/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +67 -24
    Saat 15:49 ve ben bunları yazarken ne düşündüğümü bilmiyorum.. Lise sonda okulu bırakmış ve babamla çalışmaya başlamıştım. Babam senelerdir sahaflık yapıyordu daha önce hiç içinde olmadığım için olmayan okuma isteğim babamın yanında çalışmaya başlamamla birden artmıştı ancak okumayı sevdiğim kitaplar pekte öyle herkesin okumak isteyeceği türden kitaplar değildi. Dükkanı açtığım sıradan günlerden biriydi. Severek yaptığım için hayıflanmıyor aksine can atıyordum her sabah dükkanı açmak için, dükkanı açıp anahtarı daha cebime koyamadan benim masamda bir kitap gördüm. Akşam masamda kitap bırakmamıştım oysa ki. Kitabı elime alıp baktım. GiZLi iLiMLER adında bir kitaptı. Yeni fark etmiştim kitap haddinden fazla kalındı. Kitabı açtığımda ilk sayfasında, Lagadi mah ufmin cia ru.. Birden telefonumun sesiyle irkildim.
    ···
  2. 2.
    +20 -1
    Arayan babamdı.- Oğlum dükkanı açtın mı?
    + Açtım baba, ne zaman geleceksin?
    - Hastaneye gidicem 1 saat gecikirim kahvaltını yap sen.
    + Tamam baba görüşürüz. Ha baba !
    - Efendim?
    + Masamda bi kitap buldum bunu sen mi koydun?
    - Ha o mu dün adamın biri tam kapatacakken getirdi. Almayacaktım ama ücretsiz verdiğini söyleyince öylesine alıp koymuştum oraya.
    + Tamam baba görüşürüz..
    Telefonu kapattığımda kitap kapanmıştı. Konuşurken ki boşlukla kitabı kapattım sanırım diye geçirdim içimden. Kitabı açtığımda az önce okurken yarıda kestiğim cümle yoktu. ilk sayfa boştu. Afalladım ancak sabah olmasının verdiği sersemliğe yordum. Kitabı bırakıp kahvaltılık almak için fırına gittim..
    ···
    1. 1.
      +4 -1
      Onlar beni rahatsız etmesin amk herkes kendi aleminde takılsın
      ···
    2. 2.
      +1
      Çalıntı hikayedir oybirunciler bilmez tabi
      ···
    3. 3.
      +1
      lan giberim bu ne amk. yok kitap kapanmış yok yazılar kaybolmuş. yav dıbınakoyim bunlarla mı korkuyorsunuz ya. bu cinlerinde işi gücü yok hep aynı numaraları çekiyorlar amk.
      ···
    4. diğerleri 1
  3. 3.
    +33
    Fırından döndüğümde kitap masada yoktu. Bir yere koydum herhalde diyerek yine sersemlikle oturup kahvaltı yapmaya başladım. Kahvaltım bittikten sonra sigaramı çıkardım ama yakmadan önce kitabı bulayım hem okur hem içerim diye kitabı aramaya başladım. Kitabı bulamıyordum. Koyabileceğim her yere bakmıştım ama yoktu sanki kaybolmuştu. Uzun uğraşlar sonucu elim boş kalmıştı. Tam oturmuştum ki kitap gözüme çarptı. Dini kitapların olduğu kısımdaydı. Ancak neden oraya koymuştum ki onu? Kitabı alıp masama geçtim ve sigaramı yakıp kitabı okumaya başladım.. Kitabı biraz okuduktan sonra hiç bir şey anlamadığımı fark ettim. Baştan savma tarihler saatlerle başlıyor bir insanın yaşdıbını anlatıyor ve o insanın öldüğünü söyleyip başka bir tarihle yeni birini anlatıyordu. Konusu vs. hiç bir şeyi yoktu. Anlamadığım için sıkıcı gelmiş ama tuhaflığından dolayıda çekici gelmişti.
    ···
    1. 1.
      +3 -1
      Beyler copy-past yapıyor prim vermeyin gammazlayın. Geçen sene okudum aynısını çalıntı
      ···
    2. 2.
      0
      Hikayenin sonunu anlat o zaman huur bin
      ···
    3. 3.
      0
      Bende hatirladim panpa calinti bu
      ···
    4. diğerleri 1
  4. 4.
    +28 -1
    Rastgele ortalardan bir yeri açtım ve tekrar okumaya başladım. Yine birinin hayatını anlatıyordu fakat daha yazının yarısında, Beton mikserinin ölüm getirdiği bir dünya da kalmak istememişti.. diye yarı da kesilmiş ve başka tarihe geçmişti. Kafamı kaldırıp saate baktığımda 2 saat geçmişti. Telefonumu alıp babamı aradım ama telefonu kapalıydı. Kitabı kapatıp rafa kaldırdım ve dükkanı temizlemediğimi fark edip temizliğe başladım. Ortalığı süpürdükten sonra paspas atarken telefonum çaldı. Arayan amcamdı..+ Efendim amca- Okan acil devlet hastanesine gel ! Baban kaza yaptı..+ Ne? Nasıl? Amca durumu iyi mi? Bişeyi var mı?- ACiL GEL ! diyerek telefonu kapattı sesi titriyordu. Hemen ceketimi alıp dükkanı hızla kilitleyip hastaneye doğru yola çıktım. Bir yandan korkuyor bir yandan ona bir şey olmaması için dua ediyordum. Hastaneye vardığımda ameliyathanenin önünde amcam, annem, kardeşim ve eniştem duruyordu. Amcam duvara yaslanmış ve yığılmıştı. Onları görünce koşup yanlarına gittim.
    ···
    1. 1.
      -1
      okuyoruz
      ···
  5. 5.
    +29
    Ne oldu? Durumu nasıl? diye sordum. Eniştem kolunu omuzuma attı ve Durumu ağır okancım. Sağlam dur dedi. Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Titrek bi sesle Nasıl olmuş? dedim. Aldığım cevapla gözlerim fal taşı gibi açılmış ve göz yaşlarımı tutamaz olmuştum..+Beton mikseriyle çarpışmış.. 6Amcam gibi yığılıp kaldım birden.
    ···
  6. 6.
    +11
    Seri şuku beylerr
    ···
  7. 7.
    +30
    4 saate yakın öylece boşluğa bakarak bekledim. Kimse konuşmuyordu. Doktorun kapıyı açmasıyla birden herkes fırladı yanına tabi bende.. Herkes doktoru soru yağmuruna tutarken doktorun kafası aşağıya bakıyordu. Anlamıştım ama içimden Yapma be.. Gitmiş olmasın.. diyordum. Doktor başını kaldırdı. Başınız sağolsun.. Kurtaramadık.. Annem birden haykırarak ağlamaya başladı kardeşime sarılarak, amcam duvara yumruk attı ve öyle kaldı, eniştem bana sarıldı ancak gözlerimin yaşı durmuyor bir yandan da artık onun olmadığı hissiyle içimde bir şeyler sürekli yıkılıyordu sanki.. Aradan 4-5 gün geçmişti. Babamın cenazesini çoktan toprağa vermiştik. Artık o yoktu. Arkamda olan dağ yıkılmıştı resmen. Dükkanı açmıyor, odamdan dışarı çıkmıyordum. O kadar güçsüz hissediyordum ki sanki ölmeden kaybetmiştim hayatı. Eskiden içerde yattığını bilmem bile bana güç verirken şuan onu hissedemiyordum. Ölenlerin ruhu gelirmiş derler ama ben hiç bir şey, ona dair tek bir şey hissetmiyordum. Gece vakti dükkana gittim. Neden geldiğimi, bu saatte burda ne aradığımı bilmiyordum. O kitap yine masamdaydı ona doğru yürüyordum ama sanki kitap beni çekiyordu resmen. Kitabın yanına gittim. Kitabı açtığım anda, MAHFAZ UBEYD MiN RAU ! diye bir ses kükredi ve kitabın arasında 2 kapkara göz belirdi. Birden sıçrayarak uyandım. Sabah olmuştu ve gördüğüm kabusun etkisiyle yumruğumu o kadar sıkmıştım ki elimi kanıyordu. O kitabı tamamen unutmuştum babamın ölümüyle.. Kitabı alıp eve getirmeye karar verdim.
    ···
  8. 8.
    +23 -1
    kşsmen babamın kazasını önceden bilmişti ama nasıl? Kafamda milyon tane soru işareti vardı ama bu sefer en ince ayrıntısına kadar okuyacaktım kitabı dükkanın kapısını açmaya yeltendiğim de esnaftan cenazeye gelemeyenler taziye verdi. Dükkana girdiğimde tekrar içim titremeye başlamıştı çünkü burda ki her şeye babamın elinin değmiş olmasının verdiği hüzün çökmüştü içime. Kitap kaldırdığım rafta duruyordu. Kitabı alıp hemen dükkanı kapatıp eve doğru yola çıktım.

