0
Akşam nöbetten geli koğuşa girmiştim. bizimkiler kendi aralarında konuşuyorlardı, biraz yaklaşıp kulak verdiğimde ise dilaranın ektiği fidanlara tuz ruhu dökeceklerini duydum. Anlamadığım şey, bi insan neden bunu yapar, ne amaçla. bütün gece bunu düşünerek uyudum. sabah kahvaltı içtimasından sonra kahvaltılarımızı yapıp görev yerlerine doğru dağılıyorduk o sırada bizim koğuştan 4 tane üst devre malzeme deposuna doğru gitti. gizlice izledim. tuz ruhunu kamuflajlarına saklayarak dilaranın fidan diktiği yere doğru gidiyorlardı. buna daha fazla seyirci kalmak istemedim. seslendim. bunu yapmamaları gerektiğini söyleyerek yanlarına doğru gittim. hep bir ağızdan sanane lan falan diye çıkıştılar o sırada biri yakamı tutarak ittirdi o anlık sinir ve adrenalinle çok sağlam bi tokat attım. sesi rahat 100 metreden duyulurdu yani. çocuk aptal oldu. diğreleri yaka paça beni itip kakmaya başladılar o sırada huur çocuğunun biri tuz ruhunu yüzüme doğru savurdu. suratımı çektim boynuma geldi boynumdanda göğsüme doğru aktı. böyle bi acı olamaz etimi söküyorlardı sanki. beni orda bırakıp gittiler. bitane uzman çavuş gördü beni üstümü çıkarmıştım. tuz ruhu döküldüğünü söyledim. revire gittik. pansuman yapıldı. daha sonra bölük komutanı beni çağırmış nasıl olduğunu sormak için. bölük komutanının odasına gittim. kapıyı çaldım kimse yoktu. bölük yazıcısı tabur komutanın odasına gittiğini ve işim bitince oraya gitmemi söylemiş. tabur komutanın olduğu karargah binasına geldim. kapıyı çaldım içeri girdim. içerde yarbay bölük komutanım, beni revire zütüren uzman ve yarbayın kızı dilara vardı. bölük komutanım yüzüme baktı ve anlat dedi.