/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +2
    Bugün kötü bir karakter oluşturayım dedim ana hikâyeye biraz ara verdim. Arka planda dünyanın tarihini oluşturuyorum. Tutarlı bir biçimde yerleştirmeye özen gösteriyorum. Yine bir kaç yıl önce burada ana hikâyenin bir kısmını yazmıştım. Yazdığım kadarını paylaşayım istedim belki fantastik edebiyat seven panpalarım vardır.

    Venelveir : Rormnir tebasının ışıksız lordu. Daha küçük yaşlarda halkın dikkatini üzerine hiç çekmemiş varlığı bilinmeyen siyah saçlarının beyaz tenini açığa çıkardığı sıska uzun bir çocuktu. Tek kanadı lekeli olan nadir kişilerdendi. Uzun uzadıya düzenle ilerleyen tüyleri ötekinin yokluğunu hissettirmeyen cazibedeydi. Kemerli ince burnu dikine uzanan yüzü ve belli belirsiz hatlarla ortaya çıkan elmacık kemikli bu çocuk o zamanlar dikkat çekmemişti çünkü pek ortalıkta dolanmazdı. Günlerini kütüphanede geçiren ender kişilerden biriydi. Tozlu rafların arasında gizlenen ışığı keşfetme umudu onu saatlerin anlam bulmadığı garip diyarlara ilginç öykülere hayal dünyasını aşan nesneleri kişileri ve varlıkları tanımaya itmişti. Kendi tarihinin büyüklerince bilinmediğini veyahut bilinip bildirilmediği kanısındaydı. O zamanlar en yaşlıların bir kaçından bile daha bilgiliydi tarihi hakkında. Onu en çok meraklandıran ise kanatlı doğanların -ırklarının tercümesi- neden tek bir kanada sahip olmasıydı.

    Tarihlerine şahit belgeler bildirir ki çok az kişi bundan bahseder ve bilginin tekrar edilmemesini tozlu rafların arasında yaşlanıp yitip gitmesini diler. "Yaratılırken Tulpar ve Altatar mücadeleye girişmiş" der kitap böyle başlar anlatmaya. Tulpar kanatlanmış bahşedilen kanatlarıyla ufkunun yetmediği sürece Altatarın, Altatar üzüntü duymuş bundan Lega'dan kendisine de kanatlar bahşetmesini dilemiş en değerli olandan. Lega üzüntüyle belirtmiş olmayacaklardan. Tulpar gülmüş ihtiyatla yukarlardan "Altatar! Altatar! Uçamayacaksın hiç bir zaman!" Ve inmiş yeryüzüne gülmek için Altatar'a tekrar ve tekrar gürleyerek hemde. "Aman aman üzülme dostum ben seni ufka zütürürüm istersen ama" diye de eklemiş ardından. Altatar sevinç duymuş habersizce olacaklar ve atlamış sırtına Tulpar'ın yükselmiş birden korkuyla. Tulpar bir kahkaha ki patlatmış ta öte dağlardan duyulan Altatar şaşırmış sormuş nedir komik olan? "Göreceksin" demiş sinsice Tulpar ve dönmüş hızlıca. Altatar bırakıvermiş daha fazla dayanamadan acıyla bağırmış düşerken aşağı, yukardan. Tulpar inmiş yanına ve gülmüş acıdan öfkeyle kıvranan Altatar'a. "Üstünüm senden kabul et" demiş tek dostuna. Oysa ilk kez nefret girmiş Altatar'ın aklına ve düşmanlık beslemiş oda tek dostuna. "Üstünsün" demiş kalkarken ayağa. Yaklaşmış Tulpar uzatmış elini yaralarını sarmak için o an atılmış Altatar kanadını kırmak için. Acıyla bağırmış Tulpar sendeleyerek dayanırken ağaca. Görmüş tüm olanları Lega ve inmiş yeryüzüne hışımla ve sesi titremiş tüm Ronark'ı bir anda. "Kardeşinin içine nefreti ektin, üzüntüsüyle dalga geçtin ve bedelini ödedin" demiş. "Senin halkın Tulpar bundan sonra uçamayacak ve acısını hep taşıyacak, bir tek kanadı ona hep mani olacak dışlanacak. Sana gelirsek Altatar içinde yeşermesine izin verdiğin nefreti öldürebilirdin oysa sen Tulpar'ın yok olmasını dahi diledin. Senin halkın hiç bir zaman uçamayacak sırtında bir izle dolaşacak ve acısını hep taşıyacak, bir tek izi ona hep mani olacak dışlanacak. Bu benim size lanetimdir." der ve birkaç ek sayfa daha devam eder. ikisinin hayatının ne kadar ne denli sürdüğünden bahseder ve biter.

    Venelveir'in kalbinde tek bir siyah nokta belirdi, öfke duydu önce atalarına sonra nefreti hissetti Altatar gibi tam burnunda ve soluyarak dağıttı nefretini tüm vücuduna. Böyle günler ayları aylar yılları kovaladı. Gittikçe büyüyor ve gelişiyordu Venelveir zekasıda buna oranla artıyor artık günlerce görülmüyordu.
    Büyülerle tanışmıştı genç Venelveir, onları nasıl kullanacağında ustalaşmaya çalışıyordu. Artık çok azının bile uğramadığı uzak kütüphane onun yurdu olmuştu. Orada günlerce çalışıyor ve okuyordu.

    Alvurdları keşfetmişti Venelveir ve onların hayatını öğreniyordu. Alvurdların her biri birer iyileştirme ustasıydı ve çok az Alvurd bir sorunun karşısında çözümden uzak sayılabilirdi. Şimdilerde bu büyü ustaları yalnızca tapınaklarda yaşasada Venelveir'in gençliğinde bir çoğu sıradan halkın arasında görülebilirdi.
    "Alvurd olacağım" dedi kendi kendine hiddetle öyle görünüyor ki kibirlenmişti de bunları söylerken "Alvurd! Ne denli şaşalı görünüyor" diye ekledi.
    Kitaplardan öğrene bileceği herşeyi öğrenmişti Venelveir yine bilmediği çok güçlü şeylerin olabileceğinden emindi. Alvurdların tapınağına sık sık ziyaretler düzenlemeye başladı. Onları bir kaç tarihi soruyla tutuyor aralarında bir bağ kurmaya çalışıyordu. Yaşlılar bu genç adamın sohbetini ve bilgisini çok sevdiler ve onu aralarına almaya layık gördüler. "Kaderi onu çok büyük biri yapacak içimden yalnız bu geliyor" dedi bilge bir yaşlı. Yine de hiç birinin kudreti görmemişti içinde ki siyah noktayı ve o noktanın gittikçe büyüyüp içini kararttığını.

    Venelveir ateş üzerinde yoğunlaştı uzmanlık alanını seçmişti. Bir çok alvurdun bir uzmanlık alanı olmasına karşın çok azları birden fazla alanda uzmanlaşmıştı. Çok iyi bir öğrenci olduğunu kanıtlayan Venelveir halen genç yaşlarındaydı, halkının ortalama ömürlerinin yarısının yarısını bile doldurmamıştı.

    Hergün kendini uzmanlık alanında geliştiriyor pratik çalışmalar yapıyordu genç Venelveir. Boş vaktinin çoğu kütüphanede geçsede öğrendiklerinin bir çoğu artık kötülüklere karşı savunmaydı. "Peki ya neydi bu kötülükler?" diye irkildi bir anda. "Eğer buna karşı nasıl savunulacağı yazıyorsa kötülüğün kendiside var olmalıydı" dedi iç çekerek devam etti okumaya. Geçen günlerde karanlığı keşfetti genç Venelveir ve onun gücünü hissetti. "Hiç bir uzmanlık boy ölçüşemezdi karanlıkla. Ateşin yıkıcılığı dahi yetmezdi aydınlık taşımaya." Artık ustalarının bile görmediği Venelveir hep kütüphanedeydi orada olmadığı zamanlar bile kendisini kimsenin bulamayacağı bir yerde karanlık büyüleri deniyordu.

    ilk önce çok masum duran büyülerdi -sonrasında yapacaklarına bakarsak- küçük hayvanları kontrolü altına alıyordu ya da onları bir anda yok ediyordu geriye sadece toz dumanı bırakarak. Gücüde buna oranla gelişiyordu. Artık büyü yaptıkça gücünün çok az düştüğünü kendiside fark etmişti.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +1
    Genç Venelveir'in dikkatini çeken sadece bunlar değildi. Ormanlık arazide çalışmaya gittiği zamanlar görkemi o ana dek gördüğü herşeyden vazgeçmeye gerektirse bir an düşünmeden vazgeçebileceği türdendi. Dudakları kitlendi ve usulca geçti kenara. Sessizce kızı izledi kız şarkı söylerken. Melodisi hala duyduğu en güzel sesti ve bir tek onun sesi kalbine yayılan karanlığı bir süre durdurabilmişti.
    Venelveir hergün o saatte oraya gider ve kızı izlerdi. içinde duyduğu kibirden hiç iz yoktu ve olmamasına sitem ediyordu belki biraz kibiri olsa ve kendini kıza layık görse ortaya çıkacaktı. Aylarca seyretti güzelliği karşısında tek kelime etmeden ve unuta geldi bildiği herşeyi kızı görmeden. Kız ise hergün orda beliriyor ve şarkısını söylüyordu dans ediyor sonra çayırlara koşup kayboluyordu.
    O gün daha erken gitti genç Venelveir kızın beyaz elbisesine yakışacağını düşündüğü kırmızı albeniyle, taçsız bu çiçek dört yaprağı birbirini saran ortası kendinden de açık bir kırmızıyla duran hoş kokulu kır çiçeğiydi ve ve taçsız oluşu bir kadının saçlarına takıp taç görevi görmesiydi. Taçyaprak olarak da bilinirdi. Çiçeği kızın geçtiği yola bıraktı ve uzaktan seyretti. Eyddne demişti ona ilk kez kendi kır perisi demekti. Eyddne yine geçtiği yoldan geçmekteydi gözü yerdeki çiçeğe ilişti eline aldı ve başına geçirdi sonra yine devam etti genç kız şarkısıda ona eşlik etti.
    Bir sonraki gün yine yerde çiçek gören Eyddne bu sefer şaşırdı ve etrafını gözledi. "Çık ortaya Skeigrior" dedi sanki kimin bıraktığını bilircesini. Venelveir ses etmedi korkudan. Ve kızın sesi tekrar duyuldu "Seninle karşılacağız Skeigrior -çiçek bahşeden- günü geldiğinde."
    Böyle bir kaç ay daha çiçekler bıraktı kızın yollarına. Sonra kendi el yazısıyla şiirler yazdı kitaplardan, ve küçük armağanlar. Kız mutluydu karşılaştıkları karşısında fakat içine kor düştü bir an "Ya kaderin işine karıştıysam? Ya başkasına ait onca şey çaldıysam?"
    "Çalmadın" dedi ses "Hepsi senin kır perisi."
    Kız irkildi bir an ve geriledi "Göster kendini çiçek bahşeden. Kimsin sen? Tanımak istiyorum seni."
    Tüm cesaretini toplayıp çıkıverdi Venelveir "Burdayım" dedi. O an kızın gülüşü aldı aklını başından.
    Hergün aynı yerde oturdular konuştular günlerce aylarca birbirlerine olan sevgilerinden usanmadan bıkmadan, artık ömrünün yarısının yarısındaydı Venelveir ve evlenme çağı gelmişti. En güzelinden taşlarla örülü bir yüzük dövdürdü kendine ve o gün kızın huzuruna bir başka kıyafetle çıktı. Duracak gibi olan kalbine söz geçirdi ve herşey mutlu bitmişti. Genç Nervis ve Venelveir düğün için hazırlandılar.
    Şehrin büyük salonu dolmuş taşmıştı. Tepede görkemli evin yolunu gözlüyordu Venelveir artık hayatını orada kadınıyla yaşayacaktı. Tüm ailesi oradaydı tanıdıkları ve tanımadıkları herkeste aynı zamanda.
