ilk haftadan bizi önemsiz derslerde boş bıraktılar okulda. test çözelim ygsye hazırlanalım diye. ben tembeldim test falan çözmem amk okulda. çok sıkılırsam açar çözerdim en fazla. diğerleri benim gibi değildi.
k:ünal kalk iki basket atak
ü:dur bu ders çalışim diğer ders atarız
k:fırat gel top oynayak la
f:kanka çalışim ya
k:kübra gel çay içek la
k:ket valla bu testleri çözmem lazım
k:ebenizin dıbına koyim biriniz de çözmeyin lan
k:buğra
b:ne var lan yarrrrrrramın antifirizi
k:... neyse sövmicem gel de hadi dolanak
b:git lan başımdan
k:giberim gel işte
b:yok
tutup silgi koparıp atmaya başladım buna
b:atma lan
b:atma dıbına koyim
b:harbi döverim bak atma
b:şimdi gibtim senin zütünü
kovalamaya başladı bahçeye çıkana kadar kovalattım kendimi. en son sakinleşince oturduk bi çay içtik. sonra geri sınıfa çıkarken müdür yakaladı bunu.
m:evladım o saçların hali ne
b:buyrun hocam
m:kestir bak çok uzun yasak bu kadar uzun olması
b:peki hocam
geçtik geri sınıfa teste dalmıştı herkes. buğrayı da kaybettim sınıfa girince. ben de taktım kulaklığı müzik dinledim.

o günden sonra buğra hergün bereyle geldi. bin hazırlıklı geziyordu okulda biri uyarır diye. bahçeye çok çıkmıyor çıksa da önden bizi gönderiyordu. birileri varsa el ediyorduk gelme diye. yoksa da gelsin diye işaret veriyorduk. bir gün ben bu zütü yine deli ettim kovalamaya başladı. uzaktan müdürü görünce taktı bereyi hemen kafaya saçları da soktu içine.
m:oğlum bu ne hal bu sıcakta bere mi takıyorsun
b:hocam siz dediniz diye saçı kestirdim
m:ee tamam işte aç bakim
b:hocam valla çok kısa. çok çirkin oldum utanıyorum.
m:iyi bakim. derslerde çıkar ama
b:çıkarıyorum hocam
bin ne güzel yalan söyledi. tüm yıl kestirmedi. saçı omzuna geliyordu zaten dümbüğün. sırtına inecek kadar uzattı. kimse yakalayamadı okulda yıl sonuna kadar.

bir ara ilkeyi darp ediyor. ikisi de yakınım ama darp edilen kız. e bi zahmet dur diyim dedim
k:kanka niye dövüyon kızı
b:vermiyor termosu
k:la niye vermiyon adama termosunu. deli bu dıbına koyim bilmiyon mu sanki
i:ya benim termos benim.
k:lan napacan sen termosu zorla alıyon
o çekiştirmede düştü termos. plastiği çatladı. ilke bizden okulda sınıf olarak üst değildi ama hayat lüksü olarak üst olduğundan hediye etti termosu buğraya. starbucksta satılan 60 liralık termostu amk ben olsam dava açardım zütverene.
k:olum yazık lan kıza termosu napacan ki
b:bekle yarın bi kahve yapim gelim de görürsün.
ertesi gün termosla girdi sınıfa. geldi en arka köşeye yanıma.
b:al lan bi tadına bak
k:tükürmedin dimi
b:allah belamı versin tükürmedim bi tadına bak
k:bizim kantinde satılanlar gibi değil harbi kaliteli bu. ama içtikten sonra hafif içim yandı lan
b:alala ben de öyle olmuyor
k:beraber içek mi
b:olur olur
dıbını gibim bir termosu ikimiz içtik ilk ders. teneffüste bi gevşeme geldi. o zaman anladım
k:zütünü gibim buğra
b:ahaha anladın dimi
k:anladım dıbına koyim. tadı muhteşem lan yarın yine yapar mısın
b: yaparım
beyler kahvenin içine vodka koymuş. vodkayı şu yaşıma kadar o kadar güzel tatta içmedim ben. o günden sonra bir ay falan her sabah vodka kahve içtik. dozu arttırdı zamanla. okulda yakalanmadan kafamız güzel geziyorduk. sonradan diğerleri de salça olunca olaya yapmayı bıraktı buğra.

son sınıf olduğumuz için bize eşofman serbestliği verdiler. rahatlığımıza özen gösteriyorlar akıllarınca. rahat çalışalım hiçbirşeyi takmayalım kafaya sadece derse odaklanalım diye. oldu dıbına koyim siz eşofmana izin verdiniz diye zaten boğaziçini kazandım. ama tüm son sınıfların da hoşuna gitmiş bu olay çoğu kişi giyiyordu. ben ilk başlarda giymedim. sonra baktım kimse ses etmiyor çektim basket şortunu gittim okula. her gören uyardı amk. oğlum bu ne hal, oğlum şort ne alaka, cumali görmesin bak seni sevmiyor zaten evladım...
o hafta cuma çıkış törenindeydik. yine lise son olmamıza rağmen pandik ekgib olmuyordu. şakayla karışık abazlıklarımızla birlikte birbirmizi ciksi kızların üzerine itip düşerken neresini ellersek diye hain planlar yapıyorduk. sonunda sıra olmayı başardık. müdür aldı eline mikrofonu.
-gençleeeeeer.
öyle bir gençler derdi ki hocalar dahil tüm okul gülerdi. ona rağmen her hafta aynı kelimeyle başlardı.
-gençleeeeer. neden gülüyorsunuz. komik bir şey mi var lan
yanındaki istiklal marşını okuyacak müzik hocası bile eliyle ağzını kapatırdı amk.
-ben size eşofmanla gelmeniz için izin verdim. siz okula at hırsızı gibi geliyorsunuz. kiminiz şortla geliyor. kimin kadın gibi saç uzatıyor. duyumlarını alıyorum. haftaya yakalarsam onları görüşecez.
ufacık bir rahat verdiler ona da laf ettiler amk. eşofmanını gibtiklerim pantolona döndüm geri.

dershanede birinci aydan sonra sınıf belirleme sınavları oldu. her hafta sınav yapıp her hafta birileri sınıf düşüp çıkıyordu. ben hüseyin çalışkanlara gelemez diye sınıf düşmeye karar verdim. ilk sınavda bilerek bildiklerimin yarısını yanlış yaptım düşürmediler. rehberlikçiye gittim.
k:hocam sınavım çok kötü niye düşmedim sınıf.
-herkesin kötü geçti. sen düşmek mi istiyorsun.
k:hocam valla istiyorum ya
-tamam halledecem ben
bir tak halletmedi ama. diğer hafta 20 net falan yaptım yine düşmedim. diğer hafta 5 net yaptım. öteki hafta boş verdim amk. sonraki hafta bütün cevapları salladım yok hala düşmedim. giberim dedim en son tüm soruları okudum. bildiklerimi işaretledim. cevap anahtarına yanlışlarını işaretledim. -50 net falan yapmış olmam lazım. gittim rehberlikçinin yanına.
k:hocam bu sefer de düşürmezseniz sizi şikayet edecem
-nasıl düşecen ki
k:görürsünüz
haftasonu dersin ortasında geldi. ümit hoca vardı matematikçi onun dersiydi. tip olarak bana çok benzer ama birbirmizi sevmezdik.

rehberlikçi:hocam pardon gelebilir miyim
ümit:tabi buyrun hocam
rehberlikçi:burak derdin ne oğlum
k:hocam size kaç kere söyledim istemiyorum ya bu sınıfı
önlerden bir tane dıbına koduğumun şişko kızı duyacağım şekilde mırıldandı
-sanki biz çok istiyoz.
giblemedim. tantana çıkarmaya gerek yoktu. hoca devam etti.
r:burak düşürmicem sene boyu bu sınıftasın alışacaksın. hüseyinle senin duyumunu aldım. siz zaten dersleri umursamıyorsunuz bide aynı sınıfta olunca hocalar ders işleyemiyormuş.
k:hocam bidaha halledecem diye söz vermeyin o zaman.
çıktı gitti karı. sınıf bana gıcık hoca bana gıcık ben kendimle barışıktım.
ü:gidesin mi var.
k:evet hocam istemiyorum burda kalmayı
ü:tamam benim derslerimde çıkarsın
k:atılınca zevkli olmuyor kendim istemeliydim ilk. bundan sonra her dersinizde varım.

herif allah var matematiği çok güzel ve eğlenceli anlatıyordu. ama sevmiyordum bini. bir ara yine bunun dersindeyiz yanımda burak diye bir arkadaşım var. bu o bana laf eden şişko kıza laf etti dalgasına.
b:lütfiyeeee
b:kız lütfiyeeee
l:kes sesini be
dönüp bana bakarak söyledi bunu. aldırış etmedim.
b:lütfiyeciğim
b:bak bak tavırlara bak havalı seni.
l:mal mısın uğraşma benimle
ikinci kez bana dönüp söyledi. hafiften sinirlendim.
k:seninle konuşan ben değilim yanımdaki burak. sesinden anlamıyor musun
l:offf sus be gerizekalı
sinirlendim beyler. baya sinirlendim ama niyeyse sustum.
k:burak bak cidden çok sinirlendim şuan gözünü sevim uğraşma pis patlicam.
yavşak herifin hoşuna gitti sinirlenmem. bana uzun uzun güldü.
k:bak yapma cidden tutamam kendimi çok ciddi söylüyorum şuan şakam yok
b:lütfiye kız nabersin ayol
l:ya sen ne laf anlamaz bir çocuksun salak
üçüncü kez dönüp söyleyince ve tek o salak haricinde herkesin ben değil burağın laf attığını bilmesinden sınıfta bir gülüşme oldu.
irem gülüyordu batuhan gülüyordu barış gülüyordu sena batuhan muzaffer mert hepsi gülüyordu. burak da yanımda keyiften dört köşe. ben gülemedim.
önümdeki kitabı kaldırıp ani bir hareketle fırlattım buna. koluna çarptı. sınıfta ciddiyet oldu. hoca dahil herkes bakıyor bana. hoca ne yapacaksan yapma bakışı atıyordu.
l:ne atıyorsun beeee
elime ne geçerse fırlatmaya başladım söverken.
k:senin gelmişini geçmişini giberim. dıbına kodumun kızı. belanı giberim huur çocuğu. dıbına koduğumun pis şişkosu. yannanımın kafasına bak
millet beni tutmaya başladı bıraksalar gibip öldürecem o dereceye gelmişim.
ümit hoca:sen neler diyorsun ya
k:banane allahını sabahtan beri laf atıyor bana duyuyorsun sen de ona birşey demeyip bana mı karışıyon.
ümit hoca:tamam otur bi sakin ol
k:tamam bırakın lan bi oturim dıbına koyim bırakın.
bıraktılar beni hoca arkasını döndü zütü sıraya oturtur gibi yaptım sıçradım sıra üzerinden herkesin boş anında. tekme salladım bir tane tuttular yine zütverenler. elime ne geçerse fırlattım amın kızına. zaten nereye atsam çarpıyor bir yerine öyle bir şişko. kendime gelene kadar dersten çıktım sonra da.

dıbına koduğumun olayındaki kahramanlardan bahsedim size. lütfiye sağlık meslekte okuyan bir tip. bir ara kızlarla sohbet ediyordum bu da aralarındaydı malesef.
irem:benim hedefim yok ya puanıma göre bir yere giderim
sena:ben de şimdilik net birşey söyleyemiyorum.
k:ben de pgiboloji istiyorum da zor gibi.
lütfiye:pgiboloji ne ya.
k:niye noldu
l:hayal kuruyorsun şurda düzgün birşey söylesene
k:sen ne istiyon
l:hacettepe tıp
k:aferin gidersin
l:giderim tabi
k:anadolu bile kazanamamış sağlık lisesinde okuyan biri olarak orayı kazan ben de vurduracam burda herkese.
l:neyi vurduracan
k:anlayan anladı boşver.
burak deseniz hala arkadaşım o zamanlar çok normal değildi ama. sınıfa ilk girdiğimde en arka köşede oturuyordu benim oturmak istediğim yerdeydi. ben de kalkar belki diye yanına oturmaya gittim. ben yanına yürürken çıkardı ayakkabısını klimaya fırlattı.
k:kardeş napıyon
b:çalışmıyor ya dıbına koduğumun kliması
k:anladım tamir olmuştur şuan
b:olsun olmasın içim rahatladı
çocukla biraz sohbet ettikten sonra bir baktık ki ilkokulda aynı okul aynı dönem ve aynı sınıftaymışız amk. o beni hayal meyal hatırlıyor beni onu hayal meyal hatırlıyorum. fakir ruhlu olunca beraber takıldık. sınıfta çok fazla zengin vardı biz fakirler birbirmizi bulmalıydık. mesela barış vardı. arabayla geliyordu amk dersaneye 307si vardı bide o yaşta. bir gün bunla idda oynamaya gittik. aynı kuponu yaptık ben hüseyin barış.
barış:beyler kaç basıyorsunuz
hüseyin:2 kanka sen
barış:100
h:gibtir git dıbına koyim ya
harbi yüz lira bastı bizim canımız sıkılmıştı amk. biz niye böyle zengin değildik.

okulda merve vardı bizim sınıftan okul başkanıydı ayrıca. statüyü söylüyorum çünkü okul başkanı gibecektim. her yiğidin harcı değildir.
merve fazla samimi ve fazla samimi davranan bir kızdı. güzel değildi ama onun da yumuşak bacakları vardı ve kendini istetmeyi biraz becerebiliyordu. benim gibiş sokuş hikayelerimi bazen ısrarla erkeklerin arasına girip dinlerdi. veya bir başkasının. dinler dinler malzemeyi toplar en sonunda da 'pisliksiniz yaaaa' der giderdi.
bir gün coğrafya dersinde hoca boş bıraktı bizi. film açıp izlemeye karar verdik. sınıfın perdeleri çekildi ışıklar kapatıldı. filmi hatırlıyorsam tüm sözlük gibsin beni. en arka köşede kulaklığı taktım müzik dinlemeye başladım. tek oturuyordum o ders. film devam ederken merve geldi yanıma. birşeyler fısıldadı. çıkardığım kulaklığı
k:anlamadım
m:diyorum ki niye filmi izlemiyorsun
k:çekici gelmedi bana film
m:anladımmmm. dur sana yaslanıp izleyim.
k:müzik keyfimi gibtin attın ama
m:dinleme ya beraber izleyelim
o arada sol kolumun altına girmiş bana doğru uzanmakla yaslanmak arası bir pozisyonda. benim sol el memelere düşmüş. ufak ufak elliyorum. bu da bir süre sonra dirseğiyle baboliye dokundu.
m:ohaaa ket noldu da böyle bu
k:sence niye olabilir soru mu bu
m:cidden bilmiyorum
sıktım bunun göğsünü
m:yapma be manyak mısın
k:hareketlerle anlatmak istedim neden öyle olduğunu
m:haha kudurmuşsun sen
sonra biraz daha aynı şekilde kalıp en son kucağıma oturmakla oturmamak arası bir pozisyonda kaldı. ben de belinden sarıp kendime çekiyorum ara ara. sonra kalktı gitti bu.

o gün fena kudurdum. eve varınca mesaj attım buna.
k:merve napıyorsun
m:iyiyim eve geldim şimdi sen
k:Ben de öyle. haftasonu planın var mı
m:yok şimdilik noldu
k:bize gelsene yine film izleriz
m:yok ya
k:niye be
m:olum ev ortamı sen falan ahahaha
k:niyetim o zaten benim
m:yok be manyak mısın sinemaya gidelim dersen gelirim
k:gibtir git ya bugün azdırdın azdırdın şimdi de istemem ayağı yapıyorsun.
gıcık aldım kızdan. bizim sınıfta bunu sevmeyen kızlar vardı. onlara anlattım onlar zaten yaymıştır tüm okula. aramızdaki gerginlik çok belliydi. sınıfta da onla konuşurken benle, benle konuşurken de onla aynı sohbet ortamı olmuyordu. hatta ismimiz aynı sohbette bile geçmiyordu. birkaç ay içinde bir kaç kez şaka olsun diye laf vermeye çalıştı. ben hiç yüz vermedim. okulun sonlarına doğruydu
m:ket konuşabilir miyiz
k:efendim
m:dışarı gel de herkesin içinde olmasın
çıktık koridora
k:efendim merve
m:ben sana yanlış hissettirdiysem o gün özür dilerim.
k:merve yalan söylüyorsun yapıp ben istemem çekiyorsun ben gıcık alırım
m:ya tamam özür diliyorum işte okul kapanacak bak küs ayrılmayalım
k:tamam küs değiliz
m:doğruyu söyle bak
k:cidden küs değilim konuşmuyordum sadece o kinim kalmadı sana karşı
m:sevindim o zaman
o şekilde barıştık ama okul kapandıktan sonra töbe birbirmizi aramadık amk.

bu mersinde dama çıkardığım nuru hatırlarsınız. adanaya gelmiş. hakan da gibiyormuş kızı. hakanlarda birkaç gündür kalıyor benim haberim yok. hakanın da işi mi çıkmış ne bana paslamış kızı o zaman haberim oldu. kız mesaj attığı gibi baboli dikeldi amk.
n:ket
k:efendim
n:adanadayım ha ben
k:ne işin var la
n:hakanlaydık birkaç gündür
k:e iyi bakalım boşa düşersen haber ver
n:görüşelim şimdi müsaitsen
k:olur sinemaya gidelim
buluştuk bununla. yine aynı sinemaya zütürdüm. aynı olaylar olacaktı tek değişen bu sefer olayın kahramanı nur olacaktı. dıbının hizasında bir şortla göğüsleri açık bir tshirtle geldi. anasını gibim herkes buna bakıyor tip tip. benim niyet her ne kadar gibiş olsa da yanımda o kadar açık giyinilmesini ve milletin gibecek gözlerle bakmasını sevmiyorum.
k:dıbına koyim nur giyinmeyeydin hiç
n:çok sıcak lan napim yanıyorum
k:ben de yanıyorum
n:daha çok yakacam bekle sen
k:yine gibişemicez ama
n:yapacak birşey yok ev ayarlasan yapardık
k:dama çıksan damda giberim de işte ona yok çekiyon
n:gibişirken rahat olmak istiyorum olmaz öyle
bu sohbetten sonra filme girdik. en arka köşeye geçtik. sevişsek çok fena olacam biliyorum. sevişmesek neden buluştum olacak. sevişmeye karar verdim. ilk yarı yavaş geçse de ikinci yarı çok hararetliydi. en son şunu hatırlıyorum. nur benim boynumu emiyordu. baboliye otuz bir çekiyordu ve ben de memelerini sıkıp arada yalıyordum. o kadar zevk fazla geldi bana beyler. hayvan gibi boşaldım. çok fazla boşaldım dıbına koyim. şortum tişörtüm her tarafım döl oldu. film bitince koştum tuvalete suyla yıkadım biraz ama geçmiyor amk nasıl geçsin. altıma işemiş gibi de oldum. kıza eve gidecem bu halde gezemeyiz dedim. eve kadar ellerimle şortumu tişörtümü kapatarak yürüdüm amk. o tişörtü de attım çıkmazdı daha o leke.

dil sınıfında bir anıl vardı. handenin yakın arkadaşı olduğu için ben de zamanla tanıdım çocuğu. çok kibar konuşuyordu. bizim sınıftakiler de hep taşak geçerdi. 'anıl gay misin' 'kaça vurduruyon' gibi. ben de o salak kendini yeterince savunamadığı için koruma iç güdüsüne girerdim. 'demeyin beyler adamın karakteri bu bizim gibi hayvan mı' falan derdim. ama gerçekten pasif gaylerin bir konuşması var ya tam olarak o kibarlıkta konuşuyor. handeye çok ısrar ettim bak biliyorsan söyle diye. her seferinde olmadığını söyledi. ben de her zaman içimdeki şüpheyle yaklaştım ama ofsayt hareketini görmedim çocuğun. bir zaman sonra bizim sınıftaki sena dan hoşlanmaya başladı. baya anlatıyordu nasıl hoşlandığını içim hepten soğudu. ama bizim erkeklerin soğumadı onlar için hala katıksız bir gaydi. (sözlükte muallak vardır diye muallak demiyorum ısrarla) gel zaman git zaman bu anılın zütüne rahat batar gibi battı benim onu savunmam. durduk yere ters bir şekilde uyardı beni. bende ne halin varsa gör amk çektim buna.
bu teneffüste dışarı çıkmıştı. bende sınıfta uğraşacak herşeyi tükettikten sonra boş boş etrafı izliyordum. anılın sırasına kenetlendi gözüm. gittim sırasının üzerindeki defteri aldım. not aldığı sayfalardan birini araladım. derince bir burnumu çektim sonra huak diye gırlaktan getirdim balgamı. dıbına koduğumun balgamı salyayla karıştı ağır ağır düşüyor. etrafta bana bakan var mı diye göz gezdiriyordum sınıfa tükürürken. hocayla göz göze geldim. karı yüzünü ekşitti eliyle ağzını kapattı gibtiğimin salyası bi ayrılmadı ağzımdan. tam o sırada anıl girdi sınıfa. 'napıyorsun' diye bağırdı. herif kibarlığını kaybetmiyor amk o halde bile. ben de defteri attım sıraya kaçtım. kovalamaya başladı beni. bırakmıyor peşimi amk kibarı. en son sıkıldım durdum
k:ne kaçacam la senden napacaksan yap
ellerini ellerimle birleştirip itmeye çalışıyor beni. manita kavgasına döndü olay. en son bir tak yapamaynca çekti gitti sınıfa.
mezun olduktan sonra öğrendik çocuk biciksüelmiş. hem erkeğe hem kıza takılıyormuş. hayat ona güzel dıbına koyim. gib bulamazsa am. am bulamazsa gib. ne güzel hayat amk.

2013 yılbaşına bir hafta kala okuldayız boş derslerden birisinde. herkes kendi kafasına göre takılıyordu. benim kafama göre bir durum olmadığından boş boş bahçedeki çocukları izliyordum. gibtiklerim hayatlarında futbol ne hiç görüp duymamış gibi oynuyorlardı. sonra diğer köşeden buğra seslendi
b:ket gel lan bi yarrrrrrrr
k:sus lan geliyom
k:ne var terbiyesiz
iklim girdi lafa.
i:ket ben buğra nisan diye bir arkadaşım bide başka bir arkadaşımız yılbaşında çıkacaktık ama arkadaşım gelmicek sen gelir misin?
k:kusura bakma ya gelemem
i:niye be gel işte.
k:valla bir gece için 100lira veremem
i:gel sen gel 80 lira 50sini de ben veririm
k:tamam mekan neresi.
bize yakın bir yer söyledi. taksi parası da vermicektim. kabul ettim. teklifini. sonra buğraya döndüm
k:sen yarrrrrrrrrrrrram diye uzatıyon da sende öyle bir yarak yok kanka hadi eyvallah
bozuldu ama yine dövmedi beni. gittim pencerenin oraya bağırdım top oynayanlara.
k:atlı polo mu oynuyonuz lan bu ne dıbına koyim
cahil veletler. ne kültürden ne spordan bi haberlerdi

ertesi gün çağatay geldi yanıma okuldayken
ç:ket senin bsg hangi okuldaydı kanka
k:niye la gene noldu yeter bu kızdan çektiğim
ç:yok lan birşey olmadı söyle bi
k:... anadolu lisesinde
ç:tamam o zaman doğru hatırlıyormuşum. sana güzel bir haber verim mi
k:ver hadi
ç:biz şimdi arada çalıp söylüyoruz ya. bizim alperen var bass gitar çalıyor. o da orda okuyor. müdürden izin almış. okulda yılbaşı etkinliği düzenlenecekmiş. biz de sahne alacaz
ben anladım durumu hemen.
k:lan sen var yaaaaa. senin taşaklarını öper alnıma koyarım ya
ç:sus dıbına koyim lan hoca duyacak
k:duysun lan onunkini da öper koyarım alnıma

2013 yılbaşı pazartesi gecesini salıya bağlayan geceydi. haftasonuyla birlikte yamamak için okul cuma günü düzenlemeye karar vermiş eğlenceyi cuma net olarak gidiyorduk. ben de grubun bir parçası olarak sızacaktım okula.
bu arada okulda lise birde bütün kopyalarımı veren panpam yusuf bir boş derste yakaladı beni.
y:napıyon la merdivenlerde boş boş
k:napim amk bahçede de bir tak yok bu sefer de merdivenleri deneyim dedim
y:haha iyi yapmışın kanka. baksana büşranın haberini aldın mı hiç
(büşra bu arada lise sonda okuldan ayrılıp başka okula gitmişti)
k:yok kanka nolmuş
y:birşey olmadı da bi değişti amk.
k:ne yönden
y:tanımadığı etmediği insanlarla internette tanışıp görüşüyor
k:naparsa yapsın kanka banane
y:saçma sapan açık fotoğraflar atıyor instagrama
k:beni ilgilendirmez. hem senin de arkadaşın değil mi
y:ya öyle de bizi de giblemiyor artık. minicik etek giyip yabancı erkeklerle buluşuyor
k:e huur olmuş o zaman ne diyim
bu laf kaç kişiden geçip gitti bilmiyorum ama en son büşranın kulağına gitti.

ama ondan önce bsgnin okulunda yılbaşı kutlamasına gittik. ben çalmıyorum. emir solist. çağatay elektro alperen de bass gitar çalacak.
okula yaklaştıkça heyecan bastı kış günü sıcaklar içinde kaldım resmen. en sonunda vardık okula kapıdan girdik. dersteydi herkes. öğle arasından sonra başlayacaktı etkinlik. o arada gittik müdürle konuştuk tanıştık. sonra amfinin mikrofonun alet edevatların taşınmasına yardım ettik. dıbına kodumun amfisini okulun kürsüsüne canım çıkarcasına taşırken bsg iki arkadaşıyla karşıdan geliyordu. görmemiş gibi yaptım ama gözünü benden ayırmayarak yürüdü. birbirmizi geçtikten sonra arkama dönüp baktım hala bana bakıyordu. ama tek kelime konuşmadık. çok özlemiştim onu görmeyi çok.
aletlerin kurulumu yapıldıktan sonra bizimkilerle bahçedeki banklardan birine oturduk. bir kaç tane çocuk geldi yanımıza sorular soruyorlar.
-abi siz mi çalıp söyleyeceksiniz?
emirhan:aynen gardaşım
-ne çalacaksınız ?
e:sürpriz olsun
-abi sen ne çalıyorsun?
e:ben çalmıyorum solistim
-vay beee. sen ne çalıyorsun abi
k:kardeşim ben normalde bass gitar çalıyorum. ama şuan serçe parmağım sakat olduğu için son tele güzel vuramıyorum. o yüzden bugün sadece grubumun performansını izlemeye geldim.
-tüh be abi. çok geçmiş olsun.
k:sağolun beyler
çocuklar gittikten sonra alperene dönüp
k:olum sizin okul cidden salak bak ha. belki çalışkanlar ama sosyal zeka sıfır dıbına koyim
a:lan niye kandırıyon milleti
k:napim kandırmayıp. sevdiğim kızı görmeye geldim mi diyim
a:gördün mü bu arada bsg yi
k:gördüm ya lanet olsun ki gördüm. içim gitti lan
a:sakin ol kanka. sen yine de etrafı kes biz sahnedeyken bizim okulda çok güzel kızlar vardır

harbiden öyleydi. müdür serbest bırakmış okulu. erkeklerde saçı giyimi kimse giblemiyordu. kızlar da saçı açıkmış yok eteği kısaymış derdi yok. o yüzden çoğu kızın eteği yarım karıştı. yürüyen amlardan ibaret bir okul düşünün. ben de onların içindeydim. kendimi dizginlemem lazımdı. sağolsun dıbına koduğumun kızı yardım etti bu konuda bana.
bizimkiler ikinci çıkacak grupmuş. yarak kürek dört tane bebe sahnede iki şarkı mırıldanıp davulla gitarla saçma notalarla eşlik ettikten sonra bizimkilere geçti sıra. sahneye çıktıklarında ben de kalabalığa karıştım biraz ortamı koklayim boşta olan varsa ellerim diye. kalabalık arasından 'bunlar kim' 'az öncekiler kadar iyi çalamazlar' 'lan bu nasıl solist tipi aynı torbacı' gibi sesler yükselirken bizimkiler çalmaya başladı. athenadan ben böyleyimle girdikleri gibi okuldakiler zütü başı kaybetti. arkadaşlarımla gurur duyduğum nadir anlardan birini yaşadım. herkes hayvan gibi eşlik edip kopuyordu. sağ tarafa dönen kafamı gibim öylesine kafamı çevirdiğim gibi bsgyi bir oğlanla kol kola gördüm. geçtim az önce oturduğum banka uzaktan bakıyorum millete. ne gibimin kalkacak hali kaldı o okulda ne de moralim. o andan itibaren zehir oldu bana o eğlence.
bizimkiler 3 şarkıdan sonra başka gruba bıraktılar sahneyi yanıma geldiler.
e:baba noldu ya ne bu yüzünün hali
k:dıbına koyim keşke gelmeseydim
ç:ket noldu lan
k:bsgyi gördüm yanında bir çocukla kolkola sırnaşarak gitti.
e:vay dıbına koyim be dövek mi
k:çocuğun ne suçu var amk.
e:olsun gıcık aldım
k:ya dur dıbına koyim saçmalama
o arada çıkan grup da tak gibi söylediğinden herkes dağılmıştı. bazıları bizim yanımıza geldi sohbet etmek için
-beyler ne çaldınız be elinize dilinize sağlık
e:sağolun beyler
-kardeş sen niye çalmadın
k:dıbına koyim son tele vuramıyorum ben
-nasıl kardeş?
k:doktor bana gitarı yasakladı parmaklarıma zarar veriyormuş. bağlama çalıyorum ben de.
-o nasıl birşeymiş ya. geçmiş olsun
k:emirhan bunlar cidden salak dıbına koyim ya
e:ahahaha taşak geçme lan başkalarıyla ahaha

akşamında daha da kötü birşey oldu. büşra aradı beni
b:napıyorsun
k:dershaneye gidiyorum sen
b:evdeyim ben de. çıkışta görüşebilir miyiz
k:geç çıkıyorum ama
b:sorun değil çıkacağın vakit dershanenin oraya gelirim görüşmek istiyorum seninle.
yine büşrayla barışacağız gibi görünüyordu ufuktaki manzara. o gün de aşırı canım sıkkın olduğundan hiçbirşeye halim olmasa da kabul ettim görüşmeyi çünkü büşranın bende her zaman hatrı vardı. kusmuğumu temizleyip tek kelime etmemiş olması niyeyse bende ömürlük bir hatır bıraktı. (küçük bir not: o aralar kuzey güney diye bir dizi vardı ve ben aşırı etkisindeydim)
dershane çıkışı aradım. dershanenin az ötesinde beklediğini söyledi. ben barışsam mı barışmasam mı amk bsg de yok hayatımda. acaba büşrayla tekrar çıksam bir şans versem olur mu diyorum içimden. büşranın silüetini gördüm uzaktan o arada. yanına gittim gece karanlık ve hafif yağmur yağdığından anlayamamıştım. yanına varınca farkettim kız ağlıyordu.
k:büşra noldu
b:...
k:söylesene noldu
b:ben huur muyum
k:ne alaka
b:sen demişsin büşra huur oldu demişsin. yüzüme de desene
kan beynime sıçradı dıbına koyim. kendime bir baktım. sonra ona baktım. sonra etrafıma sonra da yağan yağmura inat havaya baktım.
k:kim dedi sana bunu
b:kimin dediğini boşver niye söyledin bunu
k:bunu sana kim dedi söyle önce
b:söylemicem
k:ben kimin söylediğini tahmin ediyorum. niye böyle birşey yaptığını anlamıyorum.
b:söyle ya birşeyler söyle
k:büşra ne diyim sana. her kim anlattıysa sana bunu olayın hepsini anlatmamış benim tek cümlemi çekip almış sana vermiş.
b:sen anlat o zaman
k:anlatamam
b:neden
k:ben çok yakınım olarak gördüğüm birini kaybettim az önce. en azından onun yaptığına değsin ikimiz de kaybetmeyelim diye susuyorum.
her ne kadar böyle desem de sırf dıbına koduğumun dizisi yüzünden delikanlılık gazındaydım. yoksa hayvan gibi 'lan beni dolduruşa getirdiler zorla söylemem için neler neler dediler' diye bağırmak istiyordum. ama resmen kuzey güneyin o haftaki bölümüne benzer bir an yaşıyordum o an. o gün delikanlılık bende kaldı ve sustum.

ertesi gün delikanlılığı gibtir etmeye karar verdim. mesaj attım büşraya görüşelim diye. görüştük
k:bu halimizde bile görüştün benimle sağol
b:napim
k:büşra hala seviyor musun beni
cevap vermedi ben de başladım anlatmaya
k:ne kadar inanırsın bilmiyorum ama söyleyim söyleyeceklerimi sen dinle. okulda yusuf yanıma geldi. senin hakkında birşeyler söyledi bu kadar yakın arkadaşlığınıza hoş olmayan şeyler. ben de beni ilgilendirmediğini söyledim. devam etti söylemeye başkalarıyla görüştüğünü söyledi. yapsın banane dedim. yine devam ettim açık saçık giyinip elalemle buluşuyor kimle naptığı belli değil diye diretti bana. kusura bakma o kadar ısrarla söyleyince ağzımdan huur olmuş o zaman lafı çıktı.
b:öyle mi düşünüyorsun
k:hayır tavırlarında falan bir değişim görmedim ben.
b:bana merve anlattı. sadece hakkımda öyle dediğini söyledi ama bunları söylemedi.
k:tahmin ettim zaten. o zaman yusuf merveye merve de sana anlatmıştır.
b:sen niye dün anlatmadın gerçeği
k:bilmiyorum yusuf çok yakın arkadaşım niye böyle birşey yaptı anlamadım. üzüldüm. kırıldım kelimesini hep yersiz bulurum ilk defa kullanıyorum. kırıldım
b:belli oldu o zaman olay.
k:neymiş
b:yusuf benden hoşlanıyor bir süredir. benim de senden hoşlandığımı biliyor hala.
gerisini anladım zaten. ulan hiç yakıştıramadım bu olayı. hala birşeyleri ekgib biliyorumdur, yanlıştır kesin diye düşünürüm hatırlayınca. o kadar yakın arkadaşlığa hiç olmamıştı bu. çok pis ihanet edilmiş ve oyuna getirilmiştim. üzüldüm ve kızdım. ama sadece kızgınlıkla yapmadım bu yapacağımı. geçen gün akşam da geçmişti aklımdan acaba büşrayla olsam mı diye
k:sen beni seviyorsun yani
b:...
k:az önce söyledin be ne susuyorsun
b:evet evet
k:iyi tamam kuzeyime cemre olur musun?
b:ya bu nasıl teklif allah cezanı vermesin
k:kuzeyim olum ben. cemre olasın var mı yok mu
b:var allah kahretsin var

biraz konuştuk oturduk. olay bir kapanıp bir açılıyordu tekrar. kaçıncı açılışı bilmem
k:bak senin bende yerin gerçekten ayrı. en kötü ihtimal hala o sizin evdeki sarhoşluğumdan dolayı borçlu hissediyorum
b:ya ne abarttın. altı üstü kustun. bide halı değiştirmek zorunda kaldık
k:dalga geçme ya cidden borçluyum. neyse ama yusufun da yeri ayrı. belki söyleyeceğim doğru gelmez sana ama samimi birşey söyleyim
b:ne?
k:yusuf eğer yakın arkadaşım olarak gelip hislerini dürüstçe bana açıklasaydı ve ben de yusufun seni hakettiğini görseydim elimden gelebilecek herşeyi yapardım
b:sevgili olarak yine romantikliği sıçıp batırıyorsun burak
k:kızma bak. o benim biliyorsun ki yakınım. senin de yerin ayrı. hem beni hiçe sayıp satacak kadar çok seviyorsa belli ki değerini bilecektir. ama böyle şeyler yapmak yerine bu kadar sevdiğini düzgün biçimde ifade etseydi yardımcı olurdum diyorum. çünkü ikinizin de iyiliğini isterdim.
b:istemeye ya iyiliğimi. az sevgilim gibi davran yeter odun. allahın kazması.
k:ya başladık yine. ver lan bana yanaklarını mıncırim şüşko
biraz daha sevgililik yaptıktan sonra içim rahat huzurlu ve açıkçası bana yapılan ihaneti en düzgün yolla iade edecek olmanın sinsiliğini taşıyarak eve döndüm.