-1
Teoriye göre evren başlangıçta potansiyel enerjisi akıl ermeyecek şekilde yüksek olan bir noktaydı ve büyük bir patlama sonrası henüz evrenin sınırlarının ötesinde bulunan ve evrenin içerisinde genişlediği varsayılan bir ortam içerisinde büyümeye başladı.
Destekleyici bir başka teori göre ise günümüzde fizik kuralları çerçevesinde kullandığımız geometrik ve matematiksel ifadelerin dört boyutlu olduğunu (en, boy, yükseklik ve zaman) söylüyor. Newton yasalarına dayalı bu teoriler biliyorsunuz ki Einstein'ın çalışmalarıyla birlikte evrende beşinci bir boyutun olduğunu ve bunun da manyetizma ya da gravite (yerçekimi) olabileceğini savunuyor. insan medeniyetinin elinde gerçeğe en yakın olan bilgi şu anda budur. Bu son teoriyle birlikte evrende aynı hacmi kaplayan ancak farklı zaman ve yerçekimi etkilerine maruz kalmış farklı boyutların (paralel evrenler) olduğu da diğer bir teoridir.
Celal Şengör izleyenler bilir; kendisi bir ateisttir ve dinleri bilimsel açıklamaları ile çürütmüştür. Ancak kendisinin sahip olduğu bilim işte biraz önce anlattığım seviyeye göredir. Evrenin içerisinde genişlediği ortamı hesaba katmayarak açıkladığı görüşlerinde dinler tarihini ve dinlerin oluşumunu mantıklı ifadelerle çürütüyor.
Peki evrenin içinde genişlediği bu ortam nedir? Sandığımızdan daha büyük bir şeyler mi var? Yaratıcı var mı? Bu ortam içerisinde genişleyen başka evrenler de var mı? Eğer varsa bu evrenlerin sınırları çakışır mı? Çakışırsa ne olur?
Büyük patlamayı destekleyen bir diğer teori de başta anlattığım ve evrenin genişlemesine yol açan bu müthiş potansiyel enerjinin varlığının sonlanarak adeta bir kayayı eğik atışla bir noktadan diğer noktaya attığımızda nasıl ki kaya önce maksimum yüksekliğe ulaşıp ordan sonra düşmeye başlıyor; aynen bu şekilde bu enerjinin meydana getirdiği genişleme sona erdiğinde tersine çalışmaya başlayıp evrenin yine bir nokta haline gelinceye kadar daralmaya başlayıp her şeyin yok olacağını öne sürüyor.
Bu durumda Celal Şengör ve benzeri ateistlerin öne sürdüğü her şey çürüyor. Matrix gibi bir simülasyonun içinde olma ihtimalimiz dahi varken yaratıcının olmadığını kesin dille öne sürmek mantıksız geliyor.