/i/Ben

Kendini ifade et !
  1. 1.
    +26 -3
    illa en begendigini olmak zorunda degil
    kimi n.f.k sever kimi nazim hikmet sever ben her turlu siiri severim herkes bir seyler paylasirsa ortaya guzel seyler cikar biz de okuruz beyler

    Nihal atsizin duygulandiran ve adamin dibina koyan bir siiri
    Bir gün yollanıyorken bir gurbete yeniden 
    Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize. 
    Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden 
    itler bile gülecek kimsesizliğimize 

    Gidiyorum: gönlümde acısı yanıkların...  
    Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda. 
    Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların 
    Yalnız bir hatırsı kaldı artık yanımda. 

    Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz; 
    Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına. 
    Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin 
    Değişilir topuda bir sokak kaltağına. 

    ister düşün... Kendini ister hayale kaptır...  
    Uzar uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların. 
    Bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır 
    Sevimli bir hayale açılırken kolların. 

    Ey doğunun anlımı serinleten rüzgarı! 
    Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay! 
    Arzularım bir oktur, aşar ulu dağları. 
    Düştüğü yer uzakta “DiLEK” adlı bir saray. 

    O sarayda bulunca Tanrılaşan erleri 
    Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek. 
    Hepsi sussa da “Kür şad” uzatarak elini; 
    “Hoş geldin oğlum ATSIZ, kutlu olsun! ” diyecek. 

    Yavuz Bulent den" Analar" siiri de guzeldir

    Garibin anası pencerelerden 
    Yanık türkülerle yollara bakar 
    incecik yüzünde her akşam üstü 
    Çizgi çizgi nokta nokta bir efkar. 

    Fakirin anası her sabah sessiz 
    Ağlar çocuğunun aç çıplak durduğuna 
    Elleri koynunda kalır çaresiz 
    Bin pişman doğduğuna, doğurduğuna. 

    Mahkumun anası susar konuşmaz 
    Suçu kendisinde sanır. 
    Kaçar insanlardan aydınlıklardan 
    Duvarlara bile baksa utanır. 

    Açılsa üstüm biraz, duyar da gece yarısı 
    Kalkar yatağından gelir 
    Bir mübarek el usanır yorganıma usulca 
    Bilirim anamın elidir. 

    Bir merhamet bir sıcaklık bir gurur 
    Yavrum diyen sesinde 
    Ve huzurun günde beş vakit nabzı vurur 
    Beyaz tülbentinde, seccadesinde. 

    Karımın anası anama benzer 
    Öylesine yakın duygulu ince. 
    Özü sözü bir, yayla gözesi kadar berrak 
    Oturtacak yer bulamaz çıkıp yanına gidince 
    Yüreği destanlar gibi sımsıcak. 

    Ve alnım açıksa, başım dikse 
    Dirliğimiz varsa, mutluysam 
    Yüzüme gülüyorsa böyle bu şehir. 
    Bir beyaz zambak gibi pırıl pırılsa yavrum 
    Ve yavrumsa herşeyi bana sevdiren bir bir 
    Bu mutluluk bu düzen bu bitmeyen aydınlık 
    Anasının yüzü suyu hürmetinedir.

    evet beyler baslayim comeon go go go
    siirler gelsin
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    tek olsam da siir aticam buraya ulan amk
    ···
  3. 3.
    +1
    Hasretinden Prangalar Eskittim

    Seni, anlatabilmek seni.
       iyi çocuklara, kahramanlara.
       Seni anlatabilmek seni,
       Namussuza, halden bilmeze,
       Kahpe yalana.

       Ard- arda kaç zemheri,
       Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
       Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...            
       Bir ben uyumadım,
       Kaç leylim bahar,
       Hasretinden prangalar eskittim.
       Saçlarına kan gülleri takayım,
       Bir o yana 
       Bir bu yana...

       Seni bağırabilsem seni,
       Dipsiz kuyulara,
       Akan yıldıza,
       Bir kibrit çöpüne varana,
       Okyanusun en ıssız dalgasına
       Düşmüş bir kibrit çöpüne.

       Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
       Yitirmiş öpücükleri,
       Payı yok, apansız inen akşamlardan,
       Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
       Seni anlatabilsem seni...
       Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
       Üşüyorum, kapama gözlerini...
    Ahmet Arif
     
    ···
  4. 4.
    0
    Sana gitme demeyeceğim.
    Üşüyorsun ceketimi al.
    Günün en güzel saatleri bunlar.
    Yanımda kal.

    Sana gitme demeyeceğim.
    Yine de sen bilirsin.
    Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
    incinirsin.

    Sana gitme demeyeceğim,
    Ama gitme, Lavinia.
    Adını gizleyeceğim
    Sen de bilme, Lavinia.

    Ozdemir Asaf
    ···
  5. 5.
    +1
    Terketmedi sevdan beni,   
    Aç kaldım, susuz kaldım,   
    Hayın, karanlıktı gece,   
    Can garip, can suskun,   
    Can paramparça...   
    Ve ellerim, kelepçede,   
    Tütünsüz uykusuz kaldım,   
    Terketmedi sevdan beni...

    Ahmet Arif     
    ···
  6. 6.
    +1
    Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    içimi seninle ısıtıyorum.
    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    Bu şehir o eski istanbul mudur
    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    Sokak lambaları birden yanıyor
    Kaldırımlarda yağmur kokusu
    Ben sana mecburum sen yoksun.
    Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    insan bir akşam üstü ansızın yorulur
    Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından

    Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
    Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
    Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
    Durup köşe başında deliksiz dinlesem
    Sana kullanılmamış bir gök getirsem
    Haftalar ellerimde ufalanıyor
    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    Ben sana mecburum sen yoksun.
    Belki haziran da mavi benekli çocuksun
    Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
    Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
    Kötü rüzgar saçlarını zütürüyor
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Bu kurtlar sofrasında belki zor
    Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Sus deyip adınla başlıyorum
    içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    Hayır başka türlü olmayacak
    Ben sana mecburum bilemezsin.

    Attila ilhan
    ···
  7. 7.
    +1
    Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Gözyaşlarıma, ellerinizle?

    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce

    Bir yer var; biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum.
     
    Orhan Veli Kanik
    ···
  8. 8.
    0
    Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
    Dante gibi ortasındayız ömrün.
    Delikanlı çağımızdaki cevher,
    Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
    Gözünün yaşına bakmadan gider.
    Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
    Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
    Ya gözler altındaki mor halkalar?
    Neden böyle düşman görünürsünüz,
    Yıllar yılı dost bildiğim aynalar
    Zamanla nasıl değişiyor insan!
    Hangi resmime baksam ben değilim.
    Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
    Bu güler yüzlü adam ben değilim;
    Yalandır kaygısız olduğum yalan.
    Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
    Hatırası bile yabancı gelir.
    Hayata beraber başladığımız,
    Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
    Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
    Gökyüzünün başka rengi de varmış!
    Geç farkettim taşın sert olduğunu.
    Su insanı boğar, ateş yakarmış!
    Her doğan günün bir dert olduğunu,
    insan bu yaşa gelince anlarmış.
    Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
    Her yıl biraz daha benimsediğim.
    Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
    Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
    Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
    Neylersin ölüm herkesin başında.
    Uyudun uyanamadın olacak.
    Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
    Bir namazlık saltanatın olacak,
    Taht misali o musalla taşında.

    Cahit Sitki Taranci dan adamin dibina koyan otuzbes yas siiri okuyup urpermeyen yoktur amk
    ···