdi.
    Ve günler çok çabuk geçerek veda zamanı geldi.
    Yanımıza geldi. Hepimize sıra sıra, doya doya oğlum evladım diye ağlaya ağlaya sarıldı.
    O ağladı, biz ağladık.
    Hepimiz anne dedik.
    Gitme dedik, Tarık bacağına sarıldı.
    Ama her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi Gözde abla da giderek, bitmişti.
    ···
  10. 35.
    +39
    iyi akşamlar kardeşlerim, nasılsınız?
    Oturdum başlıyorum yazmaya.
    ···
    1. 1.
      +3
      Pek iyiyiz * bekliyoruz bakalım
      ···
    2. 2.
      +3
      hoşgeldin reis yaz yaz seri yaz
      ···
    3. 3.
      +3
      Seri yaz panpa beklemedeyiz
      ···
    4. diğerleri 1
  11. 36.
    +38
    Bu sefer kalabalık bir anda
    -"Ablam iyimisin? Bacım iyi misin" diye, Sülo'nun annesini ayıltmaya çalışmışlar.
    Ama annesi ayılmak istemiyormuş, kapanan gözlerinin bir daha açılmasını, o manzara ile bir daha karşılaşmak, o manzarayı bir daha görmek istemiyormuş.
    Aradan 15 dakika geçmiş, ambulansın sesi duyulmuş, Hava ikmal'in önündeki ışıklardan, sağa dönmüş ve ileriden tekrar sol, tekrar sağ yaparak ara sokaklara dönerek gelmiş olay yerine ve ardından polis gelmiş.
    Polis merakla artan kalabalığı dağıtmaya çalışmış. Ambulans ise ilk müdahaleyi yapıp annesini ve babasını aldığı gibi önce meydandan geçerek istasyon Caddesi'nden ilk ışıklardan sola dönerek Hastane Caddesi'ndeki devlet hastanesine getirmişler.
    Babası direk ameliyata alınmış, annesi ise kocasının ismini sayıklayarak hala baygın yatmış gözlem odasında.
    Yapılan müdahale sonrası gözlerini açmış...
    -"O nasıl? Nasıl oldu iyi mi?" olmuş ilk sorusu...
    Ölümü aklına bile getirmek istemiyormuş çünkü.
    Hemen ayaklanmak istemiş, koşarak kocasının yanına gitmek istemiş ama hemşire ona engel olmuş ve dinlenmesi gerektiğini söyleyerek kaldırmamış.
    Çabalamış ama gidememiş, hayat arkadaşının yanına. O gitmeden haberi gelmiş hayat arkadaşının, artık hayata gözlerini kapadığının ve sonsuzluğa doğru gittiğinin haberi.
    Kadın feryat figan bağırmaya başlamış. Sakinleştirici vurmaları uzun sürmemiş, ama yüreği yanıyormuş. Artık hayatta sadece Süleyman'ı kalmış, birden aklına Sülo gelmiş hemşireye işaret ederek.
    -"Süleyman, Süleyman'm evde tek başına" demiş.
    -"Polisler komşunuza emanet etmişler" demiş, hemşire.
    Azda olsa ferahlamış kadın ama hala yanıyormuş yüreği sessizce iç çekerek ağlamış.
    Başını koyacak bir omuz bulamadığı için, elinden tutup kaldıranı olmadığı için, kimi kimsesi olmadığı için tek başına yalnızca, sessizce ağlamış.
    Bir müddet sonra polisler gelmiş kadının yanına, olayları aydınlatmak için bir kaç soru sormuşlar. Ağlayarak cevaplamış sordukları soruları.
    Kısa bir hayat hikâyesi anlatmış polislere kanlılarının olacağını söylemiş ve uzun sürmemiş ki katiller yakalanmış, memleketlerine giderken. Annesi Sülo’yu tek büyütemeyeceği için onu çocuk esirgeme yurduna bırakıp arkasına baka baka ağlaya ağlaya gitmiş.

    Yıllar sonra Sülo'nun sorması ile Murat abi anlatmıştı...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +4
      Ay amina koyim ne hayatlar var
      ···
      1. 1.
        +2
        abi aklıma istemsizce ay hoşt dıbına kodumun capsi geldi
        ···
      2. 2.
        +2
        Lan ben onu vay olarak yazmıştım.
        Vay amina koyim yanlış yazmışım :D
        ···
      3. 3.
