1. 151.
    +1 -1
    sevcan'ı düşündüm. o gece onu ilk gördüğüm duvarın yanından geçiyordum o sırada. üzerinde oturarak ağlamış olduğu o taş hala oradaydı. bir an ayakta duraksayıp o taşa bakakaldım. yoldan gelip geçenler heykel olup olmadığımı anlamaya çalışıyorlardı muhtemelen. bense içimdeki sevincin dış dünyadan gelen tepkilere gereksinimi olmadığını daha da iyi anlıyordum bu noktada.

    sevcan... canını sevdiğim. ne kadar da masumane bir yüzü var? o kumral saçlar o kadar mı yakışır bir insan başına? ya kaşlar? bir şeyi anlatırken bana heyecanla inip kalkışlarına ne demeli? gözler zaten tanımlamak imkansız. o birşeye hayret eder gibi bakan canlı pırıl pırıl kahverengi gözler, bir anda alır zütürür insanı bilinmeyen diyarlara.

    öyle canlı, öyle hayat dolu ki aslında... benim yüzyıllarca yürüsem dolaşamayacağım koskoca dünyayı, o bir saat içerisinde dört dolaşır, fır döner...

    ama gel gör ki heyhat, gönlünde kalbinde başka birinin sevdası var. hem de aslında suç makinası olan bir serserinin.

    bir anda kalbimi öyle bir hırs, hınç, öfke kapladı ki, donakaldığım o yerde sokak lambalarının titrek ışıklarını gözyaşları içerisinde farkedebildim.
    ···
   tümünü göster