1. 201.
    +6
    tez işkencesini bilirim. faydam olursa ne mutlu bana.

    1- bu konuda kilit nokta çıkarılması gereken yasanın hangi uluslar arası kimliğe sahip olacağı ve kimler tarafından çıkarılacağıdır. lakin şu anki süreçte kullanıcıların, bireyin yegane özgürlüğü olan fikir ve ifadenin rahatlıkla paylaşılabildiği tek ortamın internet olduğunu unutmayarak, siyasal otoritenin koyu gölgesi altında olduğu aşikardır. halihazırda yasa-k-larla belirlenmiş bir alan içerisinde olduğumuz davalar, mahkumlar veyahut dava ve mahkum edilmek istenenlerle ortadadır. bu bakış açısıyla bunlara yenilerini eklemenin hak ve özgürlük söylemlerine kılıf olabileceğini; lakin "birey" olgusunu çürüteceğini düşünmemek elde değildir.

    2- açıkçası bu soru bana başka bir soruyu hatırlattı; "türkiye için internet ne zaman önemli oldu?". çünkü takdir edersiniz ki bir şeyi düzenlemek için ülkemizde bir değer veya tepki oluşturması gerekmekte. gözlemlerime göre internet türkiye için mevcut otoriteye alternatif söylemler çıktığında düzenlenmeye değer görülmüştür. ve bu doğrultuda garip nüanslarla sürmektedir.

    3- evet vardır. hukukun postmodern bir tutum takınmasını farz etmek tabii ki aptallık olacaktır. kaldı ki bunu istemek de pek sağlıklı değildir. lakin sanal alem yapısı gereği çoklu bir sistemdir. bir çok alt kültürü bünyesinde barındırır. toplumda beraber yaşadığımız onlarca etnisitenin bir bağ kurabildiği alandır. dolayısıyla gözlerimizi kapadığımız, duymak, bilmek istemediğimiz her şey tek bir parmak hareketiyle karşımıza çıkmaktadır. bu tabii ki normal hayatta var olamayacak bir çatışma yaratmaktadır. bence bu noktada bireyin özgürlüğü devreye girmeli ve bu soyut çatışmanın sınırlarını somut kurallarla çerçevelemelidir. bir adım ötesine geçildiğinde bireyin özgürlüğü diye bir şey söz konusu olmayacaktır.

    4- eğer yeterli olsaydı devlet adamları girebildiklerini açıklamazdı diye düşünüyorum. kaldı ki bunu başarmak bir şalter indirmek kadar kolay bir hadise değil. bu tekniklerin gelişmesi az önce bahsettiğim hakların korunamamasına yol açmayacak kadar olması bana göre kafidir. benim yeterlilik anlayışım budur.

    5- bu sıfatların açılımları çok geniş kitlelelere tekabül ettiğinden böylesine bir genellemede bulunamam. lakin çağın geliştirdiği bir teknolojinin çağdaş bireyler tarafından daha sıkı benimsenmesi ve kullanılması, bu aktiviteleri evülasyona zorlayanların, yasak koyanların da muhafaza etmek istedikleri doktrin olduğu bir gerçektir. bu açıdan anlamlandırmaların farklılığını çözümleyebileceğimizi düşnüyorum.

    6- tabii ki böyle algılanmaktadır. benim bir başka algıladığım şey ise otoritenin çekinceleri ve hatta tabiri caizse korkularıdır. çin'de örneklenen bu geleneksel tutum tamamiyle faşizan bir içgüdüdür. modern toplumun etik değerleriyle örtüşmemektedir.

    7- az önce bilmeden buna cevap vermişim sanırım. fikirler dünya tarihini şekillendirdi ve şekillendirmeye devam edecekler. matbaayı yasaklayan dikta rejimlerinden bir farkı yok şu anki reaksiyonların. böylesine bir kitle bilincinden korkmak için ancak o kitleyi kontrol etme hevesinde olmak gerekir.

    8- bence sadece kılıfın renginin ele alınmasına neden olmuştur. er ya da geç bu tutum vuku bulacaktır. belki öylesine başarılı bir çözüm bulacaklar ki farkında bile olmayacağız.

    dıbına koyim beynim yandı beynim!!! oh lan... ölecektim mk.

    edit: gibseler bi daha bu kadar uzun bir şey yazmam.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster