1. 176.
    +5
    Okurken dinlemeniz için harika müzikler

    http://www.youtube.com/watch?v=jzWYUomBpwg

    http://www.youtube.com/watch?v=-uJ61jgFCMM

    http://www.youtube.com/watch?v=57N_mTbjynA

    Şöyle bir yazı yazdım binler bende sizdenim; ego, toplumun insanla dalga geçme biçimidir. insanlara kişilikler yükleyip, bu kişiliklerin seviyesini arttırmak egonun prensibidir. ego şöyle der; "kişilik geliştirilmelidir, toplumda saygın olmalısın, aksi taktirde diğer insanlardan üstün olamayacaksın." ego topluma endekslenmiş haldedir, toplum kaygısını aşmak egonun ölümüdür. ego ne yaptığınla ilgilenmez, nasıl yaptığınla ilgilenir, sen nasıl yapacağını çözmeye çalışırken asıl yapmakta olduğunu unutursun ama ego bunu umursamaz, yapmakta olduğun şeye yeni bir kalıp uydurur ve onu toplum tarafından beğenilebilecek bir şeymiş gibi sunmanı sağlar. ego bencildir, sahtedir; ego gerçek kişiliğin değildir, gerçek kişiliğinin geliştirilmeye, imajlara ihtiyacı yoktur. çünkü gerçek kişilik derinde ki sendir, yüzeydeki değil. yüzeydeki sen imajlarla, sahte kişiliklerle doludur; ama ego bunu olumlu görür, ego problemin farkında olmamanı sağlar.

    yeni doğmuş bir bebekte ego yoktur, onun toplum kaygısı yoktur, ama o büyümeye başladıkça, başta bilinçsiz anne babalar olmak üzere, eğitmenler, politikacılar, din adamları ve benzerleri onun saflığını sakatlarlar; yüzeydeki kişiliğine odaklanırlar, o toplumda saygı duyulan biri olmalıdır, insanlar onun karşısında saygıyla eğilmelidir, o sisteme hazır hale getirilmelidir, o bilinçsizce sakatlanmalıdır, zehirlenmelidir, ve çocuğun bunun farkına varması olanaksızdır; o verdiği şeyin önemini kavrayamaz, insanlar onun gerçek kişiliğini, derindeki benliğini unutmuştur.

    ilk başlarda ego görevini sürdürmeye devam eder, ama çocuk derindeki benliği keşfetmeye başladıkça; yapmacıklığı, maskeler üzerine kurulmuş insanlık medeniyetini keşfetmeye başladıkça, çevresini, hayvanları, "hayvan"lar da ki saflığı, ve insanların "hayvan" kavrdıbına yüklediği yapmacık sahteliği keşfetmeye başladıkça, bu unutuş; depresyon, hayal kırıklığı, topluma ayak uyduramamak ve benzer "düzelmelere" sebebiyet verir. olmaya başlayan şeyde bir problem yoktur, ama çocuk derindeki benliğini çok geç tanımaya başlamıştır, ve bu onun problemin kendisinde olduğunu sanmasını sağlar.

    artık çocuk, insanlar tarafından "özgüven ekgibliği" damgasını yiyecektir. kendisine bir çeki düzen vermesi gerektiği düşünülür. ama çocuk en büyük özgüven ekgibliğinin; özgüven sahibi olmaya çalışmak olduğunu bilir. ama insanoğluna maskeleri tam tersini öğretmiştir. ve ego, bunun doğruluğu konusunda halen ısrar etmektedir.

    gunluk hayatta hep bize egoist olmamayi benligimize kisiligimize bir mudahale geldiginde bunu ego meselesi yapmayip unutmamiz soylenir hep.

    ancak ego yapmayip biseyleri kafaya takmadigmizda ise bosvermis bir adamin dayanilmaz ezikligi ve toplumda yok olacak itibarindan ise hic bahsedilmez.

    kisaca onermem ego iyidir gereklidir tabiki herseyin asirisi sakincali o ayri.

    sevginin katili, hoşgörünün düşmanı, kibirin can yoldaşı, gururun tetikçisidir ego

    ortalama insanın yaşam amacı. dahilerin kendi benliklerini aşan çok daha büyük tutkuları vardır, düşük zekalılar ise olan bitenin farkında bile değildir. çoğumuzun dahil olduğu o ortadaki kalabalığın ise hayatı boyunca yapacağı bütün hareketlerin altında yatan şey bu küçük mızmızı doyurmak olacaktır. üzgünüm, iyi geceler.

    her insanın kendisi ile ilgili en kötü özelliği; kendisinde kimselerin fark edemediği özel bir şeyler olduğuna inanmasıdır. insanlar kendilerinin sıfır olduğunu ya da bir hiç olduklarını kabullenemez. doğası gereği yaşdıbını mutlu bir şekilde devam ettirebilmesi için diğer insanlarda olmayan bir özelliği olduğunu düşünür. ve her ne kadar böyle bir şeyin olmadığını kanıtlarsak kanıtlayalım beyinleri bunu reddeder.
    ancak toplumun gözünde sıfat ya da ünvan edinirsen hiç değilsindir.
    istisnasız her insan egosunu doyurmak zorundadır. bunu da farklı yollarla yapar.başarı egonu en büyük gıdasıdır. ben buyum ya da şu benim diyebilmek...
    hiç olmayan insanlar egosunu başarıları ile doyurur; hiç olanlar ise, yalanlarla ya da kendilerinde özel bir şeyler olduğunu varsayarak. çirkin bir kızın kendisini güzel bulması da bu yüzdendir. egonu doyurabilecek şeyi yaptığın zaman mutlusundur. sıfatların, niteliklerin, niceliklerin, ünvanların...
    ama; yetinmek insanı mutlu ve geri zekalı yapar. güzel ve güzelliğinin farkında olan bir kızı düşünelim. büyük geneli aptaldır. ya da zeki kızlar neden güzel değil?
    güzelliğinin farkında olan bir kız egosunu bununla doyurur. güzelliği ile yapar her şeyi. hayatının odak noktasına oturtur güzelliğini. egosunu sadece bununla doyurur, bu yüzden başka bir şey yapma gereği duymaz bu sebeple genelde aptal ya da cahildirler.
    güzel olmayan dişi ise farklı yollar arar.

    erkeklerde bu durum biraz daha farklıdır. yakışıklı ve bunun farkında olan bir erkek egosunu bununla doyururken; çirkin erkek başka yol aramaz. hayata küser, genelde kötü yollara sapar ya da kendini isyana sürükler. toplumda bulunan kendilerine zarar veren ya da kimyasal bağımlısı olmuş insanlar bunlara örnek gösterilebilir.
    ancak; bu iki sınıfın arasında kalan orta sınıf erkekler ise başka yollar arar. alfa erkeği olmadığının farkında olan ve kendini omega erkeği olarak da görmeyen orta sınıf erkeği, birincil sınıf ile arasındaki farkı kapatmak ve egosunu başka yönlerde kendisini geliştirerek doyurmaya seçer. kültürel birikimi yüksek ya da zekasına düşkün erkeklerin çok yakışıklı olmadığı topluma bakılarak gayet anlaşılabilir.
    kadınlar açısından ise erkeklerin yakışıklılık kavramı kadınlardaki güzellik kavramı kadar geniş değildir. örneklendirme yoluna gidersek; 1 ile 100 birim arasını ölçü olarak aldığımızda, 60-100 arası birimde olan kadın güzel addedilir. oysa erkeklerde bu oran 85-100 birim arasıdır. bu yüzden pek çok kız güzel olabilirken, yakışıklılık çok dardır.
    oysa farklı bir bakış açısı olarak kadınların erkeğe bakışına gelirsek. erkeğe yakışıklılığını katan şey kendi salt görünümünden çok gücüdür. hayvansal dürtüler gereği doğada bulunan dişi en güçlü erkeği seçme hissiyatı güttüğünden çekicilik kavramı bu güce göre gelişir.
    not : hiçbir istisna geneli yok etmez.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster