/i/Kültür Sanat

    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +36 -2
    Bu devirde herkes hep ben der
    Kimi gönülden kalender
    Yaşam dediğin böyledir işte
    Altını şer incisi ker

    bu başlığa çok yakışacağını düşündüm
    ···
    1. 1.
      +7
      ···
      1. 1.
        +3
        ···
      2. 2.
        +2
        ···
  2. 2.
    +25 -1
    ···
    1. 1.
      +4
      şuku atmak için girdim amk puhahahah
      ···
  3. 3.
    +19 -5
    biraz şiir paylaşalım

    insanoğlu gariptir.
    Her lafı kaldırmaz.
    muallak dersin kızar da.
    gibersin aldırmaz.
    NT
    ···
  4. 4.
    +14 -2
    Bir ben vardım bir o tanrı
    Bir ben ki kendime kuldum
    Bir ben vardım hiç o tanrı
    Bir ben ki kendimi buldum
    ···
    1. 1.
      +1
      bu ne la güzelmiş kimin bu
      ···
      1. 1.
        0
        Kendim yazmıştım. Şiir yazmayı severim.
        ···
    2. 2.
      +1
      vay anasını, harbiden fena değil
      ···
      1. 1.
        +1
        ···
    3. 3.
      +1
      ···
    4. diğerleri 1
  5. 5.
    +12
    Şiirin hikayesi şöyle: Asker ekgibliği yüzünden askere alınan bir asker; savaş bittikten sonra köyüne geldiğinde köyün Ermeniler tarafından yakıldığını ve her şeyi kaybettiğini anlayıp istanbul'a eski komutanının yanına geliyor. Komutanının yanına gelirken istanbullu aşifte kızlar bu ağabeyimizin kırsal görünüşüne ve topal bacağına bakarak gülüyorlar. Atsız bey de oradayken bunu görüp olay üzerine bu şiiri yazıyor:

    Ey saçları “alagorsan” kegib hanım kız!
    Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!

    Bacağımla alay etme pek topal diye.
    Bir sorsana o topallık bana nereden hediye?

    Sen Şişli’de dans ederken her gece gündüz,
    Biz ötede ne ovalar, çaylar, ne dümdüz

    Yaylaları geçtik, karlı dağları aştık;
    Siz salonda dans ederken bizler savaştık.

    Ey dudağı kanım gibi kıpkırmızı kız,
    Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!

    Olan işler dimağını azıcık yorsun!
    Biliyorum elbisemle eğleniyorsun;

    Biliyorum baldırını o kadar nazla
    Örten bir tek ipek çorap kıymetçe fazla

    Benim bütün elbisemden... Hatta kendimden...
    Biliyorum: Çünkü bugün şu dünyada ben

    Neyim? Bir hiç... işe güce yaramaz topal...
    Sen sağlamsın, senin hakkın, dünyadan zevk al:

    Çünkü orda düşmanlarla boğuşurken biz
    Siz muhteşem salonlarda şarap içtiniz!

    Ey gözünün rengi bana yabancı güzel,
    Her yolcunun uğradığı ey hancı güzel!

    Sen yabancı kucaklarda yaşarken her gün
    Yapıyorduk bizde kanla, barutla düğün.

    Sen o sıcak odalarda cilveli, mahmur
    Dolaşırken... Biz de tipi, fırtına, yağmur,

    Kar altında kanlar döktük, canlar yıprattık;
    Aç yaşadık, susuz kaldık, taşlarda yattık.

    Sen açılmış bir bahardın, biz kara kıştık;
    Bizden üstün ordularla böyle çarpıştık...

    Gülme, öyle bana bakıp pek arsız arsız
    Sen ey dışı güzel, fakat içi çamur kız!

    Sana karşı haykıranı, mecbursun dinle;
    Bugün hesap göreceğiz artık seninle:

    Ben cephede geberirken, geride vatan
    Aşkı ile bin belalı işe can atan

    Anam, babam, karım, kızım, eziliyorken
    Dağlar kadar yük altında... gel, cevap ver, sen

    Bana anlat, anlat bana, siz ne yaptınız?
    Köpek gibi oynaştınız, fuhşa taptınız!

    Anavatan boğulurken kıpkızıl kanda
    Yalnız gönül verdiniz siz zevke, cazbanda...

    Ey nankör kız, ey fahişe unutma şunu:
    Sizin için harp ederken yedim kurşunu.

    Onun için topal kaldı böyle bacağım,
    Onun için tütmez oldu artık ocağım.

    Nazlı nazlı yatıyorken sen yataklarda
    Sallanarak ölü kaldık biz bataklarda.

    Kalbur oldu süngülerle çelik bağrımız,
    Bu amansız boğuşmada öldü yarımız,

    Ya siz nasıl yaşadınız? Bizim kanımız
    Size şarap oldu sanki... Şehit canımız

    Güya sizin mezenizdi! Yiyip içtiniz;
    Zıpladınız, kudurdunuz arsız, edepsiz!..

    Gerçi salonlarda senin “yıldız”dı adın,
    Hakikatte fahişesin ey alçak kadın!

    Ey allıklı ve düzgünlü yosma bil şunu:
    Bütün millet öğrenmiştir senin fuhşunu.

    Omuzun da neden seni fuzuli çeksin?
    Kinimizin şiddetiyle gebereceksin!..
    -Nihal Atsız.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      Atsızın fransaya dissi vardı tarihin ilk dissi amk
      ···
      1. 1.
        +2
        Fransa'yı bilmem de Romalı Mussolini'nin izmir'i Atatürk'ten istemesi üzerine yazdığı "Davetiye" adlı mükemmel şiiri vardır.
        ···
      2. 2.
        +2
        ···
  6. 6.
    +9
    ben bu dünyanın devr-i devranını, izzet-i nefsini gibeyim,
    yansın bu muallakler su veren itfayenin hortumunu gibeyim,
    ben deli miyim mecnun gibi bir am için çöllere düşeyim,
    verirse verir, vermezse leylayı da gibeyim.

    EDiT: iMLA
    ···
    1. 1.
      +3
      ···
  7. 7.
    +13 -5
    Yandım dedikçe
    Buz gibi ayran
    Edalı cilveli
    Lahmacun abe
    Lahmacunn
    ···
    1. 1.
      0
      ···
  8. 8.
    +6
    Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
    Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
    Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
    Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.

    Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
    Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
    Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
    Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

    Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
    Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
    Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
    Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
    Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
    Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.

    Gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
    Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
    Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
    Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!

    Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
    Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
    Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
    Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
    Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
    Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
    Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
    Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.

    Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
    Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
    Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
    imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
    Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
    Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

    Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
    En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
    Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
    Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...

    Hüseyin Nihal Atsız/Geri Gelen Mektup
    ···
  9. 9.
    +5
    hala beklenen şiir paylaşılmamış.

    yürü bre ehli deve enddıbını göreyim
    sensiz geçen gecelerin ecdadını gibeyim
    mecnun gibi top muyum bir am için öleyim?
    leyla'yı da gibeyim mecnun'u da gibeyim.
    bana yar olmayan karının izzetini itibarini gibeyim...
    yansın karıların alayı, su veren itfaiyenin hortumunu gibeyim.
    düşmüşüz bir huurnun belasına,
    koymadık diye taaa dıbının ortasına, kader böyle yazmış hatırasına...
    ben böyle hatıranın hikayesini gibeyim!

    kerem dağları deler bir amcık uğruna, aslı gitsin de ona buna vurdura...
    bir karı için değer mi hiç bütün bunlara, her taraf amcık dolu mala iyi vurana.
    fuzuli am peşine düştün gurbete, am serindir am derindir şifa verir millete,
    ye kebabı iç şarabı vur karpuz züte, bu gidişle yannanımı gidersin cennete.

    -Üstad Neyzen Tevfik
    ···
  10. 10.
    +5
    ···
  11. 11.
    +4
    ···
  12. 12.
    +4
    ···
    1. 1.
      0
      ···
    2. 2.
      0
      ···
  13. 13.
    +5 -1
    Am üstünde reçel bu günlerde geçer
    ···
  14. 14.
    +3
    ···
  15. 15.
    +3
    ···
  16. 16.
    +2
    ···
  17. 17.
    +2
    ···
    1. 1.
      +1
      ···
  18. 18.
    +1
    ···
    1. 1.
      +3
      Yıkılsın bu temmuz derken ne diyosun fetocu
      ···
      1. 1.
        +1
        ···
  19. 19.
    +1
    ···
  20. 20.
    +1
    ···