        +1
        AZCIK DELiKANLI OLUN AYOLL * )))))))))
        ···
      4. diğerleri 1
    2. 2.
      +3
      Jupi bebegim ay may ne issin sen he gel az yanima
      ···
    3. 3.
      +1
      Napcan zikcen mi pic :D
      ···
    4. 4.
      +1
      Tovbe tovbe okucaam yavrum uflucemmm rahatlican bak sozz gel hadi
      ···
    5. 5.
      +1
      Suyu ısıt ama yoksa gelmem şapşik
      ···
    6. diğerleri 3
  12. 37.
    +39 -1
    Belki kazanın nasıl olduğunu bilmiyordu, hatırlamıyordu ama o kazanın en sevdiklerini ondan aldığını gayet çok iyi biliyordu.
    Gözde abla Tarık'ı yatağa yatırdı uyuması için. Tarık, yatağa yatar yatmaz yorgunluktan direk uykuya daldı.
    Belki de annesinin gözlerini açtığında hemen ona geleceğini düşünerek uyudu.
    Belki de o yalana inanarak uyudu, tam bilmiyorum ama tahmin ediyorum.
    Çünkü o masum yalan yıllarca bana da söylendi.
    insanın içi bir garip oluyordu, o an hiç bilmediğimiz anne sevgisini sanki çok özlüyorduk.
    Neyi özlediğimizi bilmiyorduk ama; sadece anne şefkati, baba sevgisi istiyorduk.
    Tarif bile edemiyordum o zamanlar kendime, ama bende çok istiyordum.
    Şuan size de tarif etmek isterim ama yine edememekten korkuyorum.
    O hiç bilmediğim hiç tatmadığım anne sevgisini.
    Ne kadar kızsam da beni bırakıp gittikleri için... işte...
    içimizde hep kocaman bir ekgiblik ile büyüdük biz.
    Gözde abla ve Murat abi, anne baba şefkati gösteriyordu, diğerlerine bakaraktan ama ekgib kalıyordu yine bir şeyler tamamlanmayan, tamamlanması çok zor olan bir duyguydu o...
    ···
    1. 1.
      -3
      ilk şuku
      ···
      1. 1.
        +4
        Ilk çugu
        ···
      2. 2.
        +3
        Helal olsun panpa adamsın verdim sukunu :D
        ···
    2. 2.
      +1
      Ben ilk Şuku diye bastım 2 Şuku sayıldı demek o pic sendin.
      Verdim eksini helal ed :D
      ···
      1. 1.
        0
        helal olsun abi :D sende helal et

        Edit:Norm Ender O binte Bendim https://www.youtube.com/watch?v=qBagEmfsRxI
        ···
      2. 2.
        +2
        Hahahaha şarkı tam uydu lan :D
        ···
  13. 38.
    +38
    Sülo benimle yaşıttı. Onun aklı basıyordu bazı şeylere, benim aklımın bastığı gibi. Sülo'nun ilk gelişini de hatırlıyorum, Sülo önden Gözde abla arkadan yürüyerek girdiler odadan içeri.
    Sülo burası neresi dercesine etrafı süzüyordu.
    Milim milim, kare kare her yeri... Her birimize baktı, odaya baktı ve arkasını döndü.
    -"Beni anneme zütürün" diye, ağlamaya başladı.
    -"Annen gelecek Süleyman" dedi, Gözde abla...
    Her gelen çocuğa olduğu gibi ona da söylemişti bu masum yalanı.
    Sülo’nun farklı bir hayat hikayesi vardı.
    Kayseri'ye sonradan gelmişti ailesi. Daha doğrusu memleketlerinde yıllardır süren kan davası sonucu; babası hem kendini hem Sülo’yu korumak için kaçmıştı, kaçmışlardı birlikte... Çünkü babası ailede tek evlat kalmıştı.
    Azılı düşmanları, yıllar sonra Kayseri de Esenyurt Mahallesi'nde bulmuş onları. Ve bir gün babası organizeden işten çıkmış, Kartal Kavşağı'nın orada inmiş.
    Ailesinin yanına gitmek için ağır ve umutlu adımlar atarak evine doğru gidiyormuş.
    Arka sokaklardaki 2 katlı evine girecek iken, 2 el ateş sesi duyulmuş ve Sülo'nun babası olduğu yere yıkılmış.
    Bir anda onlarca insan Sülo’nun babasının başına toplanmış.
    Kimisi meraklı bakışlar ile izliyor, kimileri 112 arayın yardım edin diye bir birbirlerine sesleniyormuş. Sülo’nun annesi marketten alışverişten gelirken, için de bir korku ile meraklı kalabalığı yararak hem evine girmek için hem de ne olup bittiğini anlamak için ön sıralara kadar gelmiş, kocasının yerde yatan bedenini görünce olduğu yere, ilk baş elindeki poşetler, daha sonra da kendisi yere yığılıp kalmış... Bayılmış...
    ···
    1. 1.
      +1 -2
      Bim posetidir kesin hiiaamminaaaa serapmi goruyon oc
      ···
  14. 39.
    +38
    - Abi gitmemiz gerekiyor kalkın, dedi Ömür.
    - Nereye oğlum, dedim. "Abi yolda anlatırım hadi hızlı olun" diyerek koşuşturuyordu bizi.
    Tarık da geldi kargaşaya, hep birlikte çıktık evden.
    Nereye gittiğimizi bilmeden.
    - Ömür gibtirme belanı da söyle nereye gidiyoruz, dedi Sülo.
    - Abi, Eren karakoldaymış, şu bakıcı kadın vardı ya hatırlarsanız, sürekli Eren'i döven yüzündeki ize sebep olan kız.
    - Tamam hatırladım, dedi Alpay.
    - ismi Esra o kızın, dedi Tarık.
    Hepimiz hatırlamıştık onu.
    Ama yıllar sonra bu intikam hırsı da nereden geliyordu ki ?
    Karakola gittik ama bizi konuşturmadılar.
    Polislerden bir şeyler öğrenmeye çalıştık. Anlatmadılar.
    Aralarından bir tanesi "bir kadına işkence yapmış bıçaklamış" dedi.
    - Abi biz yetimhanede büyüdük beraber olayları nolur anlatın falan, dedim.
    Biraz damardan giriş yaptık.
    Ama polis memurunun aldığı yüz ifadesi gibsen yine vermem gibiydi.
    Fazla uzatırsan da giberim vermiyorum gibiydi.
    O ara içeriye birisi girdi.
    - Merhaba ben avukatım barodan gönderildim. Eren B... için geldim, dedi.
    Avukat, Eren'in olduğu yere girdi konuştular konuştular 1- 1 buçuk saat sonra falan çıktı avukat.
    Polis memuru bir şeyler falan imzalattı.
    Daha sonra “ yakınları var mı bunun ” dedi avukat polis memuruna.
    Bizi göstererek "işte bunlar" dedi. Yanımıza geldi.
    - Merhaba arkadaşlar, ben Eren'in avukatıyım, dedi.
    - Ne olmuş abi, dedi Sülo.
    - Yaralama ve ufak bir işkence yapmış arkadaşınız Esra diye birisine.
    Benim ofise gidelim sizde yetimhanede kalmışsınız anlaşılan.
    Birbirimize yardımcı olalım, dedi. Yetimhaneyi öğrenince yardım edesi gelmişti bize.
    Avukatın bürosuna gidene kadar, pek fazla bir şey konuşmadık.
    Avukatın bürosuna girdik.
    - Bir şeyler içer miyiz, gece uzun olacak, dedi avukat.
    - Fark etmez abi nasıl istersen, dedik.
    - Eeee şimdi anlatın bakalım, en başından beri, siz kimsiniz ne yaparsınız?
    Bıçaklama olayından haberiniz var mı? dedi.
    - Nereden başlayalım abi, dedi Alpay.
    - Yetimhaneye ilk giren kimse aranızda o anlatsın her şeyi, dedi avukat.
    Herkes biran da bana baktı.
    Olan olayları anlattım kardeşlerim size anlattığım gibi.
    -Şimdi sen anlat avukat abi ne olmuş, dedim.
    "Şimdi gençler" dedi avukat ve devam etti.
    ···
    1. 1.
      +1
      ben dedim olum size Eren intikam alıcak diye. Az bile yapmış mk
      ···
    2. 2.
      +2
      CMK avukatı helal olsun sana, idealist benim gibi ^^ ofisini açmış insanlara

      edit: okadar merak ettim Eren'in napcağnı olmadı yakışmadı..
      ···
      1. 1.
        0
        yakıştı yakıştı
        ···
  15. 40.
    +39 -1
    iyi akşamlar kardeşlerim,

    hemen yazmaya başlıyorum.
    ···
    1. 1.
      +1
      Hoşgeldin bekliyoruz panpacım..
      ···
    2. 2.
      +1
      Hosgeldin reis
      ···
    3. 3.
      +1
      Önlerden reZeveyşıns hoş geldin panpa
      ···
    4. diğerleri 1
  16. 41.
    +37
    Ayağa kalktım.
    Ayağa kalktı
    Kulağına doğru yanaştım.
    - inadını gibiyim kardeşim, dedim.
    - Abim, dedi sarıldı.
    Doya doya sarıldık.
    Gardiyan geldi, ”temas yasak” dedi.
    Biraz daha oturduk onun yokluğunda olan olayları anlattım, çoğundan haberi varmış.
    Gitme zamanı gelmişti.
    Bir miktar para bıraktım.
    “ Ne için gelmiştim ne yapıp gidiyorum” diye söylendim.
    Bizimkilerin yanına geldim olan biteni anlattım.
    Herkes hak verdi Eren'e.
    Bir kişi hariç
    Tarık ile Gaye'nin olayı değişik hal aldığı için Tarık kendini pek olaylara bağlayamıyordu.
    Kimse de üstüne gitmiyordu.
    Tarık Gaye ile birkaç kez daha olayları aydınlatmak için konuşmuş.
    Ben Erenle ilgilendiğim için pek Tarık ile konuşma fırsatım olmadı.
    O gün akşam Tarık yatağında yatıyordu yanına gittim.
    - Konuşmak ister misin kardeşim, dedim.
    - Hangi konuda abi, dedi.
    - Şuan beynini darmaduman eden konuda, dedim.
    - Ne konuşacağız ki abi, dedi.
    - Ne yaşadıysan anlat oğlum, dedim.
    - Ben 3 yaşındayken babam ile kaza yapmışız, dedi.
    - Ensesine bir tokat attım taşak geçmeden anlat, dedim.
    - Abi Gaye ile konuştum, biraz daha yumuşadı bana karşı.
    Benim suçumun olmadığını takdiri ilahi dedim. Benim yapacak bir şeyim olmadığını benim de annemin babamın o kazada öldüğünü anlattım uzun uzun konuştuk.
    Şuan bir sıkıntı yok ama eski yakınlığımız da yok birbirimizle rahatça konuşamıyoruz, dedi.
    - Oğlum o zaman kendinin haklı olduğunu anlattıysan konuşma kendi bilir, dedim.
    - Abi nasıl konuşmayım ya ben onu, dedi sustu.
    - Sen onu ney lan, dedim.
    - Yok abi bir şey, dedi.
    - Tarık sır mı saklamaya başladık artık birbirimizden, dedim.
    - Abi ben onu seviyorum, aşık oldum, dedi.
    Yüzünde bıyık altından attığı gülümsemesi vardı. Yan gözle bir şeyler söylememi istercesine bana baktı.
    Ondaki o mutluluğu görünce ben de güldüm.
    - Seviyorsan git konuş bence, dedim.
    - Abi o işler öyle olmuyor işte, dedi.
    Biraz taşak geçtim, o günü kazasız belasız atlattık.
    Ya sonra mı artık kader bizim yüzümüze gülmeye başladı.
    Neler mi oldu ?
    ···
    1. 1.
      +2
      Tarikla gaye cikarlar
      ···
  17. 42.
    +37
    O geceyi unutamam, Tarık’ın "Anne..!" diye diye ikide bir uyanmasını, unutamam unutmadım unutamadım da...
    Ve o geceden sonra o küçük yaşıma bakmadan hep Tarık’ın yanında oldum, o gün gelişinden sonra; Tarık’ın abisi, kardeşi, sırdaşı olmuştum geçen zaman ile.
    Zeki bir çocuktu ne yalan söyleyeyim.
    Tarık gibi niceleri vardı. Ne hayatlar vardı, o binanın içinde, ne öksüz ne yetimler vardı.
    Her bir köşede bir anne yazısı vardı.
    O binanın duvarlarının en çok duyduğu sözdü "anne" sözü.
    Şanslı olanlar da vardı tabiki, ismini hatırlayamadığım çocukları da evlat edinenler olmuştu.
    Tarık ile oynuyorduk oyunumuzu, diğerleri ile pek anlaşamıyorduk.
    Kavgamız oyuncak kavgasıydı tabiki.
    Koskoca bir buçuk yıl geçmişti ve Sülo gelmişti...
