+7
dişi en büyük travmasını ergenlikte yaşar...
çünkü günde 17 abaza ona yavşarken, ailesi onu hala giblemez ; o nedenle sürekli sorunlu gezer...
içteki ateşini dışarı vuramaz ve o ateş onu içten içe yakarken, bir şeyler paylaşmak isterken, bilinçaltından gelen rol yap emrine uymak zorunda kalır ve feminizm aşaması tamamlanır.
ayrıca:
-kızlar toplumdan kevaşe damgası yemekten çok korkarlar; bilinçaltından gelen rol yap emrinin nedeni budur.
-en az bir kere cinsel bir olayda travma yaşamışlardır...
-cinsel arzularını bastıramazken erkekler onları giblememektedir ; çünkü erkeklerin tesisatı çalışmamaktadır. ergenlik döneminde ise günün gelip hesabın döndüğünü sezen dişi züt kalkıklığını, feminizmini ve içine attığı 15 yıllık arzu ve egosunu abazalarla tamir etmeye çalışır...
ama temel sağlam değildir, biz de dinamitimizi temele bırakacağız...
zihninizde yer alan birçok tabuyu yıkmaya devam edeceğim...
belirli bir yazı planım yok, fakat beni takip eden kamolarım için seçme bilgiler sunacağım sizlere.
şunu unutmayın öncelikle : bir kızla konuşurken yahut onunla etkileşim halindeyken kız aşırı güzel olmasa bile genlerinizdeki altın eş mantalitesine ne kadar uyuyorsa o kadar etkilenirsiniz ondan, hormonlarınız coşar; ergenlerde ise vhruhujhu theamh sthylha yeaaaaa durumu görülür fakat onlarla işimiz yok.
bunu özgüvenle felan aşamazsınız...
özgüven, insanın bedeni, zihni ve yeteneklerine olan güveninin beden diline yansıması olayıdır.
özgüven bunu sadece belli etmenize yardım eder.
bunu aşmanın tek yolu iradenizi güçlendirmektir ; nasıl yapacağınız önemli değil.
bu önemli bir kuraldır ; altın eş olayına sonra değineceğim...
bakın beyler, bunu duyduktan sonra çoğu kişinin okumayı bırakacağını tahmin ediyorum.
umarım yanılmam da basit mantalitelerden kurtuluruz hep beraber...
anlatıma geçiyorum güzel kamolarım...
anneniz, çilekeş ve garip anneniz, güzel ve iyi anneniz sizi ne kadar da sever, değil mi ?
o sizi, siz olduğunuz için sevmez güzel kamolarım, sevmeye programlandığı için sever.
kadınlarda ciks isteği ve mutluluk hormonu benzerdir.
yani bir kadını mutlu ederseniz, cikse susar ; bu bakıma bizden bayağı bir farklılardır.
bu hormon salgılandığında beyin, hormon salgılandığı an muhatabınız olan kişi hakkındaki verileri çok daha iyi kaydeder; çok daha hızlı ve derin bir şekilde sinaptik noktalarda nöral ağlar inşa edilir ve o kişinin bu hormonu salgılattığı kanısına varılır...
işte amın oğlu estebanlar, bu bağlanma oluyor.
biz kızı kendimize nasıl bağlarız? sorusunun cevabı...
şöyle bir deney var, bir yerde okumuştum fakat deneyin adını ve doktorun adını unuttum...
bir kadına bu hormondan bol miktarda enjekte ediliyor ve kadın karşısındaki erkeğin üzerine atlayıp onunla sevişmeye başlıyor...
aşk, hormonal ve elektriksel bir olaydır ; hayatın iki büyük ilüzyonu vardır biz insanlar için : aşk ve masumiyet; ikisi de kadınların en büyük silahlarıdır dıbına çakim arkadaşlar...
aşk dediğiniz şey şu kadar basit : yine bir deney yapılıyor. daha önce tanışmamış bir kadın ve erkek yaklaşık yarım saat çok özel anılarını konuşuyorlar. beyin o sırada kafayı yiyor amk...
