/i/Tarih

''Tarih bir meslektir, bir hobi, gevezelik, anekdot ya da asparagas değildir.'' (Pierre Goubert)
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +1
    B. Pakman’ın notu: Bu palavra falan değildir. Büyük insan italyanların savaşçı millet olmadığını biliyordu. Nitekim Libya’da zavallı bedeviler tükeninceye kadar yenilgi üstüne yenilgi aldılar. 2. Dünya savaşında Yunanistan’da rezil oldular. Almanlar o kadar cephede savaşırken mecburen gelip hem italyanları kurtarmak hem de Yunanistanı kendileri işgal etmek zorunda kaldılar.

    —————-

    Atatürk aynı zamanda Amerika’nın geçen savaşta olduğu gibi bu gelecekteki muhtemel savaşta da (II. Dünya Savaşında) tarafsız kalamayacağını ve Almanya’nın ancak Amerikan müdahalesiyle mağlup edilebileceğini de sözlerine ilave edip şöyle devam etmiştir:

    – “Avrupalı devlet adamları başlıca anlaşmazlık konusu olan önemli siyasi meseleleri her türlü milli bencilliklerden uzak ve yalnız toplum yararına uygun olarak son bir gayret ve tam bir iyi niyetle ele almazlarsa, korkarım ki, felaketin önü alınamayacaktır. Zira Avrupa meselesi ingiltere, Fransa ve Almanya arasındaki anlaşmazlıklar problemi olmaktan artık çıkmıştır. Bu gün Avrupa’nın doğusunda bütün medeniyeti ve hatta bütün insanlığı tehdit eden yeni bir kuvvet belirmiştir. Bütün maddi ve manevi imkanlarını topyekûn bir şekilde ihtilali gayesi uğruna seferber eden bu korkunç kuvvet, üstelik Avrupalılar ve Amerikalılar’ca henüz malum olmayan yepyeni siyasi metodlar tatbik etmekte ve rakiplerinin en küçük hatalarında bile mükemmelen istifade etmesini bilmektedir. Rusya’nın yakın komşusu ve bu memleketle çok savaşmış bir millet olarak biz Türkler, orada cereyan eden olayları yakından takip ediyor ve tehlikeyi bütün çıplaklığıyla görüyoruz. Uyanan Doğu milletlerinin düşüncelerini mükemmelen istismar ederi, onların milli ihtiraslarını okşayan ve kinlerini tahrik etmesini bilen Bolşevikler yalnız Avrupayı değil, Asyayı da tehdit eden başlıca kuvvet halini almıştır.“

    ……………..

    “Saltanat çürümektedir. Bir gün hep birden çökmesi ihtimali vardır… Almanların, I. Dünya Savaşı’nı kazanması imkansızdır.” Mustafa Kemal’in Halep’ten istanbul’a 20 Eylül 1917’de gönderdiği rapordan bir bölüm.

    ……….

    An­ka­ra… Cum­hu­ri­ye­tin 10. yı­lı… Kut­la­ma­la­rın tü­mü­ne ka­tıl­dı­ğı için yorgun dü­şen Ata­türk, geç sa­at­ler­de An­ka­ra Pa­las Ote­li­’n­de, Baş­ba­kan Şük­rü Ka­ya ve ya­zar Ru­şen Eş­ref Ünay­dı­n’­la soh­bet edi­yor. Ru­şen Eş­ref bir ara “Pa­şam et­raf çok ka­la­ba­lık. Ko­ru­ma­la­rı bi­raz artır­sak mı?” di­ye so­ru­yor. Ata­türk “Ha­yır, ol­maz!” di­yor. “Bu, ic­ra­atın­dan emin ol­ma­yan­la­rın yapaca­ğı iş­tir!”

    ………

    O kadar çok ki.. Hollanda Amsterdam’da ve Yeni Zelanda’nın başkenti Vellington’daki Atatürk anıtları, Romanya Bükreş’te, Kırgızistan ve Kazakistan’da, Venezuella La Plaza Santa Sofia’da, israil’de, Bakü’de, Gence’de Atatürk heykelleri var. Bakü’de ayrıca Atatürk Parkı var. Japonya Kuşiminto’da Atatürk’ün ata binmiş büyük bir heykeli, şehir meydanına konmuş. Roma, Yeni Dehli, Bakü ve birçok ülkenin başkentlerinde, Gence’de Atatürk bulvarları/caddeleri var.

    …….

    Fran­sa Bü­yü­kel­çi­si, Ata­tür­k’­ün ma­sa­sı­na ge­le­rek bir da­vet­te bulunuyor: “Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı, si­zi is­tan­bul ve­ya iz­mir Li­ma­nı­’n­dan Türk Bayrağı çe­kil­miş bir harp ge­mi­siy­le ala­rak, do­nan­ma­mız­la ül­ke­mi­ze zütür­mek is­ti­yo­ruz. Ora­da Fran­sız Or­du­la­rı Baş­ko­mu­ta­nı olarak karşılana­cak­sı­nız!” Ata­tür­k’­ün ce­va­bı ha­zır­dır: “Te­şek­kür ederim mösyö. Böy­le bir ge­zi dü­şün­mü­yo­rum!..” Fran­sız Bü­yü­kel­çi ayrıl­dık­tan son­ra Ata­türk, ma­sa­da­ki­le­rin şaş­kın bakışla­rı ara­sın­da tari­hi konuşma­sı­nı ya­pı­yor: “Bey­ler… Bun­lar bi­ze hâ­lâ Do­ğu­lu gö­züy­le ba­kı­yor­lar. Adam ba­na bir aşiret şey­hi­ni im­ren­di­re­cek tan­ta­na tek­lif edi­yor! Bu efen­di han­gi Batı­lı dev­let ada­mı­na bu tek­li­fi ya­pa­bi­lir? Gülerler ada­ma! Bi­zi hâ­lâ böy­le­si­ne ba­sit şey­ler­le el­de ede­bi­le­cek­le­ri­ni sa­nı­yor­lar. Öğrenemediler bir tür­lü!.. Ama öğ­re­ne­cek­ler, öğ­re­ne­cek­ler! Hay­di Beyler Cum­hu­ri­ye­ti­mi­ze…”

    • * * * *

    Mus­ta­fa Ke­mal, Harp Oku­lu­’n­da sı­nıf ar­ka­da­şı Ali Fu­at’­la (Ce­be­soy) sohbet edi­yor:

    “A­li Fu­at, se­nin Fran­sız­can çok iyi…” “Se­nin de ma­te­ma­ti­ğin Musta­fa…” “O za­man şöy­le ya­pa­lım: Sen ba­na Fran­sız­ca ça­lış­tır, ben de sa­na matematik…” “A­ma se­nin Fran­sız­can da iyi…” “Da­ha iyi ol­ma­lı…” “Tamam Mus­ta­fa, öy­le ol­sun…” “Bi­raz Ma­ke­don­ca bi­li­yo­rum ama Fran­sız­ca, Arap­ça, Al­man­ca ve in­gi­liz­ce de öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.” “Baş­ka ne kal­dı ki?..” “Arap­ça bil­me­miz şart! Top­rak­la­rı­mı­zın pek ço­ğu ora­lar. Fran­sız­ca diploma­si di­li…” “Al­man­ca?..” “Al­man­lar ka­dim müt­te­fi­ki­miz de­ğil mi?.. Öğ­ren­mek şart Ali Fu­at… Ben iyi bir ko­mu­tan ola­ca­ğım… iyi bir ko­mu­tan…”
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster