/i/Felsefe

filozofiya'ya inananların kafalarını açtıkları uhrevi altincidir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    0
    s"up"an benim favori çocukluk oyuncagımdı.
    eski köyümüzde basit bir tahta parçasından cabucak yapardık.
    ben,sen, ve o güzel ayşe..
    ne eder ne yapar, kafamızdan hınzırlığı atamazdık.
    kimden korkacaktık ki? cocuktuk, dogruyduk, cesurduk.
    atardık taslarımızı imam ağabeyin evine.
    bir tane camı kırdık mı, öfkeyle bağırışını duyardık,
    önce bir kahkaha atar,
    sonra da bütün gücümüzle kacardık.
    nereye mi?
    tabii ki korudaki gizli yerimize..
    cocuktuk iste, eglenmeyi bizden iyi kim bilebilirdi?
    ···
  2. 52.
    0
    Pekmezine ...
    ···
  3. 53.
    +26
    Evet beyler geldik bir muhabbette karşımızda bir berkecan var veyahut hitabet yeteneği +9 efsunlu bir imçici de olabilir.(iç savaş mı çıkıyor aminyum)
    Burda bir darbe almış olabilirsiniz. Sizi ezmiş size laf atmış olabilir.Ve gerçekten insanlık haliyle cevap verememiş ve insanların gülüşmeleri sizin gururunuzu incitmiş olabilir (kıyamam).

    ÜZÜLME ÇARESi VAR
    Burda unutma fırsatları değerlendirmelisin , yoksa eve gidip kendini yersin ulan şöyle deseydim böyle yapsaydım diye. ->Aynı nehirde bir kere yıkanılır . (unutma) ilk yazıda anlattım ne demek bu arada.

    -Şimdi durumu açıklayalım, mors olma evresi insanlar gülmüş ve muhabbet devam ediyor.
    -Ve sizi bir sessizlik almış gidiyor çare yok gibi gözüküyor.
    -Ve sizi mors eden zamazingo kılıklı saçları çekik gözleri fönlü muallakin sizden hem fizik hem üslup yönüyle üstün olduğunu varsayıyorum. ( en extrem durumları hesaba katıyorum panpa zoru çöz kolayı kendin de çözersin (ehe)).

    -Unutma kurallar devam ediyor dinle ,laf atma .Mesela taktan espri yaptı mı haha yada komik mi DEME ONU EZME.
    -Sessizliğini koru yapman gereken onu ezmek değil, onun devletini yıkmak değil o senden güçlü unutma kendi saltanatını kurucaksın. Onun güçlü olduğu konuyu konuşuyorsunuz unutma.*Ve bu konuda onu yenemeyeceğini anladığın anda konuyu değiştir.
    ÖRNEK:Futbolu hiç takip etmem. harıl harıl konuşuyorlar sap gibi kalma , konuyu değiştir.
    Basketbol mu ona çek konuyu, hadi bu zor, izlediğin bir filme çek ustalıkla eleştir o oyuncuyu gibeyim deme, unutma söylediklerimi şöyle söyle yapmacıklık tuzağından kendini kurtarabilmiş değil bu johny abimiz de . Farklı bir açıdan bak cümleleri farklı kur (anladın sen).

    -Konuyu değiştirdiğin anda ipleri elinde tutmaya bak. Tekrardan onun eline geçmemesi için konuyu sık sık değiştir şok olur beyni durur*- bir sus dıbki falan derse kardeşim ben seni dinledim de *MORS OLMASSA BANA GEL PARAN iADE.
    -Baktın herif film kurdu , futbol canavarı ,kitap kurdu pgibopat bi tip. Çek konuyu inci'ye bir sözlük var de şöyle bir başlığından bahset *bak sana basit gelebilir ama başkaları sözlüğün s'sini bilmez Sen kültürlüsün . Onlar şuan survivor izliyor fosu fosur uyurken sen *okuyorsun ,düşünüyorsun ve felsefe yapıyorsun.

    Bu aşama da tamam En mühim ve kafada biten basit aşamaya geçiş yapıyorum beyler.
    AŞAĞILIK PgibOLOJiSi bir bataklık gibi çeker alır sizi enginlerden. Kurtulmanın çaresini Şuan yazıyorum .
    • 2 dk bir su içeyim klavyeyi avuçlayacağım kardeşlerimi, dostlarım için.
    Devamı geliyor.

    Destek veren kardeşlerime ,Up'layan yürekli insanlara minnettarım.
    Yazıyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 54.
    0
    Eeeeeyyyy amarika

    Diyerek
    ···
  5. 55.
    0
    reserved
    ···
  6. 56.
    0
    Ressrdvddd
    ···
  7. 57.
    0
    seni sevdim ben öyle sevdim ki sen bilemezdin hayaller kurardım yanındaki koltukta sen vardın yalnız değildim, kafamı yana cevirirdim, ve bana dogru isildayan bakıslarına hayran hayran bakardım.
    rüzgar saclarını havalandırmıstı, kücük sirin gözlerini kapamak zorunda kalıyordun, bu tatlılık ise beni ancak delirtiyordu. basmıstım gaza, dur durak bilmiyordum, durmayacaktım, asla bu rüyadan uyanmayacaktım.
    sen, ben, papatyalar, rüzgar.
    sonsuzluk bir çırpıda geçsin istemiyordum. fakat geçiyordu, ancak bir saniye sürüyordu, tüm sonsuzluk, kafamın alamayacağı büyüklükte bir kutsallık, bir saniyeye doluşuyor, kafamı allak bullak ediyordu. bunu kafamın alabileceğini iddia etmem olanaklı değildi. kafam değil, ruhum bunu kaldıramıyordu. artık gerçekleri istiyordu, ölümü değil hayatı istiyordu, kötülüğü değil iyiliği, güzelliği istiyordu.
    tüm benliğim seni istiyordu.
    acımasız hayaller bile bu isteği canlı tutmaya tek başına yetiyordu.
    aşk insanı delirtiyordu. ve birden bütün büyü bozuluyor, benzinin bittiğine dair sesi duyuyor, ve arabanın duruşuna hazırlanmak zorunda kalıyordum, sana söyler miydim hiç, asla öyle bir şey olmazdı. kendimi gelecek felakete hazırlar, bir sonraki seferinde bambaşka bir düş denizinde bambaşka bir mutluluğu tatmaya uğrasırdım. belki de her seferinde tecrübeleniyordum. seni bu kadar tanımadan tanımam mümkün olabilir miydi? yoksa bu da shakespeare'nin zamanında dediği gibi bir yanılsama mı idi? senin gibi bir kutsallık nasıl yanılsama olabilirdi? hangi kendini bilmez bunu iddia edebilirdi? ölümün önüne sadece ve sadece aşk geçebilirdi. bahtsız ruhun acı denizindeki son çırpınışlarına yardımına sadece delilik yetişebilirdi. sevgi ne anlam ifade edebilirdi benim için? yazın buz tutmuş bir nehiri ifade edebilirdi belki. bu nehirin üzerindeki buzlarda topuklu ayakkabılar ile yürümeyi de ifade edebilirdi, pekala buzun parcalanısı ile birden kendimi buz gibi soguk sularda buldugumdaki sok, veyahut bir acı icinde kıvranıs da sevgi sayılabilirdi.
    bu dünyada ögrendim ki, sevgi ne umutlu, ne de hayırlı bir meslekti.
    o zaman düşler denizine dalma zamanı. daldığın yerden çıkamama zamanı.
    bu nasıl bir yalanlar zinciridir, bu nasıl bir uyuşturucudur!
    sen nasıl bir ayartıcısın ey kızılım!
    sen beni besbelli ki canlı değil, ölü istiyorsun.
    sana mon amour dememi istemiyorsun. sen sana aynen sunu dememi istiyorsun!
    tu vas me detruire!
    tu vas me detruire!
    et je vais te maudire,
    jusqu'à la fin de ma vie!
    ne yapabilirim ki, ey aşkların acımasızı!
    neden kaderimi böylesine vahşice parçaladın?
    bil ki ben sabırlıyım, tüm bunlara katlanırım.
    ama bil ki bu beden daha fazlasını alabilecek mi? bunun cevabını verebilir misin?
    ellerinde kan olmasına katlanabilecek misin?
    seni seviyorum iste benim kücük tatlı seytanım.
    sensin mon amour sensin Ma tragédie,
    au revoir mes regrets
    öldür beni.
    simdi.
    lütfen.
    böyle derdim, üzülür kederlenirdim, cünkü acımasızlık ruhumu cepecevre sarmıstı, caresizlik karakterim olmustu, lakin buna dur demem gerekir,
    çünkü sen su anda yanımda değilsin, olmadın da, olmayacaksın da, üzülmemem gerekir, kanlı ellerinde huzuru bulmam gerekir, yaşamadığım pişmanlıklar için ağlamamam, yaptığım aptallıkları bir defterde listelemem gerekir.
    seni hayatımdan tamamen silmem gerekir.
    seni öldürmem gerekir.
    parfümünün sindiği her bir yeri silip silip yıkamam, her fotoğraf çekildiğin yerden uzaklaşmam, oturduğun gittiğin, sevdiğin her şeyden nefret etmem gerekir. senden nefret etmem gerekir. bütün bu nefretim ile seni bir saniyede yok etmem gerekir.
    bunu yapabilecek cesaretim var mı sanıyorsun?
    yapılması gereken tabii ki bu.
    peki beni sorumluluk sahibi bir insan olarak mı tanıyorsun?
    beni kendisine önem veren bir insan olarak görmüş müydün hiç?
    artık bu kelimelerden sıkıldım. kendime yapamayacağım sözlerden vermekten sıkıldım.
    gerçek olmayan hayallerde mutluluğu tatmaya calısmaktan, bu hayalleri 1 saniyeden daha uzun tutmak üzerine caba harcamaktan sıkıldım.
    sokağa çıktım, yalnızdım, tamamen yalnızdım. farklı dillerde konusuyordu insanlar, konustukları sözcüklerden bihaberdim, onlar da benden. belki de öyleymişçesine davranıyorlardı. böylesi hoşlarına gidiyordu belki de. caddede kediler ve köpekler olmasını isterdim, neşe katarlardı, huzur katarlardı, oysa yoktu. bu hayalet gibi davranan yabancıların soluk tavırları, soğuk ve karamsar hava altında daha da karanlık bir kişiliğe bürünmüs bej renkli geniş aralıklı fakat eski ve antik bir ruhu yansıtan bu kaldırımların üzerinde kendi soğukluklarının bir dışavurumu neticesinde süzülüyorlardı. ben de onlardan biri olmak isterdim. cok sey istemezdim, onlar mutsuz görünmüyorlardı, sadece alışmış, bıkmış, bitmişlerdi, bu onları mutsuz yapmazdı, başka bir şey yapardı, ama bunun ne olduğunu kelimelerle tarif edemem çünkü öyle bir şeyi yaşamadım, bu ben değilim.
    ve kaldırıma ilk adımı attım, sert bir adımdı, güçlü bir adımdı, ilk adımlar önemlidir çünkü, karakterinizi yansıtır, duruşunuza ve yapabiliritenize dair başkalarına bir fikir sağlar, ve bu güçlü adım başkalarına benim özgüvenli olduğuma dair bir mesaj verecekti, ben de böylesini isterdim, özgüvenli görünmeyi isterdim, çünkü asla özgüvenli olamamıştım, çocukluğumdan beri bu böyleydi.
