1. 1.
    0
    reserved leri hazırlayın
    1. hikaye
    sokrates bir gün yürürken , tek kişinin geçebileceği kadar mesafe olan bir mevkiide dönemin soylularından biriyle karşı karşıya gelir ve ikisi de durur…kısa bir süre bakıştıktan sonra :
    soylu: ” ben senin gibi pis bir zavallıya yol vermem!”
    sokrates: “ben veririm…”
    edit: hikayelerin hepsi kısa olucaktır zaman geçirmek isteyen gelsin
    ···
  1. 2.
    0
    rivörvi
    ···
  2. 3.
    0
    matematik hocamız orta okul zamanlarında bize haykırdı :
    - Ulan Fatih sultan mehmet sizin yaşınızda istanbul’u fethetti siz şu basit problemi yapamıyosunuz !
    öğrencilerden biri : Ama hocam Fatih’in hocası Akşemsettin di
    ···
  3. 4.
    0
    reserved
    ···
  4. 5.
    0
    yavuz sultan selim seferleri gizli tutarmış.. vezirin teki de inatla soruyomuş nereye sefere gidiyosunuz diye..
    yavuz – sen sır tutmasını bilir misin?
    vezir – efet hünkarım, bilirim
    yavuz – ben de.
    ···
  5. 6.
    0
    yerimizi alalım ve bu tür hikayelerin yer aldığı bir kitap öneriyim isteyen bakabilir
    "kendi kutup yıldızını bul" adlı kitabı okuyabilirsiniz...

    edit : bir tane de benden bu panpama

    (sultan alparslan 27 bin askeriyle bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
    - "300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor" der.

    alparslan önemsemeyerek şöyle der:
    - "biz de onlara yaklaşıyoruz.)
    ···
  6. 7.
    0
    buda yavuzun iran şahına verdiği büyük ayar
    Yavuz Sultan Selim Han döneminde,
    iran hükümdarı Şah ismail, kıymetli mücevherler ile dolu bir hediye sandığı gönderiyor, hünkâra.
    Sandık açılır. içinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli
    atlas, kadife kumaşlar çıkar. Fakat, sandık açılır açılmaz,
    etrafa pek fena bir koku yayılır.Önce, hiç kimse bir anlam veremez, nadide mücevherler ile dolu sandıktaki bu fena kokuya. Sonra, mesele anlaşılır.
    Sandığın dibine insan dışkısı doldurulmuş. Yani,
    Şah ismail, aklı sıra, cihan padişahına hakaret ediyor…Cihan padişahı emir verir, "herkes düşünsün, bu edepsizliğe, Osmanlı'nın şanına yakışacak şekilde bir mukabelede bulunmalıyız.“ Ve çözümü yine kendisi bulur.
    Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatılır.
    Sandığın içine, o zamanın en nefis gül kokulu lokumlarından hazırlanmış bir kutu yerleştirilir. Kutunun altına da, bir satırlık yazıdan ibaret pusula (not) iliştirilir. Hediye sandığı, itina ile süslendikten sonra, Şah ismail'e gönderilir.
    Sandık, Şah'ın huzurunda açılır. Sandık açılır açılmaz, etrafa mis gibi gül kokusu yayılır.
    Mücevher vs. gibi hediyeler takdim edildikten sonra, Osmanlı Elçisi –Şah’ın tedirgin olmaması için, önce kendisi tatmak kaydıyla- büyük bir saygı ve nezaketle, Şah ismail'e lokumdan ikram eder. Bilâhare, görevliler, huzurda bulunanlara teker teker
    ikram etmeye başlarlar, lokumdan. Şah, bütün bu olup bitenlere bir anlam veremez. Osmanlı Elçisi, Şah'ın şaşkınlığını gidermek için, lokum kutusunun altına iliştirilmiş mütevazı pusulayı uzatır.
    Pusulayı okuyan Şah'ın yüzünde, bu sefer, şaşkınlığın yerini büyük bir utanç ifâdesi alır;

    “ ismail, herkes yediğinden ikram eder.”
    ···
  7. 8.
    0
    Reserved
    ···
  8. 9.
    0
    offf ayara bak
    ···
  9. 10.
    0
    reserved
    ···
  10. 11.
    0
    bir toplantıda bir genç mehmet akif’i küçük düşürmek için sorar;
    -affedersiniz, siz veteriner misiniz?
    mehmet akif’in cevabı;
    -evet, bir yeriniz mi ağrıyordu
    ···
  11. 12.
    0
    kulaklarının büyüklüğü ile ünlü galileo’ye hasımlarından biri:
    - “efendim”, demiş. “kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?”
    galileo:
    - “doğru”, demiş. “benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?”
    ···
  12. 13.
    0
    Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği subaylardan biri huzuruna gelip telaşla:

    -300 bin kişilik düşman ordusu bize çok yaklaştı, demiş.

    Alparslan, hiç önemsemeyerek şöyle karşılık vermiş:

    -Biz de onlara yaklaştık.
    ···
  13. 14.
    0
    Atatürk yemek yerken ingiliz astsubayın kendisini izlediğini
    fark etmiş.
    Önceleri umursamayıp yemeğine devam etse de uzun süre devam
    eden nefret dolu bakışlar Atatürk'ü rahatsız etmiş. Yaverine bakışların sebebini öğrenmesini buyurmuş.
    Yaveri Ata'ya: "Çanakkale' de babasını öldürmüşsünüz Atam!" demiş.
    Atatürk' ün verdiği cevap ise şu olmuş:

    "Git sor kendisine; babasının Çanakkale'de ne işi varmış"
    ···
  14. 15.
    0
    dinleyen varsa reserved yazsın beyler yoksa bırakıcam şizofren gibi hissettim
    ···
  15. 16.
    0
    severze
    ···
  16. 17.
    0
    rözörvörd
    ···
  17. 18.
    0
    o çüküleyenin anasını gibiyim
    ···
  18. 19.
    0
    takipteyim ayrıca reservedinizi gibeyim.
    ···
  19. 20.
    0
    muhabir: müslüm bey, hakan taşıyan için arabeskin yeni peygamberi diyorlar. ne diyorsunuz?
    müslüm gürses: ben öyle bir peygamber gönderdiğimi hatırlamıyorum.
    ···