1. 26.
    +71 -6
    http://fizy.com/#s/3p3cek

    mutfakta kucuk tsigalkoyla takilirken ceren diger tanimadigim kizla mutfaga daldi.

    kiz tipik turk kizi kisa boylu sirin bi kiz.. gideri var yani *

    ceren " tsigalko bak seni kimle tanistircam bu ezgi"

    mutfaga hemen alismissin diye gulerek elini uzatti kiz

    ben de cikardim benimkini uzattim al dedim tabi ergeniz o zamanlar ne yaptigimizi bilmiyoruz bi yandan da kendimi sorguya cekiyorum bu ben miyim benimki bukadar uzun mu diye
    once tabi bunlar bi sok oldu sonra ezgi hafif hafif oksamaya basladi. ceren zaten dunden razi duruma 2 hamlede cikardi ustundekileri basladi agzina almaya *

    gulmicekseniz bisey diyim benimki de biraz kalkmisdi yani

    sonra bizim saf cocuk geldi ananigibyim noluyolan burda dedi kosarak kacti kodumun liselisi. buarada gotu guzel kiz kokuyu almis olcakki elinde sapkayla geldi. sonra bunlari gibtim sirayla tabi biyere kadar 3 kiz var baktim olcak gibi degil ceren onu az gibiyorum diye trip falan atiyo cift olan cocugu da cagirdim dedim haci bi el at bu bole olmuyo tek basima birini gibiyorum digeri uzuluyo oda iyi cocukmus yardimci oldu

    zor beyler
    zor
    3 kisiyi idare etmek herseyden zor..

    hala gozlerim dolar *
    kendimi sorguya cekip geliyorum anlayin iste *

    http://fizy.com/#s/20fo4b
    ···
  2. 27.
    +71 -5
    bu ara bizim tayfadaki binlerden biri de msn den bizim sınıfta olan ama ilk hafta gelmeyen bir hatunla tanışmış, diyor onu da alırız gruba filan, o ara tabi facebook macebook yok, yonja diye gibik bir şey var, bilirsiniz..

    her neyse, tabi ben ayşenden hoşlanıyorum filan ama o ara da mecbur gruba uyacaz diye yine o 4 e 4 grupla takılıyorum, gruba alırız dediği de o grup işte..

    hafta sonu geçmek bilmedi, yahu insan okul başlasın, sabah erken kalkayım, okula gideyim ister mi? istermiş.. yemin ediyorum sabahın altısında kalkıyordum saçımı başımı düzelteceğim diye..

    günler geçti, pazartesi geldi, o sabah gene içim içime sığmıyor, bir şekilde kontağı sağlamışım, artık işi ilerletmeye bakacağım, ortak noktalar bulacağım falan filan..

    geldik okula, o ara bizim bin, serhat, bu bahsettiği kızla beraber binanın önünde, bir önceki minibüsle gelmiş heralde,

    ben sınıfa gideyim, ayşen i göreyim diye kuduruyorum, ama bir yandan da adamlar, hatunlar kapının önünde, zütümü dönüp nasıl gideyim..

    yeni kızla tanıştık biz de, ebruymuş adı, hoş kız, izmirli, tiki desen dersin ama iyi bir kız gibi duruyor, sanki yaramızlık yapabilme çabasında olan muhallebi çocuğu gibi, beceremeyecek yani belli, tiki olmayı, cool olmayı beceremiyor..

    biraz kapı önün muhabbetinden sonra girdim sınıfa,
    direkt girişte pencere kenarını görüyorsun zaten, ayşen, ay gibi parıldıyor tam karşıda, selam vereyim diye sıralardan birine oturana kadar ona doğru baktım, az daha sivri yer gibime giriyordu, görmedi, yine gülümseye gülümseye, heyecanlı ifadesiyle birşeyler konuşuyor etrafındakilerle..

    kös kös oturdum aq sıraya..
    ···
  3. 28.
    +76
    http://fizy.com/#s/1i82gm

    degisen hayatlar..

    bazen ilk gorusde bilirsin o insan senin kaderindir.

    "tekrar baslamaya ne dersin tsi?"

    bazen bir omur ararsin

    "aslinda senin icin bir hicmisim.."

    iste kadinlar budur, guzeldirler ama zehirleyerek oldururler.

    "ben

    artik ben degilim."

    "adi tsigalko, tsigalko okoronkwo 18 yasindaymis.
    cocuk bu be."

    picler boyledir gozleri am arar. am, got meme.

    "demek.. demek o sendin!"

    "iste bu cocuk onlardan.. inan bana bu yapar, buz gibi yapar."

    "baska biri olsaydim keske, baska bi yasam, baska bi yuz.."

    "this is madness"

    "bi bitmediniz amuagoyim"

    bu yaz.
    hicbirsey eskisi gibi olmayacak.

    pic

    "okuldan ayriliyorum."

    geri donuyor!

    ceren ve uyuyan sisman kizin fortcusundan;
    nasil pic oldum

    season 2 premiere

    yarin aksam inci sozlukde.

    "bir gibisin hayatinizi sonsuza dek degistirecegini bilseniz yine de pesinden gider miydiniz?"
    wilyim cikspir
    ···
  4. 29.
    +74 -1
    bir baktım sınıfın ortasında üç tane zenci çıkarmışlar malafatı öyle duruyorlar... *

    neyse, poor a da selam olsun ;)

    arkadaşlar,

    o an 10 saniye içinde gördüklerim ve hissettiklerim üzerine, zorlarsam şöyle 40-50 sayfalık bir kitap yazabilirim diye düşünüyorum..

    ayşen ve ozan, tahmin etmiş olmasınız,

    gayet bariz, rahat şekilde öpüşme halindeler, hani benim şu ayşen i her ders kestiğim sırada..cam kenarı, kapıdan girince tam karşısı..ya 4. ya 5. sıra olmalı...

    tamam.. çıkıyor olabilirler, sevgililer, daha önce de öpüşmüş olabilirler.. hatta belki düzüşmüş bile olabilirler..ama hayır.. benim gözlerim, en azından bunları görmeyi haketmiyor olmalıydı..o kadar da vurmamak lazımdı.. ölmemiş miydim ben zaten? ruhumun ölüsüne de mi saygısı yoktu bu lanet talihin?..haa tabi ya..eh..biraz canladık ya, biraz, belki kırıntı kadar mutluluk tattık ya, neyden kırıklandığını bile hesabetmeksizin.. kabahat ettik aq..benim neyime?

    derin bir nefes aldım, biraz sesli almış olmalıyım ki bunlar bir an bana doğru dönüm sonra hemen ayrıldılar.. hoş benden çekineceklerinden değil ama işte, sonuçta sınıfın bir elemanıyız, kim olsa aynı tavrı gösterirlerdi her halde.. *

    fazla gelmişti beyler.. yüzümün kızardığını hissettim, dalgınlıktan ta sınıfın ortasında görmüştüm onları ve eğer şimdi dönüp gidersem, resmen "bravo elinize sağlık, beni öyle bir gibtiniz ki zütümden, bakın hala oturamıyorum" demek gibi olacaktı..

    zaten yeterince kazanmışlardı..bir kez daha kazanmalarına izin veremezdim..

    bir-iki saniye kala kaldım öyle stun yemiş hero gibi, ne yapacağıma zorlukla karar verebilmiş ve duvar kenarında, en arka sıralardan birine gömülmeyi düşünüyordum ki, kafamı o tarafa çevirir çevirmez bu kez de önceden beraber oturduğumuz sırada gözlerini bana dikmiş sinsi sinsi gülümsemekte olan ebruyu gördüm..

    beyler bildiğiniz ambale olmuştum..az önce gözümün önünde sömürülmekte olan ayşenin dudakları.. üstüne ebru nun manidar, ince ve canımı acıtmak için var gücüyle saldıran bakışları..

    sanki, "ne oldu bak, gördün mü? sevdin de ne oldu, çatır çatır zütürüyor şimdi bir başkası" der gibiydi.. nefret dolu diyemem, çünkü zaten benden hoşlandığına dair %90 olan düşüncelerim o bakışlarla %100 e vurmuştu.. olsa olsa.. kızgınlık..evet evet, kızgınlık ve başa kakarcasına bakışlar..

    alay edercesine.. pişman oldun mu? dercesine..

    aldığım tüm bu ruhsal darbelerin ardından, her şeye rağmen gözümü karartıp, başkası tarafından oynatılan bir kuklaymışcasına, sabit ve sert hareketlerle duvar kenarının en arka sırasına varmayı başardım..

    en büyük sıkıntımın uykusuzluk olduğu o çarşamba sabahı, başka türlü duyguların, hesapsızca ağzıma sıçması epi topu 10 saniye sürmüştü.. fazla değil..
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    +75
    kanka bi an ben mi yazdim lan diye dusunmedim degil
    ···
  6. 31.
    +73 -1
    http://fizy.com/#s/1537wr

    ifadesiz surati devam ederken garson araya girdi *, daha karar vermedik anlaminda bir hareketle gecistirdim. ortamdaki o soguklugu ve gerginligi farketcek ki tipik garson boyun bukmesini yapip gitti. benim gozum hala ebruda, kulaklarimi dikmis soyleyeceklerini bekliyorum..
    onunmuzde iki yol vardi;

    ya iliskimiz bir adim daha ileri gidicekti, ya da orada bitme noktasina gelicekti.

    gozlerini masaya cevirdi, onunde duran sudan bir yudum aldi ve onundeki peceteyle oynamaya basladi, stres topu gibi oynuyordu peceteyle sert hareketleri karsisinda pecete parcalari masaya dokuluyordu sanki hincini peceteden cikartiyordu..

    aklimdan binbir turlu sey gecmeye basladi.. kalkip gider mi? o davranisimi takdir eder mi? ama beyler inanin beni en rahatsiz edense;

    acaba o da sirlarini dokecek miydi?
    bir kizin sadece size ait olmasi bambaska birseydir beyler hani bazilari der ya bakire olmasa da olur. yalan. olmasa da olur demek olsa daha iyi olur demek degil midir zaten?

    aslinda senenin basindan beri beni takip eden yeni deyimle bana yazan kizin ne gibi sirri olabilirdi ki? en fazla ne yapmis olabilirdi??

    ama yinede icimdeki duygulari kontrol edemiyordum. ve onu biriyle paylasmis olmak nedense o an icimi yaraliyordu. kalkip gitmesi bana cok koymazdi ama bu durum beni bitirebilirdi.

    yuzunu yavasca kaldirdi, bu anlari yavas cekim hatirliyorum ayni filmlerdeki gibi sanki etrafimizda gulusen konusan insanlar yavas yavas hareket ediyordu,

    "tsigalko birsey oldu mu?"

    bu sefer cok ciddi bir yuz ifadesi vardi, gozleri dolmamisdi sadece gercegi ogrenmek istiyordu. biraz telasliydi.

    simdi taku yedin tsigalko.. yalan soylemicem dedin artik soylemek istesen de elin ayagin dolanir belli edersin. gercegi soylesen buyuk ihtimalle isler orada bitecek. yukari tukursen pala biyik asagi tukursen cemaatci sakali.

    aslinda herseyi onceden dusunmusdum ve bu sorunun gelcegini biliyordum. ama sinava cok calisirsiniz da en basit soruda takilirsiniz ya. cunku siz hep en zor soruya bakmissinizdir. oyle bir durumdaydim. aslinda cevabi cok basitti tek kelimeydi ama diyemiyordum.

    her gecen saniye yuzu daha da dusuyordu. yuksekden dusen bi vazo gibi tuzla buz olcakti. tutabilir miydim?
    oylece ne kadar bekledim, kendimle olan savasim ne kadar surdu bilemiyorum. bu sefer icimdeki seytan yerini icimdeki melege birakmisti rakibim daha gucluydu ve ben zaten seytana yenilmis biri olarak melege karsi koyamazdim.

    tekrar acti agzini yavasca

    "tsigalko hersey farkli olabilirdi, keske o an soyleyecek olgunlukta olsaydin.."

    kalbim yerinden cikcak gibi atiyordu gozlerim karariyordu.

    ebru yavasca masadan kalkti..

    agzimi actim ama diyemedim beyler "gitme" diyemedim

    sadece arkasindan baktim

    sendeleye sendeleye tuvalete dogru gidiyordu.

    bana son bir sans veriyor hala.. herseye ragmen..

    ebru tuvaletteyken dusundum.. ne yapabilirim? ve bir sure sonra tuvaletin onunde beklemenin en mantiklisi olcagina karar verdim. herseyi soyliyecektim. herseyi..

    bu sefer kivirmak yoktu.

    ebrunun sesini disardan duyabiliyordum tahmin ettigim gibi agliyordu. kendine has hickiriklariyla..

    actim kapiyi girdim.

    karsimda ebru gelme der gibi bir bakis atti.

    sonrasinda bir sicaklik hissettim arkamda. ve bir ses kulaklarimda.

    "bunu hakettin."

    belime dolanan siyah kolunu gordum..

    benim icin yeni bir hayat basliyordu..

    daha karanlik..
    daha siyah.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    +66 -7
    şimdi bile arkadaşlarla ne zaman bu muhabbeti döndürsek, "ulan harbi film gibiydi sizin olayınız" diyorlar,

    harbiden de film gibi başlamıştı,

    her şey senaryoya uygundu,
    sevmeyi yeni öğrenen toy delikanlı, sevimli ve ışıltılı esas kız, ilk görüşte aşk ve onu peşpeşe izleyen hoş tesadüfler (!)..

    ilk gün konuşmayı beceremedim,

    ama göz göze geldik bir kaç kere, e tabi günün neredeyse tamamı boyunca benim gözlerim ona dönük olunca ister istemez göz göze geliniyor aq..hatta bir seferinde gülümsedi sandım, içim gitti resmen.

    o gün ufaktan da olsa ders bile işlendi, etrafımdaki insanlar birbirlerini daha iyi tanıdı, ama ben bunların hiç birinin farkında bile değildim. toz pembe bir denizin içinde yüzüyordum.

    tahmin edeceğiniz gibi, o gece uyuyamadım..
    ···
  8. 33.
    +70 -3
    http://fizy.com/tr#s/1aiv70

    ben pizzayı elle yerim beyler..kusura bakmayın ama öyle fransız fransız, bıçakla kesip çatalla ağzına zütüren hıyarlara da kıl olurum..amk çakma kibarları..

    neyse,çıktık üst kata oturduk,epey tenha sadece biz ve bir çift daha var.. söyledim pizzaları geldi..tabi beni de bir sıkıntı aldı..amk tamam rahatız bilmem ne ama, ne bileyim yine de öyle elimle dilimlere dalmasam mı? diye aklımdan geçirmedim değil..bu tereddütlerimi mi farketti, yoksa zaten diyecek miydi bilmem ama,

    "pizza dediğin elle yenmeli" dedi muzip muzip... hay çok yaşa sen bee, havası alınmış lastik gibi rahatlayıp söndüğü görünce gene gülmeye başladı,

    "çekinme, canım yaa, ben de öyle yiyorum, çatalla bıçakla hanım kız taklidi yapamıycam şimdi, çok açım * "

    ben şapşal şapşal gülüp, bir şeyler geveledim..lan kız ya benim aklımı okumak gibi bir yeteneğe sahipti, ya da fazla zekiydi aq..

    ya da biz tam birbirimizin kafadandık..bak o daha yüksek ihtimal * .. bunların aynısını ona da söyleyince "hımm yani zeki değilim öyle mi??" deyip üzerime mayonez sıkma tehdidinde bulundu *

    şen şakrak pizzalara daldık, birimizin elinden patates yedik..kola kutusunun kapağını koparmaca oynadık..

    mutluydum dıbına koduklarım..inadına mutluydum işte..çocuklar gibi şendim, aşktan sarhoş bir sersemdim..hak etmemiş miydim?
    ···
  9. 34.
    +70
    herkese selamlar (:

    hep gelicem diyorum, gelemiyorum. her defasında artık düzenli yazacağım diyorum ama olmuyor be panpalar. hem iş, hem kitap işi hem aile babalığı. yeni sosyal çevreler, yeni sorumluluklar, askeriye sonrası değişen hayata karşı bakışım... bir de artık o 4 sene önceki kafasına göre yaşayan bekar genç adam değilim. seneye 30 olacağım, bir kızım olacak ve hayatın bana getirdiği yeni şeyleri kucaklayacağım için hem seviniyorum hem de onlardan korkuyorum.
    tuhaf duygu durumları anlayacağınız.
    herhangi bir söz verememekle beraber, ara ara gelip kendimi hatırlayacağım. yani öyle bir yerlere kaybolduğumduğum da yok gizemli adam rollerini hiç sevmem biliyorsunuz. *
    şaka bir yana, siz hikayemi paylaştığım panpalarım, beni şu hatta en yakınım dediğim insanlardan bile daha fazla tanıyorsunuz. çünkü en yakınım dediğiniz insana bile yüz yüze iken anlatabilecekleriniz sınırlıdır. oysa ben, anonimliğin de avantajını kullanarak en derin sırlarımı, içimdeki tüm karanlığı ve aydınlığı paylaştım sizlerle.
    yani kimse bana kendini gizliyor diyemez (: isimlerin, kimliklerin, vücutların önemi yok. sizlere ruhumun ve beynimin derinliklerini açtım.
    bunu bir lütufmuşçasına söylemiyorum yanlış anlamayın, içimden gelerek, isteyerek ve açıkçası biraz da ihtiyacım olduğu için yaptım.

    neyse, ziyaretin kısası makbuldür, tekrar görüşmek üzere, sizleri seviyorum, şimdiden iyi bayramlar.
    ···
  10. 35.
    +68 -1
    beklediğim mesaj geldi,

    tuhaf, ama sanki açmadan biliyordum cevabı..ön sezi filan değil, bariz belli olanın yansıması,

    böyle olmazdı ilişkiler, böyle olmamalıydı flört, böyle mi olurdu karşılıklı sevgi?

    evet, güzel başlamıştı, ama biz hep girişte kaldık bu hikayede.. onun vaadine ve verdiği heyecana kapıldık,

    gelişme bölümüne varamadık, mutlu sonu göremedik..

    mesajı açtım, fazla uzun değildi..

    kibarca reddetmişti beni, benim gibi edebiyat parçalama gereği bile duymamıştı.."olamayız biz" diyordu.." yapamam" diyordu sadece..
    arkadaştık biz, sıradan arkadaş, iyi çocuktum ben, iyi çocuk tsigalko..ve tabi ki sorun ben de değil, ondaydı her zaman ki gibi, ben de daha iyilerine layıktım..

    neden?

    yapmamış mıydık? yaşamamış mıydık? onca şey paylaşmamış mıydık?

    sıradan arkadaşlar, yapar mıydı böyle şeyler?

    gülümserler miydi, birbirlerinin gözlerinin içine baka baka saatlerce?

    aynı şarkılarla hüzünlenir, aynı şarkılarla çoşarlar mıydı bu kadar içten bir şekilde?

    kol kola dolaşırlar mıydı şehrin sokaklarında?

    sabahlarlar mıydı, "acaba ne yazacak, ben ne yazsam ki?" düşünceleriyle kendilerini ayık tutarak,

    gün batımında dolaşırlar mıydı aşıklar yolunun ışıltıları altında?

    üşüdüklerinde birbirlerine sokulurlar mıydı, ağaç altındaki o köhne banklarda?

    sıradan arkadaşlar, yapar mıydı bunları? sahi, siz yaptınız mı arkadaşlarınızla (!) böyle şeyler? belki de ben abartıyordum, kör olmuştu gözüm aşktan, sarhoş olmuştum saçlarının kokusundan...

    ruhuna değercesine sarılır mıydı birbirine,

    sıradan arkadaşlar..
    ···
  11. 36.
    +64 -4
    ebrunun mesajlarına cevap vermedim, saçma sapan naber, napıyon tarzı geyik muhabbetlerini yeterince yapmıştım zaten..

    gece ayşene mesaj attım, naber gibisinden..iyi filan dedi, yurdun kaloriferleri yanmıyormuş.. üşüyorum dedi, bizim ki özel yurt olduğu için köpek gibi yakmışlardı tabi, kız devlet yurdun da kalıyordu.

    dedim "keşke senin yerine ben üşüsem"..bu da gülmüş,
    -"sen zaten bugün yeterince üşüdün, inşallah hasta olmazsın"..
    -"hasta olursam bir çorba yaparsın artık? * "
    -"çorba içmemiz için illa hasta mı olman gerekiyor? * "

    böyle gitti muhabbet, karşılıklı jestler, imalı sözler.. yemin ediyorum dudaklarım yırtılacak kendi kendime salak salak gülümsemekten.. ağzı kulaklarına varmak diyorlar ya, hakikaten var öyle bir şey..

    epey konuştuk o gece, hafta sonu için sözleştik..

    hayatımın en mutlu gecesiydi o gece, yine uyuyamadım malum olduğu üzere..ama bu sefer beni uyutmayan ne tedirginlik, ne endişeydi.. sadede mutluydum, çok ama çok mutluydum, o kadar..
    ···
  12. 37.
    +68
    onu biraz tarif edeyim,

    dediğim gibi, epey makyaj yapmış, pembe parlak ruju, allıkları, göz kalemleri, göz farları, fondöten midir nedir, onlar..

    üzerinde siyah bir mont, daha sonra kafede gördüğüm, enlemesine rengarenk çizgili hoş bir kazak, altında kotu. ayağında botlar.

    bu arada kız cidden neredeyse benim kadar varmış aq..neyse ki bende de botlar vardı ama o an "lan yazın topuklu problem olmasın" filan diye düşünüp, içimden salak salak gülüyorum. doğmamış çocuğa don biçmede üzerime yok yani..

    başında kazağıyla uyumlu bir bere vardı, kaşkolu yok, bende de tam tersi sadece kaşkol var. yolda zorla verip boynuna sardırdım;

    "bak sonra hasta filan olursan, onun vebaliyle yaşayamam haa * "

    aşıklar yolundan geçtik, bu yine gülen gözlerle bakınıyor, ışıklar yüzünden, gözlerinden yansıyor, onu daha da özgür, daha da esrarlı hale getiriyorlar.

    fazla iyi bu kız.. kalben..ruhen..

    konuşa konuşa kafeye geldik, mekanın epey hoşuna gittiğini hissettim.

    bu "nasıl oturalım" filan derken, ben çoktan önüne düşmüş, ona rezerve masaya doğru eşlik ediyordum bile.. bana yardımcı olan çocukla selamlaştık, gene göz kırptı..lan ne göz kırpıyorsun aq, sanki hatunu, beraber sinsine planladığımız bir tuzağa çekiyoruz da, iş artık olmuş bitmiş gibi.

    neyse masaya oturduk, bu baya şaşırdı, inanılmaz hoşuna gitti..bir şey demedi ama gözleri parladı resmen, yüzünde değişik bir gülümseme oluştu..ben kendimle gurur duyuyorum tabi.. ince ve düşünceli erkek tsigalko.

    içersi sıcaktı, montlarımızı çıkardık, kaşkol için teşekkür etti..

    ne içersin? diye sordum,

    bu dalgın dalgın menüye bakınırken de "buranın sıcak çikolatası harikadır, tavsiye ederim" dedim. beyler harbiden de müthiş yaparlardı, ayrıca üstünde köpük tarzı bir şeyler de oluyordu, nasıl beceriyorlar bilmiyorum ama o mekanın karakteristik içeceğiydi diyebilirim bunun için.

    "tamam o zaman ondan alayım ben de, denemiş olurum" deyip gülümsedi,

    ben de aynı tercihle ona eşlik ettim.

    rahat olmaya çalışıyordum,

    tanıdık mekan,
    tanıdık yüzler,
    tanıdık masa,

    resmen ev sahibiyim..ama mümkün değil beyler..siz istediğiniz kadar ev sahibi olun, karşınızda real madrid var aq..
    ···
  13. 38.
    +61 -5
    bir şarkı daha vereyim,
    http://fizy.com/tr#s/2b7hc1

    oturduğum yerden paso buna bakıyorum gene tabi,

    o ara bizim çocuklar-kızlar da geldiler,
    gruptaki kızlardan 4 ü bizim sınıfta, biri aynı bina ama başka bölüm, bizim sınıftan bir tanesinin liseden arkadaşıymış.

    neyse yerleşiyor millet, ebru geldi yanıma oturdu, "oturdum ama böyle, gelecek yoktu demi?"
    "yo yo önemli değil, hoş geldin (malca gülümsedim)"

    önemli aq..önemli, sana kalk diyecek halim yok herhalde oturduktan sonra..

    ders başladı, ben gene duvar kenarındayım, ama gözler paso pencere tarafına bakıyor..

    tabi ben o ara hiç farkında ya da hesabında bile değilim ama şimdi düşününce anlıyorum ki, ebru bütün ders yan gözle onu izlediğimi düşünmediyse adımı değiştiririm..
    ···
  14. 39.
    +58 -7
    günler geçti..

    3. haftanın ortalarına geldik diye hatırlıyorum,

    ben o ara ayşen e her geçen gün daha fazla tutuluyorum, ama grupla da aynı oranla daha samimi oluyorum, beyler, henüz gitmeyenlere ya da yeni başlayanlara tavsiyem olsun,

    üniversite de grup her şeydir..sen, etrafındaki adamlar kadar sensin..ya bir gruba dahil olacak, ya da kendi çevreni kendin yaratacaksın.. yoksa 4-5 sene boyunca yarak gibi elde defter gider gelirsiniz okula loserlar gibi.. öyle yalnız, ıssız adam havaları işe yaramıyor bilesiniz.

    bizim grubun bir kötü özelliği vardı.. inanılmaz sigara içiyorlardı. o zaman da tabi kapalı alanda yasak filan yok, bunlar da baca gibi çekiyorlar anasını satayım, ben nefret ederim, ağzıma filtresini sürmemişimdir hala daha, çok rahatsız oluyorum.

    öyle ki arada bir 5 dakika yanlarından ayrılıp nefesleniyorum filan..

    ebruyla aramız fazla iyi oldu, artık her ders bana yer tutuyor, her masada yanıma oturuyor, serhat bini, kızı gruba getiren eleman olarak bu durumdan hoşnut değil tabi, ben biraz seziyorum bu durumu ama inanın o an umrumda bile değil, çünkü benim o tayfadan 3-5 muhabbet ve mekanlarda öylesine takılmacadan başka bir beklentim yok, ince bir hesabım yok, olanlar düşünsün aq bana ne?

    benim hesabım ayşen le, tabi birde grubun içindeki en delikanlı adam olan kankam okan la.. gerisi gölge etmese yeter..

    neyse o gün, gene paso bunlarla takılıp ayşen in yanına gidemedim.. ders bitti okuldan çıktık okan la atladık geldik merkeze,

    o ara da yağmur yağıyor ince ince, ama çok kıl bir yağış stili anlatamam yani.. benim üstümde kapşonlu var ama yağmurluk kumaşı değil, bariz ıslanıyoruz yani,

    saçak altlarından filan yürüyoruz, kafenin birine oturup dertleşeceğiz,
    o ara okan beni dürttü, "oğlum, bu senin kız değil mi ya baksana?"..
    ···
  15. 40.
    +57 -8
    harbiden de o, elinde şemsiye, tipsiz arkadaşıyla beraber saçağın birinin altına büzülmüşler, birini bekler gibiler,

    biz de karşı kaldırımdayız, tabi onu orda görünce hemen o tarafa geçmeye yeltendim, az daha eziliyordum arabanın birinin altında, okan diyor "tamam lan sakin ol" filan..

    geçtik, yanlarına gittik..aa merhaba selam melam derken, dedim "hayırdır napıyosunuz bu yağmurda ya?" gülerek, bir arkadaşımızı bekliyoruz dedi benimki,o an bir kaç saniyeliğine de olsa benim moral bi taban yaptı aq..bayılıcam sandım..bir arkadaş ha?

    bu benim sıfatın kaydığını anlayınca, "hemşirelikte okuyan liseden bir kız" filan dedi, bilmiyorum bu yüzden mi hemen ben sormadan bunu ekledi ama yine de ben sebebe değil, sonuca odaklanmıştım o an, platonik aşkım, başlamadan bitme tehlikesini şimdilik savuşturmuştu.

    sordum,ne yapacaksınız? planınız var mı?

    yoo, o da gelsin öyle bir yerlere gideriz otururuz diye düşünüyorduk dedi,

    işte, tsigalko.. fırsat bu fırsattı.. altı pasta kaleciyle karşı karşıya kalmışsın, yanında da en güvendiğin takım arkadaşın var, vur, gol olsun..
    ···
  16. 41.
    +61
    senin yüzünden yarıda kesip aşağı bakmak zorunda kaldım yapacağın şakayı gibeyim
    ···
  17. 42.
    +54 -6
    ders bitti,
    grupla dışarı çıkıcaz gene, ayşenden tarafa baktım, gördü bu sefer, gülümsedim, gülümsedi..

    dedim "ben geliyorum şimdi siz çıkın" bunlar gitti, ben de o ara ayşen in sıraya kadar gittim, ulan ne cesaretli adammışım ha şimdi düşünüyorum da, toy-salak cesareti varmış demek ki,

    tipsiz arkadaşıyla oturuyorlar, "naber?" dedim.
    o da iyi falan filan derken biz gene kaynaştık orda, yanına filan oturdum, simitinden ikram etti. bu sefer arada arkadaşına da laf atıyorum ki gene arıza çıkarmasın.

    biz konuşurken ders arası çoktan geçmiş bile, zaman nasıl aktı anlamadım..

    bizimkiler döndüler, ben de o ara sırama gitmiştim durumu çakmasınlar diye, olayı sadece yakın olduğum arkadaşım yani okan biliyor, o çaktı tabi durumu da, serhat bini hemen, "abi niye gelmedin ya dışarı" bilmem ne diye laf yaptı iki dakikada,
    bir şeyler uydurdum, aq sanki hesap vermek zorundayım, ama kafa işte..o zamanlar kim böyle düşünebiliyor.

    o ders ebru paso espiri yapmaya çalıştı yanımda, ben de gülmeye.. hoca az daha dersten atacaktı konuşuyoruz diye, ayşen kim bilir neler düşündü.. belki de gibinde bile olmadı..ama sonuçta istemediğim dallar budaklanıyor gibi bir his oluşmaya başlamıştı içimde..
    ···
  18. 43.
    +58 -2
    acıtasyonu bırakıp o güne dönmek gerekirse,

    evet daha göreceklerim bitmemişti beyler, daha kabusum yeni başlıyordu, kara perşembenin henüz yazıları yazıyordu,

    ayşen ve ozan, ilişkilerini benden, dolayısıyla sınıftan gizlemek istemişlerdi muhtemelen (en azından ilk zamanlarını). ama bu talihsiz tesadüf, hem onları hem beni hem de orada bulunan sınıf üyelerini şaşırtmış,

    beni ayriyetten dağıtmış, onları da, artık gizleyecek bir şey kalmadığı için rahatlatmıştı..

    sinema salonunun girişine doğru ilerlerken, grubun tüm muhabbeti bu çiçeği burnunda ilişki oluvermişti, nilay yanıma sokulup:

    "-vaay demek bunlar da çıkıyormuş ha, sınıfımızda ilk çiftler oluşmaya başladı" diye sırıtıp farkında olmadan çam ormanı devirmişti,

    tabi ben robo modda olduğum için bunlar bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyor adeta,

    neyse salona girdik,

    film başlayacak,

    bizim grup gidip en arka iki sırayı neredeyse kapattık,

    ayşen ve ozan ise ortalarda bir yerin duvar kenarına oturmuşlardı, ayşen, duvar ile mert erkeğinin arasına, sıcaklığına ve güvenli ortdıbına sığınmıştı. heralde döner bıçaklarıyla filan dalıcam sanıyordu içten içe, yuva gibi sığındı oraya...

    film de, aq tam da konuya oturan cinsten..ilk yarıyı izledik, millet cıvıl cıvıl oldu böyle, aşk meşk, harika gidiyor ama sonunda ağzımıza sıçılacak belli yani..

    film arası gene bizim grup kaynatıyor, en arkanın en dışındayım, yanımda iç tarafta okan var, onun yanında diğer kızlar filan, sapların büyük bölümü bizim bir önümüze oturmuşlardı.

    amk bu sınıfın erkeklerini hiç bir zaman sevmemiştim zaten.. gibtiğimin köylüleri*..

    neyse, o ara kaynaşma, muhabbette filan herkes, okan film boyunca yaptığı gibi yine arada omzuma dokunuyor,

    en son eğildi, "abi sakin tamam mı, konuşucaz," diyip beni teskin etmeye çalışıyor ki ben zaten sakinim aq..sakinden de öte, resmen ölüyüm..ama sanırım o bunu fırtına öncesi sessizlik olarak yorumlamıştı o ara,

    ha bu arada, sonradan ondan öğrendim ki, adam meğer bütün o abuk subuk hareketleri ben onları görmeyeyim diye yapmış, hani şu önüme geçmeye çalışma, görüş açımı daraltma çabaları filan.. kardeşim benim.. düşünceli kardeşim.. aslan kardeşim..

    öndeki saplar bir şeylere gülüyorlar filan,
    sonra içlerinden en kıl olduğum gibiklerden bir tanesi dönüp,

    "agaa gördünüz mü, ozanla ayşeni? hohahahah olm adam çakıyor yaaa, çakışlardaaa hohaha pompala bebeğim parçala ozan" tarzı cümleler kurmaya başladı, yanındaki diğer elemanlar da gülerek destekliyorlar bu durumu,

    tabi adam benle ayşen' in arasındaki muhabbeti ne bilsin? o aklı sıra hayvanlığına bizi de ortak etmeye çalışıyor, biz de onlara katılıp hep beraber "ooohh çakış varr, parçala yavrumm" diye tempo tutucaz diye düşünüyor, hani erkeğiz ya biz, bin muhabbeti filan yapıcaz ya aklımız sıra.. amın oğlu.. allahın davarı..

    tabi ben bu lafları da duyunca iyice betim benzim atmış heralde, artık yüzümün şekli muşmulaya mı benzedi, tavuk zütüne mü benzedi, at yannanına mı döndüm bilemem, okan,

    "tamam aga sus, önüne dön" diye postayı koydu bu gibilmişe, tabi çocuk hala farkında değil, ben öyle yamulup, okan da tersleyince

    "ne oldu aga, tsigalko ne oldu? neyi var abi?" gibisinden bir şeyler sormaya başladı,

    okan,

    "bir arkadaşından kötü bir haber aldı demin, hadi dön abi sen önüne uzatmayalım" deyip kesti mevzuyu, bir yandan da sırtımı sıvazlamaya devam ediyor yetim okşar gibi aq.."

    bu bin, "haa aga geçmiş olsunn" deyip önüne döndü, ama önde hayvanlar gene aynı muhabbetteler, "oobaa çaakk vurrr, yürrü bee" gibisinden, güya durumla dalga geçiyorlar yani..

    okan kulağıma eğildi,

    "hay aq ya.. nerden geldik amk filmine, gibeyim şu barzoların da muhabbetini, aga sen bozuntuya verme daha fazla sık dişini" diyor.

    beyler,

    kendinizi benim yerime koymanızı isteyeceğim, sadece bir dakikalığına,

    o loş sinema salonunu,

    bir kaç sıra önünüzde, başka bir erkek ve duvar arasında oturan "hayatınızın kadını" yerine koyduğunuz ve az önce külliyen ağzınıza sıçmış kızı,

    ve onun arkasından abaza huur çocuklarının yüzünüze karşı döndürdüğü şu muhabbeti düşünün, hayal edin..

    zor değil mi?

    çok zor.. çok zor be beyler..
    Tümünü Göster
    ···
  19. 44.
    +54 -5
    şarkılara devam,
    http://fizy.com/tr#s/1qukrm

    bu sefer dedim ki, "benim bildiğim güzel bir kafe var, (okan öğretti tabi) orayı görmek ister misiniz?"

    aa olur tabi filan dedi o şirin sesiyle gülümseyerek..ben o ara uçuyorum..oldu bu iş lan, olacak, ilk defa sevdiğin biriyle birlikte olacaksın..ne gaza gelmişim ama..doğmamış çocuğa takım elbise biçmişim resmen..

    neyse arkadaşı geldi bunun, hoş bir kız, iyi dedim okanın da canı sıkılmaz, öbür tipsiz kancık da gib gibi oturur..rövanşı almış olurum..

    kafeye gittik, biz okanla it gibi ıslanmışız ama..ben hemen kapşonluyu çıkardım üzerimden, ayşen elimden aldı, masanın yan tarafındaki kaloriferin üzerine koydu.."hasta olacaksın yaa neden şemsiye filan almadın?" diye muzip muzip azarlıyor beni..beni düşünüyor beyler! benim için endişeleniyor?!

    o masada bir muhabbet döndü ki..anlatamam, şehirlerimizden, lise hayatımızdan, üniversiteyi nasıl bulduğumuzdan, sınıftan, ondan, benden bizden, havaların bozukluğundan* , her şeyden ama her şeyden konuştuk..3 saat mi oturduk, 4 mü? bilemiyorum..ama sevdiği kitapları, izlediği filmleri, yediği yemekleri, hoşuna giden rengi, evcil hayvanının ismini..pek çok şeyi öğrendim,

    o da beni öğrendi..

    o gün o masada benim için sadece o vardı beyler, gerisi teferruattı, ve inanın havadaki aklımın tek dileği, bu durumun onun için de öyle olmasıydı..

    telefon numarasını aldım, yurduna bıraktım, bırakırken sarıldım, gündeki teyzeler gibi yanaklarımızı tokuşturarak öptüm (arkadaşça tabi malum)..bilemiyorum ki daha iyisi olabilir miydi? kendi yurduma kadar adeta havada yüzerek geldim diyebilirim, ayaklarımın yere değdiğini hissetmedim bile..

    o ara biz kafedeyken ebrunun attığı 3 mesajın da farkına ancak gece vardım tabi..

    ha bir de o kancık arkadaşı bile bir an sevimli geldi lan gözüme masada, sanki her şey, bütün dünya güzelleşmişti onun yanındayken..
    ···
  20. 45.
    +56 -3
    http://fizy.com/#s/2c7qjw

    haftasonuna yakin yeri ve zamani belirleme amacli tekrar mesajlastik. belki size garip gelicek ama korkak bir cocuk gibi bulusmaya gitmemeyi dusundum, icimdeki seytan yine isbasindaydi ve
    "tsi uzatmaya gerek yok" diyordu.(sonradan ne kadar hakli oldugunu ogrendim)
    ama yine icimde kalan son pariltilara son budanmamis dallara icimdeki seytana inat tutunarak yola ciktim.

    bu sefer ayna karsisinda uzun uzun hazirlanmiycaktim, zaten gunlerin verdigi yorgunluk ve karmasa yuzume yansimisdi ne yaparsam yapiyim silip atamazdim atmama da gerek yoktu kimi kandiricaktim ki.
    bakislarim donuklasmis sanki bosluga bakar olmusdu. yuruyusum bile degismisdi.

    tolganin kicinda pireler ucusurken odadan ciktim. telefonum bi kere daha titredi.

    "geliyosun dimi?"

    pffff... gel de sinirlenme.

    "evet."

    "tamam.*"

    normalde boyle bulusmalarda heycanlanirim, heycanlanirdim ama benim de anlamadigim bi sekilde o gun rahattim beyler. ben soyliyecegimi soylemisdim.
    artik onlar dusunsundu.

    gittigim mekan hergun onunden gectigim ama hic gitmedigim bir mekandi. guzel dekorasyonu olan sirin bir kafeydi. daha once birkac kisiden * duymusdum nasil bir yer oldugun ondan pek de etkilenmedim.
    yavas adimlarla onundeki 3 basamagi ciktim sallana sallana yere bakarak..
    iceri girdigimde ise hic beklemedigim insanlarla karsilastim. aslinda aklimdan geciriyordum ama emin olamiyordum.

    karsimda elif ve arkadaslari vardi.

    evet arkadaslari...

    o an arkami donup gitmek istedim ama arkadaslari ilgimi cekmisdi.. biraz arkadaslarini anlatiyim ilerde isimize yariycak * * ;

    boyle iri kocaman insanlar, biraz yapililar kapkara tenleri var *, kara gozlerini uzerimde hissettim hertarafimda, saclari orulu bol giyimli uzun boylu kasli insanlar.

    evet bildiniz.

    tuzaga dusmusdum ama sanirim hersey daha bitmemisdi.

    aksine hersey yeni basliyordu..
    ···