    özgüven ve adım birbirinden en uzak köşelere oturmuş, eski bir husumetten dolayı birbirlerine küsmüş ve birdaha barışmamak üzere ayrılmışlardı. ben de bu yüzden başkalarına sahte bir özgüven kalkanı sunup onlara kendim hakkında yanlış izlenim sunardım, bu benim icin daha iyisiydi.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 58.
    0
    seni sevdim ben öyle sevdim ki sen bilemezdin hayaller kurardım yanındaki koltukta sen vardın yalnız değildim, kafamı yana cevirirdim, ve bana dogru isildayan bakıslarına hayran hayran bakardım.
    rüzgar saclarını havalandırmıstı, kücük sirin gözlerini kapamak zorunda kalıyordun, bu tatlılık ise beni ancak delirtiyordu. basmıstım gaza, dur durak bilmiyordum, durmayacaktım, asla bu rüyadan uyanmayacaktım.
    sen, ben, papatyalar, rüzgar.
    ···
  9. 59.
    0
    onsuzluk bir çırpıda geçsin istemiyordum. fakat geçiyordu, ancak bir saniye sürüyordu, tüm sonsuzluk, kafamın alamayacağı büyüklükte bir kutsallık, bir saniyeye doluşuyor, kafamı allak bullak ediyordu. bunu kafamın alabileceğini iddia etmem olanaklı değildi. kafam değil, ruhum bunu kaldıramıyordu. artık gerçekleri istiyordu, ölümü değil hayatı istiyordu, kötülüğü değil iyiliği, güzelliği istiyordu.
    tüm benliğim seni istiyordu.
    ···
  10. 60.
    0
    Rezerved
    ···
  11. 61.
    0
    acımasız hayaller bile bu isteği canlı tutmaya tek başına yetiyordu.
    aşk insanı delirtiyordu. ve birden bütün büyü bozuluyor, benzinin bittiğine dair sesi duyuyor, ve arabanın duruşuna hazırlanmak zorunda kalıyordum, sana söyler miydim hiç, asla öyle bir şey olmazdı. kendimi gelecek felakete hazırlar, bir sonraki seferinde bambaşka bir düş denizinde bambaşka bir mutluluğu tatmaya uğrasırdım. belki de her seferinde tecrübeleniyordum. seni bu kadar tanımadan tanımam mümkün olabilir miydi? yoksa bu da shakespeare'nin zamanında dediği gibi bir yanılsama mı idi? senin gibi bir kutsallık nasıl yanılsama olabilirdi? hangi kendini bilmez bunu iddia edebilirdi? ölümün önüne sadece ve sadece aşk geçebilirdi. bahtsız ruhun acı denizindeki son çırpınışlarına yardımına sadece delilik yetişebilirdi. sevgi ne anlam ifade edebilirdi benim için? yazın buz tutmuş bir nehiri ifade edebilirdi belki. bu nehirin üzerindeki buzlarda topuklu ayakkabılar ile yürümeyi de ifade edebilirdi, pekala buzun parcalanısı ile birden kendimi buz gibi soguk sularda buldugumdaki sok, veyahut bir acı icinde kıvranıs da sevgi sayılabilirdi.
    ···
  12. 62.
    0
    bu dünyada ögrendim ki, sevgi ne umutlu, ne de hayırlı bir meslekti.
    o zaman düşler denizine dalma zamanı. daldığın yerden çıkamama zamanı.
    bu nasıl bir yalanlar zinciridir, bu nasıl bir uyuşturucudur!
    sen nasıl bir ayartıcısın ey kızılım!
    sen beni besbelli ki canlı değil, ölü istiyorsun.
    sana mon amour dememi istemiyorsun. sen sana aynen sunu dememi istiyorsun!
    tu vas me detruire!
    tu vas me detruire!
    et je vais te maudire,
    jusqu'à la fin de ma vie!
    ne yapabilirim ki, ey aşkların acımasızı!
    neden kaderimi böylesine vahşice parçaladın?
    bil ki ben sabırlıyım, tüm bunlara katlanırım.
