/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    0
    Sustayı katlayıp tekrar cebime koydum. Tam odadan çıkacakken o his yine geldi. Arabayı sürerkenki his. Bu ev artık benimdi ve o çuvalı istediğim gibi tekmeleyebilirdim. En azından birkaç saat içinde bunu yapmalıydım yoksa içindeki her şeyin üçte biri artık benim olmaktan çıkacaktı. Acaba pirinç çuvalı benim üçte birlik kısmıma mı denk geliyordu. Çuvalı tekmelersem dayımlar bana kızar mıydı. Aman neyse ne deyip tekmelemeye başladım. O sırada içeriye muhtar ve yanında orta yaştan biraz yaşlı olan karı koca içeriye girdi. Muhtar gelmiş ve evi tanıtmaya başlamıştı. Beni ise pirinç çuvalını tekmelerken yakalamışlardı.
    Açıklamam vardı ama bunu söyleyemezdim. Muhtar bana kızgın bir ifadeyle bakıyordu sanki. Küçükken de bunu dedem yapardı. Yaramazlık sayılmayacak derecede saçma yaramazlıklarım olduğunda kızmak yerine kızmakmış gibi olan bakışları tercih ederdi. Muhtar kapıyı hemen kapattıktan sonra dışardan “ O adam kim? Pirinçleri niye tekmeliyor?” diye bir soru sordu kadın. Olaya hemen dayım atladı. Dayım daha odaya giremeden muhtar kapıyı kapatmış olacak ki onu görmemiştim. “ O bizim yeğen meczup biraz” dedi.
    Hiç utanmadan aralarına çıkıp size ne demek istedim. Ama bunu yapamadım. Hemen çuvalı yerine kaldırıp yere dökülen pirinçleri topladıktan sonra kapının önünden gitmelerini bekledim ki dışarı çıkabileyim. Ama benden önce dayım içeriye girerek napıyorsun sen diye beni azarlamaya başladı. Sanki köşkün içinde biz de satılıktık da bu yüzden bir arıza gösterisi yapmamalıymışız gibi davranıyordu dayım. Daha sonra içeriye Yelda girdi, ne olduğunu sordu. Dayım da ona pirinçleri tekmelediğimi söyledi. Yelda bu yaptığımın yanlış olduğunu ve bir daha tekrarlarsam boşanacağını söyledi. Nimete tekme atan bir adamla bir ömür geçmezmiş.
    Ben yüzüm kızararak odadan çıktım, koridorda diğer odadan yani yatakodasından çıkan muhtar ve müşterilerle karşılaştım. Muhtar beni evin sahiplerinden birisi olarak çiftlere tanıttı. Tokalaştıktan sonra benden bir şey söylememi bekler bakışlarla suratıma dikilmişlerdi. Ağzımı büzerek onlara durumun sandıklarından kötü olduğunu ama bir sorun olmadığını hissettirmeye çalıştım. Onlar da peki deyip tutmakta oldukları ellerimi bıraktılar. Kadının eli çok soğuktu, erkeğinki ise sıcak. Belki kadının eli soğuk olduğu için erkeğin eli bana sıcak gelmişti. Ya da tam tersi, bunu düşünmek beni çıldırttı. Ama orada çıldıramazdım, satılık olmaya devam etmeliydim bu yüzden gülümsedim.
    Dayım ve karım arkamdan geldi. Dayım elini omzuma atarak “ Siz onun kusuruna bakmayın annesi yeni vefat etti o günden beri konuşmuyor biraz duygusaldır” dedi. Zaten muhattaplarının kendisi olduğunu ekleyerek konuşmasını bitirdi. Ama konuşamadığım için muhattap alınmamak beni üzdü. Üzdüğü için zaten konuşamıyorum. Bu durumda beni daha çok üzdü ama yine de gülümsedim onlara.
    Karım da dayımın bu söylemi üzerine “ Konuşamıyor ama ben karısıyım onun yerine söz hakkına sahibim, satış konusunda bir diğer muhattabınız da benim” dedi. Karımın megaloman olduğunu yakın zaman önce öğrenmiştim. Beraber gittiğimiz bir tatilde. Otel resepsiyonu bavulları kendimizin taşıması gerektiğini söylemişti. Karım da hayır görevli istiyoruz diye diretmişti. Halbuki alt tarafı 5 kiloluk iki valiz getirmiştik. ikisini de ben taşıyabilirdim, ama bir sene boyunca hiçbir iş yapmamak için çalıştığımızı ve artık bunu hak ettiğimizi söylemişti.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster