/i/İnanç

İnanç
    başlık yok! burası bom boş!
Bu entry silinmiştir
  1. 1.
    0
    peki
    ···
  2. 2.
    0
    prezvatif
    ···
  3. 3.
    0
    TAM AM PANPA
    ···
  4. 4.
    +1
    2- Kur’an’da isa ve Diğer Peygamberler Daha Çok Zikrediliyor

    Hz. muhafazid’in (s.a.v) düzmece bir çöl tarikatından fazlasını temsil etmeyen islam iddialarıyla Kur’an’ın yazarı olduğunu varsayarsak, Kur’an’ın her şeyden önce O’na (s.a.v) odaklanması beklenirdi. Fakat yine Kur’an’da karşılaştığımız şey bunun tam tersidir. muhafazid isminden daha fazla kez diğer liderlerin isimleri (ibrahim, Musa, isa gibi) zikredilir. Kur’an tüm peygamberlere hürmet etmeyi Müslümanlara emreder.

    “De ki; Biz Allah’a inanırız ve bize gönderilene ve ibrahim’e, ismail’e, ishak’a, Yakup’a ve onların soyundan gelenlere, Musa’ya, isa’ya ve Rableri tarafından görevlendirilen diğer tüm peygamberlere iman ederiz. Onların arasında hiçbir ayrım yapmayız. Biz Allah’a teslim olmuş Müslümanlarız.” (Bakara/136)

    Ayrıca Hz. muhafazid’in (s.a.v) aksine diğer peygamberlerin hatalarından hiç bahsedilmemiştir. işi bir adım daha ileriye zütürürsek, Kur’an diğer peygamberleri kendi kutsal kitaplarında sahip olduklarından daha yüksek bir mevkiye yükseltir. Çünkü incil’de onlara atfedilen kötü özellikleri ve günahları reddeder. Neden düzmece bir tarikat lideri kendinden daha çok diğer liderleri zikretmekle kalmayarak bir de onları övüp yüce mevkilerini peygamber olarak tasvip etsin ?
    ···
  5. 5.
    -2
    bence yazmış olduğunun kanıtları olması lazımdı şöyleki.. Allah'ın kuranda çoğu yerde 3. şahıs olarak kullanılması, beddua (ol deyince olduran Allah beddua etmez değil mi ?),kendi kendine dua, kendi yarattıklarını aşağılayıcı sözler, peygamberin yaşadıklarına göre ayet gelmesi, peygamberin ciks hayatıyla ilgili onlarca ayet vesaire hepsi kanıttır hiç uzaklara gitmeyin direk elham yani fatiha suresinin mealine bakalım..

    1- Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
    2- Hamd o âlemlerin Rabbi,
    3- O Rahmân ve Rahim,
    4- O, din gününün maliki Allah'ın.
    5- Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
    6- Hidayet eyle bizi doğru yola,
    7- O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların
    ve o sapmışların yoluna değil.

    Allah kendi kendine bunları söylemiş olamaz heralde ?

    Ya bunlara ne demeli ?

    Ahzap 56

    Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.

    Hud 2

    Allah'dan başkasına kulluk etmeyin. Ben size O'nun tarafından müjde vermek ve uyarmak için gönderilmiş gerçek bir peygamberim.
    ···
    1. 1.
      -2
      Fâtiha hakkında bir hadis-i kutside söyle buyurulmustur: "Namazı kulumla aramda ikiye ayırdım. Bir yarısı benimdir, diğer yarısı kulumundur. Kuluma istediği verilecektir. Kul: "Hamd alemlerin Rabbi Allah'adır" dediği zaman, Allah: "Kulum bana hamdetti" der. Kul: "Rahman ve Rahim olan... '' dediği zaman Allah: "Kulum bana senada bulundu" der. Kul: "Din gününün mâliki" dediği zaman, Allah: "Kulum beni yüceltti" der. Kul: "Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz " dediği zaman, Allah: "Bu benimle kulum arasında iki yarıdır. Kuluma istediği vardır" der. Kul: "Bizi doğru yola ilet. Nimet verdiğin kimselerin yoluna. Kendilerine gazab edilmiş olanların ve sapmışların yoluna değil" dediği zaman Allah: "Bunlar kulumundur, kuluma istediği verilecektir" der." (Müslim, Ebû Dâvûd)
      Fâtiha; yaratılışın, yaratanın, yaratıkların bütün sırlarını toplayan genel ve temel bir kanundur.
      Fatiha suresinde;
      “Yalnız sana ibadet ediyoruz ve sadece senden yardım diliyoruz" demekle Allah bize kendisiyle konuşma noktasında bir söz hakkı tanımış olur.
      ···
  6. 6.
    0
    3- Kur’an Toplumun Normlarına ve Geleneklerine Karşı Geldi

    Hz muhafazid (s.a.v) zamanındaki kabile toplumu başta kadınlar olmak üzere toplumdaki güçsüzlere çok az ilgi gösterir veya göz ardı ederlerdi. Kur’an’ın verdiği düstur 7. yüzyıl Arabistan kadınının itibarını önemli ölçüde geliştirdi. Örneğin istenmeyen kız çocuklarını diri diri toprağa gömmek bir gelenekti ve bu uygulama Kur’an ile yasaklanmıştır;

    “Onlardan birisi bir kız çocuk ile müjdelendiği zaman öfkeli olarak yüzü siyahlaşıp gölgelenir. Müjdelendiği şeyin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. Onu zelillikle tutsun mu yoksa onu toprağa mı gömsün ? Verdikleri hüküm ne kötü öyle değil mi ?” (Nahl/58-59)

    islam öncesi devirlerde kadınlara adeta bir köle veya mal mülk gibi davranılırdı. Kendi refahlarını ilgilendiren fikirleri önemsiz sayılır ve evlilik akdinin bir tarafı olarak asla muamele görmezlerdi. Kocalarının mülkü konumundaydılar. Kur’an buna bir son vermiştir;

    “Ey iman edenler, kadınlara zorla varis olmanız size helal değildir.” (Nisa/19)

    Kadınlar bir tek amaç için kullanılırlardı; cinsel haz ve sonrasında terkedilirlerdi. Pagan Arapların evlenebilecekleri kadın sayısında sınırları yoktu. Kutsal kitabı, adilane ve dürüstçe davranılması koşuluyla, azami eş sayısını sınırlandıran tek semavi dindir islam;

    “Eğer yetim kızların haklarını kendileri ile evlendiğiniz takdirde gözetemeyeceğinizden korkarsanız size helal olan diğer kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Ve eğer adaleti sağlayamayacağınızdan korkarsanız, bir eş seçin…” (Nisa/3)

    islam’dan önce kadınlar bağımsız değildi, mülkiyet hakları yoktu ve miras almalarına izin verilmiyordu. Ve yine Kur’an kadınlara mülkiyetin adil paylaşımını taahhüt etmiştir;

    “Ana, baba ve akrabaların miras olarak bıraktıklarında erkeklerin hisseleri, payları vardır. Kadınların da ana, baba ve akrabaların bıraktıklarında hisseleri, payları vardır. Bunlar az veya çok belirlenmiş, meşru kılınmış paylardır.” (Nisa/7)

    Bilinmelidir ki incil’in veraset hükümleri kadınlara hiçbir hak sağlamamaktadır. incil’de veraset hükümleri 27:8-11’de özetlenmiştir. Bu hükümlere göre bir kız çocuğu sadece erkek varisin bulunmaması koşuluyla miras alabilir. Hatta seküler Batıyla karşılaştırıldığında bile islam zamanının çok ilerisindeydi. Hatırlayalım ki ekonomik haklar bakımından Avrupa’da 19. yüzyıla kadar kadınların kendi mülkiyetlerini edinme hakkı yoktur. Evlendiklerinde mülkiyetleri ya kocalarına devrediliyor ya da kocalarının izniyle bağışlayabiliyorlardı. Kadına bazı mülkiyet hakları tanıyan belki de ilk ülke olan Britanya’da “Evli Kadının Mülkiyet Yasası” olarak bilinen kanunlar 1860 yılında yürürlüğe girmiştir. 1300 yıldan fazla bir süre önce bu hak islam hukukunda belirlenmiştir.

    Hz muhafazid’in (s.a.v) Arabistan’daki kadınların haklarını ve itibarlarını yükselterek kazanacağı hiçbir şey yoktu. Tam tersine Kur’an’ın bu tutumu güç makamında bulunanları ve mevcut durumun korunmasında menfaati olanları yabancılaştırdı.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    0
    bir tanrı kendini insanlara tanıtmak için neden bir insana kitap yollarki tanrının neden kendini tanıtmak için insana ihtiyacı olsun herşeye gücü yeten tanrı aracı kullanarak körü körüne bir insanın sözüne inanmamızı istesin
    açıkçası ya tanrı bizimle taşak geçmiş yada muhammet
    ···
    1. 1.
      0
      Allah’ın peygamberlere vahiyde bulunması ve ilahî kitaplar vermesi, onun insanlara olan sevgi ve rahmetinin sonucudur. Allah’ın vahiy göndermesi, bütünüyle insanların yararınadır. Allah, kullarını sever ve onların doğru yolu bulmalarını, barış ve huzur içinde yaşamalarını ister. Bu nedenle de onlara peygamber aracılığıyla onlara vahiy gönderir.
      Allah’ın vahiy göndermesi, insan hayatında çok olumlu etkilere neden olur. öncelikle Allah, vahiy göndererek insanların kendilerini ve yaratıcılarını doğru biçimde tanımalarını sağlar. Onları evrenin yaratılışı konusunda bilgilendirir. insanların yaratılış nedenini ve hayatın anldıbını bulmalarına yardım eder.
      Vahiy yoluyla gelen ilahî kitaplar, insana manevi gereksinimleri olduğunu öğretir. Maddi gereksinimlerini nasıl karşılayacağını gösterir.
      ···
    2. 2.
      0
      Ayrıca insanların tek başına aklıyla bilemeyeceği konular da vardır. melekler, ahiret hayatı, cennet ve cehennem gibi konular bunlardandır. Ayrıca, Allah’ın bazı emir ve yasakları da tek başına akılla bilinemez. Allah, insanları inanç ve davranış alanında yükümlülüklerini bildirmek üzere vahiy göndermiştir.
      Allah’ın peygamberlere gönderdiği vahiyler, daima aynı amaca yönelik olmuştur. bu amacı, insanların tevhit inancını kavramasını sağlamak; onları iyiye ve doğruya yöneltmek olarak özetleyebiliriz. Peygamberler ve ilahî kitaplar bu amacı, insanlara sorumluluklarını kavratarak gerçekleştirirler. Onları kötü davranışlardan kaçınmaya, sorumluluklarını yerine getirmeye ve davranışlarını güzelleştirmeye yönlendirirler. Bireyin ahlak ve kişilik bakımından kendini geliştirmesine önderlik ederler. Bizler, peygamberler aracılığıyla gelen ilahî vahye uygun hareket edersek, kendimizi geliştirir, birey ve toplum olarak huzurlu ve mutlu oluruz
      ···
    3. 3.
      0
      okadar yazdın iyi güzelde ben şimdi bilmem nekadar zaman önce yaşanmış olaylara nasıl güvenipte hayatımı ona göre yaşıyayım beni inandırmaya yetmedi ne olacak şimdi ben naparsam yapayım kafamın bi yanında hep bir şüphe olacak o şüphelerlede nasıl inançlı bir insan olabilirimki
      keşke tanrı işini bir insana bırakmasaydıda şüphelere yer kalmasaydı
      ···
    4. diğerleri 1
  8. 8.
    0
    e zumqi zaten Hz.muhafazid (s.a.v) yazmadı Kuran'ı Kerim'i yazıklarının hiçibirini okumadım ayrıca Hz.muhafazid (s.a.v) okuma yazma bilmezdi...
    ···