    ama bil ki bu beden daha fazlasını alabilecek mi? bunun cevabını verebilir misin?
    ellerinde kan olmasına katlanabilecek misin?
    seni seviyorum iste benim kücük tatlı seytanım.
    sensin mon amour sensin Ma tragédie,
    au revoir mes regrets
    öldür beni.
    simdi.
    lütfen.
    ···
  13. 63.
    0
    işte görmek istediğim başlık tipi. Yararli.
    ···
  14. 64.
    0
    böyle derdim, üzülür kederlenirdim, cünkü acımasızlık ruhumu cepecevre sarmıstı, caresizlik karakterim olmustu, lakin buna dur demem gerekir,
    çünkü sen su anda yanımda değilsin, olmadın da, olmayacaksın da, üzülmemem gerekir, kanlı ellerinde huzuru bulmam gerekir, yaşamadığım pişmanlıklar için ağlamamam, yaptığım aptallıkları bir defterde listelemem gerekir.
    seni hayatımdan tamamen silmem gerekir.
    seni öldürmem gerekir.
    parfümünün sindiği her bir yeri silip silip yıkamam, her fotoğraf çekildiğin yerden uzaklaşmam, oturduğun gittiğin, sevdiğin her şeyden nefret etmem gerekir. senden nefret etmem gerekir. bütün bu nefretim ile seni bir saniyede yok etmem gerekir.
    bunu yapabilecek cesaretim var mı sanıyorsun?
    yapılması gereken tabii ki bu.
    peki beni sorumluluk sahibi bir insan olarak mı tanıyorsun?
    beni kendisine önem veren bir insan olarak görmüş müydün hiç?
    artık bu kelimelerden sıkıldım. kendime yapamayacağım sözlerden vermekten sıkıldım.
    gerçek olmayan hayallerde mutluluğu tatmaya calısmaktan, bu hayalleri 1 saniyeden daha uzun tutmak üzerine caba harcamaktan sıkıldım.
    ···
  15. 65.
    0
    sokağa çıktım, yalnızdım, tamamen yalnızdım. farklı dillerde konusuyordu insanlar, konustukları sözcüklerden bihaberdim, onlar da benden. belki de öyleymişçesine davranıyorlardı. böylesi hoşlarına gidiyordu belki de. caddede kediler ve köpekler olmasını isterdim, neşe katarlardı, huzur katarlardı, oysa yoktu. bu hayalet gibi davranan yabancıların soluk tavırları, soğuk ve karamsar hava altında daha da karanlık bir kişiliğe bürünmüs bej renkli geniş aralıklı fakat eski ve antik bir ruhu yansıtan bu kaldırımların üzerinde kendi soğukluklarının bir dışavurumu neticesinde süzülüyorlardı. ben de onlardan biri olmak isterdim. cok sey istemezdim, onlar mutsuz görünmüyorlardı, sadece alışmış, bıkmış, bitmişlerdi, bu onları mutsuz yapmazdı, başka bir şey yapardı, ama bunun ne olduğunu kelimelerle tarif edemem çünkü öyle bir şeyi yaşamadım, bu ben değilim.
    ve kaldırıma ilk adımı attım, sert bir adımdı, güçlü bir adımdı, ilk adımlar önemlidir çünkü, karakterinizi yansıtır, duruşunuza ve yapabiliritenize dair başkalarına bir fikir sağlar, ve bu güçlü adım başkalarına benim özgüvenli olduğuma dair bir mesaj verecekti, ben de böylesini isterdim, özgüvenli görünmeyi isterdim, çünkü asla özgüvenli olamamıştım, çocukluğumdan beri bu böyleydi.
    özgüven ve adım birbirinden en uzak köşelere oturmuş, eski bir husumetten dolayı birbirlerine küsmüş ve birdaha barışmamak üzere ayrılmışlardı. ben de bu yüzden başkalarına sahte bir özgüven kalkanı sunup onlara kendim hakkında yanlış izlenim sunardım, bu benim icin daha iyisiydi.
    ···
  16. 66.
    0
    aşığım sana yar, ne diyecek kelimem kaldı bilir misin,
    cok sevdim seni...
    hiç yüzüne söylememiştim, değil mi?
    lütfen yanılt beni..
    ···
  17. 67.
    0
    Rez panpa devam
    ···
  18. 68.
    0
    ellerin dert görmesin
    ···
  19. 69.
    0
    Geldim rezzers
    ···
  20. 70.
    +24
    Evet 15 dakikalık bir ara verdim kusura bakmayın *dostlar yazmaktan boğazım kurudu %30 da kör oldum. şimdi geldik en kritik noktaya
    -Beyleer Beyler bizi bitiren bu bizi başlamadan bitiren bu tak iyi bakın buna bu *AŞAĞILIK PgibOLOJiSi.
    -Bu öyle nalet bir şey ki beyler hayatta bunu atlatamaz iseniz hayat boyu çok çektirir size bu meret.
    -Kafana koyduğun şeyi yap , kararlarının destekçisi ol. Tamam bunlar çok temel ama önemli ,kararlarını uygularken nasıl yapacağım sorularını yanıtsız bırakma , çözüm yollarını tek tek yap. Birşey konusunda başarılı olmak için kararlı ol.
    -Şimdi Hitabeti uygulayabilmek için bu takozu kaldırmamız lazım . Arabayı yaptık ama benzinimiz yok gibi birşey beyler.
    -Şimdi öncelikle ayna karşısında tipimi gibeyim ,falan demene gerek yok . Tamam çok iç açıcı değilsin Bu genetik birşey ama empati yap sen insanları tipi ile yargılamıyorsun tipsiz ama çok iyi konuşan insanlar vardır işte bu yüzden hitabeti anlatıyoruz. Hayatımızda bir + basamak adeta.
    -Öncelikle umutsuzluğa kapılma karşındakinin insan olduğunu unutma .
    -tamam klişe ama bu böyle . Hayatta hep pozitif ol (tamam diğer entrylerimde negatif olabilirim ama onlar ölüm teması ile işlenmiş metinler) .
    -Sürekli tebessüm et, göz temasını kaçırma.
    -Çok sesli çok sessiz gülme ,muhabbeti hisset anı yaşa.
    -YAPILAN EXTREM HATA:
    -Karşındaki organizma (bir selam çaktı organizma deyince kabul et ) ile konuşurken başka birşey düşünme muhabbete odaklan .
    ÖNEMLi NOKTA.
    -Muhabbet açmaya falan çalışma doğal olmak en önemli husus.
    -Mesela (organizma) ile konuşurken amacın sadece konuşmak olsun kafan başka yerlere gitmesin.
    ÖNEMLi NOKTA 2 (YILDIZLI MADDE)
    Beyler bu anlattıklarımızın hepsinin *işe yaramasını ve karşımızdaki insanı hitabet oku ile vurmak için en önemli maddelerden biri SAMiMi OL.
    -Yapmacıklık ve gereksiz bir uzaklıktan uzak dur.

    Konuşmak istediğin , sürekli muhabbet kurmak istediğin biri olabilir. Bunun için yapman gereken bir kaç madde var ve hiç zor değil.
    ÜSTELiK BU KiŞi SÜREKLi KENDiNi GERi ÇEKiYOR OLABiLiR.
    Problem yok. Muhabbet alevini canlandırıp hitabet ile korlamayı öğreteceğim.

    --> Beyler bunları uygulayın bazı satırları aklınızdan çıkarmayın , unutmayın bunların hepsi aynı zamanda bir felsefi idea'dır, üzerlerinde düşünmeden felsefe yapmadan uygulayamazsınız .!ÖNEMLi OLAN LÜGATA SOKMAK BEYLER ,DAVRANIŞ LÜGATINIZA GiRDi Mi TAMAM DEMEKTiR.

    Devam ediyorum.. Destekleyen dostlarımı unutmayacağım çok teşekkürler.
    Tümünü Göster
    ···