/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 426.
    +12
    Yeniden karanlıkla baş başaydım. Bu bilinçsizlik hali beni tamamen bitiriyordu. Merak ediyorum da bir gün bunların sonu gelecekmiydi. Eski hayatıma dönüp sıradan, saçma sorunları gözümde büyütmeye ailem ile zaman geçirmeye tekrar fırsatım olacakmıydı. Aslında içimde bir yerlerde cevabı net olarak biliyordum ancak ne yazık ki o cevap umutlarımın katiliydi.

    Bu boşluktayken yanımda sadece iç sesim olduğu için göz ardı etmeye çalıştığım çoğu düşünce gün yüzüne çıkıyordu. Burada keşke kelimesinin ne denli can yakabileceğini açıkça anlamıştım. Susturmaya çalıştığım o ses her saniye bana hatırlatıyordu. Keşke o kitaba hiç dokunmasaydım, keşke yaşananların hepsi kâbustan ibaret olsaydı, keşke geri dönebilseydim. Bence yalnızlığın asıl işkencesi buydu üstünü zayıf umutlar ile örttüğüm gerçeklerin okkalı bir tokat gibi yüzüme çarpıyor olması. Keşkeler için çok geç, umutların artık yersiz olduğunu söylüyor olmasıydı.

    • **

    Sesler duymaya başlamıştım. Ekolu da olsa onları tanımak benim için çok zor değildi. Bu sesler arkadaşlarıma aitti. Beni sarstıklarını hissedebiliyordum onların yanındaydım. Sanırım bunun anlamı Mustafa hoca her ne yaptıysa en başından beri işe yaramış olmasıydı. O alemden kurtulmuştum peki neden hâlâ karanlıktı. Gözlerimi açıp kapatabiliyordum ama ışık yoktu. Bana seslendiklerini duyabiliyordum hatta yanı başımda telaşla ismimi tekrar tekrar söyleyen Tahsinin nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Kolumu kavramış olan ellerinin yaptığı baskıyı hissedebiliyordum ancak ne kadar uğraşsam da hiç bir tepki veremiyordum.

    O an aklıma Hafsa geldi onunla konuşmak için ses çıkarmama gerek yoktu.

    Tahsin

    Ahmet gözlerini açmıştı ancak tamamen sabit bir şekilde tavana bakıyordu. Kolundan tutarak onu sarsmaya başlamıştım ve hiç durmadan ismini tekrarlıyordum. Ağzından çıkacak herhangi bir kelime yada vereceği en ufak bir tepki için gözlerimi ondan bir an bile ayırmıyordum. Bütün uğraşlarım kifayetsiz kalıyordu. Onu sarsmayı bırakarak olduğum yere çöküp oturdum.

    " Sizi duyuyor." Sol tarafımdan gelen kadın sesi ile o yöne döndüm. Konuşan Hafsaydı anlaşılan Ahmet bizimle onun aracılığı ile iletişim kuruyordu. " Neden kendisi konuşmuyor!" Gelecek cevabın yarattığı heyecan ve korku ile sırtımdaki dayanılmaz acıya aldırış etmeden ayağa fırladım. " Nedenini o da bilmiyor, deniyormuş ama göremiyor ve herhangi bir tepki veremiyormuş!"

    Nedemek oluyordu tüm bunlar yoksa hep böyle mi kalacaktı. Tüm bu mantıksızlığa ışık tutabilecek bir açıklama yapmasını umarak gözlerimi Mustafa hocaya diktim. Ancak yorgun yüzündeki boş bakışlardan anladığım kadarıyla o da bu durum karşısında şaşkındı ve anlam veremiyordu.
    " Bırakalım biraz dinlensin belki de yorgun düşmüştür."
    Mustafa hocanın aklında bir şey olduğu çok açıktı yüz hatları gerilmiş ve gözleri büyümüştü. Açıklamak istemeyişi vaziyetin kötü olduğu anldıbına geliyor olabilirdi. Beynim resmen durmuştu artık gerçekten yorulmuştum hayatım kesinlikle mahvolmuştu. Her gün farklı bir felaket yaşanıyordu şu an için tek isteğim bu silsileye Ahmet'in de kurban gitmemesiydi!

    Ahmet

    Mustafa hocanın düşüncesinin işe yaramasını her şeyimle istesem de bunun doğru olmadığını biliyordum. Bende farklı bir şeyler vardı belki beni o alemden kurtarmışlardı ama artık beynim bana zindandı!
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster