bakireliğimi nasıl kaybettim anlatıyorum

sizin gibi olayları basitleştirerek, "am züt meme gib taşak yarak" döngüsünden çıkararak biraz da bu olayın aslında ne kadar da büyütülmeye değecek bir şey olmadığının altını çizerek anlatıcam hikayemi.

17 yaşındaydım. erkek arkadaşım da 18 yaşındaydı. ikimizde lise 3'teydik ve öss'ye hazırlanıyorduk. çok güzel anlaşıyorduk. okul ve dershane sonralarında buluşuyorduk. sinemalara gidip öpüşüyorduk, pastanelerde birer kahve söyleyip el ele tutuşup sohbet ediyorduk saatlerde. bildiğiniz lise aşkı işte. çocukca ama en azından masum.

o yaşlarda bir yerlerde başbaşa kalmak zordu tabi. az önce de dediğim gibi sinema salonlarına gidip ışıklar kapanınca öpüşmeye başlıyorduk ya da ne bileyim okuldan kaçıp gözlerden uzak bir yerde otururken biri bizi görür mü endişesiyle kaçamak kaçamak birbirimizi öpüp, okşuyorduk.

ikimizin de cinsel deneyimi yoktu. yani yoktu derken tam bir cinsel birleşmeden bahsediyorum. onun, benim veya bir arkadaşımızın evinde başbaşa kalma şansını nadir yakaladığımız anlarda çırılçıplak soyunup sevişiyorduk ama dediğim gibi tam bir birleşme olmuyordu. hadi biraz daha açık yazalım "sürtünme" yoluyla sevişiyorduk. yani penis vajinadan içeri girmiyor ancak klitoral bölge uyarılıyor.

bekaret konusunda erkek arkadaşım benden çok daha hassastı. hassaslığı kendisi ile ilgili değildi daha çok beni düşünüyordu. "seni çok istiyorum ama bu senin için önemli bir karar lütfen sonradan pişman olmayalım ikimiz de" derdi hep. gün geçtikçe o yıllarda o sevdiğim adamı ne kadar çok istediğimi ve hayatımdaki bir ilki onunla yaşamak istediğimi anladım.

bilmeyenler için söyleyelim, bir kadının buna karar vermesi oldukça güçtür. ancak o kararı verdikten sonra da istediğini elde etmeden de bırakmaz. yani karar verme aşaması uzun ve zahmetli bir yoldan geçer ve nihai karar verilince de dönüşü olmaz.

neyse, yine nadir başbaşa kalabildiğimiz anların birinde sevişirken birlikte olmak istediğimizi söyledim. bir an neye uğradığını şaşırdı. durdu, geri çekildi. ciddi miyim değil miyim diye gözlerimin içine baktı.

"şimdi mi" diye sordu. "hayır şimdi değil ama en kısa zamanda ve özel bir anımızda bunu yapmak istiyorum" dedim. bir affaladı, ne diyeceğini bilemedi. o salak salak sırıtmasını unutamam zaten "çok heyecanlandım lan ben" dedi böyle sırıtarak.

birlikte olmaya karar vermiştim ama bunun sıradan bir şey olmasını istemiyordum. çok çok özel olması gerekiyordu benim için. öyle ya, o sevdiğim adamdı, evlenmek istediğim adam diyordum kendi kendime. bunları yazarken bile gülüyorum şimdi ya neyse devam edelim.

"ben ayarlıycam her şeyi aşkım" demişti "sadece bana biraz zaman ver biliyorsun imkanlarımız kısıtlı" demişti. bunu bana söylediğinde mayıs ayı falan gibi bir şeydi. tam 1 ay geçti üzerinden fırsatı yaratması için. haziran ayının sonuna gelmiştik. öss sınavına girip çıkmıştık bile çoktan. liseden mezun olmuştuk. sınav stresi geçmiş, okul bitmiş hayat o kadar güzeldi ki o zaman hiç bir zaman o toz pembeliği yakalayamadım zaten bir daha.

öss sınavından yaklaşık 10 gün sonra ailesi tatile çıktı. aslında hep beraber gideceklerdi ama benimki 1001 yalanla ailesine 3-5 gün sonra geleceğini kabul ettirdi. bu gelişmeler yaşanırken tabi ikimiz de heyecan ölüyoruz. o tatlı heyecanları görmeniz lazım. mesajlar çekip "aşkım bizimkileri ikna ettim gibi sanki oley başbaşa olabileceğiz hem de bir kaç gün" diyip benim bunun üstüne hayaller kurararak uykulara dalmam filan gibi çocuksu günler geçmişti.

neyse herhalde hepinizin heyecanla beklediği ana geldik.

ailesi tatile çıkmıştı sonunda. sabah 10 gibi beni aradı "gittiler" diye. ben de evde duşumu aldım. zaten kıl-tüy-manikür-pedikür olaylarını halletmiştim bir gün öncesinden. yaptığım hazırlığa bakın sanki ingiliz kraliye ailesine gelin gidiyorum * neyse kuaföre gidip fön de çektirdim saçıma. öğle saati gibi kapılarını çaldım ama yaşadığım heyecanı nasıl anlatırım bilemiyorum. zile basarken bile zangır zangır titriyorum.

açtı kapıyı o da en az benim kadar heyecanlı. kapıyı açmasıyla dışarıya çıkan o parfüm kokusunu hiç unutamam. resmen bir şişeyi kafasından aşşağı dökmüş gibiydi. içeri girdim. öpüştük, sarıldık. salona geçtik, oturduk. ikimiz de gerginiz ve bu yüzlerimizden ve konuşmalarımızdan da belli oluyordu. sanki böyle yeni tanışmışız da onun gerginliği var gibiydi. benimki benden sanki biraz daha telaşlı. "bir şey içer misin" diyor sonra bir dolabın kapağını açıyor, bir kapatıyor, bir oraya gidiyor, bir buraya.

kadınlığa adım atmak üzere olan bir kız olarak sakinleştirmek görevi bana düştü o anda! yanıma çağırdım bunu. gel otur yanımda ol bir şey istemiyorum dedim. yanıma oturdu. birbirimize baktık saf saf sırıttık bir süre. sonra öpüşmeye başladık. ama her zamankinden farklı bir frekanstayız. öpüşürken soluk alıp vermelerimiz daha farklı, daha düzensiz. bu irregular durumun sebebi heyecanlı olmamız tabi.

uzun uzun öpüştük. ellerimizi bedenlerimizde gezdirdik daha önceden de yaptığımız gibi. ateşimizin seviyesi artmaya başlamıştı ki geri çekti kendini. "içeriye gidelim mi?" dedi. "olur" dedim. kalktık ayağa, elimden tuttu beni odasına zütürdü. kapıyı açtığında bir süprizle karşılaşmıştım. perdesini kapatmış, odaya mumlar koyup yakmıştı. yerlerde gül yaprakları vardı. "senin için" dedi.

bir kez daha idrak etmiştim verdiğim kararın doğru bir karar olduğunu. olayı basit bir cinsel birleşmeden öteye taşıyıp benim için özel ve anlamlı kılmak için kendince bir şeyler yapmıştı.

oturduk yatağın kenarına "beğendin mi" diye sordu. atladım kollarına ve öpmeye başladım. işte bundan sonrası biraz daha hızlı gelişti. çünkü artık sabırsızlanmıştım iyice. hızlıca üstünü çıkardım. omuzlarını, boynunu ve göğüslerini öpüyordum. ayağa kalktı hızlı bir hareketle pantolonunu çıkarıp beni ayağa kaldırdı. üzerimdekileri çıkardı. o boxer la kalmıştı bense iç çamaşırlarımla.

sonra ben yatağa oturdum ve boxerını çıkardım. oral ciks yapmaya başladım. henüz daha 1 dakika bile olmamıştı kendini geri çekti "heyecandan boşalacak gibiyim yapma" dedi. beni ayağa kaldırıp iç çamaşırlarımı çıkardı. sütyenimi çıkarıp göğüslerimi öpmeye başladı. benim heyecanım da artmıştı ama stres de olmaya başlamıştım. e dile kolay "yiyecek" olan benim çünkü ve duyduğum "ilk gece hikayeleri" beni germeye yetmişti.

tangamı da çıkardıktan sonra yatağa birlikte uzandık.

bir süre sadece öpüştük ve bedenlerimizi okşamaya devam ettik. ben de gerginlik had safhadaydı artık ama bir taraftan da duyduğum arzu nedeniyle bir an önce o'nun olmak istiyordum. "hazır mısın" diye kulağıma fısıldadı. tüm cesaretimi toplayıp "hazırım senin olmaya" dedim.

bir insanın nefesinin durmasını o an yaşadım ilk. sanki arafta gibiydim. biraz sonra ya cennete ya da cehenneme girecektim. zaman göreceliği orada kendini gösterdi. saniyeler dakikalar gibiydi.

tamamen kendimi bırakmıştım olayların gidişine. nazikçe içime girmeye başladı ama davranışları sanki ceylanı ürkütmek istemeyen avcı gibiydi.

o acıyı anlatamam sanırım. yok bunu izah edebilecek bir kelime olduğunu sanmıyorum. tamamen içime girdiğinde neye uğradığımı tam olarak bilmiyordum. kendi kendime "allahım bu hep böyleyse kadınlar neden sevişiyor ki?" dediğimi hatırlıyorum. 1-2 kere içimde yavaşça gidip geldikten sonra "iyi misin" diye sordu bana. "canım acıyor" dedim. "duralım istersen" dedi.

o an aslında durmak istedim ama sonradan vazgeçtim böyle bir an özel olacaksa tüm acısına rağmen yarıda kesilmemeliydi. "hayır devam et" dedim.

yumruklarımı sıkarak seviştiğimiz kalmıştır aklımda hep. üstümde daha hızlı gidip geldikçe canım daha fazla yanıyordu. onun yüzünü görseniz aldığı zevk bütün yüzünün noktasına yayılmıştı. "lan bu ne adaletsizlik" diye düşünmüştüm. bir taraftan da bana bakıyordu ama durumum çok mu kötü diye. neyse herhalde bu ilk işkence 3-4 dakikayı geçmemiştir. "boşalıcam" dedi sesi titreyerek. sakın içime boşalma diyip bir panik ittirdiğimi hatırlıyorum sanki tek boşalmayla hamile kalmak diye bir şey var da *

kendini dışarı çekti ve mastürbasyon yapmaya başladı. gözlerini kapatıp göbeğimin üstüne boşaldı.

gözlerini açtığında çok mutluydu ama artık bende nasıl bir surat ifadesi varsa birden ciddileşti "iyi misin" diye sordu. "değilim çekil üzerimden" dedim. salak bir duygusallık çöktü anında. gözlerim doldu, bir kaç damla yaş geldi. hayır pişmanlık falan olduğu için değil tabi. zihnimde canlandırdığımdan çok farklı olması beni bir an hayalkırıklığına uğratmıştı sadece. sarıldı bana. bir süre öyle durduk. kendimi toparlar gibi olunca aklımıza aynı anda bir şey geldi. ikimiz de nevresime baktık. kan filan yoktu. nasıl yani falan dedik bir süre. ben o arada kalktım tuvalete gittim temizlenmeye işte aranılan kan orada çıktı.

tuvalet kağıdımda kanla karışık sıvım vardı. kapıyı açtım bir telaş, gittim gösterdim bakire olmadığımı düşünmesin diye. çocukluk işte. "biliyorum aşkım göstermene bile gerek yoktu" dedi neyse ki.

ikimiz de temizlendikten sonra bir süre yatakta uzandık. saçlarımı okşadı uzun uzun. hiç unutmuycam bugünü diyip durdu. bana buna alışacağımdan ilkinde böyle olmasının normal olduğundan bahsedip durdu. çok tecrübeli ya *

bu olaydan sonra defalarca birlikte olduk, 1.5 sene sonra ayrıldık. hayatıma başka insanlar girdi, onun da hayatına başka insanlar girdi. birbirimizden nefret ederek ayrılmamıştık. güzel anılarımız var hala. bundan yaklaşık 5-6 ay önce eski bir ortak arkadaşımız vesilesi ile haber aldım. evlenmiş, çocuğu bile olmuş. benim de bu hikayeden sonra erkek arkadaşlarım oldu.

şu an nişanlıyım. 3 yıldır da aynı adamla beraberim. yakında ben de evleneceğim. benim de umarım ki çocuğum olacak sonrasında da.

diyeceğim şu. hikayenin başında da anlattığım gibi. bekareti çok önemli olmazsa olmaz bir şey gibi görmekle kendinize yazık etmeyin. yıllar sonra dönüp baktığınızda ardınızda güzel ve anlamlı anılarınız olsun. gidin de huurluk yapın, binlik yapın, önünüze gelenle sevişin demiyorum zaten. sevdiğiniz kişi ile sevişmek kadar insancıl bir şey yok. iki insan birbirini sevdikten ve anlayabildikten sonra bekaretmiş şuymuş buymuş o kadar komik geliyor ki. bazılarınızın belki de sadece biraz daha büyümesi gerekecek dediklerimi anlayabilmeleri için. bazılarınızda da umarım bir değişiklik yaratabilmişimdir.

@230

isemeli sicmali 2
ikinci nesil inci sözlük yazarı

(online)
genel
bugün: 33
bu hafta: 48
toplam entry: 7711
toplam başlık: 0