/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +48 -2
    Gariptir. Adaletsizlikle çok yerde karşılaşmışımdır. Hakkımı savunamamak, elimden hiçbir şey gelmemesi sinir krizlerine girmeme sebep olmuştur hatta. Ama hep bi şeylerin peşinden koştukça önüme yeni yeni engeller çıkıyor. Yoruluyorum

    Okudukça rezz almayı unutmayın. Okunduğunu hissettikçe devamini getiricem. Bu gece bitecek.

    edit: hikaye sonlanmıştır. ilgi görürse adaletsizlik hakkında başka hikâyelerle devam edicem.

    edit2: hikayemi tamamen bitirdim. Okuyan herkese teşekkür ederim.
    ···
  2. 2.
    +14
    ilk karşılaşmam 7 yaşlarıma denk geliyor sanırım. Daha öncesi varsa da ben hatırlamıyorum. Yaşadığım yerde insanlar genelde birbirlerini tanırdı. Böyle deyince aklınıza küçük, sevimli bir köy gelmesin. Tanırlardı ama sevmezlerdi sanırım. Değişik insanların olduğu değişik bir mahalleydi. Ama biz sokaklarda büyüyen nesil olarak çocuklarla hava kararınca saklambaç oynamayı, bu parklardaki kedi merdiveni midir nedir o tırmanılan şeyi kale yapıp tek pas oynamayı çok severdik. Yapacak başka bi şeyimiz de yoktu zaten.

    ilgi olursa hızlı hızlı devam edicem.
    ···
  3. 3.
    +9
    Ama o dönemdeki herkes bilir böyle havanın çok kapalı olduğu zamanlar bir ölüm sessizliği çöker mahallenin üstüne. işte o günlerden birinde evde yapacak bi şey bulamayınca sokağa çıktım mecburen. Yine parka gittim.
    ···
  4. 4.
    +8
    Etrafa bakındım kimse yok. Oturdum biraz salıncağa. Sallanırken babamdan aldığım 25 kuruşla bakkala gitmeyi düşünüyordum. O sırada parka bi çocuk geldi. Beraber oynayabilirdik. Benden bi yaş küçük parkın karşı tarafında oturan bi çocuktu. Tamam dedim oynalayım ama iki kişi ne oynayacağız. Aklıma para geldi sonra. Doğru bakkala koştuk ve geldiği kadar cilli aldık. (Biz cilli diyorduk bilmeyenler için misket ya da bilye de denir)

    Bitirmeden uyumak yok. Okuyanlar belli etsin
    ···
  5. 5.
    +8
    Bölüştük cillileri oynamaya başladık. Cilliler benim olduğu için zaten sahtesine oynayacaktık. En son hepsini ben alıcaktım. Bi tane kaflik o seçti bi tane de ben geri kalanını çizdiğimiz üçgene dizdik. Başlangıç çizgisini çizmek için biraz uzaklaşırken bi anda ne olduğunu anlamadan çocuk bütün cillileri yerden toplayıp kaçtı. Afallamıştım. Bi elimde kalan kafliğe bi de mabadına vura vura kaçan çocuğa bakıyordum.
    ···
  6. 6.
    +15
    Sonra birden ben de koşmaya başladım. Var gücümle hakkımın peşinden koşmaya başladım. Ama çabucak kapısına vardı çocuk. Babaanne babaanne diye bağırmaya başladı. Ben de arkasından bağırıyodum çocuğa avazım çıktığı kadar. Çocuğa yaklaşmıştım ki birden kapı açıldı. içerden çıkan yaşlı kadın çocuğu hemen içeri aldı yerden aldığı büyükçe bi taşı alıp karnıma attı. (ulan sen yaşlı başında kadınsın ne olduğunu anlamadan elin bacak kadar çocuğuna niye taş atıyorsun.)

    Beyler duvara anlatıyormuş gibi olmuyim. Okuyosaniz belli edin bi şekilde.
    ···
  7. 7.
    +10
    Taş karın boşluğuma isabet etti. Yere oturdum ağladım. Kapı çoktan kapanmış yaşlı kadın da içeri girmişti bu sıralarda. Yapıcak bi şey yoktu ama tuttum yolu eve gittim. Bilmiyorum sanırım hakkımı kaybettiğim için utandım belki belki de babamdan aldığım paranın böyle hiç olmasına üzüldüm. Anneme babama hiçbir şey söylemedim.
    Ta ki akşam kapı çalana kadar.
    ···
  8. 8.
    +10
    Akşam çocuğun annesi kapımıza gelmişti. Elinde cilliler beni çağırıyor. Çocuğun kaç tane aldığını soruyordu. Tam bir mutluluk sarmıştı ki beni, annem olaya karıştı. Gerek yok falan bi şeyler söyledi kadını gönderiyordu. Üzüldüm içeri geçtim ve babamdan da okkalı bir tokat yedim. O an tokat yediğime değil de kadının hala kapıda olduğuna üzüldüm sadece. Bunu hak etmemiştim. işte adaletsizlikle böyle tanıştım bi daha da peşimi bırakmadı zaten.
    ···
  9. 9.
    +4
    Devam ediyorum...

    Hayatıma girip bana yavaştan kendini hissettirmiş adaletsizlikle artık yakından tanışıyordum. Daha 8-9 yaşlarında bir çocuk olan ben için dünya çok basitti aslında. Bakkala git parayı ver çitosu al. Bu kadar... Mutluluk böyle bi şeydi yani. Kafamda dert ettiğim şeyler yediğim çikolatanın çok çabuk bitmesiydi, çiğnediğim sakızın tadının çabuk geçmesiydi. Annemin kola içerken 2. bardağa izin vermemesiydi. Sonuçta annem benim için en yüksek yargı merciiydi o zamanlar. Cezayı kendisi keser, ödülü gerekirse kendisi verirdi. Anneler hem sever hem döver değil mi? (Hep komik bulduğum bir söz. Madem çocuğun zarar görmesin diye annelik içgüdüsüyle kızıyorsun niye çocuğa vuruyorsun? Zarar görmüyor mu o zaman?)
    ···
  10. 10.
    +6
    Dediğim gibi gayet normal hissediyordum. Okulda öğretmenlere kendimi sevdirmeyi başarmıştım. Gelecek vaad eden öğrenciydim onların gözünde. Efendi, saygılı, küfür etmeyen, tertipli düzenli öğrencilerden. Gerçi o zamanlar küfür etmezdik biz. En fazla tak ya da sidik demişizdir kötü bir şey söylemek için. ( Şimdiki veletler hep anancı.) Bi sorun yoktu sabah okula git akşam gel günlerin böyle geçsin. Bi gün. Yıl sonu gelmiş. Karneleri alıcak herkes. Hoca duygusal konuşma yapıyor.( O zamanlar öğretmen tabi.) Meğer hocanın oğlu iyi bir okul kazanmış hoca taşınacak.. Ben de çok üzüldüm yalan yok. O ortamda hocaya sarılmıştım falan. 9 yaşında bi çocuktum. Düşünün hocayla aynı boydaydım. Tonton bi kadındı öyle. Sonra yaz geçti tabi. Tatil bitti ve okula gittik yeni hocamızla karşılaştık.

    Anca vakit buldum devdıbını yazıyorum hızlı hızlı gidicek. Sıkmadan bitiricem.
    ···
  11. 11.
    +6
    Okula yeni gelen hoca.. Uzun boylu kır saçlı bi adamdı. Dediğim gibi herkesin birbirini tanıdığı yerde daha önce görmüştük bu herifi.. Üstümüz başımız tozlu, saklambaç oynarken yerlere yatmaktan pas içinde her yerimiz. Bakkala kola almaya gidince görmüştüm bu herifi de tanıyamamış kim bu yarma acaba diye düşünmüştüm. Meğer bizim öğretmenimizmiş o herif. Herif diyorum çünkü hala Ot kafalılar, geri zekalılar, beyinsizler.. gelişim çağındaki bir çocuğun gururunu s.kip atabilecek. Onu eziğin biri yapabilecek bütün laflar ondaydı. Şimdiki gibi babalar gidip müdahele edemiyor ki. Öğretmen ne derse doğru işte onlara göre. Sırf 4 yıl üniversiteye giden bir adamın her dediğinin makul görünmesi sorguladığım ilk şeylerden biridir. Ben de öğretmen olacaktım. Evet ama kesinlikle böyle olmayacaktım.
    ···
  12. 12.
    +6
    Tüm bunlara rağmen 4. sınıf okuldaki en güzel yılımdı diyebilirim. Çünkü müzik dersine artık sınıf öğretmenimiz girmiyordu. Sınıf öğretmeni arada bir gelip matematik anlatmaya kalkıyordu ama çoğu zaman okula yeni gelmiş genç müzik öğretmeni giriyordu bu derslere. Tabi o bizim mahallemizde kalmıyordu. Evi şehrin daha modern bir kısmındaydı. Her gün okula çok uzaktan geliyordu. Kadını bir kez gördüm ve aşık oldum. Böyle bi şeydi sanırım aşk, ulaşılmaz ama tutkulu. Bağımlılık yaratan bi şey. Her hafta 1 saat olan müzik dersinin gelmesini iple çekerdim.. Utanıyordum gerçi, 20 kaç yaşındaki bi kadına aşık olduğum için değil, önceki aşkım ayşeye haksızlık ettiğimi düşündüğüm için. ( Ne dersiniz haksızlık bazen güzel olabilir mi? Yok yok olmaz haksızlığın güzeli müzeli.)

    Lütfen bana okunduğunu hissettirin..
    ···
  13. 13.
    +5
    Bi şeyler yapmalıydım. Müzikçiyi etkilemeliydim.(10 yaşına yeni girmişim. 20 yaşında kadını etkiliyicem:)) Teyzemin bi gitarı vardı. Böyle heves etmiş. Almış. Akdeniz akşamlarını çalıp bırakmış. Baya dandik bi gitar. Önceleri babama zırlasam da bana gitar alın diye tabii ki de avcumu yaladım. Ve çareyi teyzemden istemek de buldum. Teyzem çok üstelemedi. Kenarda çürüyeceğine bana verdi. En azından bi işe yarardı yani..
    Gitarı almıştım. Sıra müzikçiyi etkilemeye gelmişti.
    ···
  14. 14.
    +4
    O kadar hevesliyim ki.. Ben bunu nasıl çalıcam diye düşünmüyorum. Teyzemin bi dosyası var böyle. içinde şarkılar var. Bi şeyler var. Ama o bi şeylerin ne olduğunu anlamıyorum. Dm yazıyor , Em yazıyor, Am yazıyor. Hı Am diye gülüyorum sadece yani. Ulan bunda nota yok mu diyorum. Hani do-re_mi-fa vardı. Nerde bunlar? Öyle bir durumdayım. Çözümü doğaçlamada buldum. Bulmaz olaydım.. Teyzemi izlemistim biraz. Bi ritim vuruyodu. Tellere basıp basıp eliyle sıkıştırıp kesiyodu birden. Bunları yazdım aklıma ve bi dahaki müzik dersinin gelmesini bekledim.
    ···
  15. 15.
    +3
    Ve yine okullar açıldı. Müzik günü geldi çattı. Aldım gitarı sırtıma çantam bi elimde pestilim çıka çıka okula gidiyorum. Ama kasılıyorum bir yandan. Müzisyen adamım şurda yani. (Aklımca) Tabi okula gidince. Millet etrafıma dolandı. Çoluk çocuk. Bir playboy edasıyla o zamanlar ilk bestemi ayşeye çaldım. Bestemin adı yok. Öyle baştan sona aynı ritim. ( Bildiğim tek ritim) ve rastgele basılmış iki 3 telden oluşan bi ritimdi. Ayşe de yemedi zaten. Zeki kızdı . Onu bu yüzden seviyordum hala biraz. Bi de iki yanına örüp attığı saçları yüzünden.. Ayşeye Tarkan kaprisi atip müzik dersini beklemeye başladım.
    ···
  16. 16.
    +4
    Ders geldi tabi. Hoca baktı bana. "Ne kadar müzikle ilgilenen müzisyen bir erkek" demiş olabilir. Demediyse bile,
    "Müzikle ilgileniyosan sana yardım edebilirim" dedi ama. Bi tak çıkmadı. Sonra babam gibtir et gitarı sana bağlama alalım bağlama çal dedi. Ben bağlama çalmayı denedim. Onu başardım ama. Keşke en baştan bağlamayla başlayıp millete rezil olmasaymışım dedim. Kadında sonra evlenip başka bi şehre taşındı. Ayşe ergenliğe girince kezbana bağladı. Ben de oturup ilahi adalet herhalde deyip sövdüm öyle. Bütün dünya bana karşı geliyor gibiydi. Çok adaletsizdi dünya. Sevdiğim kadından 10 yil sonra doğdum diye sırf başlamadan bitmişti her şey. Ama hala düşünürüm o zaman adaletsizliğin en tatlı olduğu yıllar. Artık acıtıyor.

    VE SON
    ···