hayata sakso çekerek yaşam savaşı vermek

şimdi böyle anlatınca ben de zavallı, masum ve mağdur kafasına vur al ekmeğini elinden bir çocuk değildim.ben de bintim, illallah dedirtecek kadar hem de.ben de kendimden ufaklara eziyet ederdim.bir çeşit büyük balık küçük balık hikayesi sizin anlayacağınız. ufacık bir kız vardı mahallede, adını hatırlamıyorum. çelimsiz,bakımsız bir şeydi. kıvırcık saçları darmaincin, üstü başı perişan bir şeydi. elinde hep bir bebek taşırdı. bebek eski püskü, sevimsiz bir şeydi ama bırakmazdı elinden. benden ödü kopardı,ne zaman görse ağlayarakl kaçardı.ben bunu bir gün tenhada duvarın dibinde kıstırdım. bağırmaya başladı.bir şeyle tehdit ettim(ne olduğunu hatırlamıyorum),sustu. yüzümü yüzüne yaklaştırdım oyuk gözümü iyice görsün diye. korkudan bembeyaz olmuştu. elinden bebeğini aldım. gözünün içine baka baka, sırıtarak önce kafasını kopardım, sonra içinden elyafını çıkardım, paramparça ettim,bir de üstüne basıp çiğnedim. sessiz sessiz ağlayışından zevk aldım. ertesi gün annesi ben evlerinin önünden geçerken kapıya çıkıp bir tane okkalı patlattı bana 'allah çarpmış zaten seni' gibisinden bir şeyler söyledi. tokat gibimde olmadı,ben yaptığımdan memnundum.

geçen gün protezimi yeniledim cicişler, yeni model asla kuruluk yapmıyor herkese tavsiye ederim

eskilerden hatırlayan vardır belki amk:
http://www.youtube.com/watch?v=p7zYnOM8Iqk

ben müziği ilk olarak bana onurumdan bir parça karşılığında alınmış bir walkmande dinledim,o zaman sevdim

şimdi emeğimle kazandığım kendi paramla aldığım cihazlarla dinliyorum müziği, yetmiyor canlı dinliyorum, yetmiyor canlı dinlemek için kilometreler aşıyorum. yine de yetmiyor, o tadı vermiyor. kıçı kırık walkmande dinlediğim adi pop parçaları beni carmina burana dan daha fazla heyecanlandırıyordu o zamanlar. şimdi hiç bir şey beni heycanlandıramıyor. sevmeden seviştiğim gibi heycanlanmadan müzik dinliyorum

yanlış anlamayın amcıklar, kafam kendimi unutacak kadar güzel olmadığı müddetçe yalnız uyanmayı tercih ederim.ne var ki bazen eve tek mi yoksa biriyle mi geldiğimi fark edemiyorum.ben anılarıma ihanet etmedim hiç. belki de ettim.. bilmiyorum.yemin ederim bilinçli değildi. içgüdülerime yenik düşen bir hayvan olmaktan nefret ediyorum.

seninle salaşlık süsü verilmiş, aslında yokluktan öyle döşemek zorunda kaldığımız fare deliğinden farksız, havasız ve bodrum katı öğrenci evimizde ne mutluyduk amk. daha doğrusu ben öyle sanıyormuşum. benim gibi bir sıçan için orası gerçek bir yuvaydı ama, sen havasızlıktan boğulmak üzere olan bir kuştun; ben farkedemedim. farkettiğimde çok geçti, hastalık ruhunu sarmıştı. neyse,başka bir şey anlatacaktım ama güzel anılarım bile karanlıkta kalıyor işte.o zamanlar seninle (yine yokluktan) benimsediğimiz imaj (şimdilerde adı konduğu biçimde) 'hipster'lıktı.o zaman tabii çok yoktu öyle uvvv yeee beybi çok havalıydık. zaman içinde nerdeyse belime yaklaşan taramadığım saçlarımı ve senin zorla aldırdığın (benimse giyerken utançtan geberdiğim)dar paçalı bordo pantolonu hatırladıkça gülesim geliyor.bir de tabii onun üstüne giydiğim (olmazsa olmaz) türbe yeşili, yıkanmaktan rengi atmış, eprimiş tişört. senin deri ceketin yer yer dökülmüştü, kulağıa taktığın 'rüya yakalayıcı' kabus geçiren türden, defolu malmış meğer.

neyse ki konvers icad oldu derdik o zamanlar. yıllarca giyersin, yırtıldıkça daha havalı olur. deniz kıyısında giyersin, karda kışta yine giyersin. şimdi heralde modası kamadı o zamanlardaki gibi.ne zamandır konvers giymediğimi hatırlamıyorum. floransadan aldığım süet ayakkabıları görsen zütünle gülerdin bana. baban da buna benzer ayakkabılar giyerdi oysa.sen çok sıkılmıştın bunlardan. şimdi burda olsan benden de sıkılır mıydın?

gerçi büyük ihtimalle ikimizin de işi olunca ve durumumuz düzeldikçe, yaşın da ilerlemesiyle giyimimiz değişecekti.o zaman inan ki giyerdin sana o aldığım kırmızı elbiseyi. vitrinde gördüğüm an içinde seni hayal ettim. hiç düşünmeden aldım, hediye pakedi yaptırdım. paket gelip onu açmanı bekliyor.

bir defa da söylediklerime cevap versen? kafayı sıyırdım, burda sırlarımı tanımadığım insanlara anlatıyorum. nasıl yapabiliyorum bunu? kızıyor musun bana? ama yalnızlıktan ölmek üzereyim. bu binler emin ol 'çevremden' daha iyi. tanısan sen de severdin binleri

dün gittiğimiz mekanı hatırlarsın. erasmus oç lerle basmıştım seni.ne çok üzmüştün beni o gün. neyse,geçmişte kaldı.o gün bana o kadar büyük görünen mekan aslında küçük, tıklım tıkış ve gib gibi bir yermiş. müzik zevkim de mi değişiyor ne?yaşlanıyor muyum yoksa ben? hoş, daha ne kadar yaşlanacağım ki; 1000 yaşıma geldim bile. nereye gidileceğini öğrenince alelacele eve gidip işe giydiğim kıyafetleri çıkardım göze batmamak için. dolaptan siyah bir tişört, kahverengi çizgili kadife bir ceket ve düşük bel kot buldum. altına bot giydim. kahverengi ve siyahı beraber giydiğimi görsen heralde ağzıma sıçardın. dedim madem eski günlere döndük, küpe taktım. delik az daha kapanıyormuş, takarken kanattım.o zamanlardaki halime benzedim, daha doğrusu o zamanlardaki halimin içi boşaltılmış bir kopyasına.

evet,müzik zevkim kesinlikle değişiyor, ya da artık gürültü kaldıramıyorum.özellikle son bir iki aydır böyleyim.mekanda çalan tarza benziyor,aklıma şu şarkı geldi; nasıl da son ses açıp manyak gibi el ele tutuşup dönmüştük züt kadar 'salonumuzun' ortasında.hatırlıyor musun? kafalar bi milyondu gerçi..ne zamandır o günkü gibi gülmedim?
http://www.youtube.com/watch?v=arKUM7nnp-k

bu demek http://inciswf.com/1304884017.swf

sanırım o günkü olay elektrik faturasıydı. madem elektrik kesilecek, madem ödeyemiyoruz, öyleyse hazır elektrik varken 'all night disco party'. faturayı ödeyebilmemiz için gereken paranın bir kısmını (ki biraz daha biriktirsek ödeyebilirdik)daha 'keyifli' bir amaç uğruna harcamamızı öneren sen miydin,ben mi? bu gün hatırlamıyorum ama tek bir şey söyleyebilirim: mal bir harikaydı dostum.

sonunun nereye gidebileceğini bilsem yemin ederim @1298 deki binin yolladığı swfdeki tipler gibi yaşardım, balayında mekkeye giderdik ama en azından hala benimle olurdun.

dur lan amk, nasıl unuturum? acaip bişey oldu geçende.iki hafta önce falan mecidiyeköy tarafında bir işim vardı trumpın oralarda bi yerde kimi görsem beğenirsin? babanı!!! beni görünce şöyle bir irkildi önce, sonra kızardı, sonra da bembeyaz oldu.ben de ondan farksız değildim heralde. yanında başka bir herif vardı dişinin arasından bişey söyledi ona, herif de kolunu tuttu hafifçe. birbirmizin yanından, birbirimize nefretle baka baka konuşmadan geçtik gittik (yanından dediysem bir iki metre vardı arada en az).vay amk..o gün işe konsantre olanı gibsinler. akşam rakı alıp geldim eve.

kusura bakma da ben senin babanın ta dıbına koyayım.

pekekent babanla iki kişiyi beraber katletmenin acısını paylaşıyoruz.

iyi tak yedik,ne mutlu bize.

aslında düşününce babanla çok ortak noktamız var, birbirimizi gibe gibe çoğaltsak dünya ne güzel bir yer olur amk.