bu kim?, niye bu verileri paylaşıyoruz? gibi ...
nöral ağların dıbına koyuluyor, ağlar sık ve derin bir şekilde işleniyor, bahsettiğimiz hormon salgılanıyor.
sonra ise deneklerden 10 dakika boyunca hiç konuşmadan birbirlerinin gözlerine bakmaları isteniyor...
bu denekler şuan evli koç taşakları sizi...
beyin 3 bölümdür :
r-kompleks, hayatta kalmanızı sağlar, refleksler ve diğer organizmayı ilgilendiren olaylar buradadır ve tüm sistemin yetkisini alabilir...
limbik : duygusal beyindir, duygular buradan yönetilir vesaire...
neo-korteks : düşünce, mantık, nöral ağlar, sinaptik noktalar... sizi siz yapan her şey buradadır...
beyin hakkında detaya girersem, yıllar sonra mezardan yazmak zorunda da kalabilirim ; o nedenle gibtir edin.
olayı annenizin sizi sevmesi için programlanmasına bağlarsak: kadın hamileyken bu hormon öküz gibi salgılanıyor, çevre baskısı da var, ben çocuğumu sevmeliyim, anneler böyle yapar, annem de bana böyle yapmıştı düşüncesi var, pgibolojik olarak kendisini şartlaması var derken nöral ağlarla da pekiştiriliyor bu...
östrojen hormonu da salgılanınca artık kadın tamamen hazır oluyor...
sonra kadın çocuğunu doğuruyor, doğum esnasında da olay aynı.
çocuğunu gördüğü an hormonlar çok daha büyük bir yüzde ile salgılanıyor ve programlanma gerçekleştiriliyor...
genlerle de alakası var tabii ki bunun ama hangi derecede bunu bilemiyoruz...
babanız sizi siz olduğunuz için sever, annenizin ise sizi sevme sebepleri arasında siz en son sırada bile değilsinizdir.
babalar iyi, anneler kötü demiyorum tabii ki, misal olsun diye verdim.
eğer birdaha yazarsam kadınlarda alfa erkeği ve erkeklerde altın kadın konusuna değineceğim ; hatırlatın amk...
ergenlik ve sonraki gelişim evrelerini ertelediğimi biliyorsunuz zaten...
not: beyler, bu yazılardan hiçbir halt anlamasanız dahi okuyun ; sizi ilgilendirmediğini düşünseniz dahi...
olumlu yönde değişeceksiniz ve bunları hissedeceksiniz...
bu yazıları akademik kitaplarda okusanız bile kimse size benim gibi işin özünü vermez.
prof olduğunu kanıtlamak için ağır bir dille yazar hiçbir şey anlamazsın ; ben bunu aşmaya çalışıyorum sizler için...
bu yazdıklarımın hepsi bilimsel olaylardır, hepsi yapılan deneyler sonucu ortaya çıkmıştır.
bu yazı dizisinden sonra kızların toplum tarafından sizlere ne kadar abartıldığını göreceksiniz.
ne kadar usta yalancı olduklarını ve ne kadar ustaca rol kestiklerini ben sizlere aktarınca onlara farklı bir gözle bakacaksınız...
unutmayın dostlar!
hayatın iki büyük ilüzyonu vardır bizler için : aşk ve masumiyet...
ikisi de kadınların erkeklere karşı kullandıkları kitle imha silahlarıdır...
neden kızlar sürekli birbirleriyle didişir, sürekli kavga ederler biliyor musunuz ?
çünkü bu iki silah hemcinslerine etki etmez ve onları erkekler gibi etki altına alamazlar...
bunun sonucunda da tartışmalar ve kavgalar, kıskançlıklar ve düşmanlıklar olur...
ufak bir not: şu okumayıp da trollük yapacaklar lütfen gitsin amk, (gibtir git demiyorum bak) lütfen gidin, laf kalabalığı yapmayın...
Tümünü Göster