    Eve geldiğimde annemlere uyuyacağımı kimsenin rahatsız etmemesini söyledim ve odaya girip kapıyı kilitledim. Çalışma masama oturdum. Kitap önümdeyken derin bir nefes aldım. Korku ve heyecan vardı içimde neden olduğunu bilmediğim bir şekilde, altı üstü bi kitap diye düşünmeye başladım ve birden resmen kendi sesim bana karşılık geldi. Ama babanın ölümünü sana söyleyen bir kitap diye. Tesadüf müydü? yoksa gerçekten bilmiş miydi? Kitabın yazarına bakmak aklıma geldi ama yazar ismi yoktu. Şaşırmamıştım.
    Kitabı açtığımda dehşete düşmüştüm. Tüm o tarihler anlatılan hayatlar.. Hiç birinden eser yoktu. Onların yerine farklı farklı büyülerin tarifi vb. şeylerle doluydu. Baştaki yazının kaybolma olayını sersemliğe bağlamıştım ama bunun acıklaması yoktu. Adım kadar emindim o tarihlerin ve hayatların yazılı olduğuna.. Tek tek baktım ama hiç bir tarihe denk gelmedim. Açıkcası gerçekten korkmaya başlamıştım. O sırada sayfaları değiştirirken MUM BÜYÜSÜ diye bir yazı gözüme ilişti. Okumaya başladım. Farklı renkteki mumlarla birilerine büyü yapılabileceğinden bahsediyordu. Okumaya devam ettiğimde açıklamasına göre kırmızı mum: Aşk, sevgi ve cinsellik, yeşil mum: Şifa ve hastalıklardan arınma, siyah mum ise şer ve kötülük bağlama olarak belirtiliyordu. Böyle şeylerin gerçekliğine inanmamıştım hiç ama denemekten ne zarar gelirdi ki? diye düşünüyordum. Yapılışını okumaya başladım..
    Mum büyüsü için beş adet kırmızı mum alınır. Bu mumların şekilleri çok önemli değildir. Önemli olan renkleridir yani mumların beyaz olmasıdır. Ayrıca dikkat edilmesi gereken bir husus da mumların nispeten küçük olması yani kısa sürede eriyip bitecek cinsten olmasıdır. Çünkü her mum bir gece yakılıp bitirilecektir. Bundan dolayı küçük boy mum kullanılması daha faydalıdır.
    Alınan beş adet mumun her biri ayrı gecelerde yakılıp bitirilecektir. Binci gün hangi mumun hangi gün yakılacağı kararlaştırılmalıdır. Yani her gün rastgele bir seçimle mumlar yakılmaz. ilk günden itibaren hangi mumun hangi gün yakılacağı bellidir.
    Aklıma koymuştum yapacaktım bunu. Hemde beni sırf üniversite okuyamıcam diye terk eden kıza yapacaktım. inanmıyordum ama deneme isteğim çok fazlaydı. Mumları almak için dışarı çıktım. Çıkarken annem Uyumayacak mıydın oğlum? dedi. Sert bi şekilde Ama uyumadım ! dedim. Annem başını eğdi ve mutfağa gitti. Birden neden bu şekilde sert cevap verdiğime şaşırdım oysa ki kadın hiç bir şey söylememişti. Arkamı dönüp evden çıktım. 2

    Mumları alıp evin yolunu tuttuğumda, eve girince annemden özür dilemeyi düşünüyordum. Eve geldiğimde annem halen mutfaktaydı. Önce mumları koyayım yanına giderim diye düşündüm ve odama girdim. Mumları masamın üzerine, kitabın yanına bıraktım ancak yoldayken içimde olan özür dileme arzusu yok olmuştu sanki. Kapıya kadar gitmiştim ancak açmadım, kilitledim. Mumları çıkardım ve kitabı açıp büyünün ilk uygulamasını okumaya başladım.
    1. gece mumlardan biri alınır ve "dezpike ven ha" sözleri söylenerek mum yakılır. Mumun bir tabak içinde yanarak tamamen erimesi gerekmektedir. Yanma işlemi bittikten sonra tabağın altındaki yanmış mum artığı sert bir cisimle kazınarak tabak temizlenir. Tabaktan alınan yanmış mum artığı büyükçe bir kumaş parçasına sarılarak muhafaza edilir.
    Anladığım kadarıyla geceyi beklemem gerekiyordu. Geceye kadar uyumaya karar verdim. Yatağıma yatıp kitabı ve içindekileri düşünmeye başladım. Hayatım boyunca hep duyardım büyü gibi şeyleri ancak hiç inanmazdım. Bi an düşündüm ya işe yararsa? Bu kitabın içinde her şeye karşılık bir büyü olduğunu düşününce, yapabileceklerim aklıma geliyor ve yüzümde tuhaf bir gülümseme beliriyordu..
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    +26
    Gözümü açtığımda gece olmuştu. Kalkıp bir sigara yaktım ve masama doğru yöneldim. Mumları poşetten çıkardım ve dolabıma dizdim. Sırayla her gün için bir mum olarak koydum. Birden başım döndü ve elimi masaya koyarak dengemi sağladım. Sanırım son 1 haftada yaşadıklarım beni gerçekten derinden etkilemişti. Gözlerimin yanmaya başladığını hissettim. Masamın hemen önündeki ayna da gözlerime bakıyordum. Gözlerim kıpkırmızıydı. Uyumama rağmen neden böyle diye düşünürken gözlerim aynadan yatağıma ilişti. Biri yatıyordu yatağımda..

    Kafamı yana doğru çevirip baş kısmını gördüğümde nutkum tutulmuştu. Bu bendim !.. Hemen arkamı döndüm ve gerçekten yatakta yatan benim bedenimdi. NE ?? diye bağırırken sanki gözlerim kaymıştı. Birden yatağımdan sıçradım halen geceydi. Bu kötü kabuslardan sıkılmaya başlamıştım artık ta ki ayağa kalkıp masama gidene kadar böyle düşünüyordum..
    Masama gittiğimde mumlar kitabın yanında yoktu. Etrafa bakarken mumların dolabımda olduğunu görünce artık delirmeye başladığımı düşünüyordum. Madem gördüğüm rüyaydı nasıl mumları oraya dizebilmiştim? Hemen arkamı dönüp yatağıma baktım ama boştu.. Şaşkınlığım devam ediyordu ama aklım büyüdeydi. Mumlardan birini alıp masaya koydum ve tıpkı denildiği gibi Dezpike ven ha diyerek mumu yaktım. Karanlık odamda ilk kez mum yakıyordum ve ortamı gerçekten kasvetlendirmişti. Mumun bitmesini bekliyordum mumun yanışını izleyerek birden arkamda bir nefes hissettim. Hemde baya heybetli bir şekilde.. Arkamı dönmeye en başta korktum ama sonra tuhaf bir şekilde arkamın güvende olduğu ve dönmeye gerek olmadığı düşüncesi yerleşti kafama.. Sanki güçlenmiş gibi hissediyordum. Birden her yer karardı ve içim ürperdi. Mum bitmişti..
    ···
  10. 10.
    +14 -1
    Devamı akşam beyler ne kadar şukulanırsa o kadar gelicek serii
    ···
    1. 1.
      0
      Rezervasyon
      ···
  11. 11.
    +21
    Ertesi gün baya enerjik uyandım. Odamdan çıktığımda annem kahvaltı hazırlıyordu. Annemi öptüm ve Günaydın. dedim. Yüzü gülmüştü uzun süreden sonra Günaydın oğlum dedi. Kahvaltıyı yaptıktan sonra tekrar odama geçtim. Biraz internette takıldıktan sonra kitap yine aklıma geldi. Kitabı alıp içini karıştırmaya başladım. Gerçekten de içinde her türden büyü vardı. Aşk büyüleri, sağlık büyüleri, büyü bozma hatta tabiri caizse kara büyüler.. Herşey mevcuttu kitapta. Birden gerçekten işe yararsa bu kitapla neler yapabileceğim düşüncesi beni gerçekten mutlu ve iyi hissettiriyordu. Kitabın başında ne kadar vakit geçirdiğimi bilmiyordum fakat hava kararmıştı. Annem kapıyı tıklattı ve Oğlum yemek yiyicez dedi. Canımın istemediğini belirttim. Gece olduğunda kitaptan büyünün diğer kısmına göz attım.

    2, 3 ve 4. gecelerde de 1. gece kullanılan tabakta birer mum yakılır. Diğer işlemler ilk geceki gibidir. Ancak bu üç gece söylenen tılsımlı sözcükler şunlardır: derlike zen ka şeklindedir.
    Her gece yaptığımda o heybetli nefesi arkamda hissediyor, korkuyor daha sonra da güvende olduğum hissine kapılıyordum. Bu böyle 4. geceye kadar devam etmişti. Sonunda son geceye yani 5. geceye gelmiştik. Kitabı açıp son kısmı okumaya başladım.

    '' 5. gece son mum, "karbike fen na" sözleri ile yakılır. Mumun bitimine doğru mumun etrafında tam dört defa dönülür ve her dönüşte aşık edilecek kişinin adı ile annesinin adı kısık sesle zikredilir. Mesela "Zehra'nın oğlu Murat" gibi.

    Burada kişinin annesinin adının da anılma sebebi neseb bağının baba üzerinden ilerlememesi annenin soyu üzerinden yürümesidir. Ancak günümüzde soyadın alınması da dahil her şey baba soyuna göre yapılmaktadır. Sadece mum büyüsünde değil diğer bütün büyü türlerinde de anneden gelen soy, baba soyundan daha öncelikli kabul edilmektedir.

    5. Mum da bittikten sonra bu mumun da yanmış kısmı alınır ve önceden toplanan mum artıklarının bulunduğu bez içine konur. Mum artıklarının bulunduğu bez parçası başka bir bezle sıkıca sarılıp bağlanarak yerleşim yerlerinden uzak, tenha bir yere gömülür. Gömülme işleminin beşinci gecenin sabah güneşi doğmadan yapılması gerekir.

    işte bu gömülme işleminden sonra artık büyü tutmaya başlamıştır. Bu aşamadan sonra 5. gecenin sabahında "deliler gibi aşık" bir şahıs ortaya çıkacaktır. ''

    5. Mumu yaktım..
    Her dönüşte Dileğin kızı merve diye mırıldandım. Mum bittikten sonra tıpkı anlattığı gibi onunda kalıntılarını kazıyıp örtüye sardım ve evden çıktım. Ne kadar yürüdüm bilmiyorum tarla gibi bir yere gelmiştim. Biraz daha orta kısımlarına gidip küçükçe eşip oraya örtüyü gömdüm ve evin yolunu tuttum. Nedense içimde olacağına dair büyük bir his vardı ama yine de inançsızlığım daha ağır basıyordu. Eve döndüğümde kitabı dolabıma kaldırdım ve uyumak için yatağıma yattım ancak uyuyamıyordum heyecandan.. Acaba işe yarayacak mıydı? Yararsa bundan sonra neler yapacaktım? Bu sorular hem beni mutlu ediyor hemde heyecanlandırıyordu.
    Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Yazdığına göre bu gün değişecekti bir şeyler, kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Balkona geçip bir sigara yaktım. Etrafı izlerken elimi eşofmanımın cebine attım ama telefonum orda değildi. Sigarayı kül tablasına bırakıp yatağıma gittim ve telefonumu alıp tekrar balkona döndüm. Sigaramdan nefes alırken telefonun ekranını açtım ve duman resmen boğazımda kalmıştı. Merveden 27 tane mesaj 4 te cevapsız arama vardı ama ne ara bu kadar mesaj atıp aramıştı? hiç duymamıştım. +

    O an önemli olan onun bana ne yazdığı değildi. Sonuçta öyle yada böyle büyü işe yaramıştı. Gözlerim fal taşı gibi açıp ekrana bakıyordum. Nefesim hızlanmıştı. Mesajları açtığımda bana büyük bir yanlış yaptığını ve köpek gibi pişman olduğundan bahsediyordu. Birden yüzümde öyle bir gülümseme belirdi ki resmen yanaklarım acımıştı. En son mesajında buluşmak istediğini belirtmişti. Yeni mesaj bölümüne girip merveye tek bir mesaj yazdım..

    Defol..
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      hassssgibtir amk :D
      ···
  12. 12.
    +18 -1
    Kaç saat o şekilde durdum bilemiyorum. Kitabı alıp dükkanı kapadım ve evin yoluna düştüm tekrar. Eve döndüğümde annemin odası boştu. içim rahatlamıştı gitmiş olmasına fakat kardeşimin odasını da boş görünce tekrar deliye dönmüştüm. Mervenin numarasını engellediğim halde farklı farklı numaralardan arıyor ve bu durum beni baya hoşnut ediyordu. Odama geçtim ve kitabı açtım. Hırsımı yenememiştim anneme bunun bedelini ödetecektim.
    Kitabı araştırmaya başladım. Çingene büyüsü adında bir büyü gözüme çarptı. Açıklamasında,
    Çingene büyüsü, yapılan kişinin hayatını olumsuz yönde etkilemek için yapılır. Bu büyünün herhangi bir olumlu yanı bulunmamak ile birlikte iyilik amacı taşımaz. Tamamı ile kötülük amacı taşıyan bu büyünün karşıdaki kişiye etki yapmaması için tek seçenek vardır, o da O kişinin çingene kanı taşımasıdır.
    Yazıyordu.. Annemde çingene kanı da olmadığına göre tam benim istediğim tarzda bi büyüydü bu..
    Okumaya başladım..

    Çingene büyüsü daha çok köylerde ya da şehirlerin kenar mahallelerinde uygulanabilen bir büyüdür. Zira yapılış aşamasında bazı zorluklar vardır. Zorlukların en büyüğü de kesilmiş hayvan leşinin gömülme meselesidir.
    Bu büyüde önce tüyleri tek renk olan bir koyun alınmaktadır. Yani koyunun alacalı ya da benekli olmaması gerekir. Yünleri tek renkli olmalıdır. Beyazsa beyaz, siyah ise siyah.
    Bu biçimde tüyleri tek renkli olan hayvan alınır. Büyü yapan kişi Reva ugna ezrul ve Desfur galsa vekh sözcüklerini şarkı şeklinde ezgili biçimde söyleyerek koyunu keser. Kesim işi bittikten sonra koyunun karnı açılarak yüreği alınır.
    Koyunun kesilmiş kafası, alınmış yürek ve geriye kalan kısımlar üç farklı çukura ayrı ayrı gömülür. Burada sembolik olarak kişinin bedeni, aklı ve duyguları birbirinden ayrılmıştır. Bu üç önemli hususu kişi artık istese de bir araya getiremeyecektir. Yani kendisine büyü yapılan kişinin bedeni, zihni ve duyguları birbiri ile uyumsuzluk gösterecektir.
    Okuduğumda gerçekten o şekilde bir koyunu bulmanın zor olacağı aklıma geldi ama ne olursa olsun bulup yapacaktım. Evin az aşağısına kurulan pazar aklıma geldi. Hemen çeketimi alıp evden çıktım. Bahsedilen şekildeki koyunu bulmak zor oldu ama buldum. Koyunu eve zütürürken üst komşum hasan amcayla karşılaştım.
    - Hayırdır evlat kurbanı baya erken almışsın dedi gülerek.
    + Adak amcacım dedim. Allah kabul etsin gibi bir şey söyledi fakat tam duyamadım. Eve doğru devam ettim. Koyunu banyoya koydum ve gece olmasını bekledim. Koyunu güpegündüz o sözlerle kesemezdim. Gece olunca daha önce mumları gömdüğüm tarlaya doğru yola çıktım..
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    +10
    Tam tarlanın ortasına geldiğimde koyunu yatırdım. Küçük bişeydi zaten. Belinden bıçağı çıkarıp sözcükleri ezgi gibi mırıldanmaya başladım..
    Reva ugna ezrul.. Desfur galsa vekh.. Reva ugna ezrul.. Desfur galsa vekh..
    Sonuncu tekrarımda bıçağı koyunun boğazına vurdum. Birden kulağımı sağır edecek şekilde tiz bir ses çıkarmaya başladı koyun, daha önce kurban kesimi görmüştüm ancak bu şekilde bir ses hiç durmamıştım. Biraz debelendikten sonra koyun hareketsiz kaldı ve yazılan gibi yüreğini, kafasını ve geri kalanını ayrı ayrı çukurlara gömdüm. Hemen etkisini göstereceği yazıyordu ama önemi yoktu. Yavaş yavaşta cezasını bulsa olurdu o kadına. Bıçağı temizledikten sonra sarıp belime koydum. Üstüm batmıştı. Tekrar eve doğru yola çıktım.
    Eve girdiğimde çok yalnız hissettiğimi fark ettim. Odamda biri vardı sanki sesler geliyordu. Hemen elimi bıçağa attım ve yavaşça kapıya yöneldim. Kapının kulpuna asılmamla zilin çalması bir oldu. irkildim ve kapıyı bıraktım. Dış kapıya gelip kapıyı açtım. Gelen hasan amcaydı.
    - Evlat adeti bilmezsin diye söylemek istedim. Adak kesilince dağıtılır. Adak sahibi yemez. dedi ve yine gülümsedi.
    + Adak mı? dedim. Afallamıştım seslerden falan. Ha adak ! Amca mezbaaya verdim daha kesilmedi. Kesilsin biliyorum adeti dedim. Peki evlat dedi. Birden gözleri karardı hasan amcanın tıpkı rüyamdaki gibi tueal iilay dedi garip bir sesle. NE? NOLUYOR? dedim yüksek bi sesle Bir şey mi oldu evlat? dedi, gözleri normaldi.. Yok amca diyip kapıyı kapattım. Nefes nefeseydim.

    O gece artık annem olacak o kadınında layığını bulacağı düşüncesiyle huzur içindeydim. Kafamı yastığa koydum. Gözlerim kapandığı anda kan ter içinde uyandım. Karanlık bir odada tek bir ses !
    tueal iilay ! tueal iilay ! tueal iilay ! diye sürekli tekrarlıyordu. Bu sözcük hasan amcadan duyduğumun aynısıydı. Artık şüphelenmeye başlamıştım. Aklıma Yusuf geldi. Yusuf yaşça benden büyük, dinine baya bağlı bir hocaydı. Telefon ettim gece saati olması aklımdan çıkmıştı. Uykulu bir şekilde telefonu açtı.
    -Alo?
    + Yusuf benim Okan. Biliyorum gece gece rahatsız ettim ama sana bir kelime söylemem gerek kaç gündür rüyalarımda görüyorum.
    - Dur kardeşim bi sakinleş. Yarin görüşelim anlatırsın olanları.
    + Yusuf lütfen, bana bunun ne olduğunu söyle son bi kaç gündür farklı şeyler yapıyorum.

    - Okan tamam kardeşim anlıyorum ama yarin görü.. Lafını yarıda kestim.

    + tueal iilay !... Duyduğum şey bu Yusuf dedim ve telefondan biraz ses gelmedi ve daha sonra..
    - Okan hemen çıkıp bana gel
    + Ne?
    - Soru sorma çık gel ! dedi ve kapattı. Bu davranışı iyice beni tedirgin etmişti. Hemen üstümü giyip Yusufun evine doğru yola çıktım.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Hay uyduracağın hikayeyi gibeyim.
      ···
  14. 14.
    +16
    Yusuf kapısını tam tıklatacakken Yusuf birden kapıyı açtı ve eliyle girmemi işaret etti. içeri girdim selamlaştık ve beni oturma odasına zütürdü. Oturduk ve ben daha hiç bir şey söylemeden en ince ayrıntısına kadar anlatmamı söyledi. Kitabı ve daha sonrasında olan her şeyi ekgibsiz anlattım. Yusuf gözleri açılmış bir şekilde beni dinliyordu. Konusmam bittiğinde ise elini yüzüne koydu ve
    - Sen ne yaptın kardeşim. Dinimizde büyü, sihir kesin bir dille yasaklanmıştır. En büyük günahlar arasında yer alır. Kardeşim tez zamanda o kitaptan kurtul ve dua et, af dile rabbinden dedi. Bense şaşırmıştım. Büyünün günah olduğunu duymuş, bazı yerlerde okumuştum ama Yusuf'un sesi çok ciddiydi. Gördüğüm kabusların ve gerçekleşen tuhaf olayların onunla bir alakası olup olmadığını sordum yusuf'a..
    - Kardeşim büyüler cinler yardımıyla yapılır. En ufağından tut en fenasına kadar hepsinde illa ki cinlerin yardımı vardır. Cinsiz büyü yapılmaz. Sanırım gördüğün rüyalar, inşallah yanılıyorumdur ki sana musallat olan cin tarafından sana gösterilmekte.
    Lafını bitirdiğinde bu sefer benim gözlerim açılmış ve nefesim hızlanmıştı. Nasıl kurtulacağım yusuf bundan? diye sordum. Çeşitli yolları var kardeşim ama sana musallat olan cinin kabilesini ve isteklerini bilmeden davranmak daha kötü sonuçlar doğurabilir dedi. Soluksuz Yusuf'u dinliyordum. ama çaresi var değil mi? diye sordum endişeli bir tonda, boşluğa bakarak kafasını salladı..
    Var.. Var..
    ···
  15. 15.
    +12
    Yusuf bir an önce bir şeyler yapması için yalvarıyordum resmen ama o Hocalarıma sormam gerekiyor bu konuyu, neyin ne olduğunu anlarsak müdahale edebiliriz. dedi fakat dinlemiyordum onu hemen bir şeyler yapması için ısrar edip duruyordum. Artık gözlerimin dolduğunu hissettim ve yusuf iletişime geçebilirim belki ama tehlikeli olacaktır. Bunu istediğinden kesin emin misin? diye sordu. Evet anlamında başımı salladım. Pekala o vakit diyerek ellerini dizine koyup kalktı ve diğer odaya gitti.
    Geldiğinde elinde bir ampul, büyük bir kağıt parçası ve daha küçük kağıt parçaları vardı. Odanın ampulünü çıkartıp o ampulü taktı. Gece lambasına benzeyen mor bir lambaydı bu. Daha sonra eliyle yere oturmamı işaret etti ve dizlerimin üstüne işaret ettiği yere oturdum. Büyük kağıt 2 ye katlanmıştı. Önüme açtık kağıdı, üzerinde değişik bir şekil ve arapçaya benzeyen yazılar vardı ve Yusuf'da benim gibi tam karşıma oturdu. Gözlerini kapattı bir şey okuyor gibiydi. Dudakları açılıp kapanıyordu. Okumaya devam ederken yavaş yavaş kağıtları yakmaya başladı ve birden gözlerini bana doğru açıp kükredi.
    YA ECHU BiN CiNNiA ! ERAHM KAVMUN UNZiHi DECR !
    Gözlerimin yandığını hissettim ve kollarım kasılmıştı. Kendimi ağırlaşıyor gibi hissettim ve birden kendimi sanki dışardan seyrediyormuşcasına bir hisse kapıldım. Ağzımı açıyordum.
    NARA iNHA ! NE iSTiYORSUN BENDEN ÇAMUR ! diye bir ses çıktı ağzımdan benim sesimden kat kat kalındı.
    NE iSTiYORSUN BU BEDENDEN? Dedi yusuf, gözlerimin içine kilitlenmiş bakıyordu.
    BANA HiZMET EDiYOR VE BENDE KARŞILIĞI VERiYORUM BUNDAN SANANE ! dedim ve dedi. Çok değişik hissediyordum.
    tueal iilay BUNU NEDEN SÖYLÜYORSUN? diye sordu yusuf. Birden yüzümde değişik bir sırıtış belirdi.
    BUNU SÖYLEYEN BEN DEĞiLiM ACiZ ÇAMUR !
    Peki ya kim? diye sordu yusuf. Birden çok derin hırıltılar gelmeye başlamıştı benden ve belkide sesimin on katı yüksek bir sesle,
    Cânn !!!
    diye bağırmasıyla ev resmen yerinden sallandı bir karartı belirip kayboldu odada. Tekrar vucudumu hissedebiliyordum. Yusuf karşımda gözleri yerinden fırlayacak şekilde açılmış yere bakıyordu ve hemen kalkıp lambayı değiştirdi. Nefesi halen aynıydı.. +

    Yusufa seslendiğim halde konuşmuyor öylece gözleri boşluğa bakıyordu. En son omuzlarından tutup Yusufu sarstım ve kafasını sallayıp kendine geldi. Ne oluyor yusuf? Cânn kim? Ne oldu böyle? dedim hızlı bir şekildi. Yusuf bana döndü ve gözlerimin içine bakarak Cânn, cinlerin atası olarak bilinir kardeşim. Normal cinlerle bile uğraşmak çok tehlikeli ve zor iken eğer söylediği doğruysa çok büyük bir tehlikenin içindesin kardeşim.. dedi. Sesim titreyerek Ci..Cinlerin at..Cinlerin atası mı? diyebildim zorlayarak..
    Başını sallayarak onayladı. Artık iyice kafam allak bullak olmuş ve pgibolojim bozulmuştu. Yusuf Meraklanma demiycem kardeşim gerçekten endişelenilmesi gereken bir durumdasın ama eminim hocalarım Allah'ın izniyle buna bir çözüm bulacaktır. dedi. Bir süre sende kalabilir miyim? dedim. Yusuf tedirgin bir şekilde yüzüme baktı ve birden gülümsedi.
    Tabi kardeşim.. Tabi..
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    +15
    Yusuf benim için oturma odasına yatak hazırlarken ben olanları düşünüyordum. Birden Yusuf'un sesiyle irkildim. Senin için dua edicem kardeşim.. diyerek gülümsedi. içimi rahatlatmıştı böyle söylemesi nedenini bilmediğim bir şekilde, gülüp kafamı salladım. Yusuf, Ben yan odadayım kardeşim. Bir şey olursa seslenmen yeterli saatin kaç olduğunu önemseme dedi. Bende Sana ne kadar teşekkür etsem az kardeşim. Bu yaptıklarını unutmucam elbet karşılığını verme fırsatım olur bir gün kardeşim. dedim dudaklarımı içe doğru bükerek. Bundan kurtulduğunda bir kere Allah razı olsun dersin bana yeter kardeşim.. dedi ve gülümseyerek odadan çıktı.
    Yatağa uzandım ve nasıl böyle bir yanlışa düştüğümü düşünmeye başladım. Gözüme uyku girmiyordu. Korkuyor muydum yoksa tuhaf bi heyecan mıydı bu anlayamıyordum ama gözlerim öylece açıktı. Birden yine o sesi duydum..
    Tueal iilay !
    Birden o kadar sıkıldığımı ve bıktığımı hissettim ki artık bununla uğraşacak gücümün olmadığını fark ettim. Ne olacağı umurumda bile değildi. Mırıldanarak gibtir git ulan artık dedim kendi kendime ve hayatımın hatasını yaptığımı o an anladım. Birden omzumda iki koca el gibi bir şey hissettim. Beni hızlıca yatakta bir sağa bir sola çekti ve birden aynı eli boğazımda hissettim. Beni resmen yatağın üstünde boğazımdan tutarak kaldırmıştı. Ellerim aşağı doğru sarkmış ve yutkunamıyordum. Nefesimi toplayabilsem Yusuf'a bağıracaktım ama boğazımı gittikçe daha fazla sıkıyordu. Gözlerim kararmaya başlamıştı ki kapı açıldı yusuf bağıra bağıra ve ellerini havada sallayarak içeri girdi.
    FETUHNA HABiSUL FENNAH ! FETUHNA HABiSUL FENNAH ! FETUHNA HABiSUL FENNAH !
    Birden boğazımdaki eller kayboldu ve yatağın üstüne düştüm. Öksürüyordum. Yusufa baktığımda ellerini dizine koymus hızlı hızlı derin nefesler alıyordu. Ne yani? Bana dokunabiliyor mu? Bu nasıl olabilir yusuf delircem bana yardım et dedim yalvarırcasına, yusuf ise halen hızlı hızlı nefes alıyor ve yere bakıyordu. Tekrar Yusuf yardım et bana gelip dokunan o muydu? Cânn mıydı? Bu kadar güclüyse ne yapacağım ben? dedim. Yusuf halen elleri dizlerindeyken kafasını bana çevirdi ve kafasını hayır anlamında sağ sola sallayarak Hayır kardeşim.. Sadece sana mesajını ileten elçi bir cindi bu. O yüzden bu kadar kolay kovabildim.. Şayet ki gelen Cânn olsaydı.. lafını bitirmedi.
    Cânn olsaydı ne yusuf? dedim. Cânn olsaydı şuan çok çok daha kötü bir durumda olabilirdin.. dedi. Gözlerim birden boşluğa bakar olmuştu. Artık yaşamak dahi istemiyordum resmen. Yusuf nefesini toparlamış yanıma gelmişti. Yatağa oturdu ve Bence ikimizde de uyku denen bir şey kalmadı. Kahve yapayım da oturalım sabaha kadar dedi. Başımı sallayarak onayladım..
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    +15
    Yusuf kahveleri getirip yanıma oturdu ve direk Söylediği sözün anldıbını biliyor musun? dedim. Evet anlamında başına salladı ve Arapçada bana gel anldıbına geliyor kardeşim.. dedi. Ne yani? Cânn beni mi çağırıyor? diye sordum. Bilmiyorum kardeşim ama şuan bakıldığında o şekilde gözüküyor ama nedeni soracak olursan bende bilmiyorum. Daha önce cin musallatlarına şahit oldum fakat bizzat Cânn'ın adını hiç bir musallat olayında duymadım. dedi. Baya bir muhabbet ettik. Sabah olmuştu hatta öğlene yaklaşıyordu saat..
    Yusuf, Dün geceden sonra bizzat hocamın yanına Konya'ya gideceğim hemde bu gün kardeşim.. Başındaki olay hiç küçümsenecek bir şey değil dedi. Başımla onayladım. O anda telefon çaldı. Arayan dükkandaki yan komşum berber Ahat amcaydı.

    - Efendim Ahat Amca?

    + Okan canım nasılsın?

    - iyiyim Ahat Amca sağol, sen nasılsın?

    + Şükür canım. Senin dükkana bi adam geldi. Bıraktığı bi kitabı geri almak istiyormuş. Dükkan kapalı olunca bana geldi.

    - Biraz işlerim var Ahat Amca ondan dükkanı açamıyorum. Hangi kitabı bırakmış?

    + Valla canım Gizli ilimler mi Bilimler mi öyle bi kitapmış baya acelesi var gibi duruyordu bende bir arayayım dedim seni..

    Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Nefesim hızlanmış ve resmen bir anda terlemiştim.

    + Alo? Okan canım orda mısın?

    - Bu.. Burdayım Ahat Amca. Gönderme beklet biz.. Ben.. Hemen geliyorum..

    Telefonu kapatınca Yusuf'un beni dürttüğünü fark ettim. +

    Yusuf, ne olmuş kardeşim neler oluyor birden kaskatı kesildin dedi. Yusuf'u omuzlarından tuttum. Yusuf.. Kitabı dükkana bırakan adam geri gelmiş kitabı istiyormuş.. Hemen gitmem gerekiyor. Belki o bu olayın çözümünü biliyordur.. dedim.

    Yusuf, bende geliyorum kardeşim diyerek ceketini giyindi ve yola çıktık.
    ···
  18. 18.
    +13
    Yusuf'la resmen koşar adım gidiyorduk daha doğrusu ben gidiyordum o bana yetişmeye çalışıyordu. Dükkana vardığımda hemen Ahat Amca'nın yanına gittim.

    Nerde abi adam? diye soluk soluğa içeri girdim. Ahat Amca, bi dur canım sakin ol. Bekletmeye çalıştım ama adam hiç konuşmadan bu zarfı verdi ve gitti dedi. Zarfı uzattığında almak için çekindim sebepsizce, yusuf yanımdan elini uzatıp zarfı aldı. Nedensiz bir şekilde kaskatı kesilmiştim. Hareket edemiyor, konuşamıyordum. Yusuf bana bakıp iyi misin Okan? diye sordu. Kendimi zorlayıp başımla onayladım. Yusuf koluma girdi ve dükkandan çıktık. Yusuf beni bir kafeye zütürdü. Oturduk, zarf elindeydi fakat açmakta tereddüt ediyor gibiydi. +

    Birden zarfı alıp kalktım ve tuvalete doğru hızlı adımlarla gitmeye başladım. Arkamdan yusufun bi kaç kez Okan! Okan nereye! dediğini duydum fakat arkamı dönüp bakmadım. Tuvalete girdiğimde yusuf'un arkamdan geleceğini düşündüm fakat arkamdan gelmemişti. Belki de gelmesini istiyordum. Kafam çok karışıktı.

    Lavabolara doğru yöneldim. Zarfı açmaya başladım. Elim titriyordu. Birden bütün vücudum buz kesmişti. Zarf açtım. içinden bir kağıt çıktı ve ikiye katlanmıştı. Kağıdın katlamasını açtım. Tuhaf şekiller vardı. Kağıdı tam görebilmek için biraz daha yukarı doğru kaldırdım. Lambanın ışığı birden kağıda yansıdı ve dehşete kapıldım. Kağıdın sanki içine gömülmüş şekilde o yazı vardı..

    Tueal iilay !

    Kağıdı indirdiğim de soluk soluğaydım ve aynaya baktığımda gözlerim fal taşı gibi açıldı. Arkamda uzun kıllar tam kafamın arkasında dalgalanırken gözlerim birden kapkara oldu ve aynada ki yansımam büyük bir böğürmeyle aynaya çarptı. O kadar şiddetliydi ki dengemi kaybedip arkaya doğru düştüm..

    Mehde galü ifri..
    ···
  19. 19.
    +10
    Yerden kalktığımda ayna da cizik dahi yoktu ve her şey normaldi. Sanırım delirmeye başlıyorum dedim kendi kendime, o sıra da Yusuf içeri girdi ve ne oldu iyi misin? diye sordu. Ben cevap verecekken birden kağıdı gördü ve gözleri açıldı. Birden bana dönüp, BUNU IŞIĞA TUTTUN MU ? diye sert ve yüksek bi sesle sordu. Eve.. lafımı bitiremeden Yusuf'un ağzı aşağı doğru kaydı gözleri kapkara ve kulakları yukarı doğru büküldü. Dehşete düşmüştüm. Birden arka cebimden cıkardığı çakıyı boğazıma sapladı. Gözlerim bi anda kaydı ve yusuf'un sözlerini duyarken gözlerim karardı.

    GÜNAHKAR BEŞER

    Sıçrayarak gözlerimi açtım. Halen tuvallette ve yerdeydim. Kafam çok kötü ağrıyordu. Sanırım bi yere vurmuştum. O an kapı açıldı ve içeri yusuf girdi. Ne oldu? iyi misin? diyerek bana doğru gelince ellerimle geriye doğru sürünerek kaçtım. Yusuf şaşkınlıklar içinde kalmıştı. Okan, benim iyi misin kardeşim? neler oluyor? dedi. Nefesim hızlanmıştı. Biraz yavaşlamasını bekledikten sonra ayağa kalktım ve kağıdı gösterdim. Yusuf kağıttaki şekilleri görünce kaskatı kesildi. Belli ki bir şeyler biliyordu. Kağıdı aldı. Halen gözleri kağıttaydı. Ben o sıra da içeri geçelim olanları anlatayım dedim.

    Tekrar masaya gittik ve tüm olanları anlattım. Beşer'in ne demek olduğunu sordum. insan, insanoğlu anlamındadır kardeşim dedi. Peki kağıttaki şekiller ne anlama geliyor? diye sordum.

    Kardeşim bunlar şekil değil. işaretleme büyüsü. diye cevap verdi. Büyü lafını duyunca tekrar nefesim hızlandı. Ne işe yarıyor? neden bunu bıraktı o adam? diye sordum. Cin musallatı yaşayan birine kurtulamaması için, her gittiği yerde, her korumanın arkasında dahi musallat olunabilsin diye yapılan bir büyü. Ancak bu büyünün işe yaraması için senin yaşadığın musallat olaylarından bir nesne isim veya söz gerekiyor. Yaşadığın olaylarla alakalı hiç bir şey bu büyü işe yaramaz dedi.

    O anda gözlerim doldu. Bıkmıştım iyice.. Yusuf bişey mi oldu? dedi. Ağlamaklı bir sesle Güneşe tut kağıdı dedim. Yusuf kağıdı güneşe doğru kaldırınca önce gözleri açıldı daha sonra acınası bir ifadeyle bana baktı.

    Birden yusuf ayağa kalktı ve hadi gidiyoruz dedi. Noluyor? Nereye Yusuf? dedim. O adamı bulmamız gerekiyor. Sana bunu neden yapıyor öğrenmeliyiz. Zaten akşam otobüsüm var Konya'ya gidiyorum hocalarımın yanına, onlar çaresini bulacaktır. dedi.

    Kafeden çıktık. Ancak nerden başlayacağımızı bilmiyorduk aramaya, ahat amcadan adamın nasıl biri olduğunu öğrenmek için tekrar yola çıktık.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 20.
    +10 -1
    Yerden kalktığımda ayna da cizik dahi yoktu ve her şey normaldi. Sanırım delirmeye başlıyorum dedim kendi kendime, o sıra da Yusuf içeri girdi ve ne oldu iyi misin? diye sordu. Ben cevap verecekken birden kağıdı gördü ve gözleri açıldı. Birden bana dönüp, BUNU IŞIĞA TUTTUN MU ? diye sert ve yüksek bi sesle sordu. Eve.. lafımı bitiremeden Yusuf'un ağzı aşağı doğru kaydı gözleri kapkara ve kulakları yukarı doğru büküldü. Dehşete düşmüştüm. Birden arka cebimden cıkardığı çakıyı boğazıma sapladı. Gözlerim bi anda kaydı ve yusuf'un sözlerini duyarken gözlerim karardı.

    GÜNAHKAR BEŞER

    Sıçrayarak gözlerimi açtım. Halen tuvallette ve yerdeydim. Kafam çok kötü ağrıyordu. Sanırım bi yere vurmuştum. O an kapı açıldı ve içeri yusuf girdi. Ne oldu? iyi misin? diyerek bana doğru gelince ellerimle geriye doğru sürünerek kaçtım. Yusuf şaşkınlıklar içinde kalmıştı. Okan, benim iyi misin kardeşim? neler oluyor? dedi. Nefesim hızlanmıştı. Biraz yavaşlamasını bekledikten sonra ayağa kalktım ve kağıdı gösterdim. Yusuf kağıttaki şekilleri görünce kaskatı kesildi. Belli ki bir şeyler biliyordu. Kağıdı aldı. Halen gözleri kağıttaydı. Ben o sıra da içeri geçelim olanları anlatayım dedim.

    Tekrar masaya gittik ve tüm olanları anlattım. Beşer'in ne demek olduğunu sordum. insan, insanoğlu anlamındadır kardeşim dedi. Peki kağıttaki şekiller ne anlama geliyor? diye sordum.

    Kardeşim bunlar şekil değil. işaretleme büyüsü. diye cevap verdi. Büyü lafını duyunca tekrar nefesim hızlandı. Ne işe yarıyor? neden bunu bıraktı o adam? diye sordum. Cin musallatı yaşayan birine kurtulamaması için, her gittiği yerde, her korumanın arkasında dahi musallat olunabilsin diye yapılan bir büyü. Ancak bu büyünün işe yaraması için senin yaşadığın musallat olaylarından bir nesne isim veya söz gerekiyor. Yaşadığın olaylarla alakalı hiç bir şey bu büyü işe yaramaz dedi.

    O anda gözlerim doldu. Bıkmıştım iyice.. Yusuf bişey mi oldu? dedi. Ağlamaklı bir sesle Güneşe tut kağıdı dedim. Yusuf kağıdı güneşe doğru kaldırınca önce gözleri açıldı daha sonra acınası bir ifadeyle bana baktı.

    Birden yusuf ayağa kalktı ve hadi gidiyoruz dedi. Noluyor? Nereye Yusuf? dedim. O adamı bulmamız gerekiyor. Sana bunu neden yapıyor öğrenmeliyiz. Zaten akşam otobüsüm var Konya'ya gidiyorum hocalarımın yanına, onlar çaresini bulacaktır. dedi.

    Kafeden çıktık. Ancak nerden başlayacağımızı bilmiyorduk aramaya, ahat amcadan adamın nasıl biri olduğunu öğrenmek için tekrar yola çıktık.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      Amk cocugu calinti hikaye
      ···
    2. 2.
      0
      kes bin
      ···
    3. 3.
      0
      Kardeş 2 defa yazmışsın aynısını
      ···
    4. diğerleri 1