    Süleymandı asıl adı. Ama babası Sülo'm dermiş ona. Adını sorduklarında bile Süleyman demezdi hiç. Hep "Sülo" benim adım derdi. Gözde abla başlarda Süleyman dedikçe adeta delirirdi Sülo. Sonra Gözde abla da dahil herkes Sülo diye çağırdı zaten onu, ta ki o Allah'ın belası müdüre kadar...
    ···
  18. 43.
    +37
    ikimizin de gözü kararmıştı o an.
    ikimiz den birisi oradan ya ölü çıkacaktı yada yaralı.
    -Gel lan buraya, gel de nasıl yakacam canını göstereyim, dedi Eren.
    -Çektiğin bıçaktan kahbe insanlarla takıldığın belli oluyor lan, dedim.
    Bana doğru bıçağı salladı ama değmedi.
    ikinci hamle yapmasına müsaade etmeden, yumruk salladım.
    Durmadım devam ettim elindeki bıçağa sarıldım.
    itiş kalkış o ara burnuma bir dirsek yedim.
    Beynimden vurulmuşa döndüm dıbına koyum. Neye uğradığımı şaşırmıştım.
    O ara bana bi tekme attı yere yıkıldım.
    Tekrardan ayağa kalkmak istedim ki bir tekme daha attı.
    O ara bıçağı tam sallayacakken arkadan birisi Eren'in elini tuttu.
    - Noluyor lan burada, dedi.
    Eren'in bir hamlede kolunu bükerek bıçağı aldı.
    Ben yerde Eren ayakta ikimiz de Sülo'ya bakıyorduk.
    Elimden tuttu beni ayağa kaldırdı.
    - Derdiniz ne sizin artık birbirinizi mi yemeye başladınız?
    Birbirimizi yemek için mi çıktık biz bu yola ?
    Bu mu sizin ağabeyliğiniz kardeşliğiniz?
    Bu mu sizin aileniz bu mu verdiğiniz değer?
    -Benim ailem artık yok, benimle olmak isteyen olursa adresi biliyorsunuz, dedi Eren.
    Çıktı gitti...
    ikimizde seslenmedik, Eren'in nereye gittiğini biliyorduk.
    Gelir diye de bakmıyorduk, inadını gibtiğim gelmezdi.
    Ama onu o pislik ortamda bırakmaya da hiç gönlümüz yoktu.
    Çağlar denen binin yanına gidiyordu.
    Çağlar torbacıydı ve başı beladan kurtulmayan yavşağın önde gideniydi.
    Aradan 1 hafta kadar geçti Eren gelmedi ama ben gittim.
    Ortamlarına gitmedim ama uzaktan takip ettim.
    Birkaç kişiye sordum, bizi özlese de halinden memnundu.
    Bir gün işten çıktım, eve doğru giderken ibo ile karşılaştık.
    - Samed ne yaptın gardaşım? dedi.
    - iyi ibo, iş güç uğraşıyorum sen ne yaptın? dedim.
    - iyidir gardaşım biliyorsun bizim işleri, dedi.
    "Evet biliyorum" demekle yetindim.
    - Eren'in söylediği işi ne yaptın? dedi ibo.
    - Hangi iş? dedim.
    - Bilmiyor musun söylemedi mi geçen hafta falan söylemesi lazımdı, sana danışacağını söylemişti, dedi.
    - Hayır söylemedi, dedim.
    Bir yandan da düşünüyordum. Büyük ihtimal Çağlar ile beraber çalışıyorlardı. Eren de bana ondan o gün Çağlar'ın geldiğini söyledi. Şimdi anlamıştım Eren'in neye güvendiğini.
    ···
    1. 1.
      +1
      Erene bak la torbacı oldu mk ama olsun bin o geri gelir intikam için gelir
      ···
    2. 2.
      +1
      Vayyy ki vay
      ···
  19. 44.
    +37
    Nasılsınız kardeşlerim?
    Çayım, sigaram hazır başlıyorum yazmaya.
    ···
    1. 1.
      +1
      panpa artık fazla part atmanın zamani geldi dimi
      ···
    2. 2.
      +2
      Buralardayiz biz sen basla bende cayimi tazeliyorum
      ···
    3. 3.
      +2
      Kavunlu türk kahvemle eşlik etmekteyim ^_^
      ···
    4. 4.
      +2
      Kavunlu turk kahvesinin tarifini aciklaman icin ne istersin panpa
      ···
      1. 1.
