/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +2
    ne yaparsak yapalım rezil duruma düşeriz. Bu tabiatın bize bir uyarısıdır ama işin içine gençlik, acelecilik ve sakinlikten tamamen uzak bir ruh hali girerse bu uyarıyı fark edecek bir mantıktan da uzaklaşırız. işte, hayatıma on beş yaşında giren, o mavi gözlü, minyon ve ilk bakışta insana hayata sorgulatacak denli güzel kız böyle bir şeydi. Tabiat her defasında “o kızla olmaz” dese de ben bunu anlayacak yaşta da değildim, olgunlukta da.

    On beş yaş, her erkek için aynıdır. Evin boş olduğu zamanların iple çekildiği, bir elin sürekli çükte olduğu, “iki elim kanda olsa da yaparım ben bu mastürbasyonu” denildiği bir dönem işte. Ben de öyleydim. Ne yazık ki. Babam bir gün iş arkadaşının eve misafir geleceğini söyledi. Duymamla odama kaçtım, tam kapıyı kapatacaktım ki “Senin yaşında bir de kızları var. O da gelecek” dedi. Kapıyı tekrar aralayıp babamın yanına geri geldim ve kızın nasıl bir şey olduğunu sordum. Bir kız gelecekti demek, yaşıtım bir kız! O anda yüreğime hücum eden şey aşk duygularım değildi. Abazanlığımın coşkusuydu. Oturdum ve yarım saat sonra gelecek kızın hayalini kurmaya başladım.
    ···
  2. 2.
    +2
    15 yaşında, kendimi kitlelere ispat etmek için türlü yollara başvurmuş ve sonunda çareyi fanatik bir repçi olmakta bulmuştum. iki üç beden büyük tişörtler giyip, belimde durması için kemer takmak zorunda kaldığım bol pantolonlar giyiyordum. Kemerli repçi, o asi görüntümün altında yaşadığım azabı anlatacak kelime bulamıyorum. Elim sürekli pantolonumda yukarı doğru çekmeye çalışarak iki yıl geçirmiştim. Ama vücuduma uyan daha dar bir pantolon giymeyi kendime hakaret saydığım için bu zulme katlanmak zorunda hissediyordum kendimi. Türkü ya da rock dinleyenler ikinci sınıf insandı, dünya reple kurtulacaktı, tüm iyi şeyler rep müzik sayesinde oluyordu. Tüm giydiklerim sanki seneye de giyersin denilip alınmış gibiydi ama rahatsızlık duymuyordum bundan.

    Bol eşofmanımın üstüne, dizime kadar gelen rep tişörtünü giyip aynaya baktım. Kızın bana karşı şansı yoktu. Bir kaç sivilcem vardı gerçi, ama tişörtüm bu ekgiblikleri kapatıyordu. 23 yaşına geldim, boyum uzadı ama o tişört hala bana fazla büyük gelir.
    ···
  3. 3.
    +2
    Kapı çaldı nihayet, heyecanımı içimde saklamaya özen gösteriyordum. Olası bir heyecanımı görürlerse, özellikle annem ve babam, “sen var ya çok bin adamsın” şeklinde gülüp duracaklardı bana. Tecrübeyle sabit. Ben de odamın kapısına çıktım ve gelecek dünya güzelini beklemeye başladım. Sonuç gerçekten harikaydı: Kız muhteşemdi. Siyahları giymişti o da. Asi olması hoşuma gitti, birlikte, o ergen sesimizle hayata kahredip sarılabilecektik. Teker teker aile fertleriyle tanışıp odama çekildim. Kızın benim gibi bir adamın kolay lokma olmadığını, ortamlara dahil olmadığımı ortamları benim yarattığımı öğrenmesi gerekiyordu! Odada, kafa ütüleyen rep şarkılarını dinleyip, bir yandan da içeride ne olduğunu merak ediyordum.  Sonunda babam içeri girdi ve “Musti, arkadaşını yalnız bırakma istersen” diyerek beni  herkesin oturduğu yere, salona davet etti. Ben hala kendimi ağırdan satma peşindeydim. “Yani anlamıyorum neyi çözemiyorsunuz bensiz. Kim o sıkılan, sen misin küçük hanım? Bak ben işi gücü olan adamım tamam mı?” tavrıyla salona girdim. Herkes yuvarlak masa etrafına oturmuş konuşuyordu. Sohbet iyi gidiyordu. O sırada çorabımın delik olduğunu fark edip hemen ayağımı halının içine soktum.  Koca masayı kapayan devasa tişörtün içinden, bir küçük kafa, sağa sola bakınmakla meşguldü. Esen hafif bir rüzgar, tişörtümü havalandırarak insanlara basınç olarak dönüyordu. Gelmemle ortamda oluşan gerginlii fark ettim ve nihayet, kızla bir kaç kelam etmeye başladım.
    ···
  4. 4.
    +1
    O da benim gibi böyle yerlerin insanı olmadığını düşünüyordu. Hareketlerinden ve tavrından bunu anladım. Sohbeti biraz ilerlettik. iyi gidiyordu her şey. Bakan tüm güzel kızların gardını düşüren tişörtüm yine yapmıştı yapacağını.

    Her şey güzel giderken annem, bir ergenin duymak isteyeceği son şeyi söyledi.” Musti, haydi içeri gidin ortada oturun siz. Burada büyüklerin yanında sıkılırsınız”

    insan hayatına iğrenç şeyler vardır, bu söz gibi. Nesli tükenmekte olan iki hayvanı çiftleştirme uğraşına benzer, gençleri büyük bir gerginliğe sürükleyen bu sözden sonra, kız da ben de terlemeye başlamıştık. Ama odaya gittik, ben ne kadar gergin olsam da içten içe keyifleniyordum.  Bilgisayarı açtım ve kıza karşısına oturmasını söyledim. istediği gibi takılabilirdi, misafir olan oydu. Ama istemedi Israrlarıma rağmen istemedi. Bu yüzden ben geçtim bilgisayarın başına, o da yanıma oturdu. Ortamdaki iğrençliğin farkındaydım, sanki odaya girer girmez kızı dövüp bilgisayara ben oturacağım demişim gibi bir hava tüm kabusuyla üzerimize çöktü. Ne yaparsak yapalım, ne konuşursak konuşalım bu saçmalığın yol açtığı gerginlikten kurtulamıyorduk. Ev sahibi bilgisayara oturmuş ve misafire bir şey gösteriyor.
    ···