Güzel bi uyku çektim.

Kış olmasına rağmen evin için adeta yaz gibiydi kısa kollu şeyler bile bazen terletiyordu ama kuzinanın verdiği his hiçbirşeye değişilmezdi.

Televizyonu açıp kanalları geziyordum. Köyümüz yüksek bi alanda olduğu için internet ve doğalgaz bulunmuyordu. Kanallarda hiçbirşey yoktu. Show TV'de bi sabah programı izliyordum. Zaman akıp geçmişti Nokta Nine ve aileöin diğer fertleri uyanmış , kahvaltı hazırlıyorduk. Çayımızı demlemiş , tağanerimizi kuzinaya koymuştuk. Annemin süt sağımını bitirmesini bekliyorduk ki annem hemencik geldi ve babamı çağırdı. ineğimiz Papu hamileydi doğumuna az kalmıştı huysuzlaşmış , sütünü sağdırtmıyordu. Annem ve babam ineği bırakıp sofraya geldiler. Sinin üzerinde kahvaltılık ve bakır tavadaki tağanerimiz hazır , çayımızı koymuş yemeğe başlamıştık.

Çok geçmeden Papu'nun Möölemeleri artmış ve şiddetlenmişti. Yemeğe devam ettik fakat sesler kesilmişti başına bişey gelmişti. Yine aşağı indiler bende arkalarından gittim. Ahırın kapısı açmalarıyla birlikte papunun yere yığılı bi şekilde erken doğurduğunu ve kanlar içinde bir cenina doğurduğunu görmüştük. Sanırım Papu ölmüştü.

(Tağaneri : Trabzon'a has olan mıhlamanın nişastasız ve orjinal hali [Rize'de her restorantda yiyebileceğinz kahvaltılık olarak tercih edilen bir yiyecek)

(Cenina : inek yavrusu)

(Not : Lazca kelimelerdir alışkın olduğum için böyle söylüyorum :D )

(Papu : Lazca "dede" demek)

(Sini : Bakır ve ya aliminyundan yapılan büyük çaplı yuvarlak)