    Üstü açık salonda herkes gözünü uzağa çevirdi ve bir an için gelin ve damat göz ardı edilmişti. Ani fırtına sarmıştı her yeri. Yağmur gökten yağan ok gibi sert ve etkiliydi. "Gidelim" dedi Nervis elini sıkıca kavrayarak kocasının. Başını salladı Venelveir ve hızlıca basamakları indiler. Evlerine doğru yola koyuldular. Sessiz tepede yalnızlardı en yakın komşuları iki yüz metre aşağıdaydı. Venelveir ıslak saçlarının yüzüne yapışmasından yolu göremiyordu. Çok ağır şekilde ilerliyorlar eve varmayı hayal ediyorlardı. Fırtına şiddetini arttırmıştı. Sanki tanrılar öfkelerini kusuyor onlardan öc alıyordu. Tepenin eteklerine vardıklarında yukardan akan yağmur beraberinde koca bir çamur yığını getirmişti. Sanki yukarıdan koca bir top aşağı doğru geliyordu. Geldikçe taşlardan yapılmış merdivenli yolu yıkıyor ağaçları eziyordu. Aldıkları yolu görmezden gelerek "Aşağı!" diye bağırdı Venelveir. Gerisin geri tepeden aşağı iniyorlardı. Üzerlerineyse çığ gibi toprak koşarak geliyordu.
    "Venelveir" dedi Nervis ve o an duraksadı artık genç olarak hitap edilmeyen Venelveir. Dönüp kadına baktı sanki zaman durmuş gibiydi öyle kaldılar ikiside. Toprak gelip ikisinide yuttu ve uzunca sürükledi.
    Kendini boğulur gibi hissetti Venelveir her yer ıslaktı ve ağzında çamur tadı vardı. Başını kaldırıp baktığında herşeyi hatırladı. içinden bir acı hissetti ve her yerde Nervis'i aradı. Kendisinin bir kaç metre ilerisinde uzanmış beyazlar içindeki elbisesi tamamen çamura bulanmış Nervis'i buldu. Nefes almıyordu. O an bildiği tüm büyüleri yaptı fakat genç kadını geri getiremedi. Güzelliği solup gitti. Altın sarısı saçları karardı hiç ışıldamadı. O an tüm yüreği acıyla doldu Venelveir'in büyük bir özlem duymuştu. Acıyla haykırdı ve sesi herkes tarafından duyuldu.
    Kimseyle konuşmayan Venelveir zamanla kimse tarafından görülmemeye başlandı. Artık başka bir diyara göç ettiğini düşündüler ve o ve Nervis birer birer silindi hatıralardan.
    Kendini kütüphaneye kapattı Venelveir bildiği tüm kitapları karıştırdı. Sevgisinin azameti onu karanlığa itti. Nervis'i geri getirmenin yolunu aradı. Tapınağa döndü ve orada da devam etti araştırmaya. Artık gizlenmiyordu üstelik öfkesi gözünü karartmıştı. Alvurdlar bunun farkına varınca kendisine karşı çıktılar. Venelveir hepsinin üstesinden geldi ve bazıları zindana kapattı amacına hizmet etmeleri için diğerlerini ise köle yaptı. Böylece kalbi tamamen karardı. Hiç bir zaman elde edemeyeceği bir güç vardı karşısında. Tanrının elini hiç bir zaman elde edemeyecekti yinede uğruna savaştı.
    Artık ne aradığını unutacak kadar körleşmişti. Amacı saf kötülüktü. Kendini gölgeye adadı ve gölgede yaşadı. Ona gölge efendi dediler, Lirlaen. Beyaz tek kanadı ve gölgeden diğeri. Vücudunun yarısı kendinin yarısı gölgenindi. Siyah toz dumanı gibi hareket ediyordu bir yanı bir yanı bembeyaz bir soluk renkte kirlenmiş gibi duruyordu.
    Kötülüklerine her geçen gün devam etti. Tulpar'dan sonra uçabilen tek kişiydi. Karanlığın gölge efendisi yaptığı büyüler yüzünden çok güç kaybetti ve uzunca süre kimseyi rahatsız etmeden dinlenmeye çekildi.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +1
    günü gelince biri okur imam efendi sen hayra yor
    ···
  4. 4.
    +1
    ALTIN OLAN HERŞEY PARLAMAZ,

    HER GEZGiN YiTiRMEMiSTiR YOLUNU,

    GüCü OLAN YAŞLI KOLAY KOLAY SOLMAZ,

    DERiNDEKi KöK ATLATIR DONU.

    KüLLERDEN BiR ATEŞ DiRiLECEK,

    BiR IŞIK FIRLAYACAK GöKLERDEN,

    KIRILAN KILIÇ YENiLENECEK,

    ŞiMDi TAÇSIZ OLAN, KRAL OLACAK YENiDEN.
    ···
  5. 5.
    0
    sonra biri büyü yaptı ve herkes öldü. son.
    ···
  6. 6.
    0
    vingardin leviosa
    ···