Arkadaşlarım gülüp geçmişti ama ben gerçekten çok etkilenmiştim, her sene okul tatile girer girmez her çocuk gibi ben de kuran kursuna giderdim ve Allah korkusu olan bir çocuktum, bir adamın cinlere böyle küfür edebilmesi içimi ürpertmişti, ertesi gün yine arkadaşlarımla buluştum ve denize gitmeye karar verdik ,sahile vardığımızda her zaman eşyalarımızı serdiğimiz yerde yine o dünkü adamı uyurken gördük, ben şekilden şekile girdim ve epey korktum ama arkadaşlarım pek önemsemeyip sahilin diğer tarafına doğru gidip eşyaları serdiler,ben de onlarla beraber gitmek zorunda kaldım , yarım saat civarı yüzdükten sonra denizde ayağımı sürekli bir şeyin sıktığını fark ettim, ilk başta balık ısırması sansam da daha da rahatsız edici bir şey olduğu için denizden çıktım, tekrar sahile çıktığımızda adamı göremedik, sürekli sahili gözlememe rağmen adamın gittiğini fark etmemiştim, arkadaşlarıma bunu söylediğimde önemsemediler hatta Oğuzhan epey dalga geçti. O gün de evlere dağıldık.

Babam namazında niyazında kendi halinde bir adamdı ,annem ise böyle şeyleri pek umursamazdı, bu yüzden bu konuyu babamla konuşmaya karar verdim. iki gündür yaşadıklarımdan bahsettim ve babam o adamın sadece deli olduğunu korkmam gereken bir şey olmadığını söyledi, dedikleri beni pek ikna etmediği için kafamı dağıtmak için biraz yürüyüşe çıkalım dedi, annemi de çağırdık ama acun firarda izlemek istediğini söyleyip bizimle gelmedi.

Limana doğru yürürken Tahsin amcayı gördük, yetmişlerinin ortasında güleryüzlü yardımsever bir adamdı, merkezdeki caminin imamı ve kuran kursundaki hocamdı, annem kendisini pek sevmez ve yobaz Tahsin derdi .
Babam hocanın yanına gidip selam verdi, hoca babamın seldıbını aldıktan sonra ben de Selam verdim, bana cevap vermedi sanki beni görmüyor gibiydi. Ne zaman beni görse harçlık vermeye çalışan Tahsin hoca beni pek fazla umursamadan babamla bir iki muhabbet edip gitti, biraz üzülsem de dünya kupasında gruptan çıktığımız için mutluydum.

Eve geldiğimizde annem Ömer çelakılla hayatın şifrelerini izliyordu, o programdan çok korktuğum için hemen odama geçtim ve yatmaya başladım, çok fazla rüya gördüm hepsi parça parçaydı, bugün bile hiçbirini hatırlamıyorum neredeyse ,bildiğim bir şey varsa çok çok kötü uyuduğumdu, sabah ezanı okunurken uyandım .

Uyanıp salona geldiğimde o çok dindar bildiğim babam Haydar dümen progrdıbının tekrarını izliyordu. Ben içeri girer girmez çevirdi ve trt1'i açtı, kötü uyku yüzünden mutsuz olan ben babamın Haydar dümen izlemesiyle iyice mutsuz olmuştum. Serhatın yanına gittim ve bugün ne yapacağımızı sordum, Serhat da benim gibi çok kötü uyumuştu ve o sarhoş adam aklından çıkmıyordu, sadece korkan ben olmadığım için biraz mutlu oldum desem yalan olmaz, serhatla beraber Tahsin hocanın yanına gitmeye karar verdik.

Hahahahahahah

Beyler son kez soruyorum devam edeyim mi

Ertesi gün Serhat ile beraber sabah erkenden hocanın yolunu tuttuk, annemin Ömer çelakıl ile hayatın şifreleri, babamın ise Haydar dümen izlemesi gece çok moralimi bozmuştu ve bunu fark eden Serhat beni neşelendirmeye çalışıyordu, yol boyunca eski anılardan bahsettik ve neşelenmeye başladım. Hocanın kapısına geldiğimiz zaman pencereden evin içine baktım ve hocanın "Televole" programında Alişan'ı dinlediğini gördüm. insanlık ile ilgili umutlarım git gide tükeniyordu.

Tahsin hoca kapıyı aralayarak açtı ve kapı ağzından "Ne var,ne istiyorsunuz?'' dedi. Yardıma ihtiyacımız olduğunu ve soru sormak istediğimizi söyledik Tahsin hoca ise meşgul olduğunu, gitmemiz gerektiğini söyledi. Hayal kırıklığına uğramıştık ama pes etmedik. Hocam, yardıma ihtiyacı olana yüz çevirmek, elinde imkan varken yardım etmemek islam'a , müslümanlığa sığar mı hiç? dedim ve hocayı etkilemeyi başardım. Tahsin Hoca ,girin içeri çocuklar, kusuruma bakmayın dedi ve içeri girdik.

Hiç ilgi yok yahu!