        +2
        Aslında ifşalamıştım ama kaçırmışsın panpa demek ki.. Tarifi sır ^^
        ···
      2. 2.
        +2
        Nerde ifsalamistin ve ben bu tariften korkmaya basladim penisinle bi alakasi yoktur insallah..
        ···
      3. 3.
        +2
        Yok yok tabiki *
        ···
      4. diğerleri 1
    5. diğerleri 2
  20. 45.
    +37
    Ertesi gün dudağım patlak, gözümün altında biraz morluk ve şişlik ile dükkana gittim.
    Beni gören Akın abi.
    - Hayırdır Samed noldu? dedi.
    - Abi önemsiz bir şey, arkadaşım ile biraz kavga ettik, dedim.
    - Yok demi sorun, dedi.
    "Yok abi" diyerek söylediğim yalanı daha fazla uzatmadım oda uzatmadı.
    Bizimkiler de buna benzer yalanlar söylemişler soranlara.
    Bir daha gitmedik o eve, gidemedik.
    Eren çok zorladı abi gidelim ne olacaksa olsun diye ama müsaade etmedim.
    Eren zor birisiydi ama dinlerdi beni.
    Havaların sıcak olmasından dolayı pek kapalı bir yerin önemi yoktu.
    Ama kışın neler yapabilirdik hiç bilmiyordum o zamanlar.
    Zaman zaman aklıma geliyordu kara kışın gelecek olması.
    O günlerde ev kiralamak aklıma gelmişti.
    Onun için birkaç emlakçı gezdik kiralar yüksek gelmişti onun haricinde ise kimse bize ev vermedi.
    Ya da vermemek için yüksek söylediler fiyatları.
    Sahabiye Mahallesi'nde ucuz ve eski evlerin olduğunu duymuştum.
    Bir gün iş çıkışı bizimkilerle birlikte, 2 grup olduk kiralık ev aramaya başladık.
    Bir parti teşkilat binasının oralarda eski 2 katlı binanın 1. katındaki evde kiralık yazıyordu. "Galiba evi bulduk" dedim kendi kendime.
    - Abi ne diyorsun olur mu bu ev, dedi Ömür.
    - Yarın bir görüşelim inşallah olur, dedim.
    Oradan ayrıldık, yarın olsa da ev sahibini arasak diye beklemeye başladık.
    Saatin verdiği rahatlıktan dolayı yavaş yavaş, aheste aheste yürümeye başladık.
    Evin kirasını biran önce toparlamayı kararlaştırdık.
    Yarın olduğunda iş çıkışı direkt evin olduğu yere gittik.
    Bizim aklımızda olan, adamın telefonu yada iletişime geçebileceğimiz bir şeyler bulmaktı.
    Şansımız yaver gitti ki adam birilerine evi gösteriyordu.
    Sülo ve ben adamın yanına gittik. Diğer eve bakanlar gittikten sonra.
    - Merhaba abi bu evin sahibi sizsiniz galiba? dedik
    - Evet benim delikanlı, dedi ev sahibi.
    - Benim ismim Samed, buda arkadaşım Sülo
    Sizin de razınız olursa, biz bu evi tutmak istiyoruz, dedim.
    Adam önce beni sonra Sülo'yu baştan aşağıya bir süzdü.
    - Sizin aileniz falan yok mu, kendi başınıza mı tutacaksınız evi? dedi.
    Sülo yetimhane diyecek oldu. Söze hemen ben atladım.
    - Abi biz Kayseri'nin kasabasında oturuyoruz, ailemiz orada şuan ben Kapalı Çarşı'da çalışıyorum arkadaşım da lokantada, okullar açılına kadar devam edeceğiz çalışmaya sonra ailem de gelecek dedim.
    Adam düşünerek bize bakıyordu.
    - Kirası ne kadar abi, dedi Sülo
    - Aylığı 150 TL, dedi ev sahibi.
    Bu bizim için büyük bir paraydı. "Nasıl ödeyeceğimizi bilmeden tuttuk evi" dedim.
    -Daha size veriyorum demedim, dedi ev sahibi.
    Biraz bozulmuştum ama gurur yapacak sıra değildi şimdi.
    Adam bir bana bir Sülo'ya baktı tekrar
    - Gençler, dedi. Sustu…
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      olum zor hayat mk yemek bulsan yer sorun yer bulsan para sorun herşey sorun şu hayatta mk
      ···